Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/458 E. 2020/17 K. 08.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/458
KARAR NO : 2020/17

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Yönetici Kayyımı Atanması)
DAVA TARİHİ : 30/07/2019
KARAR TARİHİ : 08/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Yönetici Kayyımı Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ———–.adresinde ticari faaliyet gösteren ve—–numarasında kayıtlı bulunan davalı ———— kurucu ortaklarının müvekkili ile——. olduğunu ———- tarihinde ———-ortağı olan müvekkiline usulüne uygun çağrıda bulunulmadan ve hatta yokluğunda şirket temsilcisi —— adına —- kullanılması suretiyle davalı şirket ortağı——– devredilmesine ilişkin usulüne ve hukuka aykırı genel kurul kararı alındığını ve bu karara ilişkin olarak yine aynı tarihte limited şirket pay devri sözleşmesi imzalandığını ve en nihayetinde hukuka aykırı olarak alınan pay devrine ilişkin genel kurul kararının ————– ilan olunduğunu, söz konusu genel kurul kararları aleyhine İstanbul Anadolu ——–esas sayılı dosyada iptal davası açıldığını, yargılamanın sürdüğünü, aynı zamanda müvekkili şirket yetkilisi adına sahte imza atılması nedeniyle ————– sayılı soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, şirket yönetimine ilişkin olarak usulsüz gerçekleştirilen ve iptali talep edilen genel kurul kararıyla ilgili açılan derdest dava ve soruşturma nedeniyle şirket ortakları arasında birlik sağlanamayacağı ve şirket menfaatlerinin zedeleneceğinin izahtan vareste olup şirket yönetiminin işlerinin usule, hukuka, şirket ve ortaklarının menfaatlerini korumaya yönelik yürütülebilmesi adına iş bu yönetim kayyımı atanmasına ilişkin davayı açtıklarını iddia ederek öncelikle davanın kabulünü, gerekli organlarından yoksun kalan ve yönetiminin sağlanamadığı sabit olan şirkete derdest genel kurul kararının iptali davasının sonuçlanması beklenmeden TMK nun 426/3 ve 427/4 maddeleri uyarınca tedbiren yönetim kayyımı atanmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; diğer davalı ————– tarihinde ticaret siciline tescil edilmek suretiyle kurulduğunu bu hususun ——– ve 7054 sayılı ———–’nin 491. Sayfasında ilan edildiğini, adı geçen şirketin ortaklarının ———-ile davacı olduğunu, şirket yöneticileri olarak———– seçildiğini, şirket faaliyetine devam ederken ———- imza ve temsil yetkisi kaldırılarak davacı şirket adına imza, temsil ve ilzama yetkili kişi olarak ——şirket müdürü olarak seçildiğini, diğer müdür ————adına———ile birlikte şirket yönetiminde müştereken yetkili hale geldiklerini, Kadıköy —–. Noterliği’nin —– tarihli ve —- yevmiye numaralı Pay Devri Sözleşmesi ile müvekkilinin ———’nin dava konusu şirket nezdinde bulunan ve hisselerin tamamını temsil eden toplamda 1.200.000,00-TL tutarındaki 1200 adet hissesini devraldığını, müvekkilinin kendisine yapılan tebligat ile işbu dosyaya da konu olaylardan haberdar olduğunu, müvekkilinin bu genel kuruldan haberdar olmadığı ve ilgili genel kurulda bir imza veya yazı örneği vermediğini, müvekkilinin bu şikayet vasıtası ile ortak olduğu —————–şikayete konu olan genel kurul kararının iptali için de İstanbul Anadolu —–. Asliye Ticaret Mahkemesinin —. sayılı dosyasında bir dava açıldığını öğrendiğini, her ne kadar müvekkili tarafından Başsavcılık dosyasında verilen ifadede imzaların kendine ait olmadığını beyan edilmiş olsa da ilgili genel kurul kararı ticaret siciline tescil edilip —– yayımlandığından ve genel kurul kararının iptali istemiyle ikame edilen dava da derdest olduğundan, en azından üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun devam etmesi nedeniyle davacı tarafa bir ihtarname keşide ettiğini, söz konusu genel kurul kararının savcılıkta verilen ifadede de sabit olduğu üzere müvekkilinin imzasını içermemesine ve bilgisi dahilinde olmamasına rağmen, müvekkili ve şirket nezdinde herhangi bir zarara yol açmamış olması nedeniyle müvekkili tarafından suç duyurusunda bulunulmadığını, müvekkilinin basiretli bir tacir olarak şirketin nihai hedeflerinin gerçekleştirilmesi amacıyla karşı