Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/100 E. 2021/438 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/100
KARAR NO: 2021/438
DAVA: İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/03/2019
KARAR TARİHİ:16/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—— imzalandığını ve bu sözleşme kapsamında anılan —- kullandırıldığını, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, davalıların sözleşmelere aykırı davranarak kullandırılan kredi borcu olan toplamda —- ödemediklerini, borcun ödenmesi yönünde davalılara ihtarname keşide edildiğini ancak buna rağmen ödeme yapmadıklarını, alacağın tahsili amacıyla davalılar hakkında —- dosyası ile takip başlatıldığını, davalıların takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu belirterek davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında mutabakata varılmış bir borç bulunmadığını, davacının talep ettiği alacak miktarı ile müvekkili hesaplarının örtüşmediğini, davacı tarafın fahiş faiz oranıyla haddinden fazla bir borç ortaya çıkardığını, icra takibinde gönderilen icra ödeme emirlerine dayanak hiç bir belge konulmadığını, ödeme emirlerinin hukuka aykırı olduğunu, —–dosyası ile usulsüz ödeme emirlerinin iptali için şikayet yoluna gidildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile İİK 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı mahkememizde açtığı davada —– arasında imzalanan ——- kullandırıldığını, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini, ödeme yapılmayınca davalılar hakkında icra takibine girişildiğini, davalıların takibe itirazının haksız olduğunu belirterek davalıların itirazının iptaliyle takibin devamına ve davalıların %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yan taraflar arasında mutabakata varılmış bir borç bulunmadığını, davacının fahiş faiz oranlarıyla olması gerekenden fazla borç miktarı ortaya çıkardığını belirterek davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin —- günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ile ilk itirazlar incelenmiştir.——- sayılı takip dosyasında davacının davalılar hakkında başlattıkları ilamsız icra takibinde ödeme emrinin davalılara tebliğ edildiği, davalıların takibe süresinde itiraz ettikleri, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ olmadığı, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu belirlenmiştir.
Davalı yanca——sayılı dosyada ——- takip dosyasında başlatılan takipte ödeme emrinin iptali talebiyle dava açıldığı anlaşılmış, geçerli bir ödeme emrinin varlığı dava şartı niteliğinde olduğundan bu davanın kesin hükümle sonuçlanması mahkememiz dosyası yönünden bekletici mesele yapılmıştır.—– sayılı dosyasında davanın reddine ilişkin verilen karar —- tarihinde kesinleşmekle mahkememiz dosyasında—– tarihli duruşmada ön incelemeye devam olunmuş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu sonuca gidilmiştir.
Dosyaya sunulan—- asıl borçlunun dava dışı —-olduğu, sözleşmelerde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla —- yer aldığı, kefalet limitlerinin de— tekabül ettiği görülmüştür. —- taşıdığı anlaşılmıştır. —— bulunmadığı görülmekle şirketin —-kaydı çıkarılmış, önceki unvanın —-dosya içine alınmıştır. Yine asıl borçlu şirketin ——–kayıtlarıda dosyaya alınmış, davalı —-aynı zamanda asıl borçlu şirketin yetkilisi olduğu bu nedenle——— gerek olmadığı tespit edilmiştir.
Davacı yan kullandırılan kredi borcunun ödenmediğini belirterek — tarihinde hesabın kat edildiğini bildiren —— tarihli ihtarnameyi asıl borçlu ile birlikte müşterek borçlu müteselsil kefillere göndermiş, asıl borçluya gönderilen ihtarname —- adresten taşındığı belirtilerek iade edilmiş, müşterek borçlu müteselsil kefil durumundaki davalılara ise — tebliğ olduğu anlaşılmıştır. İhtarname ile ödeme için verilen süre — olup bu durumda davalılar yönünden ——- tarihinde temerrüdün oluştuğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacının takip tarihi itibariyle davalılardan talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının belirlenmesi bakımından bankacılık konularında uzman bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişinin — raporunda sözleşme hükümlerini de değerlendirerek sözleşmenin —–Müşteri, borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredi vadesine bakılmaksızın alacağın muaccel hale geldiği tarihten itibaren ödeme tarihine kadar geçecek günler için temerrüt tarihinde bankaca, borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının —- katı oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder. ” şeklinde düzenlendiğini, sözleşmenin —- göre kredilere fiilen uygulanan akdi faizin değil, borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek faiz oranının —- katı oranında gecikme/temerrüt faizi uygulanacağının kararlaştırılmış olduğu nazara alındığında; —–hesap kredisine fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının —– olduğuna ilişkin somut bir verinin dosyaya sunulmadığını, bu durumda eldeki mevcut verilerden hareketle takip ve dava konusu ——-oranındaki akdi faizin esas alınarak temerrüt faizi belirlediğini, —–alınarak değerlendirildiğinde, temerrüt tarihi itibariyle yıllık —- yüksek akdi faizin dikkate alınması gerektiğini, buna göre —- oranındaki akdi faizin sözleşmenin —– oranında temerrüt faizi hesaplandığını, buna mukabil ödeme emrinde ise —–oranında temerrüt faizi talep edildiğini, dolayısıyla talep edilen temerrüt faiz oranı daha yüksek seviyede olduğu için, tespit edilen temerrüt faiz oranına itibar edilmesinin yerinde olacağını bildirerek hesaplamayı buna göre yaptığı anlaşılmıştır. Bilirkişi ayrıca sözleşmelerde —- bedeli kredisinin davalı kefillerden depo edilmesini istemeyi düzenleyen açık bir şekilde sözleşme hükmü bulunmadığını, bu nedenle davalıların sözleşmesel olarak sorumluluğu olmadığını da açıklamıştır.
