Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/121 E. 2019/1180 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/121 Esas
KARAR NO : 2019/1180

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2019
KARAR TARİHİ : 26/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketten —— tarihli —— bedelli vade farkı faturasından kaynaklanan——– alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu ——- İcra Müdürlüğünün —– Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatılarak borçlu şirkete —– örnek ödeme emri gönderildiğini, bu ödeme emrine karşı süresinde itiraz edilerek takibin durduğunu, ———– Arabuluculuk ———sayılı 15.03.2019 tarihli tutanağı ile anlaşma sağlanamadığını, alacaklarını tahsil edemediklerini, davalı tarafın itirazlarının iptalini, duran takibin devamını, haksız ve kötüniyetli davalı yanın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan kötü niyetli icra takibine ve huzurdaki davaya konu olan davacı tarafın tek taraflı iradesiyle tanzim edilen “Vade farkı Faturası” hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili tarafından söz konusu faturaya yasal 8 günlük süresi içerisinde itiraz edildiğini, vade farkı sözleşmede kararlaştırılmış olan bedelin vadesinde ödenmemesi durumunda söz konusu bedel üzerine oransal olarak eklenecek olan miktar olduğunu, vade farkı para borcunun ifası tarihine kadar geçecek olan süreye bağlı olarak asıl alacağın yüzdesi olarak kararlaştırıldığını, müvekkili şirket kendisine yüklenen borçları ve yükümlülükleri zamanında yerine getirtiğini, temerrüde düşmediğini, vadesinde ödenmeyen bir borç söz konusu olmadığını, müvekkile vade farkı ödeme yükümlülüğü yükleyen geçerli bir sözleşme de bulunmadığını, dava dilekçesinin ekinde sunulan “Satış Kontratı” başlıklı ve——–düzenleme tarihli belgede taraflar yaklaşık 140.000 TL bedelli taşınır mal alım satımı konusunda mutabık kalmışdığını, bu kontrat çerçevesinde müvekkili para borcunu davacıya ifa ettiğini, yaklaşık 5 yıl sonra davacı tarafından vade farkı faturası kesildiğini, müvekkilin faturaya itiraz etmesine rağmen, bu faturaya dayanılarak icra takibine girişildiğini, herhangi bir vade farkı faturası kesilmediğini, müvekkile bakiye borcu olduğuna dair herhangi bir bildirim de yapılmadığını, davacı tarafından delil olarak sunulan Satış Kontratı başlıklı matbu belgenin içeriğinde bulunan vade farkı kaydının geçerliliği bulunmadığını, söz konusu kayıtlarda okunamayacak derecede küçük puntolar kullanıldığını, davacı tarafın yetkilileri tarafından herhangi bir imza atılmadığını, belgenin tek nüsha olarak düzenlendiğini, dürüstlük kuralına aykırı hareket edildiğini, hakkın kötüye kullanıldığını, takip öncesi faiz istenebilmesi içinde borçlunun temerrüte düşürülmesinin gerektiğini, bunun ancak ihtar ile söz konusu olabileceğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafından müvekkiline takip öncesi yapılmış herhangi bir bildirim söz konusu olmadığını, takip öncesi faiz istenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın itirazın iptali isteminin reddini, haksız ve kötü niyetli olan davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, haksız ve hukuka aykırı dava açılması sebebi ile HMK 329/1 maddesi gereği % 10 sözleşmesel vekalet ücreti ve 329/2 madde gereği de haksız açılmış bulunan dava sebebi ile davacı ve/veya vekil aleyhine 5.000,00 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
İstanbul Anadolu ——–.İcra Müdürlüğünün ——- sayılı takip getirtilmiş, incelenmesinde;
davacı tarafça davalı aleyhine 1 adet faturaya dayalı 5.788,82 TL asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Mahkememizce taraf ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır.
Serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişi —— tarafından düzenlenen raporda özetle; davacı ve davalı şirket tarafından ibraz edilmekle incelenen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümleri uyarınca süreleri içerisinde yaptırılmış olduğu, davacı şirketin defterlerine göre davalıdan icra takip tarihi itibariyle 11,90 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin defterlerine göre davacı şirkete icra takip tarihi itibariyle 13,42 TL borçlu olduğu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına—— tarihli ———- numaralı 4.905,78 vade farkı, 883,04 TL KDV olmak üzere toplam 5.788,82 TL tutarlı e-fatura düzenlendiği, e-faturanm sistem üzerinden davalı şirkete gönderildiği, taraflar arasında imzalanan Satış Kontratı çerçevesinde davacının gününde ödenmeyen faturalar için aylık %3 vade farkı uygulanabileceği, davacı şirketin satış sözleşmesi gereği davalı şirketten 03/07/2018 tarihinden itibaren davalı şirketten vade farkı talep edebileceği, Mahkemenin davacı şirketin davalı şirketten vade farkı talep edebileceği yönünde karar vermesi durumunda, davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği vade farkının 5.303,76 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
Davalı vekili rapora itiraz dilekçesinde; Satış Kontratı başlıklı sözleşme gereği tüm borçlarını ifa ettiklerini, davacı tarafın vade farkı faturasını yaklaşık 5 yıl sonra düzenlediğini, faturada vade farkı ibaresinin yazılmış olmasının vade farkının istenebilmesi için yeterli olmadığını, vade farkı faturasının deftere kaydedilmeyip itiraz edildiğini beyan etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın, 1 adet vade farkı faturasına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına —– nolu 137.917,00 TL tutarlı, 90 gün vadeli, gününde ödenmeyen faturalar için YTL bazında %5 + KDV vade farkı uygulanacağı hususlarını içeren Satış Kontratı gönderildiği ve söz konusu Satış Kontratının davalı şirket tarafından onaylandığı, davacı şirket tarafından davalı şirket adına —————- numaralı 83.400,10 TL mal bedeli 15.012,02 TL KDV olmak üzere toplam 98.412,12 TL tutarlı e-fatura düzenlendiği, e-faturanın sistem üzerinden davalı şirkete gönderildiği, davacının bu faturanın geç ödendiğinden bahisle davalı adına düzenlenmiş 04/09/2018 tarihli ————- olmak üzere toplam 5.788,82 TL tutarlı e-fatura düzenlediği, vade farkı faturasının davalıya gönderildiği, davalı şirketin bu vade farkı faturasına yönelik iade faturası düzenlediği, taraflar arasındaki Satış Kontratında gününde ödenmeyen faturalar için % 3 vade farkı talep edilebileceği belirtilmişse de, 98.412,12 TL bedelli faturanın Satış Kontratına istianeden düzenlenip düzenlenmediğinin belirsiz olduğu, 98.412,12 TL bedelli faturada vade sonu olarak 02/07/2018 olarak yazılmış olup vade farkı faturasının bu faturaya istinaden düzenlenip düzenlenmediğinin de belirsiz olduğu, zira Satış Kontratında gününde ödenmeyen faturalar için aylık %5 + KDV vade farkı uygulanacağı belirtilmişse de 98.412,12 TL x % 5 = 4.920,60 TL olarak hesaplandığı, ancak davacının düzenlediği vade farkı faturasında KDV hariç tutarın 4.905,78 TL olduğu, tutarın uyuşmadığı, bilirkişinin davacı tarafın davalıdan vade farkı faturasına istinaden talepte bulunabileceğine yönelik tespitine itibar edilmediği, davacının bu faturaya istinaden davalıdan vade farkı talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine, davacın takip başlatmakta haksız olsa da kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminat taleplerinin ve diğer talepleri talep edemeyeceği için taleplerin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Davacı tarafın inkar tazminat talebinin reddine,
3-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebi ve diğer taleplerinin reddine,
4-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 133,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,52 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —– esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.