Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/203 E. 2021/131 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/203 Esas
KARAR NO: 2021/131
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2019
KARAR TARİHİ : 23/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —— tarihinde konkordato başvurusunda bulunduğunu, konkordato davasının görüldüğü —- sayılı dosyasında hazırlanan — tarihli tensip zaptının—- kararı ile şirket hakkında — tarihinden başlamak üzere üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine karar verildiğini, — tarihli celsede geçici mühlet süresinin —- tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatılmasına ve —- tarihli duruşmasında ise 1 yıllık kesin mühlet verilmesine karar verildiğini, geçici mühlet süreleri kapsamında mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararları ve İcra İflas Kanunundaki yasaklamalara rağmen davalı tarafça davalı nezdinde bulunan ve müvekkile ait olan ——hesaptan hukuka aykırı olarak müvekkilinin rızası hilafını, komiser onayı olmadan ——– açıklamalarla kesintiler yapıldığını, müvekkile ait olan müşteri çeklerinin davalı banka tarafından tahsil edilmesinin ardından yasaya ve mahkemenin tedbir kararına aykırı kesintiler yapılması üzerine, davalı bankaya kesintilerin faizi ile birlikte iade edilmesini, hukuka aykırı kesintilerin tekrarlanmamasını aksi halde yasal işlem yapılacağını bildirir ——-yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnameye rağmen kesintileri iade etmeyen davalı aleyhine —- Esas sayılı dosyası ile icra takibine itiraz ettiğini, İcra İflas Kanunun 288.,296. ve 297 maddelerindeki yasal hükümler ve ihtiyati tedbir kararlarına rağmen davalı tarafça müvekkili tarafından kendisine teslim edilen müşteri çekleri bedellerinin müvekkile ait hesaba ödenmesinden sonra hesaptan kesintiler yapıldığını, ancak belirtilen yasal hükümler ve ihtiyati tedbir kararlarına göre geçici mühlet tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini, yasal takip yapılamayacağını ve müvekkilinin hesabından komiser onayı olmadan borç ödemesi yapılamayacağını, geçici mühlet ilanından itibaren İ.İ.K 200 ve 201.maddezinde tanımlanan alacakların, alacaklarını takas edemeyeceğini, ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü, borçlunun menkul, gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczini, davalı borçlunun takip kapsamında itirazının iptalini, takibin devamını, takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, bu alacağın davalardan alınarak müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin ——- tarihli cevaba cevap dilekçesi başlıklı dilekçesinde özetle; davalı tarafa teslim edilen çeklerin, genel kredi sözleşmeleri kapsamında oluşan kredi borcunun teminatına verildiğini, müvekkilin konkordato sürecine girmesinden sonra davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak teminat olarak aldığı çeklerin temlik edildiği iddiasını ileri sürdüğünü, banka bu çekleri temlik cirosu ile teslim aldığını beyan etmiş olsa idi teslim tarihi itibarı ile çek bedellerinin kredi borcundan mahsup edilmesi gerektiğini, ancak davak tarafın çeklerin teslim anında kredi borcundan herhangi bir mahsup işlemi yapmadığını, dava konusu olayda çeklerin genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak teslim edilmesinden sonra davalı tarafın, TTK 687. maddesindeki imkandan faydalanamayacağını, ayrıca tahsil edilen çek bedelleri müvekkilin banka hesabına yatırıldığından, bu para üzerinde tasarruf hakkının müvekkile