Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/167 E. 2022/405 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/167 Esas
KARAR NO: 2022/405
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/04/2019
KARAR TARİHİ: 24/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin ——satışı işi ile iştigal etmekte olup, bu makinelerin üretimi yanında distribütörlüğünü yaptığı birçok uluslararası firmadan makine ve teçhizat ithal etmekte olduğunu, Davalı — kapsamda müvekkili şirketten fatura karşılığında mal ve hizmet temin ettiğini ve Müvekkili Şirket tarafından Davalı Şirketle —-tarihinde yapılan Mutabakatın —-Tarihinde davalı şirketçe onaylanmış ve yapılan bu mutabakat kapsamında Davalı Şirketin müvekkili şirkete —- Borçlu olduğunu kabul ettiği halde müvekkili şirkete ödeme yapmamış olduğunu, Davalı Şirketin ödeme yapmaması nedeniyle Davalı Borçlu Şirket aleyhine ——– Sayılı Dosyasından İcra Takibi başlattıklarını, ancak Davalı Borçlunun Haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu beyan ve iddia ederek, Davalı Şirketin vaki itirazının iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle en az —– İnkâr Tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı tarafın dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
—–dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacının alacaklı, davalının borçlu olduğu, —- toplam alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe kısmi itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Dosyanın tüm kapsamının incelenerek tarafların — yıllarına ilişin ticari defter ve dayanak kayıtlarının ve —– incelenerek cari hesaba dayalı tüm faturaların ayrı ayrı teslim hususunun değerlendirilerek davacının takip tarihi itibariyle alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespit edilmek üzere rapor hazırlanması için mahkememizce resen seçilecek mali müşavire dosyanın tevdi ile hazırlanan —– tarihli raporda özetle;Dosyanın tetkikinden, huzurdaki davanın davacı şirketin davalı şirket aleyhine başlatmış olduğu icra takibine yapılan vaki itirazın iptaline ve takibin devamına ilişkin olarak ikame edilmiş itirazın iptali davası olduğu, davaya konu ihtilafın, davacı şirketçe takip konusu yapılan faturalardan kaymaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olup, olmadığı ve varsa alacağın miktarı hususlarında olduğu anlaşılmış olup, dosya münderecatı ile davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulduğu tespit edilen ticari defter kayıtları birlikte incelendiğinde, tarafların tacir olduğu ve aralarında yazılı bir sözleşmeye dayalı olmaksızın —— öncesinden süre gelen ve açık c/h şeklinde sürdürüldüğü görülen ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında, davacı şirketçe davalı şirkete muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere içerisinde takip/dava konusu faturaların da yer aldığı faturaların düzenlenmiş ve usul ve yasaya uygun tutulmuş ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydedilmiş oldukları, davacı Şirket Ticari Defter kayıtlarından tespit edildiği üzere, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen ve ticari defterlerde borç kaydedilen bu faturalardan kaynaklanan açık c/h baorçlarına karşılık olarak davali şirketçe davacı şirkete muhtelif vade ve tutarlarda çeklerle kısmi ödemeler gerçekleştirildiği ve gerçekleştirilen bu çek ödemelerinin davalı şirketin fatura borçlarından mahsup edilmek suretiyle kayıt altına alınmış olduğu, davacı şirketçe davalı şirket adına borç kaydı yapılan faturalar ve alacak kaydı yapılan çek tahsilatlarının birbirlerinden mahsubu sonucunda davacı şirketin davalı şirketten ticari defter kayıtları itibarıyla —- asıl alacak bakiyesinin kaldığı tespit edildiği, davacı şirketçe dosyaya sunulmuş bulunan ve sayın mahkemece davalı şirkete isticvap davetiyesi gönderilerek tebliğ edilen —- tarihli hesap mutabakat yazışması ile davacı şirketin davalı şirketten —- tarihi itibarıyla— borç bakiyesi mutabakat talebine, davalı şirketin —- mutabakatını kaşe ve imza tatbik etmek suretiyle bildirmiş olduğu, bir diğer ifadeyle—– sonu itibarıyla tarafların mutabakat sağlamış oldukları, davacı tarafından elektronik posta yoluyla gönderilen mutabakat mektubuna davalı tarafından usulünce yapılmış bir itiraz olmadığına, bakiyeye mutabakat bildirdiğine, bu aşamadan sonra davalının iç ilişkisini ve imza yetkilisini sorgulamak davacının görevi olmadığına göre, TTK. Md.94/2 uyarınca davacı tarafın mutabakat mektubunda gösterdiği —- İçin taraflar arasında —— tarihi itibariyle bakiye belirlemeye yönelik cari hesap mutabakatının (takip eden ay içinde) yapılmış olduğunun kabulü gerektiği, keza davalı isticvap davetiyesine beyanda bulunmayarak, mutabakat belgesindeki imzaların şirket yetkilisine ait sayılacağı hususunu kabullenmiş olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, davalı şirketin, Sayın Mahkemece taraflarına usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen bilirkişi incelemesinin yapılacağı gün ve saatte ticari defter ve belgelerini ibraz etmeyerek ve/veya herhangi mazeret bildirimi ve yerinde inceleme talebinde bulunmayarak, davacı şirket ticari defter kayıtlarında yer alan ve daha önce mutabakat bildirdiği —— borç bakivesi varlığının aksini ve/veya davacı şirkete borçlu olmadıkları yönündeki iddialarını kanıtlayamadıkları kanaatine varılmakla, takdiri mahkemeye ait olmak üzere, davacı şirketin davalı şirketten takip dayanağı yapılan faturalara dayalı açık cari hesaptan kaynaklı olarak talebi gibi —- asıl alacağı bulunduğu ve bu bedelin davanın dayandığı takipte talep edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatlerine varıldığı belirtilmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan —-tarihli mutabakat belgesinin altındaki şirket kaşesi üzerine atılı imza hakkında —— tarihli celsede beyanda bulunmak üzere gelmesi gerektiği, geçerli bir özrü olmadan duruşmaya gelinmez ya da gelip de beyanda bulunmadığı takdirde ekte gönderilen mutakabat belgesindeki imzanın şirket yetkilisine ait sayılacağı hususları da ihtar olunarak düzenlenen isticvap davetiyesi davalı tarafa tebliğ olunmuş olup davalı taraf isticvap yapılmak üzere celseye katılmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre;Dava, —– adet faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Dava itirazın iptali davası olup ispat yükü davacı üzerindedir. Davalı taraf kesin süre ihtarı ile belirlenen inceleme gün ve saatinin usulüne uygun olarak yapılan tebliğine rağmen bilirkişi incelemesinin yapılacağı gün ve saatte ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir.
Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde, davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye rağmen defterlerini ibraz etmemesi ile davacının yasaya ve usule uygun tutulan ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğu mahkememizce kabul edilmiş olup davacının defterlerinin incelenmesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporu mahkememizce gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte görüldüğünden hükme esas alınmış olup bilirkişi raporu ile davacının davaya konu cari hesap bakiyesine ilişkin alacağının varlığı ispatlanmış olduğu mahkememizce kabul edilerek davanın kabulüne, davalının İstanbul Anadolu 15. İcra Müdürlüğünün 2018/10021 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.907,87 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan 9.907,87 TL nin %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —- Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin —–asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 9.907,87 TL nin %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 676,81 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 172,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 504,53‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 172,28 TL peşin harç olmak üzere toplam 216,68‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 168,00 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 968,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
9-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2022