tarafa iyiniyetli olarak yukarıda bahsedilen ihtarnameyi keşide ettiğini, davacının İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — —. sayılı dosyasında ——tarihli genel kurul kararının iptalini talep ettiğini, anılan genel kurul kararının yukarıda da açıklandığı üzere müvekkilinin ortaklığa kabul edildiği ve yönetici atfedildiği genel kurul olduğunu, müvekkili hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’nın —– ——- numaralı dosyasında vaki şikâyetin de devam ettiğini, davada davalı şirket ve yetkili ortak olarak müvekkilinin gösterilmiş olmasının anılan dava ve şikâyetten vazgeçme anlamına gelmekteyse yönetimde bir boşluk olmayacağını, tüm kayıtlarda yetkili olarak bulunan müvekkili ile davacının şirket ortakları ve müşterek yetkilileri olarak görevlerini sürdüreceklerini, davacı yanın işbu davayı açmakta menfaati bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, İstanbul Anadolu —– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —–sayılı dosyasında mahkemece genel kurul kararının iptaline karar verilecek ve bu durumda da devre konu hisselerin eski ortak —— döneceğini, şirket ortağı ve yetkilisi —— olacağından yine yönetimde bir boşluk oluşmayacağını, kayyım atanması talebinde bulunulan ————– aslen ——— mevcut olan tek bir gayrimenkulün değerlendirilmesine yönelik olarak kurulduğunu, müvekkilinin de işbu saikle hisseleri devraldığını, mevcut duruma bağlı olarak mağduriyetinin doğduğunu, ekonomik olarak zarara uğradığını, müvekkili tarafından anılan hisselerin devralınmasından itibaren gayrimenkul üzerinde herhangi bir ticari faaliyet geliştirilememiş olması ve davacı yanın açmış olduğu davalar nedeniyle yönetimsel bir faaliyetin oluşturulamamasının müvekkilinde de aynı kaygıları oluşturduğunu, açılan bu davanın usul ekonomisine aykırılık teşkil ettiğini,
dava konusu olay ile ilgili geçerli bir pay devri sözleşmesine dayalı olarak ve iyiniyetli bir şekilde eski ortak —– —– paylarını usulüne uygun olarak iktisap etmiş olan müvekkili tarafından davacı şirket yetkilisi ile gerek————— yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilmek suretiyle genel kurul toplantısı yapılması hususunda talepte bulunularak yönetimin tekrar sağlanması adına gayret gösterilmişse de, davacı yan tarafından tüm tekliflerin reddedildiğini, somut olayda diğer davalı olan; —– gerekli organlarından yoksun kaldığı söylenemeyeceği gibi görüşme taleplerine davacı şirket tarafından TTK’na uygun olarak iştirak edilmemesi suretiyle somut durumda yönetimin sağlanamayacağı, bir yönetim boşluğu olduğu ve bu boşluğun giderilmesi için bir kayyım atanması kararının verilmesi gerektiği kanaatinin oluşması halinde dahi bu kararın iptal davası sonuçlanıncaya kadar geçerli olmak üzere yalnızca tedbir mahiyetinde tesis edilmesi gerektiğini, davacı yanın mevcut genel kurul kararını kabul etmesi halinde ise işbu davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile;organsız kaldığı ileri sürülen davalı limited şirkete yönetim kayyımı atanması talebine ilişkindir. Davacı, ortağı olduğu davalı şirketin 28/09/2018 tarihinde usulsüz olarak yapılan genel kurul toplantısı neticesinde diğer ortak —— devrine karar verildiğini, aynı tarihte pay devri sözleşmesi imzalandığını ve genel kurul kararının Ticaret Sicilinde ilan edildiğini, söz konusu genel kurulda alınan kararların iptali talebiyle İstanbul Anadolu —– ATM. —-esasda dava açtıklarını, yargılamanın sürdüğünü, şirket yönetimine ilişkin olarak usulsüz gerçkeleştirilen ve iptal talep edilen genel kurul kararı ile derdest dava ve yürütülen soruşturmadan ötürü şirket ortakları arasında birlik sağlanamayacağı gibi, şirket menfaatlerinin de zedeleneceğini, gerekli organlarından yoksun kalan ve yönetimi başka türlü sağlanamayan şirketin yönetimi için kayyım atanmasıın zaruri olduğunu belirterek TMK 426/3 ve 427/4 maddeleri uyarınca şirkete yönetim kayyımı atanmasını talep etmiş, 27/11/2019 günlü duruşmada talebini şirketin organsız kalması iddiasına dayalı olarak TMK 427/4 maddesi uyarınca yönetici kayyımı atanması olarak açıklamıştır.
