Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/237 E. 2022/21 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/237 Esas
KARAR NO: 2022/21
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/05/2019
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, fatura bedelleri tahsil edilemediği için cari alacağın tahsili amacıyla —– sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiğini, Davacı şirketin, düzenlemiş olduğu fatura bedeli sebebiyle davalı Şirketin borcu olduğunu, davalı borçlu borcunu ödememekte ısrar ettiğini, davalı borçlunun icra takibine haksız ve kötü niyetli itirazının iptali için dava açma zaruretinin hasıl olduğunu, beyan ederek davalı-borçlunun —- dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın——- oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
— takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine —–asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Tarafların bağlı bulunduğu —- celbedilmiştir.
Mahkememizce resen seçilen mali müşavir —- tarihli raporda özetle; Davalı nezdinde inceleme yapılamadığı, davacının—– yılları ticari defterlerini ibraz ettiğini, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olduğu, mevcut tespitlere göre davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceği, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, faturalara bağlı sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında yer alan —- raporda şema halinde gösterildiği,davacı nezdinde davalı borç bakiyesinin —-olduğu belirtilmiştir.
İsticvap davetiyesi ile davetiye ekinde fotokopisi gönderilen ve ekte yer alan faturalara istinaden düzenlenen sevk irsaliyeleri altında teslim alan kısmında isim ve/veya imza bulunduğundan , söz konusu irsaliyeler üzerindeki isim ve/veya imzanın davalı şirketin yetkilisi yada temsile yetkili kişilere ya da şirket çalışanına ait olup olmadığı hususunda beyanda bulunmak üzere duruşma gün ve saatinde hazır olunması, geçerli bir özür olmaksızın gelinmez veya gelip de sorulara cevap verilmediği taktirde isim ve/veya imza bulunan irsaliyelere konu malların davalı şirket yetkilisi yada temsile yetkili kişilere ya da şirket çalışanına teslim edildiğinin kabul etmiş sayılacağı hususu ihtar edilerek tebliğ edilmiş olup, ilgili celseye davalı şirket yetkilisi katılmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde, davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye rağmen defterlerini ibraz etmemesi ile davacının yasaya ve usule uygun tutulan ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğu mahkememizce kabul edilmiş olup, davacının defterlerinin incelenmesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporu mahkememizce gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte görüldüğünden hükme esas alınmış olup bilirkişi raporunda davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğunun ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtları itibarıyla; davacı şirketin davalı şirketten —– asıl alacak bakiyesinin kaldığının tespit edildiği ayrıca davalı tarafa tebliğ edilen isticvap davetiyesine rağmen davalı taraf duruşmaya katılmadığından sevk irsaliyelerine konu malların teslim edildiği mahkememizce kabul edilmesi karşısında davacının davalıdan cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağının olduğu kabul edilerek davanın kabulüne, davalının —dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık — oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan —- %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —- oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 12.807,66 TL nin %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 874,89 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 218,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 656,16 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 218,73 TL peşin harç olmak üzere toplam ‭263,13‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 171,70 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 971,70TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı , davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/01/2022