geçmiş olduğunu, imtiyazlı alacaklı olmayan davalı tarafın alacağa——- işletemeyeceğini ve takas mahsup işlemi yapamayacağını belirtmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın tedbirlerine aykırı takas/mahsup işlemi yapıldığından bahisle ikame edilmiş olduğunu, davacı tarafından müvekkili bankaca tedbir kararına aykırı olarak yapıldığı iddia edilen işlemler nedeniyle konkordato tedbir kararı veren mahkeme başvurulması gerektiğini, tedbiri veren mahkemenin tedbir kararına aykırı davranılıp davranılmadığını karara bağlayacağını, davacı tarafın bu davaya temel icra takibini ve bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, ayrıca usl ekonomisi ilkesine de aykırı davranılarak kötü niyetle hareket ettiğini, davacı tarafından müvekkili bankaca takas/mahsup işlemine konu edildiği iddia edilen çeklerin tahsil edilmesi halinde borca mahsup edilmek üzere temlik cirosuyla alınan çekler olduğunu, tahsil edilen çeklerin borca mahsubunda tedbire aykırı bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkili banka tarafından tahsil olunan ve tedbire konu olduğu iddia olunan kambiyo evraklarının, konkordato geçici mühlet kararından önce müvekkili bankaya devir ve teslim edildiğini, bu devir ve teslim ile birlikte kambiyo evrakına bağlanmış bulunan hakkında müvekkili bankaya devir olduğunu, artık bu kambiyo evrakına bağlı alacağın, konkordato talep eden firmanın değil müvekkili banka alacağı olduğunu, davacı tarafından her ne kadar geçici mühlet kararının kesin mühletin sonuçlarını doğurduğundan bahisle huzurdaki dava ikame edilmiş olsa da İ.İ.K’nın 294/3.maddesinde açıkça faiz işlemesinin kesin mühlet kararı ile duracağını, usul yönünden inceleme yapılarak davanın reddini, esasa ilişkin cevaplar doğrultusunda davanın reddini, haksız ve kötüniyetli olarak başlatılan takip nedeniyle davacı aleyhine alacağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin ——- tarihli İkinci cevap dilekçesi başlıklı dilekçesinde özetle; davacı tarafın, çeklerin temlik alındığı vakitte borca mahsup edilmesi gerektiği yönünde iddialarda bulunduğunu, ancak çeklerin karşılıksız kalma ihtimaline binaen, temlik anında doğrudan kredi hesabından mahsup edilmelerinin mümkün olmadığını, temlik cirosu ile alınan söz konusu çeklerin, tahsil edilmeleri halinde kredi borcuna mahsup edildiğini, müvekkili banka tarafından tahsil olunan ve tedbire konu olduğu iddia edilen kambiyo evraklarının, konkordato geçici mühlet karanndan önce müvekkil bankaya devir ve teslim edildiğini belirtmiştir
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava — tarihinden sonra açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, —-tarihinde yapılan toplantıya tarafların katıldığı, —— tarihinde yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin arabuluculuk son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
—– sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu aleyhine, — asıl alacak tutarı üzerinden —- itibariyle ilamsız takip başlatıldığı, alacağın gerekçesi olarak; —- sayılı Konkordato dosyası kapsamında —- tarihinde şirket lehine verilen Geçici Mühlet ve Tedbir Kararına aykırı olarak bankanız nezdinde bulunan alacaklıya ait — numarah hesaptan — tarihleri arasında kesilen ——— kesintilerin iadesi talebidir.” şeklinde belirtildiği, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe borca ve ferilerine itirazlarını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanarak bankacı bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alınmıştır.
