Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/218 Esas
KARAR NO: 2023/815
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/05/2019
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı vekilinin 09.05.2019 tarihinde açtığı dava ile müvekkili şirket —- dava dışı —— tarafından ikame edilen —– sayılı dosyasının davalısı olduğunu, —— ise fer’i müdahil konumunda olduğunu, davanın işçi lehine sonuçlandığını ve kararın kesinleştiğini, İşçinin müvekkili şirkette —– tarihleri arasında—– tarihleri arasında çalıştığını, kararda ——- arasında organik bağ olduğu gerekçesi ile işçinin tüm çalışma süresinin bütün olarak değerlendirilerek, bu yönde karar kurulduğunu, karara ilişkin ——–sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını ve tüm dosya borcunun müvekkili ———— olarak ödediğini, ödeme sebebiyle rücu talebinde bulunduklarını, —— sayılı dosyada; davacısı —— aralarında organik bağ bulunan dava dışı ——-davalı —– bünyesinde toplam 12 yıl, 5 ay. 21 gün çalıştığı,—-Kıdem tazminatı alacağının, ——- Resmi ve genel tatil ücreti alacağının, 434,12-TL NET Hafta tatil ücret alacağının dava tarihinden itibare|n işleyecek mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikle davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verildiği, Mevcut düzenlemeler ve içtihatlar çerçevesinde iki şirket arasında organik bağ olduğu kabul edildiğinden, birlikle sorumluluk durumu sözkonusu olduğunu, 6098 sayılı TBK m. 167 uyarınca borcun mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, müteselsil borçlulardan her bîri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.” hükmüne göre. müteselsil borçlular arasındaki, iç ilişkide birbirlerine rücu meselesinin öncelikle varsa sözleşme hükümlerine göre, eğer sözleşme bulunmamakta ve borcun mahiyetinden de anlaşılmamakta ise eşit pay ile sorumluluk sözkonusu olduğunu, adi ortaklık hükümlerinin tatbiki ile 1/2 nispetinde, davalı şirketle eşit sorumluluk sözkonusu olduğundan, ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun m, 28/2 kapsamında ticari temerrüt faizi işletilmesini iddia İle şimdilik 35.000-TL’nin ödeme tarihi olan 14.12.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı vekili 20.06.2019 havale tarihli cevap dilekçesi ile davacı şirket ile müvekkili şirket arasında organik bağ bulunmadığını. fer’i müdahilin davada taraf olmadığını.——- sayılı hükmün müvekkili şirket açısından bağlayıcı olmadığını, müvekkili ile rücu ilişkisi bulunmadığını, tazminat ödenen işçinin —-yılları arasında müvekkili şirkette çalıştığını ancak —–tarihinde iş akdinin sona ermesi akabinde kendisine —- kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, müvekkili ile davacı arasında organik bağın bulunduğu kabul edilse dahi müvekkilinin tazminatın işçiyi çalıştırdığı dönem ile sınırlı kısmından sorumlu olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasındaki ilişkinin hiçbir şekilde adi ortaklığın şartlarını oluşturmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, Tazminat (Rücuen Tazminat) davasıdır.
