Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/323 E. 2021/39 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/323 Esas
KARAR NO : 2021/39
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2015
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
——Yetkisizlik Kararı ile Mahkememize tevzi edildiği, mahkememizin —- esasına kaydı yapıldığı anlaşılmış olmakla;
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketi ile davalı şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, bu ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalı şirketten alacaklı olunması nedeniyle davalı şirket aleyhine ——- dosyasıyla ilamsız takip başlatıldığını, ancak davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı olarak borca ve faize itiraz ettiğini, müvekkili şirketin davalı şirkete karşı olan edimlerini eksiksiz ve ayıpsız olarak yerine getirdiğini ve davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde herhangi bir ayıp ihbarında da bulunulmamış olduğunu, davalı yanın itiraz dilekçesinde müvekkili davacı şirkete ——– faturası kesmiş olduğunu iddia ettiğini, ancak bu—— faturasının kendilerine tebliğ edilmediği gibi kabulünün de söz konusu olamayacağını, davalı şirketin müvekkili davacı şirketin —– alacağını tüm sözlü ve yazılı uyarılara rağmen ödemediğini, müvekkili şirket alacağı tahsil edilemediğinde icra takibi başlatıldığını, borca itirazın haksız ve alacaklarının likit olduğunu iddia ederek davalı Şirketçe takibe, borca ve faize yapılan vaki itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine en az %20 icra inkâr tazminatı mahkûmiyetine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında —— yıllarındaki ticari ilişki kapsamında mal ve hizmet alımları olduğunu, bu kapsamda müvekkili şirketin müşterilerinden olan ——— amacıyla davacı şirketten tedarik edilen kumaşların süresinde ve ifa kabiliyetine uygun teslim edilmediğinden dava dışı şirketçe müvekkili şirkete tahakkuk ettirilen gecikme cezasının davacıya fatura edilerek yansıtıldığını, davacı yanca gecikmelerden dolayı rücu edilen bedellerle ilgili olarak huzurdaki haksız davanın ikame edildiğini, dava dışı ——firmasının müvekkili şirkete sipariş verdiği malların kumaşlarının hangi firmadan tedarik edileceğinin dava dışı firma tarafından belirlendiğini, bu kapsamda dava dışı firmanın talebiyle davacı şirketten kumaş satın almalarının yapıldığını, davacı şirketin yetkilisi — satın alınan kumaşlarla ilgili yapılan —— Tarihinden önce Sipariş verilen malların süresinde tesliminin yapılmadığı ve talep edilen malların istenilen özellikte ve nitelikte olmamasının davacının makinesinden çıkan arıza vs. nedenlerle olduğunun belirtilmiş olduğunu, malların süresinde teslim edilmemesi ve istenilen kalitede olmaması sebebiyle müvekkili şirkete fatura edilecek bedeller için rücu edileceğinin her defasında E-Maillerle bildirilmiş olduğunu, akabinde anılan bedele ilişkin olarak ——- tebliğ edildiğini, huzurdaki davada davacının talep ettiği ve varlığını iddia ettiği alacağın likit bir alacak olmadığından %20 İnkâr Tazminatı taleplerinin yerinde olmadığını savunarak, haksız davanın ve inkâr tazminatı taleplerinin reddine, haksız ve kötü niyetli talep nedeniyle davacı aleyhine en az %10 kötü niyet tazminatı mahkûmiyetine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
—– icra dosyası incelendiğinde; davacı takip alacaklısı şirket, davalı takip borçlusu şirket aleyhine —- tarihinde dayanağı —alacağı olan —- alacağının, fiili ödeme tarihinde en yüksek ———ticari avans faiziyle birlikte tahsili için ilamsız takip yoluyla icra takibi başlattığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe borca ve ferilerine itirazlarını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Mahkememizce taraf ticari defterlerinin incelenmesi ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarının belirlenmesi açısından mali müşavir ve hesap uzmanı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre; davacı şirketin takip/dava tarihi itibarıyla davalı şirketten faturalara dayalı açık cari hesaptan kaynaklı olarak ———– alacaklı olduğu, davalı şirket defterlerine göre; davalı şirketin takip/dava tarihi itibarıyla davacı şirkete faturalara dayalı açık cari hesaptan kaynaklı olarak — borçlu olduğu, taraflar arasında —- mutabakatsızlık bulunduğu, —– mutabakatsızlığın; davalı şirketçe davacı şirket adına düzenlenerek ticari defterlerde davacı şirket aleyhine borç kaydı yapıldığı, ancak davacı şirketçe ticari defterlerde kayıtlara alınmayarak ve noterlik vasıtasıyla davalı şirkete iade edilen; ———- Nolu —- tutarlı fatura ile farklı kur nedeniyle oluşan———- oluştuğu, taraflar arasında sadece —- iadesi şeklinde