Bankacı Bilirkişiler—– alınan bilirkişi heyet raporunda özetle; “Taraflar arasında imzalanan —– Maddesi delil sözleşmesi niteliğinde olduğundan, ihtilafın çözümünd—– ticari defter kayıtları ve belgeleri esas alınmıştır. Taraflar arasındaki ihtilafın, Geçici Mühlet ve Tedbir kararının mevcut olduğu —-tarihleri arasında, davacının hesabından– olarak tahsil edilen toplam — iadesine ilişkin olduğu, davacı şirket tarafından —– sayılı dosyası ile konkordato talepli açılan davada, Mahkeme tarafından: —— Mühlet Kararı verildiği, davalı banka tarafından —- tarihinde davacı şirketin kredi hesabının kat edildiği ve kat ihtarının, taraflar arasında imzalanan —– istinaden kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi gerekçesi ile gönderildiği, söz konusu kredilerle ilgili olarak —- tarihleri arasında, davalı bankaya, dava konusu— adette —– çekinin davacı tarafından beyaz ciro ile devredildiği, —— kararlarında beyaz cironun temlik cirosu hükmünde olduğunun kabul edildiği ve temlik cirosunda, ciro ve teslimle çekten doğan tüm hakların kayıtsız ve şartsız ciro edilene geçtiği, davalı banka tarafından temlik cirosu ile alınan — adet çek yaprak bedellerinin, —- tarihinde — olarak davacının hesabına alacak kaydedildiği ve bu tutardan, — tutarın, — olarak davalı banka tarafından tahsil edildiği, davacının takip talebinde — tutarı olarak — talep edilmekle birlikte, aslında davalı bankaca toplam — tahsil edildiği, tespitlerimiz ile davacının talebi arasındaki —- tarihinde hesaba hem alacak hem de borç kaydedilen —— tutarın, hesaptan çekilen bir tutar olarak değerlendirilmemesi gerektiği halde, davacı tarafından sadece borç kaydedilen bölümünün dikkate alınmasından kaynaklandığı, davalı banka tarafından Geçici Mühlet kararından önce temlik cirosu ile alınan çek bedellerinin, taraflar arasında imzalanan ——- tarihinden önce doğmuş olan faiz, komisyon ve vergi alacaklarına mahsup edilebileceği” şeklinde belirtilmiştir.
Taraflar arasında —— tutarlı —– imzalandığı, taraflar arasında imzalanan söz konusu sözleşmeye istinaden davalı banka tarafından davacı şirkete, muhtelif tarihlerde ticari krediler kullandırıldığı, davalı banka tarafından, kredi borcunun ödenmemesi gerekçesi ile davacı —- kefillerine —-yevmiye no.lu ihtarnamesi keşide edilerek —- itibariyle kat edildiği ve ——ihtarnamenin tebliğinden itibaren —gün içinde nakden ödenmesinin ihtar edildiği,
—–dosyası incelendiğinde; davacı— tarafından —– tarihinde Konkordato talepli dava açıldığı ve mahkeme tarafından; — tarihinden başlamak üzere — ay süre ile geçici mühlet verilmesine, —- tarihli ara kararında; geçici mühlet süresinin —- tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatılmasına, —– tarihinden İtibaren – yıllık kesin süre verilmesine ve — tarihli ara kararında verilen bir yıllık kesin sürenin — tarihinden itibaren — ay süre ile uzatılmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkeme tarafından —— tarihli ara kararlarında; takas hususunun, İİK’nın 200 ve 201. maddelerine tabi olduğu ve bu maddelerin uygulanmasında geçici mühletin ilan tarihinin esas alınacağı ve İİK’nın 200. madde hükümlerinde hangi alacaklar için takas yapılacağının düzenlendiği ve davacı vekilinin takas yapılmamasına yönelik talebinin kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
—— Tarihli Geçici Mühlet Kararının 9b) Maddesinde;
“Davacı şirketin İİK’nın 297 maddesinin 2. fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere, malvarlıklarının muhafazası için tüm tedbirlerin alınmasına, bu kapsamda davacı şirketin mahkemenin izni dışında geçici mühlet kararından itibaren rehin tesis etmesinin, kefil olmasının, taşınmaz ve işletmenin de devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devretmesinin takyit etmesinin ve ivazsız tasarruflarda bulunmasının tedbiren önlenmesine, aksi halde yapılan işlemienn hükümsüz olacağına,
7101 sayılı Kanunla değişik İİK’nın 238/1 maddesine göre geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından, İİK’nın 294, 295, 296 ve 297. maddelerinin uygulanmasına, bu çerçevede mühlet içinde davacı şirketler aleyhine 6163 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere hiçbir takip yapılmamasına, hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoiu ile durdurulmasına, karar verildiği, —— Tarihli Kesin Mühlet Kararında da tüm tedbir kararlarının devamına karar verildiği görülmüştür,
Davacıya ait — mevduat hesabından —– tarihleri arasında ——açıklamaları ile toplam —-tutarın davalı bankaca tahsil edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bu tarihler arasında davalı bankanın bu parayı davacının hesabından çekip çekemeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından davalı bankaya —- tarihli Geçici Mühlet Karar tarihinden önceki tarihlerde teslim edilen — bedelli ve —- bedelli çeklerden tahsil edilerek, —- tarihinde davacının hesabına alacak kaydedilen tutarlardan çekildiği,
Davacı tarafından, çeklerin bankaya teminat amacıyla verildiği ve temlik edilmediği iddia edilmekte, davalı banka tarafından ise çeklerin temlik cirosu ile teslim edildiği savunulmaktadır.