Uyuşmazlık davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacağına ilişkin bedelin yarısından davalı şirketin sorumlu olduğu iddasıyla rucüen tazmin talebine ilişkin olup uyuşmazlık davacı şirket tarafnıdan icra dairesine ödenen işçilik alacağı bedelinden davalı şirketen sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise miktarı hususlarına ilişkindir.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Dosya üzerinde ve icra müdürlüğü dosyası üzerinde yapılacak inceleme ile davacının ——— sayılı dosyasına yapmış olduğu ödeme tarihi itibari ile icra dosyası borcunun tespiti (kapak hesabı yapılması) ve davalının takibe konulan işçilik alacağından sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise sorumluluk oranı davacının yaptığı ödemeyi davalılardan talep edip edemeyeceği, mümkün ise rucü edebileceği miktarın belirlenmesi bakımından dosyanın iki kişilik hesap uzamanından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınmıştır. Bilirkişilerin raporlarında: davacının haklı görülmesi halinde kıdem tazminatı alacağının 10.702,63 TL, yıllık izin ücreti alacağının 2.659,00TL olduğunu, 14/12/2018 tarihinde yapılan 70.587,07 TL ödemeden toplam olarak 13.361,63 TL den sorumluluğunun bulunduğunu belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş,Taraf vekillerinin itirazlarının nitelikli hesap uzmanı bilirkişisinde değerlendirilecek şekilde ek rapor alınması için dosyanın bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişilerin ek raporunda özetle: İş Mahkemesi tarafından kabul edilen organik bağ ilkesine yönelik ticari kayıtların irdelenmiş ve kök raporda varılan sonuçtan farklı bir husus olmadığının ortaya çıktığını, Buna göre davacı ve davalı arasındaki organik bağın, aynı işyerinde aynı işçiyi birlikte çalıştıracak seviyede veya adi ortaklık ilişkisi niteliğinde olmadığını, işyerinin devredildiğine yönelik kanaat oluşturacak seviyede olduğunu, İşyerinin devrinde devir tarihine kadar borçlardan sorumluluğun devreden şirkette olacağını, Kök rapor hesaplamasının buna uygun yapıldığı ve kök raporda yapılan hesaplama yönteminin yıllara oranlı yapılmasının, işin esasına aykırı olacağı, kök rapordaki hesaplama konusunda değişiklik gerekmediğini belirtmişlerdir.Dosyanın tüm kapsamının incelenerek tarafların iddia ve itirazlarının değerlendirilecek şekilde 2 nitelikli hesap uzmanından oluşan yeni bir heyetten rapor alınmıştır. Bilirkişilerin 02/08/2022 tarihli heyet raporunda özetle: Taraf şirketler arasında organik bağdan bahsedilebilmesi için, şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olması şartı arandığını, ——– Davalı ve davacı şirketin, ortakları farklı, yöneticileri farklı ve adresleri farklı olduğunu, her iki şirketin hakim ortaklarının da (ortaklık payı en yüksek olan) farklı olduğunu, su tanıma göre davalı ile davacı arasında organik bağın kurulup kurulmamasının takdirinin mahkemeye ait olduğunu, Dava dışı işçi davalı işyerine —— tarihler arasında çalıştığını işyerini kapatılması nedeniyle — çıkışının yapıldığını, işçiye 7 yıl 6 ay 20 günlük hizmetine kaşılık, 4530,41.-TL kıdem tazminatı imza karşılığında ödendiğini, Ödeme evrakı olan Ücret hesap pusulasında, dava dışı işçinin itiraz şerhin bulunmadığını, 4857 Sayılı İş Kanununun 120 maddesi ile yürürlükte bırakılan, mülga 1475 Sayılı İş kanununun, kıdem tazminatının düzenleyen 14/12. Maddesinde “..Aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez..” hükmü getirildiği,——— kararına göre;..İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz.” denildiği, bu nedenle davalı işveren adına kıdem tazminatı tahakkukunun yapılmaması gerektiğini, 4857 Sayılı İş Kanununun 32. Maddesinin son fıkrasında “Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır” ————– Karında, dava dışı işçiye, 2.716,93.-TL Fazla mesai, 142,88.-TL resmi ve genel tatil ücretine, 434,12-TL hafta tatil ücretine hesaplanmasında, 5 yıllık hak düşürücü sürenin dikkate alındığını, 5 Yıllık hak düşürücü sürenin dikkate alınmasında, dava dışı işçinin, bu alacaklarının—– tarihleri arasındaki süreler işçin hesaplandığı bilirkişi raporunda belirtildiğini, Dava dışı işçi, davalı işyerinde —— tarihleri arasında çalışmış olması ve hesaplamanın——- tarihinden sonrayı kapsaması nedeniyle davalının, dava dışı işçinin bu alacaklarından sorumlu tulumlaması gerektiğini, İş mahkemesinin kararına istinaden, davacı tarafından dava dışı işçiye Yıllık Ücretli izini ücreti ile ihbar tazminatı ödendiğini, ——— kararında “ İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumlu olduklarını, Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüştüğünü, Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü göz önüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacağını, İhbar tazminatından son işveren sorumludur.” denildiği, —– kararı doğrultusunda, davacının kendi sorumluluğunda olan yıllık ücretli izin ücreti ile ihbar tazminatını davalıya yansıtmaması gerektiğini belirtmişlerdir.
