Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/269 E. 2022/3 K. 04.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/269 Esas
KARAR NO : 2022/3

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 27/05/2019
KARAR TARİHİ : 04/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına, davalı ile yapmış olduğu taşıma sözleşmesi uyarınca keşide edilen faturalardan kaynaklanan bakiye —- dosyasından icra takibine geçilmiş olup, davalı-borçlunun ödeme emrine yasal süresi içerisinde 19.03.2019 tarihinde itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, bunun üzerine, itirazın iptali davası açılabilmesi adına—- başvurulmuş, 15.05.2019 tarihinde yapılan arabuluculuk görüşmesinde davalı-borçlunun anlaşmaya yanaşmaması nedeniyle arabuluculuk görüşmesinin sonuçsuz kaldığını, müvekkili şirketin,——yapan bir şirket olup, davalının muhtelif taşımalarını gerçekleştirdiğini, ancak bu taşıma bedellerine istinaden keşide edilen faturalara dayalı oluşan cari hesap bakiyesini davalı-borçlunun ödemediğini, davalı- borçlu söz konusu borcun varlığından haberdar olmasına rağmen zaman kazanmak maksadıyla süreci uzatarak kötü niyetli olarak borcu inkâr etmekte olup, borcun miktarının likit ve belirlenebilir olduğunu iddia ederek, davalı şirketçe takibe yapılan vaki itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı şirket aleyhine en az 9620 icra inkâr tazminatı mahkumiyetine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı vekilince dosyaya sunulan —– CEVAP dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan reddinin gerektiğini, davacının, müvekkili ile arasında taşıma hizmeti sözleşmesi bulunduğunu iddia ettiğini, ancak davacı tarafından dosyaya sunulan taşıma hizmet sözleşmesinde de açıkça görüleceği üzere sözleşmede müvekkili Şirket yetkilisinin imzasının bulunmamakta olduğunu, dolayısıyla davacının borcun kaynağı olarak gösterdiği sözleşmenin Müvekkilinin iradesini taşır bir ibaresi söz konusu olmadığından ekte sunulan sözleşmede karşılıklı bir iradenin bulunduğundan söz edilemeyeceğini ve Müvekkilinin ekte sunulan sözleşmeden doğan borcunun bulunduğu iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından taşıma hizmeti alımı için sözleşme imzalanmış olsa dahi müvekkil şirket sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmiş, davacı şirketten hizmet almış ise aldıkları hizmeti fatura karşılığında ödemiş olduğunu, davacı şirketin, müvekkili şirketin —- gerçekleştirdiğini ancak bu taşımalara istinaden keşide edilen faturaları ödemediği iddiasında bulunduğunu, ancak davacı tarafından sözü edilen faturalar icra emrinde gönderilmediği gibi dava dilekçesi eklerinde de sunulmamış olduğunu, kaldı ki böyle bir fatura düzenlenmiş ise düzenlenen fatura alacağının Davacı —- tarafından müvekkili şirket’e yönelik herhangi bir edimde bulunmadan dayanaksız olarak düzenlenmiş ve müvekkili şirketten haksız ve kötü niyetli olarak ödeme talep edildiğini, yüksek yargı içtihatlarında da açıkça vurgulandığı üzere faturanın iade/itiraz edilmiş olması halinde —– hizmetin verildiğinin davacı tarafça ispatı gerekeceği gibi hatta süresinde itiraz edilmese veya davalı defterine kaydedilmiş olsa dahi yine bu halde faturaya konu hizmetin verildiğinin davacı tarafça ispatı gerektiğinden ve müvekkil firmaya takibe konu fatura teslim edilmediğinden artık faturaya konu malların müvekkiline satıldığını davacı alacaklı olduğunu iddia eden tarafça mutlak delillerle ispatı gerekmekte olduğunu, müvekkili şirkete fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağından davacı şirketin bu akdi ilişkiyi ispat etmesi gerektiğini, ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki faturanın, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olduğunu, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olacağını,Dolayısıyla davacı şirketin akdi ilişkinin varlığını da kanıtlamakla yükümlü olduğunu, davacı şirketin dava dilekçesi ekinde alacağın ispatına yarayan hiçbir belge ya da fatura sunmadığını, müvekkil şirketin borçlu olduğuna dayanak gösterilen faturaların Müvekkili Şirket’e tebliğ edilmediğini, dolayısıyla müvekkili şirket nezdinde hiçbir hak ve alacağı bulunmayan davacı şirketin dosyaya herhangi bir somut ve mutlak delil sunmadığından davanın sırf bu sebeple reddinin gerektiğini, davacının dava konusu ettiği alacak miktarı bakımından icra emrinde cari hesap ekstresi göndermiş ise bu cari hesap ekstresinin davacı şirket muhasebe birimi tarafından hazırlanan bir tablo olduğundan alacağı ispat etmeye yarar hukuki bir araç olmadığını, Cari hesap sözleşmesinin alacağı kanıtlayabilmesi için TTK.” da yer alan emredici hükümlerdeki şartları yerine getirmesi gerektiğini, müvekkili şirketten alınan bilgi doğrultusunda Müvekkili Şirketin davacı şirket ile sözleşmelerden kaynaklı olarak ödenmemiş herhangi cari borcunun bulunmadığı bilgisinin taraflarıyla paylaşılmış olduğunu, bu hususun müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları ile ispat edilecek olup müvekkili şirketin borçlu olmadığının yargılama aşamasında ortaya çıkacağını savunarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, en az 9620 icra tazminatı mahkümiyetine hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
——takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine 2.941,71 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar tacir olup ticari defterlere dayanıldığından ticari defterler üzerinde inceleme yaptırılmak üzere rapor alınmıştır.
Serbest Muhasebeci—- 08.07.2021 tarihli raporda özetle; Davacı şirket tarafından ibraz edilen —- defterlerinden yevmiye defteri ve defter-i kebir (—– tutulmasına ilişkin tebliğ kapsamında —– tutulmuş oldukları, bu kapsamda tutulan elektronik defterlerin hesap döneminin ilk ayı ve son ayının beratlarının alınmış olduğu ve söz konusu beratların açılış ve kapanış onayı olarak kabul edilmesi gerektiği,——– mührünü de içeren beratların tarafına sunulduğu, davacının sunduğu elektronik defterlerin başkanlık tarafından onaylanan beratları ile birlikte Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında geçerli kanuni defter olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının ibraz ettiği —– defterinin de yasal süresi içerisinde noter açılış tasdikinin yaptırılmış olduğu, kayıt nizamı bakımından V.U.K. md.215-219 md. ile muhasebe sistemi uygulama genel tebliğlerine uygun ve dayanak belgeleriyle uyum içinde oldukları, davacı şirketçe davalı ———- düzenlenerek —–davalı şirkete tebliğ edildiği ve davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulduğu tespit edilen yasal ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydedilmiş bulunduğu, davacı şirket ticari defter kayıtlarından tespit edildiği üzere, davacı şirketçe davalı şirket adına borç kaydedilmiş olan işbu satış faturasına karşılık olarak, davalı şirketçe davacı şirkete —— tarih ve tutarlarda toplam tutarı —-gerçekleştirildiği ve davalı yanca banka aracılığıyla gerçekleştirilen bu ödemelerin davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirketin fatura borcundan mahsup edilecek şekilde kayıt altına alınmış oldukları, sonuç olarak, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenmiş bulunan lojistik —- davalı şirketçe gerçekleştirilen banka ödemeleri mahsup edildiğinde, davacı şirketin davalı şirketten tek bir fatura bakiyesinden kaynaklı —– alacağı bulunduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.
