Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/265 E. 2022/534 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/265
KARAR NO: 2022/534
DAVA : Tapu İptali Tescil olmadığı takdirde Tazminat-Alacak
DAVA TARİHİ: 24/05/2019
KARAR TARİHİ: 29/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Tescil olmadığı takdirde Tazminat-Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların kurdukları adi ortaklığın ——inşaatını yaptıklarını, davalılar ile müvekkili arasında imzalanan —- tarihli satış sözleşmesi ile davalılar tarafından talep edilen ürünlerin müvekkili tarafından davalılara ait —- gönderildiğini, daha sonra davalıların tekrar malzeme ihtiyacı doğduğunu ve taraflar arasında —– tarafların birbirlerine ek yükümlülükler yüklediklerini ve müvekkilinin üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini, ürünleri teslim ettiğini, sözleşmeler gereği davalıların müvekkili lehine —- devretmeleri gerektiğini, ancak davalıların —- nolu bağımsız bölümlerin tapularının yarısını devrettiklerini, taşınmazların kalan yarısı devredilmediği gibi cari hesaptan kaynaklanan —— alacağın da ödenmediğini, davalılar ile yapılan görüşmeler sonucu anlaşmaya varıldığını ve davaya konu taşınmazların fiilen müvekkiline tesliminin yapıldığını, buna dair tutanak tutulduğunu, müvekkili aleyhine dava konusu taşınmazlara ilişkin aidat borcuna yönelik takip başlatıldığını, dava konusu borcun yükümlüsünün her iki davalı şirket ve borcun müşterek ve müteselsil olduğunu, davalıların arasında olduğu iddia edilen uyuşmazlıkların müvekkilini bağlamayacağını, müvekkilinin davalılara teslim ettiği malların kullanılarak imal edilen konutların 3.kişilere satıldığını, davalıların sürekli bahaneler üreterek edimlerini ifadan kaçındıklarını belirterek davalılara ait taşınır ve taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesine, —– asıl alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, — tapularının —- takyidatlardan ari olarak müvekkili adına devir ve tapuda tesciline, mahkemenin aksi kanaatte olması veya tapuların takyidatlardan ari olarak müvekkile devrinin olanaksız olması halinde yani müvekkil adına tesciline karar verilmemesi ihtimalinde ——– uzman bir bilirkişi heyeti ile güncel değerlerinin tespit edilmesine, bu tespit edilen meblağın müvekkilinin alacağı olduğunun kabul edilerek ticari avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, bu bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı —- —-süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafça dosyaya sunulan ——-protokolde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, imzaların diğer davalı şirket yetkilisine ait olduğunu, müvekkilinin bu nedenle sorumluluğu bulunmadığını, sözleşme ve ek protokolün adi yazılı olduğunu, taşınmaz mülkiyeti devir borcu doğuran sözleşmelerin noterden düzenlenmesinin kurucu unsur olduğunu, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu, müvekkiline ait hisselerin devrine ilişkin diğer davalı şirket yetkilisinin taahhüdünün müvekkilini bağlamadığını, davacının talep ettiği taşınmazlara ilişkin müvekkilinin kendi hisselerini alıcılarına devrettiğini, davacının sözünü ettiği devirlerin teslimine dair tutanakta da müvekkilinin imzasının bulunmadığını, cari hesaptan kaynaklanan—– alacağın hukuki bir dayanağı bulunmadığını, müvekkilinin mal kaçırma girişimi olmadığını, davacı iddialarının mesnetsiz olduğunu, adi ortaklığa ait tüm kayıtların diğer davalı şirkette olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde taşınmazın değerinin tespiti ile bu bedelin davacıya ödenmesi ve taraflar arasındaki cari hesaptan kaynaklanan —– davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesi taleplerine ilişkindir.
Mahkememizin —– günlü ön inceleme duruşmasına davacı vekili ve davalılardan —-katılmamıştır. Davalı —-tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamış bu davalı yan yargılama sürecine de katılmamıştır. Ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı yan davalıların oluşturduğu adi ortaklığın—– —- —- inşaatında kullanılmak üzere davalıların istediği ürünleri gönderdiğini, bu konuda taraflar arasında —tarihli satış sözleşmesi ve bu sözlelşmeye ek alıcı tarafından —– imzalandığını, kendisinin tüm edimlerini yerine getirerek ürünleri teslim ettiğini, sözleşmeler gereği davalıların —- bağımsız bölümlerin — hissesinin devrettiğini, ——hissenin devredilmediğini, ancak taraf yetkililerinin bir araya gelerek davaya konu taşınmazların fiilen kendisine teslim edildiğini bu hususların tutanak ile de sabit olduğunu nitekim dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak hakkında icra takibi de yapıldığını, ancak davalıların kalan tapu hisselerini devirden kaçındıklarını, borcun adi ortaklığa ait bir borç olması nedeniyle her iki davalının da sorumlu olduğunu, bunun yanı sıra davalıların cari hesaptan kaynaklanan —– borçlarının olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı — davacının dayandığı — tarihli sözleşme ve—– tarihli ek protokolde imzasının bulunmadığını, diğer davalının yetkilisine ait imza olduğunu, davacının yetkisiz temsile ilişkin hükümler uyarınca diğer davalıdan talepte bulunabileceğini, taşınmazın mülkiyetinin devri borcunu doğuran sözleşmelerin noterden düzenlenmesi gerektiğini, dayanak sözleşme ve protokolün adi yazılı olduğunu, bu nedenle tapu iptali ve tescil talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının devrini talep ettiği taşınmazların kendi alıcılarına devredildiğini, daire teslim ve zilyetliğinin devri tutanaklarındaki imzalarında kendisine ait olmadığını, davacıya cari hesaptan kaynaklı bir borçta bulunmadığını savunmuştur.
