Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/488 E. 2022/162 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/488 Esas
KARAR NO : 2022/162

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/08/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin, davalı şirket ile arasındaki ticari ilişkiler sebebiyle karşı taraftan fatura alacağı bulunduğunu, bu alacak sebebiyle müvekkili şirketçe, davalı şirket aleyhine–. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirket işbu icra dosyasına itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının borca itirazının tamamıyla kötü niyetli olduğunu beyan ederek davalı borçlunun itirazının iptali—. sayılı icra takibi dosyasının kaldığı yerden, 3095 sayılı Kanun m. 4/a gereğince kamu bankalarının — ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı işletilerek devamına, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin işyerinde —imal eden bir şirket olduğunu, davacı şirket ile aralarında ticari alım satımlardan kaynaklanan bir ticari ilişki mevcut olduğunu, — gereği bir kısım ürünler sipariş edilmiş, ürünlerin teslimi sonucunda fatura düzenlenmesi, teslim, fatura bedellerinin ödenmesi şeklinde aralarındaki ilişki devam etmiş olduğunu, borca, takibe, işlemiş faize ve icra dairesinin yetkisine süresinde itiraz edildiğini, davacı tarafça– cinsinden faturalar düzenlendiğini, bu faturalara karşılık müvekkil şirket tarafından da verilen çekler ile ödemeler yapıldığını beyan ederek yetki itirazımızın kabulü ile yetkisizlik kararı verilerek, dosyanın yetkili — Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı tarafın müvekkil şirket aleyhine haksız, mesnetsiz ve kötüniyetli olarak takip başlatması nedeniyle % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenerek tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmıştır.
—- sayılı icra dosyası incelendiğinde, davacının, davalı aleyhine——— işlemiş faiz olmak üzere 6.557,33USD toplam alacak üzerinden icra takibi başlatmış olduğu, davalının yasal süresi içinde borca, faizine ve bağlı tüm fer’ilerine itiraz ederek itirazda bulunduğu ve borca itirazı ile takibin durduğu, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve tarafların — yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak kayıtlarının incelenerek tarafların iddia ve itirazların değerlendireleceği şekilde mahkememizce resen seçilen mali müşavir ve hesap uzmanından oluşacak bilirkişi heyetine dosyanın tevdi hazırlanan 26.04.2021 tarihli raporda özetle; tarafların incelenen– yasal ticari defterlerinde davacının düzenlediği faturaların ve davalının yaptığı ödemelerin tarafların ticari defterlerinde kayıt görmüş oldukları, —tarihi itibariyle her iki taraf muavin defterlerinin— ancak her ne kadar 31.12.2018 tarihi itibariyle taraflar— Bakiyede mutabık olsalar da, davacının düzenlediği faturaların — faturaları olduğu ve ödemelerin sonradan yapıldığı göz önüne alındığında kur farkları çıktığının görüldüğü, davalı tarafından verilen çeklerin ödeme aracı veya vadeli kambiyo senedi olarak değerlendirilmesine bağlı olarak farklı sonuca varılabileceği, son dönem Yargıtay uygulamasının çekin ödeme aracı niteliğini vurgulamaya devam ettiği, çekin ödeme aracı olarak kabulü halinde alınan çekler ile mevcut borcun ödendiğinin kabul edilmesi gerektiği ve davalının fazla ödemesinin bulunmadığı, çekin kredi aracı niteliğinde bir kambiyo senedi olarak kabulü halinde, davacının davalıdan 6.249,01 USD alacağının bulunduğunun ve davalının bu alacak bakımından takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun md. 4a hükmüne uygun temerrüt faizi talep edebileceği belirtilmiştir.
