Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/520 E. 2020/615 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/520
KARAR NO : 2020/615
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının Butlan-İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 29/08/2019
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının Butlan-İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin ——–tarihli genel kurul toplantısı gündeminin kötü niyetle belirlenerek yapıldığını, diğer ortaklar——- mali müşavirleriyle birlikte genel kurul gündemini belirleyip aynı zamanda akraba olmaları nedeniyle ortak hareket ederek kendisine karşı karar alınması konusunda anlaşıp, BK 19-20, TMK 2-3 ve TTK 381-536 maddelerinin ihlal edildiğini, genel kurul kararlarının şekli olarak geçerli olsa dahi BK 19 ve 20.maddesi hükümleri uyarınca butlanla sakat olduğunu, oy anlaşmasıyla alınan genel kurul kararlarının ahlaka ayrılık teşkil ettiğini, butlan sonucunu doğurduğunu, TTK 381 maddesinin anonim şirket genel kurul kararlarının iptali için düzenlendiğini, bu kuralların limited şirket yönünden de uygulanacağını belirterek genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın şirket ortakları —– akraba olup, ortak hareket ettikleri ve oy sözleşmesi oluşturdukları iddiasının doğru olmadığını, oy sözleşmesi yapılmadığını, kaldı ki herhangi bir şirkette ortakların kendi aralarında yahut 3.kişilerle oy sözleşmesi de yapabileceklerini, bu durumun hukuka aykırı olmadığını, davacının dava dilekçesinde oy çokluğuyla alınan kararların TTK 381 ve 536 maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdüğünü, bu iddianın yerinde olmadığını, davacının alınan kararlara karşı muhalefet şerhi yazdırmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; limited şirket genel kurul kararlarının butlanve iptali talebine ilişkindir. Davacı ortağı olduğu davalı şirketin —- tarihli genel kurul toplantısının gündeminin kötü niyetle belirlenerek yapıldığını, diğer ortaklar ———- mali müşavirleriyle birlikte genel kurul gündemini belirleyip aynı zamanda akraba olmaları nedeniyle ortak hareket ederek kendisine karşı karar alınması konusunda anlaşıp, BK 19-20, TMK 2-3 ve TTK 381-536 maddelerinin ihlal edildiğini, genel kurul kararlarının şekli olarak geçerli olsa dahi BK 19 ve 20.maddesi hükümleri uyarınca butlanla sakat olduğunu, oy anlaşmasıyla alınan genel kurul kararlarının ahlaka ayrılık teşkil ettiğini, butlan sonucunu doğurduğunu, TTK 381 maddesinin anonim şirket genel kurul kararlarının iptali için düzenlendiğini, bu kuralların limited şirket yönünden de uygulanacağını belirterek genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde şirket ortakları ——- akraba olup, ortak hareket ettikleri ve oy sözleşmesi oluşturdukları iddiasının doğru olmadığını, oy sözleşmesi yapılmadığını, kaldı ki herhangi bir şirkette ortakların kendi aralarında yahut 3.kişilerle oy sözleşmesi de yapabileceklerini, bu durumun hukuka aykırı olmadığını, davacının dava dilekçesinde oy çokluğuyla alınan kararların TTK 381 ve 536 maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdüğünü, bu iddianın yerinde olmadığını, davacının alınan kararlara karşı muhalefet şerhi yazdırmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin —- günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davalı şirketin —– getirtilmiş, şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırları içinde kaldığı, davacının şirket ortağı olduğu, —- da şirketin diğer ortakları oldukları, şirketin–adet pay karşılığı —-sermayesinin bulunduğu, ——– davacının ise—— payının olduğu anlaşılmıştır.
TTK 622 maddesi uyarınca bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanacağından değerlendirme Kanunun 445 ve devamı maddeleri uyarınca yapılmıştır.