düzenlenmiş —- eşdeğer faturalar için farklı kur uygulaması yerinde olmayıp, nitekim taraflar arasında daha önce bu yönde gerçekleşmiş işlemlerde farklı kur uygulanmadığı görülmekle, yukarıda listelenen faturalardan oluşan toplam —– için davacı şirket kayıtlarına itibar edilebileceği, dolayısıyla davalı şirketin ticari defter kayıtlarında yer alan ——-farkında ilave edilmesiyle davalı şirket kayıtlarında davacı şirkete olan borç bakiyesinin; —- olacağı, ayrıca davalı tarafından davacı şirket adına düzenlenmiş olan; ——– faturasının davacı şirketçe kabul edildiği ve ——– davalı şirketin fatura borçlarından mahsup edilmiş olduğu, dosya dokümanı ekinde teknik inceleme yapılabilecek şahitli fiziki bir ürün bulunmadığından ve dosya içerisinde davalı yanın ifade ettiği hatalı kumaş ürünlerin ———– davalı tarafça, akredite edilmiş bir tekstil laboratuvarında yaptırılan test sonuç raporları da mevcut olmadığından istenen ayıplı ürün ——- değerlendirmesinin teknik açıdan mümkün olamayacağı, davacının çalışanı olduğu iddia edilen ————- yazışmalarını yürüttüğü görülse de bu kişinin gerçekte davacı şirketin çalışanı ve yetkilisi olup olmadığının anlaşılamadığı; bu hususun sunulan e-mail yazışmalarının delil olma kabiliyeti hususunu takdirin Mahkeme’ye ait olduğu, eğer mahkemece bu kişinin davacı şirketin yetkilisi olduğu kabul edilecek olursa bu halde sunulan e-mail yazışmaları ve tüm dosya kapsamında “davalı tarafından davacıya usulüne uygun ve süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı” hususunun irdelenmesi gerektiği; TBK m. 219 vd. hükümlerinde düzenlenen “ayıptan sorumluluk (ayıba karşı tekeffül)” için temel şartın, TBK m. 219/1 hükmü gereğince “ayıbın varlığı” olduğu; ancak yukarıdaki teknik değerlendirme sonucunda ayıplı malın———– olmadığı hususundaki değerlendirmenin mümkün olamayacağı ifade edildiğinden ve ayıptan sorumluluk hükümlerine gidilebilmesi için öncelikle ayıbın varlığı şart olması sebebiyle artık ayıptan sorumluluğun bulunmadığı kanaatine varılabileceği; “malların teslim vadesi, gecikme vb.” hususlar bakımından inceleme yapıldığında “malların davalıya teslim süresinin ne olarak kararlaştırıldığı, gecikmenin ne zaman gerçekleşip gerçekleşmediği, ——– bedelinin davacıya yansıtılıp yansıtılamayacağı, davalı dava dışı şahsa ceza ödemişse bunun davacıya isnat edilip edilemeyeceği, bu kapsamda davalının davacıya fatura düzenlemesinde haklı olup olmadığı vb.” hususların açıkça anlaşılamadığı, dolayısıyla bu hususlarda da değerlendirme yapılamadığı; bu halde mali inceleme neticesinde ortaya konan alacak-borç ilişkisinde takdirin Mahkeme’ye ait olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamından, davanın cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, davacı tarafın edimini ayıpsız ve eksiksiz olarak davalıya ifa ettiğini ileri sürdüğü, davalı tarafın ise dava dışı ——– üretim amacıyla davacı şirketten tedarik edilen kumaşların süresinde ve ifa kabiliyetine uygun teslim edilmediğinden dava dışı şirketçe kendilerine kesilen gecikme cezasının davacıya fatura edilerek yansıtıldığını, davacı yanca gecikmelerden dolayı rücu edilen bedellerle ilgili olarak bu davanın ikame edildiğini, —– tarihinden önce sipariş verilen malların süresinde tesliminin yapılmadığı ve talep edilen malların istenilen özellikte ve nitelikte olmadığını savunduğu, tarafların defterleri üzerinde yapılan incelemede; davacının defterlerine göre davalıdan —– alacaklı olduğu, davalının defterlerine göre ise davalının davacıya —- borçlu olduğu, taraflar arasında taraflar arasında ———- mutabakatsızlık bulunduğu,
taraf defterleri arasındaki ——- mutabakatsızlığın;
davalı şirketçe davacı şirket adına düzenlenerek ticari defterlerde davacı şirket aleyhine borç kaydı yapılan işlemlerden kaynaklandığı, bunların; davacı şirketçe ticari defterlerde kayıtlara alınmayarak ve noterlik vasıtasıyla davalı şirkete iade edilen; —- içerikli, —- tutarlı fatura ile farklı kur nedeniyle oluşan ——— oluştuğu,
taraflar arasında sadece—– ve —- iadesi şeklinde düzenlenmiş —- eşdeğer faturalar için farklı —– uygulamasının yerinde olmadığı, nitekim taraflar arasında daha önce bu yönde gerçekleşmiş işlemlerde farklı —- uygulanmadığı, bu hususta taraflar arasında bir teamül oluşmadığı, bu hususun raporda tespit edildiği, bu nedenle faturalardan oluşan toplam —— için davacı şirket kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği, dolayısıyla davalı şirketin ticari defter kayıtlarında yer alan — borç bakiyesine —- farkında ilave edilmesiyle davalı şirket kayıtlarında davacı şirkete olan borç bakiyesinin; —— olacağı,