Davacının dayandığı —– tarihli satış sözleşmesi başlıklı sözleşmenin incelenmesinden satıcının davacı, alıncının da davalıların oluşturduğu adi ortaklık olduğu, sözleşmenin konusunun satıcının alıcıya sözleşmenin ekinde belirtilen ürünleri —- hükümlerine göre temin etmesi, alıcınında sözleşme bedelini ödemesi olduğu, —- ücretin kararlaştırıldığı — taşınmaz karşılığı ödeme, —- de çek ile ödemenin kabul edildiği anlaşılmıştır. —-bedel ile barter olarak satıcıya teslim edileceği, —— kalan tutarın çek ile ödeneceği kararlaştırılmıştır.
—-maddesinde ise işin karşılığının —- ödeneceği kabul edilmiştir. Her iki sözleşme incelendiğinde adi ortaklık kaşesi üzerine imza atıldığı ve —– tarihli sözleşmenin tüm sayfalarının imzalı olduğu görülmüştür.
Dosyaya sunulan davalılar arasında düzenlenen adi ortaklık —–maddesinde ise ——— üyelerinin belirlendiği, — yönetim kurulu üyesinin kararlaştırıldığı, davalı —- kararlaştırıldığı, ortaklığın temsilini düzenleyen —- de ortaklığın —– üyelerinden —–imzaları ile temsil ve ilzam edileceği kabul edilmiştir. Davalı yan dayanak sözleşmelerde imzasının bulunmadığını, imzaların ——olduğunu ileri sürmüş, davacı davalı —— imza beyannamesini dosyaya sunarak davalının iddialarını kabul etmediğini bildirmiştir. İmza sirkülerinde yer alan—— ait imzalar ile dayanak sözleşme ve protokol yanı sıra daire teslim tutanağındaki imzaların çok benzer nitelikte oldukları mahkememizce de gözlemlenmiş olup ayrıca taraflarında kabulünde olduğundan davalının sözleşme ve protokollerin kendilerini bağlamayacağı yönündeki savunmasının yerinde olmadığı, bu belgelerin adi ortaklığı münferiden temsile yetkili kılınan —– tarafından imzalandığı, TBK 637/3 m.yönünden temsil yetkisinin var olduğu sonucuna varılmıştır.
— tarihli sözleşme ve—- tarihli ek protokolde bahsi geçen taşınmazlara ait tapu kayıtları getirtilerek incelenmiş, —– hisse olarak davalılar adına kayıtlı iken davacıya devrinin yapıldığı, bunun dışında kalan diğer bağımsız bölümlerinde —- hisse olarak davalılar adına kayıtlı iken —-davalı —-hisselerinin davacıya satış ve devrinin yapıldığı, kalan—- tarihinde dava dışı——– devrinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça taşınmaz mülkiyetinin devri sözleşmelerinin resmi şekilde yapılması gerektiği, —— yapılan taşınmaz devrine ilişkin sözleşmelerin geçersiz olduğu ileri sürülmüş olup esasen bu husus doğru olmakla birlikte davalı yan sözleşmedeki edimlerin—-bir kısmını yerine getirmiş olduğundan artık böyle bir iddia ileri süremeyecektir. ——— göre, taraflar arasında yapılan bir sözleşmedeki edimlerin büyük bölümü taraflarca karşı çıkılmaksızın yerine getirilmiş ise, sözleşmenin geçersiz olduğu ileri sürülerek, sözleşmedeki diğer edimlerin ifasından kaçınılamaz. Bu davranış, —-şeklinde ifade edilmiştir. Öte yandan tapu iptal ve tescil talebine konu edilen taşınmazlar davalı —– tarafından dava öncesinde—-kişilere devredilmiş olduğundan bu yönde karar verilemeyecek olup davacının terdit talebi yönünden değerlendirme yapılmıştır. Alınan bilirkişi raporu ile davaya konu taşınmazların dava tarihi itibariyle değeri —-olarak belirlenmiş, davacı vekili talep arttırım dilekçesiyle harç yatırmak suretiyle, dava değerini cari hesap alacağı da dahil olmak üzere toplam —–yükseltmiştir.
