Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/165 E. 2022/806 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/165
KARAR NO : 2022/806

DAVA : Avukatlık Ücret Sözleşmesinin Geçersiz Olduğunun Tespiti
DAVA TARİHİ : 19/04/2019
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Avukatlık Ücret Sözleşmesinin Geçersiz Olduğunun Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ——%50 hisseli ortağı olduğunu, diğer %50 hisseye sahip ortağın davalı ——olduğunu, şirketin temsil ve ilzam yetkisinin —— 12/01/2012 tarih —— yevmiye nolu imza sirküleri ile süresiz olarak davalı ——verildiğini, davalının ortak oldukları davalı şirketi zarara sokması nedeniyle müvekkili tarafından davalı aleyhine ——esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve şirkete yönetim kayyımı atanmasının talep edildiğini, taleplerinin mahkemece reddedildiğini, kararın istinaf edilmesi üzerine ——22/03/2017 tarihli —— karar sayılı kararı ile davalının şirketle ilgili her türlü karar ve tasarruf işleminin geçerliliğinin atanan kayyımın onayına bağlanmasına şeklinde tedbir kararı verildiğini, şirkete kayyım atandığının davalılar tarafından öğrenilmesinden sonra davalı ——temsil yetkisi kaldırılmasına ve yetkili olmamasına rağmen 01/02/2017 tarihli 2.000.000,00 TL bedelli avukatlık ücret sözleşmesi imzalandığını, davalılardan ——azledilmediğini ve diğer davalıların davalarına girmeye devam etmelerine rağmen davalı şirket aleyhine 24/08/2017 tarihinde—— sayılı dosyası üzerinden 1.000.000,00 TL bedelli icra takibi başlattıklarını, davalı şirket merkezi ——olmasına rağmen davalı —— fiilen bulunduğu adrese tebligat yapılarak takibin kesinleştirildiğini, şirketin mevcut mal varlığı üzerine hacizler konulduğunu, davalı avukatların mesleklerini kötüye kullanarak davalı şirketin içini boşalttıklarını, davalıların gerçeğe aykırı ve geçmişe dönük kayyım atanma tarihinden önceki bir tarih atılarak sözleşme düzenlediklerini, sözleşmenin muvazaalı olduğunu, 2016 yılında feshi istenen ve tüm malvarlığı hukuken ve fiilen yok edilen davalı şirketin 2.000.000,00 TL bedelli sözleşme imzalanmasının kabul edilemeyeceğini, davalı şirket hesabından her ay düzenli olarak davalı—— ücret ödemesi yapıldığını, sözleşmenin icra takibine konulduğu tarihe kadar tüm ücretlerini banka kanalıyla aldığını, davalı avukatların azledilmiş olmamasına ve dosyalara devam etmelerine rağmen 1.000.000,00 TL gibi yüksek rakamı icra takibine konu etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin ve ortak olduğu davalı şirketin gerçekte var olmayan bir işlemle borçlandırıldığını, müvekkili tarafından davalılar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek davalılar arasında düzenlenen 01/02/2017 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinin belgede sahtecilik veya muvazaa sebebiyle, yok hükmünde veya geçersiz sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı ——vekili cevap dilekçesinde özetle;davaya bakmaya görevli ve yetkili mahkemenin ikametgahının bağlı olduğu—– Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının aynı iddialar ile mahkemenin —– esas sayılı dosyası ile dava açtığını, açılan davanın derdest olduğunu ve derdestlik itirazında bulunduklarını, davacının davaya konu edilen hukuken geçerli sözleşmenin tarafı olmadığını, davacının aktif dava açma ehliyeti bulunmadığını, davacının haksız rekabet teşkil eden eylemler içinde bulunduğunu, davacının davalı şirketi zarara uğrattığını, yapılan avukatlık sözleşmesinin hak ve nesafete aykırı olduğunun kabul edilemeyeceğini, Avukatlık Yasasında avukatın kendi alacağı için müvekkiline icra takibi yapamayacağına dair bir madde olmadığını, yapılan sözleşme nedeniyle davalı şirketin bedelleri ödeyemediğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, dosyadan tahsilat yapılamadığını bu yüzden müvekkilinin zarar gördüğünü, daha sonra şirket yetkilisiyle sözlü olarak anlaşarak işleri takibe devam ettiğini, davacının şirketi danışıklı borçlandırdığını, davacının nasıl zarar gördüğünü açıklaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ——- vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya yetkili mahkemenin ikametgahının bağlı olduğu —— Mahkemeleri olduğunu, davanın görevli mahkemede açılmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafından aynı talepler ile Mahkemenin ——esas sayılı dosyasında dava açıldığını ve derdest olduğunu, derdestlik itirazında bulunduklarını, davacının hukuka ve rekabet yasağına aykırı eylemlerde bulunduğunu, davacının davalı şirketi zarara uğrattığını, 2016 yılı öncesine kadar şirketin yüksek gelirler elde ettiğini, davacının bu davranışları nedeniyle şirket gelirinin neredeyse durma noktasına geldiğini, müvekkilinin müdürlüğünden kaynaklanan sorumluluklarını ve görevlerini yerine getirdiğini, imzalanan avukatlık sözleşmesinin hukuken geçerli bir sözleşme olduğunu, davacı iddialarının gerçek olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ——tarafında davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; şirket yöneticisi olan davalının temsil görevini kötüye kullanarak diğer davalılarla birlikte muvazaalı olarak avukatlık ücret sözleşmesi imzaladığı iddiasıyla sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 11/09/2019 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanıp davalı tanıkları dinlenmiş, bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davalılardan —— mahkememizin görevine itirazla Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu ileri sürmüşlerdir. Davacı ortak tarafından açılan davada yönetici olan davalı ile diğer davalıların birlikte hareket edip muvazaalı olarak avukatlık sözleşmesi imzalandığı ve şirketin zarara uğratıldığı ileri sürüldüğünden HMK 57/1-b maddesi hükmü de gözönünde bulundurularak davalıların göreve yönelik itirazları reddedilmiştir.
Davalılar ——tarafından HMK 114/1-h maddesi uyarınca davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı ve HMK 114/1-ı maddesi uyarınca da iş bu davanın yine mahkememizde görülen——sayılı dosyada derdest olması nedeniyle derdestlik itirazında bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı ile davalılardan ——ortakları olup davalı aynı zamanda şirketin münferiden imza yetkilisidir. Davanın konusunu teşkil eden Avukatlık Ücret Sözleşmesi şirket adına davalı ——tarafından davalılardan—–ile imzalanmıştır. Davacı ortak bu sözleşmenin davalılar tarafından muvazaalı olarak şirkete zarar vermek, şirket mal varlığını azaltmak için düzenlendiğini, muvazaalı işlem yapıldığını ileri sürmektedir. Şirket ortağı olan davacının doğrudan ya da dolaylı olarak çıkarı ve yararı mevcut olup muvazaa nedeniyle sözleşmenin geçersizliğini talep etmekte hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti bulunduğundan davalıların bu itirazı yerinde görülmemiştir.
Mahkememizin ——sayılı dosyasında davacı mahkememiz dosyasında davacının—— ve davalılarında yine mahkememiz dosyasında davalı olan —— olduğu bu davalılar yanı sıra ——davalı olarak yer aldığı, davanın zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden usulden reddine karar verildiği, davada ileri sürülen vakıaların mahkememiz bu dosyasındaki vakıalardan farklı olduğu, Avukatlık Ücret Sözleşmesine yönelik bir talep bulunmadığı anlaşıldığından davalıların derdestlik itirazı da reddedilek yargılamaya devam olunmuştur.
Yine davalılardan——tarafından mahkememizin yetkisine itiraz edilerek yetkili mahkemenin yerleşim yeri olan —–Mahkemeleri olduğu ileri sürülmüş, davalı —– tarafından da ikametgahının ——olması nedeniyle yetkili mahkemenin ——Mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. Davacı, şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırları içinde kaldığını belirterek yetki itirazının reddini talep etmiştir. Davacı ile davalılardan ——ortağı oldukları ve aynı zamanda muvazaa iddiasının konusunu teşkil eden sözleşmenin tarafı olan davalı şirketin merkezi mahkememiz yetki sınırları içinde olup, muvazaalı işlem ile şirketin zarara uğratıldığı iddiasına dayalı dava şirket merkezinin bulunduğu yerde de açılabileceğinden davalıların mahkememizin yetkisine yönelik itirazı da reddedilip yargılamaya devam olunmuştur.