Davalı şirketin sicil dosyası getirtimliş, davacı ile birlikte dava dışı —— ortak oldukları, —- tarihli genel kurul kararı ile şirket ortaklarından — devri sonucu davacı ve davalı …’ın davalı şirket ortakları oldukları …’ın aksi yönde karar alınıncaya kadar müdür olarak seçildiği ve davacı adına hareket yetkisi bulunan —— ile birlikte müştereken imzaya yetkili kılındıkları görülmüştür.
Bu genel kurul kararı ile davacı ve davalılardan … şirketi müştereken imzaya yetkili olarak tayin edildiklerinden şirket ile aralarında menfaat uyuşmazlığı doğduğundan şirketi mahkememizdeki davada temsil etmek üzere temsil kayyımı atanarak yargılamaya devam olunmuştur.
İstanbul Anadolu —-Asliye Ticaret Mahkemesinin —–esas sayılı dosyasında ise davacı tarafından, davalı şirketin 28/09/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali yönünden dava açıldığı yargılamanın sürdüğü anlaşılmıştır. Bu dosyada TTK 449 maddesi uyarınca kararların yürütülmesinin durdurulması yönünde bir talep ve alınmış bir karar bulunmamaktadır.
Bir şirkete kayyım atanması için şirketin yasal organlarının mevcut olmaması gerekir. Bu kural TMK 427/1-4 maddesinde açıklanmıştır. Bir tüzel kişi gerekli organlarından yoksun kalmış, yönetimi başka türlü sağlanamamışsa yönetim kayyımı atanması gereklidir. Yönetim kayyımı atanabilmesi için yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulunun çalışamaz halde olması TTK sistematiği için de giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur. Yönetim kurulu üyelerinin arasında çekişme olması nedeniyle toplanamamaları organ yokluğu olarak değerlendirilemez. Şirketin yönetim kurulunun oluşumu, işleyişi, görevden alınması öncelikle şirketin iç işleyici içinde genel kurulda halledilmesi gereken konulardır. Somut olayda davacı davalı şirketin 28/09/2018 tarihli genel kurul toplantısında adına atfen atılan imzanın sahte olduğunu, kararın hukuka aykırı olup usulsüz şekilde alındığını iddia etmekte olup iptali yönünde de dava açmıştır. Dava dosyasında yargılama sürmekte olup hali hazırda geçerli bir genel kurul kararı bulunmaktadır. Şirketin yönetim şekli de belirlenmiş olup kararın icrasının durdurulması da talep edilmemiştir. Bu durumda şirketin organsız kaldığından da bahsedilmesi mümkün olmayacağından davacının şirkete yönelik açtığı davanın reddine karar verilmiştir. Öte yandan TMK 427/4 maddesine dayalı davanın kendisine kayyım tayin edilmesi istenen şirkete karşı açılması gerekli ve yeterli olup, ayrıca diğer ortağa(yetkiliye)dava açılmasına gerek olmadığından …’—– yönelik açılan davanın da husumet yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalılardan … yönünden husumet yokluğundan reddine,
2- Davanın davalı şirket yönünden reddine,
3-Karar harcı —–davacı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ————esaslara göre belirlenen ——- vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak bu davalıya verilmesine,
6- Davalı taraflarca yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı ve davalı … tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve bu davalıya iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı … vekili ve kayyımın yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.