Konkordato kapsamında alınacak geçici ve kesin mühlet kararları, İcra İflas Kanununun 294. Maddesi kapsamında takip yasağını da beraberinde getirmektedir. Takip yasağı, bütün alacaklıların eşit işlem görmesini hedefleyen bir kuraldır. Geçici mühlet kararının alınması, kesin mühlet kararının etki ve sonuçlarını üzerinde barındırmaktadır. Dolayısıyla alınan mühletin geçici veya kesin mühle
t kararı biçiminde olması doğurduğu sonuçlar bakımından farklılık meydana getirmez,
Konkordato mühleti almış olan bir borçluya karşı mühletin ilanından sonraki bir dönemde alacaklı hale gelinmesi durumunda takasın uygulanabilmesi mümkün değildir. Konu ile ilgili olarak İİK M.294/4 hükmü, İİK m. 200 ve 201 hükümlerine atıf yapmıştır. Anılan hükümler dairesinde, örneğin herhangi bir sebeple konkordato sürecindeki şirketten alacaklı olan bir banka —— mühletin ilanından sonraki dönemde şirkete borçlu hale gelirse (örneğin konkordato sürecindeki şirkete ödenmek üzere bankaya bir para gelir ya da konkordato sürecindeki işletmenin bankada bulunan bir parası sebebi ile banka konkordato sürecindeki işletmeye borçlu hale gelirse) bu iki bedelin takas edilmesinden söz etmek mümkün olmayacaktır. Takas mühletin ilanından önceki döneme ilişkin olarak karşılıklı alacak ve borçluluk durumunun söz konusu olması hali için geçerlidir.
Bununla birlikte bir şirketin konkordatoya müracaat etmiş olması, herhangi bir kredi riski yada herhangi bir borcu bulunmayan işletmenin hesabına bloke konulmasını haklı göstermez. Başka bir ifadeyle konkordato sürecinde olan işletme, bütün borçlarını zamanında ve tam olarak ödemişse, yani örneğin herhangi bir kredi borcu mevcut değilse tek başına konkordatoya müracaat etmiş olması onun hesabına bloke konulmasına yada hesabında bulunan herhangi bir bedelin banka tarafından tahsil edilmesine dayanak oluşturamaz.
Bankalarla müşterileri arasındaki kredi sözleşmelerin tip sözleşme mahiyetinde olduğu, söz konusu sözleşmelerde takas, mahsup, rehin ve hapis hakkının istisnasız bir şekilde mevcut olduğu dikkate alındığında, her durumda bankanın bu haklarını kullanabileceğini söylemek mümkün değildir. Zira konkordato aynen mülga iflas ertelemesinde olduğu gibi münferit bir alacaklının menfaatini değil bütün alacaklının menfaatini değil bütün alacaklılarının menfaatleri ile ilgilenmektedir.