Davacı davalı şirketin 3 ortakla kurulup devam ettiğini, diğer 2 ortağın akraba olup mali müşavirleriyle birlikte genel kurul gündemini belirlediklerini, ortak hareket ettiklerini, kendisine karşı karar alınması hususunda anlaştıklarını, genel kurul kararları şeklen geçerli olsa dahi TBK 19 ve 20 maddelerine, TMK 2 ve 3 maddeleri ile TTK 381 ve 536 maddelerine aykırı olduğunu oy anlaşması ile oluşturulan genel kurul kararlarının ahlaka aykırı olup butlan sonucunu doğurduğunu ileri sürmüştür. Davalı taraf ise şirketin davacı dışında kalan diğer 2 ortağı arasında oy sözleşmesi bulunmadığını, alınan kararların ahlak, esas sözleşme, emredici kurallara uygun olduğunu savunmuştur. Limited ortaklıkta ortakların en önemli haklarından birisi genel kurulda oy hakkıdır. Ortaklar bu hakları aracılığıyla ortaklığın idaresinin teşkil edilmesine katılırlar. Ortakların limited ortaklıkta oy sözleşmesi yapması da mümkün olup bu sözleşmeler herhangi bir şekle tabi değildir. Oy sözleşmesi ortaklar arasında yapılmış ise sözleşmenin tarafı olan ortaklar karşılıklı olarak genel kurulda oy hakkını müştereken veya belirli ilkelere göre kullanmayı birbirlerine karşı yükümlenmiş olurlar. Oy sözleşmesinin konusunun ve amacının ahlaka, emredici ———aykırılığı aynı zamanda kullanılan oyların ve dolayasıyla alınan genel kurul kararlarının konu ve amacı itibariyle hukuka aykırılığına da yol açabilecektir. Ancak somut olayda davacı, dava dışı 2 ortağın oy sözleşmesi yaptığını ileri sürmüş, bu iddia davalı tarafça kabul edilmemiştir. Dosyaya sunulan davacı taraf delillerinden dava dışı ortaklar arasında oy sözleşmesi mevcut olduğunu ispatlayan hiçbir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının oy sözleşmesi nedeniyle kararların butlanla malul olduğu yönündeki iddiası mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Dava konusu genel kurul —- tarihli olup davalı şirketin——– yıllarına ilişkindir.
Dava, ——– süresinde açılmıştır. Davacı genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptalini taleple dava açmıştır. Genel kurul toplantı tutanağı ve hazerun cetveli getirtilmiş, payların tamamının toplantıda temsil edildiği, davacı ve diğer iki ortağın toplantıya katıldığı görülmüştür.
Genel kurul toplantısında alınan kararların iptal sebepleri ve iptal davası açabilecek kişiler TTK 445 ve 446 maddesinde düzenlenmiş olup davacı, şirket ortağı olarak dava açma hakkına sahiptir. Dava açmanın diğer şartları ise ortak yönünden toplantıya katılıp karara olumsuz oy verip muhalefetini tutanağa geçirtmiş olmaktır. Bu düzenleme uyarınca dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararlara bakıldığında gündemin —no.lu maddesi toplantı başkanı oy toplama memuru, tutanak yazmanı seçimine ilişkin, – no.lu gündem maddesi genel kurul toplantı tutanağının imzalanması için toplantı başkanına yetki verilmesi, —– no.lu maddesi şirket müdürüne ve ortaklarına 6102 sayılı TTK.nun 613 ve 626 maddelerinde düzenlenen özen ve bağlılık yükümü, rekabet yasağı konusunda izin verilmesi hususlarına ilişkin olup kararların oybirliği ile alındığı görülmüştür. Bu durumda Yasanın aradığı koşulların —— no.lu gündem maddeleri yönünden oluşmadığı, iptal talebinin yerinde olmadığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Dava konusu genel kurul toplantısında -no.lu gündem maddesi şirketin —– yıllarına ilişkin müdürler kurulu faaliyet raporlarının okunup müzakere edilmesine ilişkin olup, davacı maddenin müzakeresinde geçmiş yıllara muhalif olduğunu hesapları ibra etmediğini beyan etmiş ise de madde hakkında herhangi bir oylama yapılmadığı, karar alınmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda — no.lu maddenin iptal talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir. —————
