Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/227 E. 2022/139 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/227 Esas
KARAR NO: 2022/139
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/05/2019
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkil Davacı —- davalı şirkete —-hizmeti vermiş olup, davalıya —-karşılığında ekte sunulan Faturaların düzenlendiğini ve söz konusu faturaların davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen müvekkil şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili şirketin davalı şirketten bu ticari ilişki kapsamında cari hesabında toplam —alacaklı olduğunu, davalı tarafın bakiye — ödemekten imtina etmesi üzerine müvekkilin haklı fatura alacağının tahsili amacıyla ——– başlattıklarını, ancak —– İtiraz neticesinde takibin durduğunu, davalı borçlu şirketin icra müdürlüğü’ nün yetkisine karşı yapmış olduğu itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin takip konusu borçtan sorumlu olduğunu iddia ederek, Davalı Şirketçe takibe yapılan Vaki İtirazın İptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine en az %20 icra inkâr tazminatı mahkümiyetine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin karşı tarafa hükmedilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafın dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava —— açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, —– tarihinde yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
—- dosyası getirtilmiş, yapılan incelemesinde; davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine cari hesaptan kaynaklanan —–alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Cari hesabı oluşturan tüm faturalar ve teslim belgelerinin ayrı ayrı incelenerek— tüm dosya kapsamının incelenerek tarafların tüm iddia ve itirazlarını değerlendirilerek takip tarihi itibariyle davacının alacağı olup olmadığı varsa miktarının tespit edilmesi için mahkememizce resen seçilen mali müşavir bilirkişisine dosyanın tevdi ile hazırlanan raporda özetle; Davacı şirket tarafından ibraz edilen —– ticari defterlerinden yevmiye defteri ve defter-i kebir defterlerini —- tutulmasına ilişkin tebliğ kapsamında elektronik ortamda tutulmuş oldukları, bu kapsamda tutulan elektronik defterlerin hesap döneminin ilk ayı ve son ayının beratlarının alınmış olduğu ve söz konusu beratların açılış ve kapanış onayı olarak kabul edilmesi gerektiği, ——- içeren beratların tarafına sunulduğu, davacının sunduğu elektronik defterlerin başkanlık tarafından onaylanan beratları ile birlikte Vergi Usul Kanunu Ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında geçerli kanuni defter olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının ibraz ettiği —– yılları envanter defterlerinin de yasal süresi içerisinde noter açılış tasdiklerinin yaptırılmış olduğu, kayıt nizamı bakımından VUK.md.215-219 md. ile muhasebe sistemi uygulama genel tebliğlerine uygun ve dayanak belgeleriyle uyum içinde oldukları, ticari defterlerin birbirlerini teyit ettikleri görülmüş olduğu, taraflar arasında —- yılından bu yana süre gelen —– dayalı bir ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki çerçevesinde davacı şirketçe davalı şirketin yurt dışına ihraç ettiği malların—— merasimlerini ifa etmek ve bu işlerden doğan ödeme yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle davalı şirkete ——-verilmiş olduğu, davacı şirketin tamamı yasal merasimlere tabi olan bu işlemler nezdinde davalı şirket adına gerçekleştirmiş olduğu ödemeleri, dosyada mübrez belgelerden tespit edildiği üzere ilgili, faturaları ve makbuzları ile dayanaklandırmak suretiyle davalı şirkete dekont ettiği ve vermiş olduğu gümrük müşavirlik hizmetleri karşılığında hizmet faturalarını düzenlemiş olduğu, davalı şirketçe davacı şirket adına dayanaklandırılarak düzenlenmiş bulunan işbu dekont ve gümrük müşavirlik hizmet faturalarının davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirket adına borç olarak kaydedilmiş bulundukları, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen faturaların aylık toplam tutarlarının kdv hariç—- altında kalması nedeniyle —– beyanına tabi olmadıkları, ancak davacı şirketçe davalı şirkete keşide edilen—–tutarlı dekontun dayanağı olarak dava dışı —- tarafından davalı şirket adına düzenlenmiş bulunan ve —— adet ardiye faturasının davalı şirketin —- beyanına konu edilerek bir anlamda davacı şirketçe adına düzenlenmiş olan dekont içeriği ardiye ücretini kabul ederek —– beyanına konu ettiğinin görülmüş olduğu, ürettiği/satın aldığı malları yurt dışına ihraç etmek suretiyle ticari faaliyetini sürdüren davalı şirketin, ihracat için —– sahalarda gerekli yasal merasimleri yerine getirmek üzere —-olarak vekil tayin etmiş olduğu davacı şirketten, dosyaya sunulan yasal nitelikli dayanaklardan görüldüğü üzere gümrük müşavirliği hizmetlerini almak suretiyle gerekli yasal merasimleri sağlayarak yurtdışına ihraç ettiği ve davacı şirketten alınan bu hizmetler karşılığında davacı şirkete karşı borç yükü altına girdiği, davacı şirketin davalı şirketten alacak olarak ticari defterlerine kaydettiği müşavirlik hizmet faturalarına ilişkin olarak, davalı şirketin muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere davacı şirkete banka aracılığıyla havale/eft’ ler gerçekleştirdiği ve gerçekleştirilen banka ödemelerinin davalı şirketin fatura alacaklarından mahsup edilmek suretiyle davacı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınmış oldukları, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alınan davalı şirket gümrük müşavirlik hizmet faturaları ile dayanaklandırılmış borç dekontlarına ilişkin olarak davalı şirketçe gerçekleştirilen işbu banka ödemelerinin mahsubu sonucunda; takip tarihi olan —-dava tarihi itibarıyla, davacı şirketin davalı şirketten —- asıl alacaklı durumda bulunduğu belirtilmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve dayanak kayıtlarının incelenmesine karar verilmişse de inceleme gün ve saatinde davalı taraf defterlerini sunmadığından inceleme yapılamamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde, davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye rağmen defterlerini ibraz etmemesi ile davacının yasaya ve usule uygun tutulan ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğu mahkememizce kabul edilerek, davacının defterlerinin incelenmesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda davacının defterlerinin kanuna ve usulüne uygun tutulduğu ve davacı şirketin davalı şirketten alacak olarak ticari defterlerine kaydettiği müşavirlik hizmet faturalarına ilişkin olarak, davalı şirketin muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere davacı şirkete banka aracılığıyla havale/eft’ ler gerçekleştirdiği ve gerçekleştirilen banka ödemelerinin davalı şirketin fatura alacaklarından mahsup edilmek suretiyle davacı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınmış oldukları, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alınan davalı şirket gümrük müşavirlik hizmet faturaları ile dayanaklandırılmış borç dekontlarına ilişkin olarak davalı şirketçe gerçekleştirilen işbu banka ödemelerinin mahsubu sonucunda; takip tarihi olan — tarihi itibarıyla, davacı şirketin davalı şirketten —asıl alacaklı durumda bulunduğu belirtilmiş olup gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte görülen bilirkişi raporu hükme esas alınmış olup davanın kabulüne, davalının —sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin —asıl alacak üzeriden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —-oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine, alacak likit olmakla, hüküm altında alınan —-%20 ‘si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE,
Davalının—–sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile ; takibin 9.157,03 TL asıl alacak üzeriden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla, hüküm altında alınan 9.157,03 TL’nin %20 ‘si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 625,52 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 110,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 514,93‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 110,59 TL peşin harç olmak üzere toplam 154,99‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 107,00 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 907,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/02/2022