Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/211 E. 2019/943 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/506
KARAR NO : 2019/869

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2018
KARAR TARİHİ : 11/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalının müvekkiline boş senet imzalattığını, senedin belediyeden bir kısım taşınmazın satın alınması karşılığı teminat amacıyla imzalatıldığını, sonradan davalı tarafça doldurulup takibe konu edildiğini ileri sürerek müvekkilinin senetten ötürü borçlu olmadığının tespitine ve davalının bonoda yazılı tutar olan 350.000 TL.nin %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; senetin teminat amaçlı alınmadığını, davacının arsasının bir kısmının belediyeye ait çıkması nedeniyle belediyeden davacı adına satın alma işlemlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, arsa bedelinin de yine müvekkili tarafından ödendiğini ve davacıya devrinin yapıldığını, değişik zamanlarda müvekkili tarafından davacıya borç para verildiğini, bu şekilde müvekkilinin davacıdan senet tutarı kadar alacaklı hale geldiğini, borç tutarının yazılarak senedin doldurulduğunu ve takibe konulduğunu, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını kabul edilmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır. Davacı, dava konusu ettiği senedin davalı tarafından kendisine boş olarak imzalatıldığını, senedin belediyeden bir kısım taşınmazın satın alınması karşılığı teminat amacıyla verildiğini, daha sonra davalının anlaşmaya aykırı olarak senedi doldurup takibe konu ettiğini belirterek davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bono bedelinin %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yan dava konusu bononun teminat amacıyla düzenlenmediğini, davacı ile aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu süreçte davacının arsasının bir kısmının belediyeye ait olduğunun anlaşıldığını, inşaatın devam edebilmesi için bu kısmın satın alma işlerinin davacıya vekaleten kendileri tarafından yürütüldüğünü, ihalenin 16/11/2016 tarihinde yapıldığını ve 300.000 TL.bedelle taşınmazın satın alındığını, davacının ödeme gücü olmadığından bu miktarın kendileri tarafından ödendiğini, bunun yanı sıra sözleşmeyi devam ettirmek için muhtelif zamanlarda yine davacıya para gönderildiğini, bononun düzenlendiği günde elden 33.772 TL.nin davacıya verilmesiyle toplam borcun 350.000 TL.olduğunu, dava konusu bononun davacının davalıya olan borçlarının ödenmesi amacıyla düzenlenmiş olduğunu, ancak ödenmediğini, bu yüzden icra takibine konu edildiğini, bononun sonradan doldurulduğu, davacının kandırıldığı, yanıltıldığı iddialarının da doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 14/11/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
İstanbul Anadolu ——.İcra Müdürlüğünün —- sayılı takip dosyası getirtilmiş, davalının davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla toplam 375.008,22 TL.nin tahsili istemiyle icra takibi başlattığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili 17/04/2019 tarihli duruşmada, senedin icra takibine konu edildiğini, bu yüzden davalı yana takipten ötürü borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istediklerini beyanla eksik peşin harcı tamamlamıştır.
Takip dayanağı bono davacı tarafından davalı lehine nakden keşide edilmiş olup 16/11/2016 düzenleme, 01/02/2017 vade tarihli ve 350.000 TL.bedellidir. Bono üzerinde teminat ibaresinin yazılı olmadığı görülmüştür.
İstanbul Anadolu ——–.İcra Hukuk Mahkemesinin ——esas sayılı dosyada davacı davalı aleyhine borca itiraz davası açmış, takibe konu senedin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin bir uzantısı olarak teminat amaçlı ve boş olarak verildiğini ileri sürmüş, mahkemesince senedin teminat senedi olduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verildiği, dosyanın istinaf inceleme aşamasında olduğu anlaşılmıştır.
Davacı İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı———- sayılı soruşturma dosyasında davalı şirket hakkında dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma suçlarından şikayetçi olmuş, yürütülen soruşturma neticesinde takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.
Takipsizlik kararına itiraz edildiğine ilişkin taraflarca herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.
Taraflar arasında ——————-parselde kayıtlı taşınmaz için 17/05/2016 tarihinde kat karşılığı, inşaat sözleşmesi imzaladığı uyuşmazlık konusu değildir. Bu sözleşme içeriğinde davaya konu bonoya ilişkin bir düzenleme yer almadığı gibi, davacının davalıya teminat senedi vereceğine ilişkin bir kayıt da bulunmamaktadır. Davacı, davalı aleyhine İstanbul Anadolu —————-Asliye Hukuk Mahkemesinde —— esas da dava açıp tapu iptali ve tescil talebinde bulunarak davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edimlerini yerine getirmediğini, eksik dükkan ve daire verildiğini ileri sürmüş ise de bu uyuşmazlığın mahkememiz dosyasına konu bono ile bir ilgisinin bulunmadığı mahkememizdeki davaya bir etkisinin olmadığı kabul edilmiştir.
——————- gelen 16/11/2016 tarihli —— sayılı ihale dosyası içeriğinden —– parselde bir kısım payın belediye adına kayıtlı iken 300.000 TL.bedelle davacıya satışının yapıldığı, ihaleye davacı adına vekaleten davalının çalışanı ——‘nun katıldığı belirlenmiş, davacı vekili de 20/02/2019 günlü duruşmada belediyeden satın alınan hisse nedeniyle davalının müvekkili için belediyeye 300.000 TL.ödeme yaptığını kabul ettiklerini, senedin bakiye 50.000 TL.lik kısmını kabul etmediklerini, davalının müvekkilinin hesabına bankadan gönderdiği diğer ödemelerin kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği müvekilline ödenmesi gereken tutarlar olduğunu, bu ödemelerin dayanağı olan sözleşme hükümleri ve dayanak makbuzları sunacağını ifade etmiş bu konuda 16/04/2019 tarihli dilekçe sunarak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 6.maddesine dayandıklarını bildirmiş ayrıca müvekkilinin banka hesap kaydını da sunmuştur.