Dava konusu genel kurul toplantısında aynı şekilde — no.lu gündem maddesi yeminli mali müşavir tarafından düzenlenen raporun okunması, —- no.lu gündem maddesi de şirket ortaklarının paylarını birbirlerine devrine ilişkin hususunun görüşülmesine ilişkin olup bu maddelerde de yapılmış bir oylama ve alınmış bir karar bulunmadığından iptal davasına konu edilebilecek bir husus olmadığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Genel kurul toplantısının — no.lu gündem maddesi toplantının ilişkin olduğu yıllara ait finansal tabloların okunması ve müzakeresine ilişkin olup, finansal tablolar davacının olumsuz oyuna karşılık diğer ortakların olumlu oyları ile oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Oylama sonrasında davacının muhalefet şerhinin bulunmadığı görülmüştür. Gündemin 9.maddesinde mevcut müdürlerin görevlerinin sonlandırılması yerine 10 yıl süreyle ——- seçilmesine, müşterek imza ile yetkili kılınmalarına aynı şekilde karar verildiği, davacının bu maddenin oylanmasından sonra da muhalefet şerhini yazdırmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda her iki gündem maddesi yönünden davacının kararlara karşı olumsuz oy kullanmakla birlikte muhalefet şerhi yazdırmadığı, alınan kararlara muhalif kalma koşulunu yerine getirmediği, iptal talebinde bulunmayacağı anlaşılmıştır.
Genel kurul gündeminin — no.lu maddesinde toplantının ilişkin olduğu yıllara ait finansal tablo karlarından gereken karşılıklar ayrıldıktan sonra kalan karın dağıtılmamasının davacının karşı oyuyla oy çokluğu ile kabul edildiği, — no.lu gündem maddesinde de şirket müdürlerinin her birine aylık net —–huzur hakkı ödenmesinin yine davacının karşı oyuyla oy çokluğu ile karara bağlandığı, bu maddelerde de oylama sonrasında davacının muhalefetini tutanağa geçirilmediği görülmüştür. ————–Bu durumda davacının toplantının —-no.lu maddeleri yönünden de iptal davası açma hakkının bulunmadığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Genel kurul toplantısının — no.lu gündem maddesinde birden fazla husus oylamaya konu edilmiş olup il ki şirket müdürlerinin ibrasına ilişkindir. Şirket müdürlerinin her birinin kendi ibralarında sahibi oldukları paylardan doğan haklarını kullanmadıkları ve şirket müdürlerinin her birinin ayrı ayrı oylamasının yapıldığı, şirket müdürü —–davacının — adet olumsuz oyuna karşılık— adet olumlu oyuyla ibra edildiği, — ibrasında da davacının olumsuz oy kullandığı—– adet olumlu oyuyla ibranın gerçekleştiği, davacının ibrasında ise diğer —– adet olumsuz oyu neticesinde ibra edilmemesine oy çokluğu ile karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin —- tarihli ortaklar kurulu kararı ile her – ortağın —-yıl süreyle münferit imza yetkisi oldukları, —-tarihli karar uyarınca da — yıllığına tekrar müdür olarak seçildikleri, dolayısıyla şirket ortalarının her birinin aynı zamanda şirket müdürü olduğu anlaşılmıştır. Müdürler yalnızca kendi ibralarında oy kullanmamışlar, her biri diğer müdür ortağın ibrasında oy kullanmıştır.