Muvazaa iddiasına konu sözleşme incelenmiş, davalı avukat olarak—– ve iş sahibi olarak ——arasında 01/02/2017 tarihinde imzalandığı, 1.maddesinde Avukatın üzerine aldığı işin, iş sahibinin tarafı olduğu ve olacağı tüm dava, icra takibi ve işlerden dolayı hukuksal süreçlerin takibi, davada temsil ve işlemlerin nihayetlendirilmesi işi olarak tanımlandığı, aynı maddenin 2.paragrafında avukatın bu işte müvekkilini kanuni mercilerde temsil edeceği ve hakkını savunacağı, bunun için avukata dava ve icra açma masrafları hariç 5 yıl için 2 milyon TL.avukatlık ücreti ödeneceği kararlaştırılmıştır. 2.madde de bu sözleşmenin 5 yıl süreli olduğu, avukatın dava ve iş yoğunluğuna göre anlaşılan miktarı peyder pey veya peşin olarak isteme hakkına sahip olduğu, avukatın taleplerine rağmen hak ettiği ödemeyi alamaması halinde ücretin tamamının muaccel olacağı, ihtara gerek olmadan dava ve takip konusu yapılabileceği hususlarının düzenlendiği görülmüştür.
——İcra Müdürlüğünün ——sayılı takip dosyası getirtilmiş ilamsız icra takibi olduğu davalı —– takip alacaklısı, davalı —– onun vekili ve——takip borçlusu olduğu, 1 milyon TL.asıl alacak ve 50.301,37 TL.işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.050.301,37 TL.nin tahsili için icra takibine girişildiği, takip tarihinin 24/08/2017 ve takip dayanağının da mahkememizdeki davanın konusunu teşkil eden 01/02/2017 tarihli sözleşme olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan açtığı davada,—— aynı zamanda şirketin ve yöneticisi olan —— avukatlığını yaptıklarını, ——.sayılı dosyada da görev yaptıklarını, bu dosyada davalılardan——-temsil ve görev yetkisinin kaldırılması talebiyle dava açıldığını, mahkemeden şirkete kayyım atanmasının talep edildiğini, talebin reddedildiğini,—— 22/03/2017 tarihli kararı ile şirkete kayyım atanarak yönetici davalının şirketle ilgili her türlü kararının kayyım onayına bağlanmasına karar verildiğini, davalıların bu kararı öğrendikten sonra iştirak halinde hareket edip kayyım tayini kararından önceki tarihli olarak davaya konu sözleşmeyi düzenlediklerini, böylece şirketi borçlandırdıklarını, şirketin içini boşaltıp kendisini de zarara uğrattıklarını, her iki avukatın azledilmedikleri ve görevlerine devam ettikleri halde ücret sözleşmesini icra takibine konu ettiklerini, ödeme emrini de usulsüz olarak tebliğ ettirdiklerini ve takibin kesinleştiğini ileri sürmektedir. Davalı——davacı ve diğer ortak—— arasında 2016 yılından itibaren başlayan sıkıntılar nedeniyle ortaklar ve şirketin taraf olduğu —— yakın dava bulunduğunu, şirketin ve —– vekilliğini üstlendiğini ancak ücretini alamadığını, bu yüzden icra takibine girişildiğini, ödeme emrinin şirketin halen resmi tebligat adreslerinden olan —–adresine gönderildiğini, hiçbir tahsilat yapılamadığını, daha sonra şirket yetkilisi ——ile görüşüp vekilliğe devam etme kararı aldığını, bu yüzden iddiaları kabul etmediğini bildirmiş vekillik görevini üstlendiği dava ve takip dosyalarının mahkeme ve esas numaralarını bildirmiş bu dosyalar mahkememiz dosyası içine alınmıştır.