Davalı —- — başlıklı —- sözleşmenin 3. sayfasının altında —– üstüne atılı imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda isticvap için belirlenen 04/01/2022 günü saat —- mahkememiz duruşma salonunda hazır bulunulması gerektiği, geçerli bir özür olmaksızın duruşmaya gelinmez veya gelip de sorulan sorulara cevap verilmediği taktirde —– sözleşmenin 3. sayfasının altında bulunan imzanın şirket yetkilisine ait olduğunu kabul etmiş sayılağı hususunun ihtar edilerek düzenlenen isticvap davetiyesi, davalı şirkete tebliğ edilmiş olup ilgili celseye davalı şirket yetkilisi katılmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; Dava, —- faturadan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Dava itirazın iptali davası olup ispat yükü davacı üzerindedir. Davacı, taraflar arasındaki akdi ilişkiyi ve takip sebebi gösterilen faturaya konu hizmetin davalı tarafa verildiğini ispatla yükümlüdür.Davalı vekili cevap dilekçesinde davacı tarafça dosyaya —— hizmet sözleşmesinde davalı şirket yetkilisinin imzası bulunmadığından müvekkili şirketin sözleşmeden doğan borcunun bulunmadığını ileri sürerek taraflar arasındaki akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Davacı vekilinin cevap dilekçesine karşı dosyaya sunduğu 09.07.2019 tarihli beyan dilekçesi ekinde yer alan —— sayfalık sözleşme incelendiğinde, —- altında davalı —- atılı imzanın olmasından dolayı davalı şirkete,—- başlangıç tarihli ”——– sayfalık sözleşmenin —- altında —— üstüne atılı imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda beyanda bulunmak üzere isticvap davetiyesi düzenlenerek tebliğ edildiği ve davetiye de geçerli bir özür olmaksızın duruşmaya gelinmez veya gelip de sorulan sorulara cevap verilmediği taktirde —- sözleşmenin 3. sayfasının altında bulunan imzanın şirket yetkilisine ait olduğunu kabul etmiş sayılağı hususu da ihtar edilmiş olup ilgili celseye davalı şirket yetkilisi katılmadığından sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.Bu durumda davacının taraflar arasındaki akdi ilişkiyi ispat ettiği mahkememizce kabul edilmiştir. Bilirkişi raporunda, davacı şirketçe davalı—— 11.441,71 TL bedelli hizmet e-faturasının düzenlenerek elektronik ortamda davalı şirkete tebliğ edildiği,davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulduğu tespit edilen yasal ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydedilmiş bulunduğu, davalı şirket adına borç kaydedilmiş olan satış faturasına karşılık olarak, davalı şirketçe davacı şirkete banka aracılığıyla farklı tarih ve tutarlarda toplam tutarı 8.500,00 TL olan kısmi nakit ödemeler gerçekleştirildiği ve davalı yanca banka aracılığıyla gerçekleştirilen bu ödemelerin davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirketin fatura borcundan mahsup edilecek şekilde kayıt altına alınmış oldukları, sonuç olarak, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenmiş bulunan lojistik hizmet ——faturasından, davalı şirketçe gerçekleştirilen banka ödemeleri mahsup edildiğinde, davacı şirketin davalı şirketten tek bir fatura bakiyesinden kaynaklı—– bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı şirket ticari defter ve dayanak kayıtlarını verilen kesin süreye rağmen ibraz etmeyerek davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının kabulü ile ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü ile hükme ve denetime elverişli olan bilirkişi raporunda davacı defterlerinde tespit edilen 2.941,71TL kadar alacaklı olduğu davacı tarafça ispat edildiği mahkememizce kabul edildiğinden davanın kabulüne, davalının —-sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 2.941,71 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan 2.941,71 TL nin %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuşur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —-Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 2.941,71 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 2.941,71 TL nin %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine,
4-Karar harcı 200,95 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 50,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 150,71 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 44,40 TL başvuru, 50,24 TL peşin nispi harç olmak üzere toplam 94,64 TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 122,80 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 922,80 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—- esaslara göre belirlenen ve dava miktarını geçmemek üzere 2.941,71 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca ——– ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.