Davacı vekili aynı duruşmada tanık dinletme talebinde bulunmuş, tanıkların senedin boş olarak imzalanıp imzalanmadığı, belediyeden satın alınan taşınmazın değerinin 300.000 TL.olup bakiye 50.000 TL.nin elden alınıp alınmadığı, davalının bu tutarı borç olarak mı yoksa kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince mi müvekkiline verdiği hususlarında tanık dinletmek istediğini bildirmiştir. İleri sürülen bu iddiaların tanıkla ispatı mümkün olmadığından talebi yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin beyanı ile davaya konu senedin 300.000 TL.lik kısmının davalı tarafından davacı adına Belediyeden ihale ile alınan taşınmaz için ödenen tutara tekabül ettiği uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır.
Davalı senedin bakiye 50.000 TL.lik kısmının 10.000 TL.sinin 13/10/2016 ‘da———- tarafından, 4.000 TL.nin yine aynı tarihte aynı kişi tarafından davacının hesabına gönderilmesinden doğduğunu bu kişinin davalı şirket yetkilisinin eşi olduğunu, 11/11/2016 ve 10/01/2017 tarihlerinde de 1.107 TL.ve 1.121 TL.olarak davacının —— olan kredi borçlarının ödendiğini son olarak da davacıya talebi üzerine elden 33.772 TL.ödenmekle borcun oluştuğunu belirtmiştir. Davacı vekilinin sunduğu davacıya ait hesap dökümünde ——gelen toplam 14.000 TL.havale tutarının kayıtlı olduğu bunun yanı sıra davalı şirketin kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yaptığı ödemelerinde bu isim altında kayıtlı olduğu görülmüştür.
Davacı vekili 10/07/2019 tarihli duruşmada esas hakkındaki beyanında davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği çeşitli ödemeler yaptığını, bu ödemelerin açıklamalarında kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yapıldığının yazıldığını; bonoda fazladan yazılan 50.000 TL.lik kısmın iptalini istediklerini senetteki 300.000 TL.borcu kabul ettiklerini ancak sözleşme uyarınca daireler teslim edildikten sonra müvekkilinin kredi çekip daireleri ipotek ettirerek borcu o tarihte ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, bu yüzden senedin iptalini istediklerini bildirmiş, beyanlarını sözlü yargılama aşamasında da tekrar etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller bir arada değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında imzalanan 17/05/2016 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin mevcut olduğu, bu sözleşme ile inşaat yapılacak taşınmazda bir kısım hissenin belediyeye ait olması nedeniyle davalının davacıya vekaleten ve davacı adına parasını ödeyerek bu hisseyi davacı adına satın aldığı, hisse bedelinin 300.000 TL.olup senedin bu tutara tekabül eden kısmının taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı, davacının senedin bu borcun ödenmesini teminen teminat maksatlı ve boş olarak imzalanıp verildiğini iddia ettiği, her zaman boş senet verilmesi mümkün olup senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yasal delillerle ispat yükünün davacıya ait olduğu, aynı şekilde senedin teminat maksatlı verildiğine dair senet metninde hiçbir ibare yazılı olmadığı gibi bunu ispatlayan başkaca yasal bir delilde sunulmadığı anlaşılmıştır. Esasen bu borç davacı yanın da kabulünde olup, söz konusu borcun ödemesinin dairelerin davacıya teslim edilip davacı tarafından satılması yahut kredi çekilmesi ile yapılacağı ileri sürülmüş ise de bu iddiayı ispata yarar herhangi bir delile de dayanılmadığı anlaşılmış, davacının senetteki 300.000 TL.tutar yönünden davasını ispat edemediği kabul edilmiştir.
Senedin bakiye 50.000 TL.lık kısmı için ise davalı davacıya borç olarak verdiği tutara tekabül ettiğini belirterek ödeme dekontlarına dayanmış 33.772 TL.yi de davacıya elden ödediklerini belirtmiştir. Davalının sunduğu dekontlardan toplam 14.000 TL.tutarlı ödeme davacının banka kayıtlarında————– ödemesi olarak kayıtlıdır. Diğer iki dekont ise davacının ————— nezdindeki kredi borcu geri ödemesine ilişkindir. Davacı bu ödemeleri kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 6 m.uyarınca davalının müvekkiline yapması gereken ödemeler olarak açıklamış ise de ödeme dekontlarında böyle bir kayıt yer almamakta, aksine davacının hesap kayıtlarında davalının sözleşme gereği yaptığı ödemeler bu isim altında kaydedilmiş durumundadır. Dolayısıyla davacının ödemelerin kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yapıldığı iddiası da yerinde görülmemiştir. Dava konusu bono nakden düzenlenmiş olup aksi ispatlanmadıkça borç para karşılığı verildiğinin/düzenlendiğinin kabulü gerekir. Davalının savunmasıda bu yöndedir. Aksini ispat yükü davacıdadır. Davacı dosya kapsamında senedin boş olarak verildiği, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, teminat maksatlı düzenlendiği, davalıya borçlu olmadığı yönündeki iddialarını ispat edememiştir. Dosya kapsamında verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından davalı lehine tazminata hükmedilmeyerek davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar harcı 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 5.977,13 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.932,73 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —–. deki esaslara göre belirlenen 28.450,49 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.