TTK 619 maddesi limited şirketlerde oydan yoksunluğu düzenlemekte olup buna göre herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış olanlar müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar, müdürlerin ibrası genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olup idareye katılan bütün ortaklar ibra kararı esnasında oy kullanamayacaktır. Bu hem kendi ibraları hem de diğer müdürlerin ibralarında geçerli olup, kendilerinin ve birbirlerinin ibralarında oy kullanamayacaklardır. Bu durumda davacının söz konusu karar yönünden iptal talebi mahkememizce yerinde bulunmuştur. Aynı madde de bir diğer oylama konusu ise davacı hakkında sorumluluk davası açılmasına ilişkindir. Davacının red oyuna karşılık oy çokluğu ile davacı hakkında dava açılması kabul edilmiştir. —————Oysa Yönetim kurulu üyeleri için TTK.nun 436/2 maddesinde öngörülen oydan yoksunluk halinin, sorumluluğa ilişkin davanın açılması hakkındaki kararın oylanması halinde de uygulanması gerekir. Şöyle ki, TTK.nun 436/2 maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacaklarına göre, ibra edilmemenin tamamlayıcısı niteliğinde olan ve ibraya oranla daha ağır bir durumu ifade eden sorumluluk davasının oylamasında da bu hakka sahip olamazlar. Somut olayda, genel kurul gündeminin 6.maddesinde yer alan, yönetim kurulu üyeleri ve şirketi zararlandırıcı işlem yapan yöneticiler, aleyhine sorumluluk davası açılması hususu görüşülerek yönetim kurulu üyelerinin kullandıkları oylar neticesinde sorumluluk davası açılması talebi reddedilmiştir. Bu durumda mahkemece, yönetim kurulu üyeleri ve şirketi zararlandırıcı işlem yapan yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açılması hususunda da TTK.nun 436/2 maddesinde öngörülen oydan yoksunluk halinin aranması gerektiği ve somut olayda yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmasının sonuca etkili olduğu gözetilerek genel kurulda alınan —- no.lu kararın iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.”denilmiştir. Bu durumda TTK 619 maddesinde kabul edilen oydan yoksunluk hali nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin kendilerinin ve birbirlerinin ibralarında oy kullanamayacakları gibi, ibra edilmemenin tamamlayıcısı olan ve ibraya oranla daha ağır bir durumu ifade eden sorumluluk davasının oylamasında da bu hakka sahip olamayacakları, alınan kararın iptalinin gerektiği, bunun için davacının karara karşı oy kullandıktan sonra muhalefet şerhinin yazdırılmamış olmasının da sonuca etkili olmayacağı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararlardan — no.lu olanı ise şirkete ait gayrımenkulün —–bedelden aşağı olmamak üzere satılması ve satış konusunda şirket müdürlerinin yetkili kılınmasına ilişkindir. Karar davacının — adet red oyuna karşılık —– adet kabul oyuyla oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Davacının oylama sonrasında muhalefet şerhi bulunmamaktadır. Davalı vekili satışına karar verilen taşınmazın şirkete ait tek taşınmaz olduğunu, başkaca taşınmazı bulunmadığını — tarihli duruşmada beyan ve imza etmiştir. Taşınmaz tapu kaydı getirtilmiş, taşınmazın 2 katlı betonarme bina ve arsa niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Şirketin ticari defter ve dayanak kayıtlarında yapılan inceleme neticesi alınan raporda şirketin özkaynaklarını koruduğu, mali durumunun mevcut borçlarını karşılayacak kadar güçlü olduğu ifade edilmiştir. Davacı taşınmaz satış kararının şirketi zarara uğratmak amacıyla kötü niyetle alınmış bir karar olduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekiline taşınmaz satış kararının sebebi sorulmuş, davalı vekili —– dilekçesinde taşınmazın fabrika olarak kullanıldığını, şirketin finansal ihtiyaçlarının gerekli kılması nedeniyle duran mal varlığının aktife dönüştürülmesi amacıyla satış kararı alındığını ifade etmiş, buna ilişkin herhangi bir delil sunmamıştır. Bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere limited şirketlerde faaliyet aşamasında gerçekleştirilecek önemli miktarda malvarlığı üzerindeki işlemlere ilişkin herhangi bir düzenleme TTK’da bulunmamaktadır. Limited şirketlere ilişkin olarak TTK 616 maddesinde genel kurulun devredilemez yetkileri arasında Anonim Şirketlere ilişkin düzenleme olan TTK 408/2-f maddesindeki gibi bir düzenleme de yer almamaktadır. TTK 408/2-f maddesi “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı”konusunu şirketin devredilemez yetkileri arasında saymış ve hatta bu durumda TTK 538/2 maddesindeki “önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar hakkında 421.maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır”nisapların aranacağı, uygulamada da kabul edilmiştir. ———TTK 421.maddesi 3 ve 4.maddelerinde öngörülen nisap ise sermayenin en az %75’ini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyuna tekabül etmektedir.
