Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/485 E. 2022/668 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/485 Esas
KARAR NO:2022/668

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/08/2019
KARAR TARİHİ:29/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: dava konusu —- sıra nolu fatura ile davalı şirket ile davacı— arasında gerçekleşen —satımı sebebiyle düzenlenen faturanın tarafları— ticari ilişkiye taraf olmaması sebebi ile borçlu olmadığını, —tarafından— tarihinde ön ödeme olarak —tarihinde — ödeme yapıldığını,— tarihinde—ödeme banka havalesi yapıldığını, — tarafından düzenlenen makbuz olduğunu, davalı şirket tarafından icra takibi başlatıldığını, itiraz edildiğini ancak süre geçtiğinden taşınmazlara, araca ve banka hesaplarına haciz işlemi tesis edildiğini, davacının ödediği —- miktar bakımından borçlu olmadığının tespiti ile İİK madde 72 kapsamında —teminat karşılığında— Esas sayılı dosyasına ihtiyati tedbir kararı verilmesini, — az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:—sıra nolu fatura oluşturulduğunu davacının da bunu kabul ettiğini, borcun — kısmının ödendiği iddia eden davacının delil niteliğinde sunduğu dekontun — bedelli olduğunu ve bunun geçmiş borçla ilgisi olduğunu,— tarihli faturanın son cari hesabı kapsadığını, —-ödeme de bu fatura istinaden yapılmış ödeme olmadığını,— tüm bu ticari ilişkilerin temelinde olduğunu, unvandaki—- olduğunu, davalı şirket ile muhatap olan da—-olduğunu, aksinin iddiasının açıkça kötü niyetli ve gerçeğe aykırı olduğunu,—-kapsamında davacı davalı şirket ile birlikte —- taşeronu olarak bulunduğunu, — içinde — tarihinde davalı şirket yetkilisi — bilgisi dahilinde —–teslim edilmek suretiyle muhtelif inşaat malzemesi teslim edildiğini tutanakların dilekçe ekinde ibraz edildiğini, teslim edilen emtialara ilişkin borç doğduğunu ve cari hesap nedeniyle kısmi ödemeler yapıldığını ancak söz konusu fatura için ödeme yapılmadığını, davalı şirketin şantiye için —- malzemeleri şantiye içinde davacı tarafa teslim ettiğini, davacının ödemelerinin bu mallara ilişkin olduğunu, davacının davalıya —borçlandığını,kısmi ödemeler sonrasında davacıdan alacaklı kalınıldığını, arz ve izah edilen nedenlerle davanın reddine ve takibin devamına, açıkça kötü niyetli davacının —-az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle, menfi tespit davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmış, ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenerek tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenmiş, tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmıştır.—- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı tarafça davacılar aleyhine — asıl alacak,— işlemiş ticari avans faizi olmak üzere toplam—tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.Taraflar tacir olduğundan her iki tarafın dava konusu talebi kapsayacak şekilde ilişkin tüm yasal ticari defterleri ve defterlerin bu uyuşmazlığa ilişkin dayanak kayıtları üzerinde —- tarafından defterlerin incelenmesine karar verildiği, inceleme gün ve saatinde davalı tarafın ticari defterlerini ibraz ettiği ancak davacı tarafın hazır bulunmadığı ve mazeret dilekçesi de sunmadığı anlaşılmıştır.— tarafından hazırlanan—raporunda özetle; davalının ticari defterlerinde TTK maddelerinde sayılan ve tutulması zorunlu olan— yılları ticari defterleri delil niteliği taşıdığını, davacı ticari defterlerini sunmadığını, takip konusu fatura davalının ticari defterlerine usulüne uygun olarak işlenerek olup takip tarihi itibariyle davacıdan —- alacağı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflara ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmiş olup davacı tarafın inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini ibraz etmediği ve mazeret de sunmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafın defterleri üzerinde inceleme yapılmıştır. Davacı defterlerini sunmayarak davalının ticari defter kayıtlarını kabul etmiş sayılacağı, HMK 222. maddeye göre davalının incelenen defter kayıtlarının davalı lehine delil oluşturduğunun ve davacının iddiasını ispatlanamadığı aksine davalının alacaklı olduğunun defterlerde yer aldığı, böylece davacı tarafça borçlu olunmadığının ispatlanamaması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Karar harcı — davacı tarafça peşin olarak yatırılan — harcın mahsubu ile bakiye — harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen —vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan— arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar açıkça okunup usulen anlatıldı.