Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/11 E. 2020/55 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/11 Esas
KARAR NO : 2020/55

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2015
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Mahkememiz —– Esas, —–Karar sayılı kararının, İstanbul Anadolu Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesinin —- Karar sayılı kararı ile kaldırılması sonucu Mahkememize gelen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü ‘nün — esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalı şirketin borca yaptığı itirazın haksız olduğunu, dilekçe ekinde sunulan 10 adet faturanın davalı şirketin cari hesap ekstresi özeti ve mutabakat formundan faturalandırılmış toplam borcun 26.07.2013 tarihine kadar — olduğunu, davalı şirketçe yapılan 20.08.2013 tarihli 82.000,00 TL ‘lik ödemenin mahsup edilmesiyle bakiye 23.346,02 TL borcun kaldığını, icra takibinin kalan 23.346,02 TL borç üzerinden ve bu borcun 20.08.2013 tarihinden itibaren 10.11.2013 tarihine kadar olan %11 ticari faiz oranı üzerinden hesaplanan 583,97 TL işlemiş faiz bedelinin de eklenerek toplam 23.929,99 TL üzerinden başlatıldığını, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmamış olduğu anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle, faturalı mal satışından doğan bakiye cari hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali iken ıslah suretiyle alacağa dönüştürülmüş ve mahkememizce yargılama yapılarak davanın ıslah edilen haliyle kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Anadolu Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesinin —– Karar sayılı kararı ile; “… dava dilekçesinde davalı şirketin adresi olarak “—— olarak gösterilmiş, mahkemece bu adrese çıkarılan tebligat, muhatabın adresten taşındığı gerekçesiyle bila tebliğ dönmüştür. Davacı vekili —– tarihli dilekçesinde davalı şirketin sicil adresinin İstanbul —— olarak bildirmiş ve bu adrese tebligat çıkarılmasını istemiştir. Mahkemece bu adrese dava dilekçesi tebliğe çıkarılmış, tebligat bu adreste TK m.21’e göre yapılmıştır.
Mahkemece, dilekçelerin teatisi süresi dolduktan sonra ön incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmiş ve davalının daha önce 21.maddeye göre yapılan adresine ön inceleme duruşma davetiyesi TK m.21’e göre tebliğ edilmiştir. Daha sonra mahkeme HMK’nın 147.maddesi uyarınca davalı adına tahkikat duruşma davetiyesi çıkarmış, bu tebligat, daha önce tebligat yapılan — adresine ulaşmış ve muhatabın adresten ayrıldığı gerekçesiyle bila tebliğ dönmüştür. Bunun üzerine mahkemece tahkikat duruşma davetiyesinin TK m.35’e göre tebliğine karar verilmiş, ancak bu kez tebligat, dava dilekçesinde gösterilmiş olup tebligatın yapılamadığı “—– adresine çıkarılmış ve o adreste 35.maddeye göre tebligat yapılmıştır. Mahkemenin bundan sonra ticari defterlerin ibraz edilmesine ilişkin muhtırayı, defterlerin incelenmesine ilişkin ikinci ara kararını, alınan bilirkişi raporunu, davacı vekilinin rapora karşı beyanlarını içeren dilekçeyi, davacı vekilinin ıslah dilekçesini, bilirkişi ek raporunu hep bu adrese TK m.35’e göre tebliğ etmiştir. Yine gerekçeli kararı da aynı adrese 35.maddeye göre tebliğ etmiştir.
Mahkemece tahkikat bitirildikten sonra HMK’nın 186.maddesine göre davalıya sözlü yargılama duruşması çıkarılmadan dava sonuçlandırılmıştır.
İcra takip dosyasında itiraz dilekçesinde davalının—- adresini gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu adres davalı tarafın kendisinin beyan ettiği adres olmakla birlikte dava dilekçesinin tebliği aşamasında bu adresin terk edildiği tespit edilmiş ve davacının beyan ettiği sicil adresine TK m.35’e göre dava dilekçesi ve ön inceleme duruşması için davetiye tebliğ edilmiştir. Bundan sonra mahkemenin, daha önce tebligat yapılamayan eski adrese tebligat yapması usulsüzdür. Mahkeme TK m.35’e göre tebligat yapacak ise bu tebligatları, dosyada yapılan en son tebligat adresine yapması gerekir. Mahkemece daha önce tebligat yapamadığı adrese 35.maddeye göre tebligat yaparak yasa ve usul hükümlerini ihlal etmiştir.
Davalı şirketin ticaret sicil dosya örneğinin incelenmesinde, davalının icra takibine itiraz ettiği tarih itibariyle sicil adresinin, itiraz dilekçesinde gösterilen —– olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra şirket adresinin —–Gazetesinde yayınlanan kararla———— olarak değiştirildiği anlaşılmaktadır. Dava tarihi olan —- tarihi itibariyle sicil adresinin bu olduğu ve gerek dava dilekçesinin gerekse ön inceleme duruşma davetiyesinin sicil adresine TK m.21 hükümlerine uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bundan sonra çıkan tebligatların adres değişikliği gerekçesiyle iade edilmesi sonucunda mahkemece sicil adresine değil, doğrudan doğruya dava dilekçesinde gösterilen ve hiç tebligat yapılamayan ——— adresine dönülerek TK m.35’e göre tebligatların yapıldığı anlaşılmaktadır. Oysa davalı şirketin —–tarihli —- Gazetesine göre adresinin ——-olarak değiştirildiği ve ilan edildiği, —- tarihli sicil gazetesine göre adresinin——— olarak değiştiği anlaşılmaktadır.