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin itirazlarının değerlendirileceği şekilde dosyanın bilirkişiye ek rapor hazırlanması için tevdi ile hazırlanan 27.12.2021 tarihli ek raporda özetle;Davacı vekili itirazları açısından değerlendirildiğinde, kök raporda belirtilen taraflar arasında ilişkide kur farkı isteneceğine ilişkin olmak üzere ifade şu şekildedir: “Taraflar arasında daha önce bir ticari ilişki bulunduğuna dair iddia ve bilgi ve belge bulunmadığından, kur farkı uygulaması bulunduğu tespit edilememektedir. Diğer taraftan taraflar arasında bu konuda sözleşme kaydı bulunmadığı gibi, sipariş evrakı, bilgi notu gibi paylaşımlar da dosyaya sunulmuş değildir. Davacı buna ilişkin olmak üzere Fatura üzerinde yer alan kayıtların taraflar için bağlayıcı olacağını öngörmüş bulunmaktadır. Davacının bu yöndeki iddiasına ilişkin olmak üzere faturaların bir kısmı üzerinde belirttiği açıklamalarının görüldüğü ifade edilmelidir.
Belirtilen açıklamada bir taraftan —- taraftan vade farkı kayıtları yer aldığını, fatura üzerinde yer alan kayıtların hukuki niteliğine ilişkin olmak üzere—- sayılı kararın sonuç kısmına göre fatura kayıtlarının, taraflar arasında ayrıca bir sözleşme veya uygulama bulunmadığı takdirde dikkate alınmayacağının ortaya konulduğunu,Kök raporun sunulmasının ardından, — tarafından ödeme için alınan çeklerin ihtirazi kayıt ile alınmamış olması halinde, bunların ödeme aracı niteliğinin vurgulanarak kur farkı talebinde bulunulamayacağının vurgulandığı çok sayıda kararların yayınlandığını, bu kapsamda olmak üzere;—-tarihli kararında açık bir biçimde çekle yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceği hususunun — istikrar kazanmış uygulaması olduğunun belirtildiği, taraf kayıtlarının incelendiği kök raporda da ortaya konulduğu gibi taraflar arasındaki tüm öderneler çek ile gerçekleştiğini, son olarak bilgileri ilgili —- istenen çeklere ilişkin gelen örneklerde de,
«— bedelli çekin davalıya 21.05.2015 tarihinde
—-aracılığıyla,
« —-bedelli çekin davalıya 27.06.2015 tarihinde
— aracılığıyla, ödendiğinin anlaşıldığı, dosya kapsamında alınan çeklerin ihtirazi kayıtla alındığına iliskin bir acıklama bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; Dava, kur farkından kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında davacının satıcı davalının alıcı olduğu bir hukuki ilişki olup davacı tarafından söz konusu hukuki ilişkiye bağlı olarak her biri—- bedelli olmak ve VUK gereğince TL karşılığı gösterilmek üzere düzenlenen faturalar taraf defterlerinde kayıtlı olup, faturalara konu mallara karşılık davalı tarafından bir kısmı — bir kısmı TL bedelli çekler düzenlenerek davacıya verilmiş ve çekler davacı tarafça tahsil edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık,— olarak düzenlenen faturaların TL olarak düzenlenen çekler ile ödenmesi üzerine borcun sona ermiş olup olmayacağı hususunda toplanmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde taraflar arasındaki tüm ödemelerin çek ile gerçekleştiği görülmüştür.Davacı tacir olup 6102 sayılı TTK’nun 18 maddesi uyarınca bütün fiil ve işlemlerinde basiretli davranması gerektiğinden buna göre —- karşılık TL çek alan davacının davalıdan sözleşme uyarınca çeki — üzerinden düzenlemesini istemesi ya da TL üzerinden düzenlenen çeki alırken ihtirazi kayıt koyması gerekli olup dosya kapsamında davacı tarafça alınan çeklerin ihtirazi kayıtla alındığına dair bir delil bulunmadığı, davacı tarafça taraflar arasında kur farkı uygulaması bulunduğu ya da bu hususta yazılı sözleşme bulunduğu hususunun ispat edilemediği, her ne kadar davaya konu faturalarda kur farkı kaydı yer alsa da taraflar arasına ayrıca bir sözleşme ve uygulama bulunmadığı takdirde fatura kayıtları ile—- istenemeyeceğinden ve çek ödeme aracı olduğundan davacının alınan çekler ile mevcut borcunun ödendiği mahkememizce kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.( —– tarihli kararı)
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 615,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 535,1‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—esaslara göre belirlenen 5.408,81TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte —- arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı karar verildi