Limited şirketlere ilişkin 644. madde de az öncede belirtildiği gibi anonim şirketlere ilişkin TTK 408/2-f maddesine yapılmış bir atıf olmadığından bu konu doktrinde de tartışılmış bir kısım hukukçular TTK.daki susmanın bilinçli olduğunu ve kıyasen uygulama yapılamayacağını savunurken bir kısmı da anonim şirketler için getirilen genel kurulun devredilemez yetkisinin eski TTK zamanındaki limited şirketlere ilişkin Yargıtay içtihatından kaynaklandığını, buradaki susmanın bilinçli olmadığını ve boşluğun TTK 408/2-f maddesinin kıyasen limited şirketlere uygulanmasıyla doldurulması gerektiğini ileri sürmektedir. Bu husus dosyamızda alınan bilirkişi heyeti raporunda da tartışılmış ve TTK 408/2-f maddesinin gerekçesine konu Yargıtay Kararlarına da raporda yer verilmiştir. Gerek doktrindeki görüşler gerek Yargıtay kararları ve gerekse————genel kurul kararının iptali davasına yönelik verdiği ————- TTK 408/2-f maddesinin uygulama alanı bulmuş olması karşısında mahkememizce de limited şirket yönünden TTK 408/2-f maddesinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Bir diğer konu ise bu durumda alınan kararlar için genel kurulda aranacak nisap sorunudur. Yine anonim şirketlere ilişkin uygulamalara bakıldığında TTK 408/2-f maddesi yönünden TTK 538/2 maddesinde kabul edilen %75 oranında nisap arandığı anlaşılmaktadır. Limited şirketlerde kararlar toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır.(TTK 620 m.)Bunun yanısıra Kanunun 621. maddesinde takribi olarak önemli kararlar başlığı altında bazı kararlar için farklı nisaplarda kabul edilmiştir. Buradaki sayma sınırlı olduğundan davaya konu karar için uygulanamayacağı TTK 643.maddesindeki atıf nedeniyle TTK 538/2 maddesinde kabul edilen nisabın aynen anonim şirketlerde olduğu gibi limited şirketlere de uygulanması ve davalı şirketin sahip olduğu tek taşınmazını satmak için karar alabilmesinin toplantıya katılan sermayenin en az %75’inin olumlu oyuyla mümkün olabileceği dava konusu genel kurulda kararın %70 nisapla alınmış olması karşısında yeterli nisap sağlanmadan alınan kararın iptalinin gerektiği sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin —- tarihli genel kurul toplantısında alınan —- nolu kararların iptaline, fazla talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalı şirketin —- tarihli genel kurul toplantısında alınan —–nolu kararların iptaline,
Fazla talebin reddine,
2-Karar harcı 54,40 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 50,80 TL ilk masraf, 120,30 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.171,10 TL yargılama giderinden davadaki haklılık oranı göz önünde bulundurularak (%17)370,00 TL.nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konunda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/11/2020