Davacı vekili ön inceleme duruşmasında davaya konu sözleşmede davalı ——- atfen atılan imzanın davalıya ait olmadığını düşündüklerini beyan etmiş, davalı —— vekili iddianın genişletilmesi/değiştirilmesi kapsamında bu beyana muvafakat etmediklerini, sözleşmenin müvekkilinin kabulünde olduğunu müvekkili tarafından itiraz edilmeyen bir hususun inceleme konusu yapılamayacağını, davacının sözleşmenin sahteliğini ileri sürdüğünü bununla ilgili olarak müvekkili ve diğer davalı ——- hakkında takipsizlik kararı verildiğini bildirmiştir.——soruşturma sayılı dosyasında davacının —— hakkında mahkememizde ileri sürdüğü iddialar ile sözleşmenin sahte olarak düzenlendiğini belirterek şikayetçi olduğu, şüpheli hakkında isnat edilen suçu işlediğine dair dava açmaya yetecek kadar delil sunulmadığından takipsizlik kararı verildiği ve kararın 31/10/2019 tarihi itibariyle kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı davalılar —–yönünden de şikayetçi olmuş —– Bakanlık Muhabere Dosyası üzerinden düzenlenen inceleme fezlekesi ile soruşturma izni verilmemesi yönünde görüş bildirildiği,—— 03/07/2020 tarihli yazısı ile de fezlekeye istinaden yapılan inceleme neticesinde 14/04/2020 tarihli “olur”ile soruşturma izni verilmesine gerek görülmediğinin bildirildiği anlaşılmış, davacı vekilinin sözleşmede yer alan ——- ait imzanın incelenmesi yönündeki talebi gerek iddianın genişletilmesine davalı yanın muvafakatının olmaması gerekse incelenen savcılık dosyaları değerlendirilmekle yerinde görülmemiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tanık beyanları ve bilirkişi raporu ile dava dışı ——ortaklarının davacı ve davalılardan ——- olduğu bu davalının aynı zamanda şirketi münferiden temsile yetkili olduğu, davalılardan—— 23/11/2016 tarihli vekaletname uyarınca şirket ve——- vekillik görevini yürüttüğü şirketin iki ortağı arasında 2016 yılında ihtilaf doğması ile gerek bu iki ortak arasında, gerek şirketin taraf olduğu pek çok soruşturma, dava ve takip dosyası bulunduğu, bu takip ve dava dosyalarında ——-vekil sıfatıyla yer aldığı, esasen davaya konu ücret sözleşmesinde de sözleşme öncesinde bakılan ve bundan sonra bakılacak dava ve takipler için düzenlendiği hususunun yazılı olduğu, davacı yan tarafından davalı şirket yöneticisinin işlemlerinin——dosyasında kayyım onayına tabi kılınmasından sonra iş bu sözleşmenin geriye dönük olarak düzenlendiği iddia edilmiş ise de bu iddianın somut delillerle davacı tarafça ispat edilemediği, davacının bir diğer iddiasının da avukatlık sözleşmesinin şirketi zarara uğratmak için muvazaalı olarak yapıldığı yönünde olduğu, ancak gerek sözleşmenin imzasından önce, gerekse sonra şirketin taraf olduğu soruşturma, takip ve dava dosyalarında davalı ——vekil sıfatıyla yer aldığı, halen mahkemelerde görülen davalarda vekil sıfatının devam ettiği, davacı tarafça sözleşme ile kararlaştırılan ücretin fahiş olduğu ifade edilmiş ise de ücretin fahiş olmasının tek başına muvazaayı ortaya koymayacağı, sözleşmede kararlaştırılan bedelin avukat tarafından peyder pey yahut peşinen istenebileceğinin de düzenlenmiş olması karşısında ücretin bir kısmı için takip yapmasının şirkete zarar verme kastı ile hareket edildiği sonucunu doğurmayacağı aksinin ortaya konulamadığı esasen şirketin bir ödemesinin de bulunmadığı, takipten sonra da avukatın vekillik görevinin sürdüğü, bu sözleşmenin şirketi ve davacıyı zarara uğratmak maksadıyla muvazaalı ve geçmişe dönük olarak düzenlendiği iddiasının davacı tarafça yasal delillerle ortaya konulmadığı sonucuna varılarak davalılar ——ve şirket yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, davalı —– ise muvazaa nedeniyle geçersizliği talep edilen sözleşmenin tarafı olmadığından yalnızca sözleşmede kararlaştırılan ücretin tahsili için başlatılan takipte takip alacaklısının vekili sıfatıyla hareket ettiğinden hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVALILARDAN ——- HAKKINDA AÇILAN DAVANIN PASİF HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
2-DİĞER DAVALILARA YÖNELİK İSPATLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE,
3-Karar harcı 80,70’TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılardan ——-tarafından yapılan 20,80 TL.yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
6-Davalılar —— tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalılar —— kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——- vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
8-Davacı ile davalılar —— tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı——vekili, davalı ——vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.