Dosyanın davacı ve davalı tarafın itirazları doğrultusunda yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılmak üzere 3 kişiden oluşan nitelikli hesap uzmanı bilirkişi heyetine tevdii ile; tarafların itirazları, dava konusu yönünden önceki raporların da karşılaştırılarak değerlendirme yaptırılarak, tüm dosya kapsamının incelenip yeniden rapor aldırılmıştır. Bilirkişilerin 06/03/2023 tarihli raporlarında: Uygulamada – işverenlerin değişik isimlerle işletme kurup, aynı kişileri çalıştırdıkları görüldüğünden, çalışanların haklarının tehlikeye girmesini engellemek için organik bağ ve birlikte istihdam kavramları incelenerek şirketler arasındaki bağ araştırılmaktadır. Organik bağ kavramı için ortak veya yöneticilerin, adresin faaliyet konusunun aynılığı vb. kriterler dikkate alındığını, Organik bağ ve birlikte istihdam hallerinde bütün şirketler işçilik alacaklarından müteselsilen sorumlu olduklarını, Çalışanın ayrı dönemlerde çalıştıkları, bu nedenle çalışılan dönemlerin dikkate alınıp alınmayacağı sorunu ———- ilamlarında çözümlendiğini, aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu olduklarını, Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı olduğunu, Müteselsil borçlulukta, borçluların her birinden borcun tamamını talep edilebildiğini, Davacının da dava dilekçesinde belirttiği gibi eşit payla sorumlu olduklarından ödenen miktarın yarısından, yani 17.697,41TL.sinden ve fer’ilerinden sorumlu tutulabileceği (dava dilekçesinde şimdilik 35.000TL talep edilmektedir); ödeme belgesine bakıldığında ise (———– ait dekonttan anlaşılacağı üzere 14.12.2018 tarihinde———– sayılı dosyası için davacı adına ödeme” açıklamasıyla) 70.587,07TL.lik ödeme yapıldığı görülmekle bu miktarın yarısının, faiz, icra giderleri, üc. vek. vs. dahil, 35.293,53TL olduğu sonucuna varıldığını, anılan ödeme dekontu, iş mevzuatı açısından dikkate alındığında salt olarak eşit sorumluluk gereğince rücu hakkı kapsamında hesaplama yapılabileceği kanaatine varılmış olup taleple bağlılık ilkesinin ve müteselsil borçlulukta iç ilişkide paylaşımın takdiri mahkeme’ye ait olduğunu belirtmişlerdir.
Davacı vekilinin Islah dilekçesinde özetle: bilirkişi raporunda belirtilen tutar(70.587,07-TL) esas alınarak 35.000,00-TL üzerinden açılan kısmi davada; ——– dosyasına yapılan ödemeye ilişkin olarak rücu edilen bedele (70.587,07-TL) ödeme tarihi olan 14/12/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun m.2/2 kapsamında işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline, Islah dilekçesi esas alınmak üzere davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dosyanın incelenmesinde davaya konu tazminatın dayanağı olan ———- ilamında işbu davadaki taraflar arasında organik bağ bulunduğunun ve hükmedilen tutarlardan sorumlu olunduğunun hüküm altına alındığı ve işbu kararın kesinleştiği dolayısıyla tarafları bağlayıcı etkisi bulunduğu,——- kararlarına göre de —————– organik bağ bulunması durumunda hizmetin tek bir şirkete verilmesi halinde dahi birlikte sorumluluğun söz konusu olacağı, taraflar arasında organik bağ bulunduğundan TBK m.162 hükümlerine gömre de birden çok borçludan her biri alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olacağı ve iç ilişkilerinde özel anlaşma varsa buna göre, aksi halde eşit paylarla sorumlu olacağı ve fazla ödeyen borçlunun diğer sorumlu borçluya karşı rücu hakkının bulunduğu, dosyada mübrez ödeme dekontuna göre 70.587,07 TL ödeme yapıldığı ve bu miktarın yarısının yukarıda açıklanan kanun hükümleri gereğince rücu edilebileceği dikkate alındığında 35.293,53- TL yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-35.293,53- TL’nin ödeme tarihi olan 14.12.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Karar harcı 2.410,90 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 597,72 TL harcın ve 610,00TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.203,18 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 44,40 TL başvuru, 597,72 TL peşin nispi ve 610,00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.252,12 TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 4.194,30 TL tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi masrafı olan yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 2.097,14 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 1.250,00 TL tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi masrafı olan yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 625,00TL’sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen ve reddedilen miktarı geçmemek üzere 17.900,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345. maddesi uyarınca 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer eş değer Mahkemesine verilecek usulüne uygun istinaf dilekçesi ile ————- Adliye Mahkemesi İstinaf Yasa Yoluna başvurabileceği belirtilerek verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
02/11/2023