Davacının ve davalıların oluşturduğu adi ——— yıllarına ait ——- getirtilmiş, yine davacı ile adi ortaklığın ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Belirlenen inceleme gününde davalı tarafça adi ortaklığa ait ticari defter ve dayanakları sunulmamış, ibrazdan kaçınılmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda davacı yanın ticari defter ve dayanak kayıtları yanı sıra—- yapılan bildirimlerde incelenmiş, davacı yanın ticari defter kayıtlarının usulüne uygun şekilde tutulduğu, davacının davalı adi ortaklık ile arasında faturaya dayalı açık cari hesap bakiyesinden kaynaklı olarak —- tarihi itibariyle —-alacaklı göründüğü, her iki tarafın birbirlerine düzenledikleri faturaların tamamının mal ve/veya hizmet alımı olarak karşılıklı— beyan edildiği, —- mutabık olduğu, davacının — için düzenlediği faturalar toplamının —olup adi ortaklığın —yılında keşide ettiği—-ortaklığın düzenlediği iade faturaları karşılığı —- tapusunun devri nedeniyle adi ortaklığın düzenlediği her biri —- adet faturanın düşümü ile —-alacaklı göründüğü, davadan sonra —-hissesinin davacı adına devri nedeniyle —– cari hesaptan mahsup edilerek cari hesap alacağının —- yılına devredildiği belirlenmiş, devri talep edilen—- bölümün dava tarihindeki değerine mi yoksa tapudaki bedele mi itibar edileceği hususu mahkemenin taktirine bırakmıştır.
Yapılan yargılama toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile davacı ile davalıların oluşturduğu adi ortaklık arasında davacının satıcı ortaklığın alıcı sıfatıyla yer aldığı sözleşme ve ek protokolün imzalandığı, bu kapsamda davacı ve davalıların oluşturduğu adi ortaklığın birbirlerine karşı düzenledikleri faturaların —- bildirimlerinin yapıldığı, karşılıklı mutabakat içinde olunduğu, adi ortaklığın ticari defter ve dayanak kayıtlarının dosyaya sunulmadığı, davacının adi ortaklıkla olan ticari ilişkisini açık cari hesap şeklinde takip ettiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen — tarihli sözleşmenin bedeli sözleşmede —- denk gelen kısmının barter olarak davacıya verileceği —-düzenlenmiştir. — bağımsız—– verileceği kabul edilmiştir. Bahsi geçen bağımsız bölümlerden —– davacıya devri yapılmış ve her bir taşınmaz için düzenlenen —-bedelli faturalar davacı tarafından cari hesap borcundan düşülmüş ve bu şekilde cari hesap alacağı—–olarak belirlenmiştir. — sözleşmede bedeli karşılığı olarak kararlaştırılan — devri nedeniyle toplam —hesaptan düşümü yapılarak bakiye ——borç bakiyesinin kaldığı defterlerde kayıtlıdır. Davacı devri yapılmayan taşınmazların bedeli kadar cari hesap alacağı dışında ——daha cari hesap alacağı olduğunu belirterek dava açmış, devri yapılmayan taşınmazlar yönünden davası tazminat davası haline gelmiştir. Davacının bu taşınmazların dava tarihindeki değerini tazminat olarak talep etme hakkının mevcut olduğu sonucuna varılmış, her ne kadar ——-tarafından kendi üzerindeki hisseler davacıya devredilmiş, diğer davalı üzerinde bulunan hisselerin devri yapılmamış ise de borç adi ortaklığa ait bir borç olup devredilmeyen taşınmazlar nedeniyle oluşan tazminat borcundan her iki davalının birlikte sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Bunun yanında davacıya —–ayına kadar sözleşme bedeline karşılık olarak devri gerekip devredilmeyen taşınmazlar yönünden cari hesaptan borcun düşülmesi aşamasında devredilmeyen hisselerin sözleşmede kabul edilen değerlerinin esas alınması gerektiği, dava tarihindeki değerinin düşülmesinin hakkaniyete uygun olmadığı mahkememizce kabul edilmiş — taşınmazlardan —tutarlı davalı faturalarının, yine —–mahsup edilmiş olması karşısında devredilmeyen ——- bedelinin de cari hesaptan —- davacının —-cari hesap alacak bakiyesinden bu tutarın düşülmesi ile davacının —-cari hesap alacağının kaldığı, taleple bağlı kalınması gerektiği —-cari hesap alacağı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesinin uygun olduğu sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN ARTTIRILAN HALİ İLE KABULÜNE,
—- cari hesap alacağı ve taşınmazların değeri olarak saptanan —- dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Karar harcı 64.077,10 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.269,38 TL ile talep arttırım harcı olarak yatırılan 11.750,00 harcın mahsubu ile bakiye 48.057,72 TL harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 16.019,38 TL harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 50,80 TL ilk masraf, 430,20 TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.181,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 63.951,69 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konunda karar verilmesine yer olmadığına,
7-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı Kayıhan Yapı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2022