Dosya kapsamının incelenmesinden; ——-arasında davalı bankanın, davacıya ait hesaplarda bulunan bir kısım tutarlara ilişkin olarak tahsilatlar yaptığı, bu dönemin kesin mühletin etki ve sonuçlarını doğurmakta olduğu, anılan dönemlerde mühlet kararının verilmesinden önceki döneme ait borçların ödenmesi yasağının bulunduğu da dikkate alındığında, davalı yanın, konkordato sürecinde bulunan işletmenin bilgisi dışında ve davacı şirketin herhangi bir talimatı olmaksızın yapmış olduğu tahsilatların hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; müvekkili bankanın maddi hukuktan doğan haklarını kullanarak geçici mühlet kararı verilmeden önce ifa uğruna temlik cirosu ile teslim edilen ve yetkili hamil sıfatını haiz olduğu çekleri tahsil etmek suretiyle çek bedellerini alacağından düşmüş olduğunu beyan etmiştir.
Davalı yanın cevap dilekçesinde, müvekkili bankanın maddi hukuktan doğan haklarını kullanarak geçici mühlet kararı verilmeden önce ifa uğruna temlik cirosu ile teslim edilen ve yetkili hamil sıfatını haiz olduğu çekin tahsil etmek suretiyle çek bedelini alacağından düşmüş olduğunu beyan ettiği, davalı yanın geçici mühlet kararı verilmeden önce ifa uğruna temlik cirosu ile teslim edilen ve yetkili hamil sıfatını haiz olduğunu iddia etmiş olduğu çeklerle ilgili alacağın mühlet kararından önce elde edilmiş olan bir alacak mahiyetinde olduğu mühlet kararından önce elde edilmiş olan bir alacak mahiyetinde olduğu mühlet kararından önce doğan borçların konkordato projesine tabi olması gereği karşısında zaten tahsili kabil olmadığı, mühlet kararından önce doğmuş olan borçların gerek alacaklılar arasındaki eşitliğin sağlanması ve gerekse konkordato projesinin müzakeresinde önemli olan nisapların sağlıklı teşekkül edebilmesi bakımından komiser onayı ile bile olsa ödenmesinin mümkün olmayacağı gerçeği karşısında somut olay yönünden davalı tarafından yapılan tahsilatların konkordato hükümlerine aykırı, haksız mahiyette olduğunun anlaşıldığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda temlik cirosuna ilişkin tespitler ve miktara ilişkin açıklamalar doğru olsa da davalı banka tarafından para tahsilinin hukuka uygun olduğu görüşünün konkordatonun özel hükümleri kapsamına ilişkin yapılan açıklamalar doğrultusunda doğru olmadığı, bu nedenle raporun bu kısmına mahkememizce itibar edilmediği, sonuç itibariyle davalı banka tarafından yapılan tahsilatların haksız olduğunun anlaşıldığı, ancak her ne kadar davacı şirket takip talebinde — tutarı olarak —— talep etmişse de bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davalı banka tarafından davacının hesabından — tutarın tahsil edildiği, davacının talebi arasındaki—- tarihinde hesaba hem alacak hem de borç kaydedilen —— tutarın, hesaptan çekilen bir tutar olarak değerlendirilmemesi gerektiği halde, davacı tarafından sadece borç kaydedilen bölümünün dikkate alınmasından kaynaklandığı, yani bu bedelin mükerrer olarak bir talep olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalının —- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin —-asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ——- oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine karar vermek gerektiği, davalı banka tarafından davacının hesabından tahsil edilen para dolayısıyla alacak likit olduğundan, hüküm altına alınan —– takdiren % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının —— esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin —–asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —– oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan —— % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 10.189,72 TL’den davacı tarafca peşin olarak yatırılan 1.843,07 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.346,65 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 1.843,07 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.887,47 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 78,20 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti (2 farklı bilirkişi) olmak üzere toplam 1.278,20 TL’nin kabul ve ret oranları gözetilerek 1.249,37 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 18.121,04 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen reddedilen miktarı geçmemek üzere 3.434,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve ret oranları gözetilerek 1.290,30 TL’sinin davalı taraftan, bakiyesi 29,70 TL’sinin davacı taraftan tahsili ile Hazine adına irad kaydına,
10-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/02/2021