Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/144 E. 2022/630 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/144 Esas
KARAR NO:2022/630

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/04/2019
KARAR TARİHİ:20/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: taraflar arasında —- günü akdedilen protokolün haciz baskısı altında imzalanması nedeniyle iptali ve müvekkil şirket tarafından ödenmek zorunda kalınan —- şimdilik — ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren ayrı ayrı İşleyecek ticari faiz İle birlikte tahsili ve geçen süre içerisindeki zararların tazmini talep ettiklerini, —istihkak iddialarımıza karşı verdiği aleyhe kararına karşı davalı şirket vekilleri tarafından—- tarihinde yeniden—-talimat dosyası ile müvekkili şirketin aynı adresine hacze gelindiğini, müvekkili şirket haciz ve muhafaza tehdidi ile korkutulduğunu, baskı ile senet alınarak ve protokol imzalatılmak zorunda bırakıldığını, öncelikle müvekkil şirketin davalı şirkete hiçbir nam ve isim altında borçlu olmadığının tespiti ile müvekkilin tamamen haciz baskısı ile imzalamak zorunda kaldığı—- tarihli protokolün iptalini, yine haciz baskısı ile ödemek zorunda kaldığı — fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik —- sinin müvekkiline iadesini öncelikle teminatsız olarak—- esas sayılı dosyasının teminatsız olarak durdurulmasını, müvekkilinin davalıya hiçbir nam ve isim altında borcunun olmadığını, davalı tarafça talep edilebilecek herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitini, müvekkilinin davalının haciz baskısı ile imzalamak zorunda kaldığı— tarihli protokolün iptali ile müvekkili şirketin ödemek zorunda kaldığı — bedelin fazlaya dair tüm haklarını saklı kalmak kaydı ile şimdilik— davalıdan ticari faiziyle birlikte iadesini, davalının —aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin alacağının tahsili için— sayılı dosyası ile— tarihli — keşide tarihli çekine dayanılarak takip başlatıldığını, borçlunun menkul, gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarının haczi ve muhafazası için — tarihinde haciz işlemi gerçekleştirildiğini, haciz işlemi sırasında davacı tarafından istihkak iddia edildiğini, kısmi dava ikame edilmesini kabul etmediklerini, harcın tamamlatılmasını talep ettiklerini, davacı dava açma hakkından protokol ile feragat ettiğini, davanın feragat nedeniyle reddi gerektiğini, davacı dava açma hakkından protokol ile feragat ettiğini, davacı ile takip borçlusu arasındaki organik bağ gereği borçlu olunmadığı iddiası gerçek dışı olduğunu, haciz borçlunun— ve resmi makamlarda yer alan kayıtlı adresinde yapıldığını, haciz mahallinde borçluya ait, işletme ruhsatı ve evraklar bulunduğunu, — alacaklı yararına olduğunu, davacı şirket borcun doğum tarihinden sonra, borçlu ile aynı alandaki ticari faaliyetini haciz mahallinde yürütmekte olup, borçlu ile aralarındaki, fiili, hukuki organik bağ nedeniyle—alacaklı yararına olduğunu, usul ve yasaya aykırı davanın reddini, davacılar aleyhine takip konusu alacak miktarının —- aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda– dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava — tarihinde açılmakla davacının dava şartı — koşulunu yerine getirdiği görülmüştür. Aynı Yasa ile 6325 sayılı Kanuna dava şartı arabuluculuk başlığı ile 18/A maddesi de eklenmiş olup bu madde uyarınca yapılan incelemede davacının arabulucuya başvurduğu, — tarihinde yapılan toplantıya tarafların katıldığı, — tarihinde yapılan toplantı neticesinde tarafların anlaşamadıklarına ilişkin — son tutanağının da düzenlenmiş olduğu görülmüştür.Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Davacının dava dışı şirket ile ilişkisinin tespiti, davacı şirketin dava dışı şirketin devamı olup olmadığı ve tarafların iddia ve savunmaları kapsamında davacı şirketin davalının alacağından sorumlu olup olmadığının tespiti amacıyla — rapor alınmak üzere — talimat yazılmıştır.
Davacı tanıkları— talimat yazılmıştır.
Taraf şirketlerin ve — sicil kayıtları, soruşturma dosyası, —- ve icra hukuk dosyaları dosyamız arasına alınmıştır.
— tarihli raporunda özetle; davacı— ile hiçbir ticari ve organik bağının olmadığının, ticari defterlerin ve ortaklarının incelenmesinden görüldüğünü, davacı—-devamı olmadığının tespit edildiğini, davacı şirket—- alacağından sorumlu olduğunu gösterir hiçbir emareye rastlanılmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamından;İstirdat davası İİK 72/7. maddesinde düzenlenmiştir. Kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması sonucu, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir.İstirdat davasında, icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir, istirdat davasının açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına rağmen itirazın kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, nakten yada malların haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınmış olması gerekir. İkinci şart ise, borçlu olmadığı bir paranın cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınmasıdır.İcra İflas Kanununun 72. maddesinde öngörülen istirdat davası, TBK’nun 77 ve devamı maddelerinde öngörülen istirdat ( sebepsiz zenginleşme) davasının özel bir türü olup, bu nedenle kendine has özellikler taşır.Davacı taraf: “Müvekkili şirket tarafından işletilmekte olan akaryakıt istasyonu nezdinde, —- borcundan dolayı — Sayılı dosyasından alınan talimat ile —sayılı dosyası üzerinden haciz yapıldığı, davacının istihkak iddiasında bulunması nedeniyle fiili haciz yapıldığı, istihkak iddiasının reddedilmesi üzerine aynı adrese hacze gelindiği, haciz tehdidi ile korkutulduğu ve baskı ile senet alındığı protokol imzalatıldığı, imzalanan protokol gereği senetlerin haciz mahallinde verildiği, müvekkilinin borçlu olmaması nedeniyle, ödenen bedelin geri alınabilmesi için davalı yana karşı alacak davası” ikame edildiğini beyan etmiştir.Alacak davasının söz konusu olabilmesi için taraflar arasında yazılı sözleşme veya iki tarafa borç yükleyen icap ve kabul beyanı ile oluşan sözlü sözleşmeden kaynaklanan hukuki ilişki bulunması, bu sözleşme doğrultusunda bir alacağın doğması gerekir. Tarafların dava dosyası içerisindeki dilekçe ve beyanlarında açıkça belirtildiği üzere taraflar arasında sözleşmesel ilişki ve bu ilişkinden doğan bir alacak mevcut değildir. Bu hali ile davanın alacak davası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Davacı taraf, borçlu olmadığı bir parayı haciz baskısı altında ödediğini iddia etmektedir. İstirdat; geri alma, İstirdat davası ise; borçlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödenen paranın geri alınması için açılan dava türüdür. Davacı taraf “davalı tarafa borçlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödeme yaptığını” iddia ettiğinden, —- sayılı kararında belirtildiği üzere, dava istirdat davasıdır, davacı icra takip dosyasında borçlu konumunda olmadığından, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, sebepsiz zenginleşme olarak nitelendirilmesi halinde, sebepsiz zenginleşenin dava dışı borçlu şirket olduğundan, davalıya karşı dava açılamayacağı nazara alınarak açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı — davacı tarafça peşin olarak yatırılan — harcın mahsubu ile bakiye — harcın davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen —vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Hazine tarafından karşılanan —- arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden –haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.