Özetle, ilk derece mahkemesinin tahkikat duruşma davetiyesini, bilirkişi raporlarını, ıslah dilekçesini tebliğ ettiği adres davalı şirketin sicil adresi de değildir.
Tüm bu açıklamalara göre, ilk derece mahkemesince, davalıya hiç tebligat yapılmamış olan, tebliğ tarihleri itibariyle de davalı şirketin sicil adresi olmayan adrese tebligatlar yapılıp yargılama yürütülmek suretiyle davalının HMK’nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılarak yargılama yapılmak üzere dosya mahkememize gönderilmiştir.
Kaldırma kararından sonra ilk duruşmada dava dilekçesi, tensip zaptı, ön inceleme duruşması için yapılan tebligat davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden davalı vekilinin belirtilen tebligatların yeniden yapılması talebinin reddine karar verilmiş, ıslah dilekçesi, bilirkişi raporu, davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik itiraz dilekçesi, ek rapor, davalı vekilinin duruşma sırasında elden tebliğ edilmiştir. Aynı duruşmada davalı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması hususunda ara karar kurulmuştur.
Mahkememizce davalı tarafın defterleri üzerinde inceleme yapılarak alınan mali müşavir ek bilirkişi raporunda özetle; Davalı tarafın 2013 yılı ticari defterlerinin ibraz edildiği, davalı şirketin defterlerine göre 11.11.2013 takip tarihi itibarıyla, davacıya—- borçlu gözüktüğü, davacı tarafın defterlerine göre ise davacının davalıdan– takip tarihi itibariyle 23.346,02 TL alacaklı olduğu, taraflar arasındaki mutabakatsızlığın —–tutarlı olmak üzere 20.973,38 TL (KDV DAHİL) tutarlı faturalardan kaynaklandığı, ancak davalının muavin defter dökümleri ile davacı şirketin BA formlarında bu faturaların kayıtlı olduğu, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle — alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Davalı vekili rapora karşı itiraz dilekçesinde; defterlerin kapanış kayıtlarının yapılmış olduğunu, 2 adet faturanın defterlere müvekkili firmanın muhasebe elemanları tarafından sehven kaydedildiğini, bu konu hakkında davacı şirketi bilgilendirdiklerini, kasım —tarihinde vergi dairesine düzeltme beyanı sunduklarını, ve faturaları mali kayıtlardan çıkardıklarını, mutabakat metninin taraflar arasındaki mali durumu yansıtmaması nedeniyle taraflarınca kabul edilmediğini beyan ederek faturaları sildirdiklerine ilişkin BA formlarını ibraz etmiştir. Bunun üzerine mahkememizce —- düzeltmeye ilişkin düzeltme BA formu istenilerek gelen yazı cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, cari hesabın 10 adet faturadan oluştuğu, Mahkememizce taraf defterlerinin incelendiği, davacı satıcının faturalara konu malı davalıya teslim ettiğini ispat etmesi gerektiği, davacının kendi ticari deftelerine göre — alacaklı görünmekte ise de davalının defterlerinde ise davacı tarafından düzenlenen — nolu ve 32008 nolu fatura dışında diğer 8 adet faturanın kayıtlı olduğu, bu iki adet faturanın ise davalı tarafın muavin defterlerinde kayıtlı olup yine —–Vergi Dairesinden gelen yazı cevabına göre; davalı şirket — ayında davacı şirketten 10 adet belge karşılığı — mal aldığına yönelik bildirimde bulunduğu, daha sonra — yılı temmuz ayına ilişkin bu bildirim hakkında kasım 2013 tarihinde düzeltme yaparak davalı şirketten 8 belge karşılığı KDV hariç — mal bildirimde bulunduğu, her ne kadar davalı taraf— ve — nolu bu faturaları ilk aşamada kendi defterlerine kaydedip vergi dairesine bildirimde bulunmuş olmasına rağmen faturalara karşı itiraz süreleri geçtikten sonra davalı vekilinin ileri sürdüğü şekilde muhasebecilerin sehven faturaları defterlere kaydettiği iddiasıyla vergi dairesine düzeltme beyanı vererek kayıtları sildirmiş olmasının sonucu etkili olmadığı, davalı tarafın bu yöndeki savunmasına itibar edilmediği, ilk aşamada defterlere faturaları kaydetmekle malların teslim edilmiş olduğunu kabul etmiş sayıldığı anlaşılmakla davacının davasını ispat ettiği, davacının davasını alacak davasına dönüştürdüğü ve faturalardan bakiye — alacağın tahsili talep ettiği anlaşıldığından davanın ıslah edilen hali ile kabulü ile 23.346,02 TL’nin dava tarihi olan 22/04/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsiline karar vermek gerekmiştir. Dava, alacak davasına dönüştüğünden işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı talepleri hakkında karar verilmesine gerek görülmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1——- dava tarihi olan 22/04/2015 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı — davacı tarafça peşin olarak yatırılan 289,07 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.305,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan —başvurma, — peşin harç olmak üzere toplam— harcın davalıdan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından istinaf yargılamasından önce yapılan — tebligat gideri ve müzekkere gideri, — bilirkişi ücreti, istinaf yargılamasından sonra yapılan — müzekkere ve posta gideri, —bilirkişi ücreti olmak üzere toplam —yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —-. deki esaslara göre belirlenen—- vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep etmesi halinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.