davacı şirketçe ticari defterlerde kayıtlara alınmayarak ve noterlik vasıtasıyla davalı şirkete iade edilen; — içerikli, — karşılığı —– tutarlı faturanın davacı şirkete külfeti getirip getirmeyeceği hususunun değerlendirilmesi gerektiği,
Davacının,—- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafından düzenlenen, —– bedelli faturayı kabul etmediğini ve davalıya iade ettiği, davalı tarafın ise ——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kendisine iade edilen faturanın davacıya iade edildiğini bildirdiği, —— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafından düzenlenen, ——- bedelli—— faturasını kabul etmeyerek davalıya iade ettiği,
————– kararında da belirtildiği üzere tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması sebebiyle uyuşmazlıkta, TBK ve TTK hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Satım sözleşmesinde ayıbın tespit edilmesi halinde TBK m. 223/1 hükmünce yapılacak ayıp ihbarı, külfet niteliğinde olup gözden geçirme (muayene) ve ihbar (bildirim) külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur; dolayısıyla TBK m. 223/1 hükmünce muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmemesi, seçimlik hakların kullanılmasına engel olur ve alıcı, malı o haliyle (ayıplı olarak) kabul etmiş sayılır. Ayıp ihbarının yapıldığını ispat yükü ise davalı taraftadır. Taraflar tacir olduğundan TTK m. 23(l)(c) hükmü gereğince “Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”.
TBK m. 219 vd. hükümlerinde düzenlenen “ayıptan sorumluluk (ayıba karşı tekeffül)” için temel şart, ayıbın bulunmasıdır. TBK m. 219/1 hükmünce “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.”
Davalı tarafın kumaş teslimatının geciktiğine yönelik olarak davacı yana gönderdiği ——- ihtarname bulunduğu, taraflar arasında yapılan yazışmalarda ürünleri ayıplı hale getirdiği iddia edilen problemlerin ——— teknik açıdan değerlendirebilmesi için davalı tarafın teknik inceleme yapılabilecek şahitli, fiziki bir ürün sunulmadığından ve davalı tarafça akredite edilmiş bir tekstil laboratuvarında yaptırılmış test sonuç raporları da mevcut olmadığından davalının ifade ettiği ayıplı malın ———–olup olmadığı hususundaki değerlendirmenin teknik açıdan mümkün olamadığı, ayıptan sorumluluk hükümlerine gidilebilmesi için öncelikle ayıbın varlığı şart olması gerektiği, teknik inceleme neticesinde ayıbın varlığı tespit edilemediğinden artık ayıptan sorumluluğun bulunmadığı, kaldı ki davacı çalışanı olduğu iddia edilen ———- yazışmaları incelendiğinde de söz konusu şahsın ayıp hususunu kabul etmediği yalnızca geç teslime ilişkin beyanda bulunduğu, davacı tarafından malların süresinde ve ifa kabiliyetine uygun şekilde teslim edilmediğinden davalının müşterisi tarafından davalıya——– faturası kesildiği belirtilmişse de dava dışı —– firması tarafından davalıya kesilen herhangi bir cezai tutar faturasının dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla davalı tarafın davacıya düzenlediği —- içerikli, ——— tutarlı faturalara itibar edilmemesi gerektiği, gerekçeli ve denetlenebilir bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafın defterlerine itibar edilerek davacının takip tarihinde davalıdan —— alacaklı olduğu anlaşılarak takibe yönelik itirazın kabulüne ve takibin devamına, söz konusu alacak yabancı para alacağı olduğundan asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4-a maddesi uyarınca faiz işletilmesine karar vermek gerekmiş, davacı tarafça talep edilen alacak fatura alacağı olsa da davalı tarafın ayıp savunmasında bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafa yansıtma faturası düzenlediği, ayıp durumunun yargılamayı gerektirdiği dolayısıyla alacak miktarının da ihtilaflı olması nedeniyle davacı tarafın inkar tazminat talebinin reddine, davacı takip başlatmakta haksız olmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Yargılama giderleri — dava tarihi olan —– tarihindeki —- efektif satış kuru üzerinden hesaplanmıştır.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının —- dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin ——- alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4-a maddesi uyarınca faiz işletilmesine,
2-Davacı tarafın inkar tazminat talebinin reddine,
3-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine,
4-Karar harcı —– davacı tarafça peşin olarak yatırılan 484,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.602,64TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 484,81 TL peşin/nispi harç olmak üzere toplam 512,51 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 408,00 TL tebligat ve müzekkere gideri,—— olmak üzere toplam 2.508,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 4.583,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2021