Kök bilirkişi raporuna her iki tarafça itiraz edilmiş davacı vekili —- tarihli duruşma ara kararı uyarınca —- tarihli dilekçesi ekinde davacı bankanın takip tarihi itibariyle — uygulanan en yüksek cari faiz oranının —- olduğuna ilişkin ekran görüntülerini sunmuş, bilirkişiden taraf itirazlarının da karşılanması bakımından bukez —- tarihli ek rapor alınmış, bilirkişi—- esas alarak tekrar hesaplama yapmış ve davacının takip tarihi itibariyle talep edebileceği tutarı — olarak tespit etmiştir. Bu miktar içinde takip talebinde yer alan —- masrafının bulunmadığı, davacı vekilinin noter makbuzunu dosyaya ibraz ettiği görülmüştür. Bilirkişi aynı zamanda takip tarihi ile dava tarihi arasında ve davadan sonra yapılan tahsilatları da belirlemiş olup alınan ek rapor hüküm kurmaya yeterli, gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte bulunduğundan mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Yapılan yargılama toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarıyla davacı bankanın dava dışı—- krediler için düzenlenen sözleşmelerde davalıların müşterek borçlu – müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, kefalet sözleşmelerinin geçerli olup davalıların kefalet limitleriyle sınırlı olarak sorumlu oldukları, hesabın kat edilip ihtarnamenin tebliği ile verilen süre sonunda davalıların temerrüde düştükleri, ihtarnameye itiraz edildiğine ilişkin dosyaya hiç bir delil ve beyan sunulmadığı, davacının takip talebinde nakit kredi alacağı yanı sıra, çek sorumluluk bedellerinin deposu yönünden de talep de bulunduğu ancak sözleşmede davalıların çek taahhüt bedeli kredisinin depo edilmesine yönelik sorumluluklarına ilişkin bir düzenleme yer almadığı, bu durumda davacının davalılardan bu yönde talepte bulunamayacağı, bilirkişi ek raporu ile davacının talep edebileceği tutarın denetlenebilir şekilde tespit edildiği göz önünde bulundurularak davanın kısmen kabulüne, takip ve davadan sonra yapılan ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğünce nazara alınmasına ve davalıların itirazında haksız alacağın likit oluşu göz önünde bulundurularak davalıların %20 oranında inkar tazminatına mahkum edilmesine, davacı yanın haksız ve kötü niyetli olduğu ortaya konulamadığından davalıların kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalıların — dosyasında itirazlarının;
— asıl alacak,
— işlemiş akdi ve temerrüt faizi toplamı,

— masraf olmak üzere toplam:
— üzerinden iptaline, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren —- oranında temerrüt faizi yürütülmek suretiyle takibin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla devamına,
Takipten sonra davadan önce — tarihinde yapılan — ile dava tarihinden sonra yapılan —- tutarındaki ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğünce nazara alınmasına,
Fazla talebin reddine,
Hükmedilen tutarın —–tazminatının davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Karar harcı — davacı tarafça peşin olarak yatırılan — ile icra dosyasına yatırılan —harcın mahsubu ile bakiye —- harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan —-harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan — bilirkişi ücreti olmak üzere toplam—-yargılama giderinden davadaki haklılık oranı (%96)gözönünde bulundurularak —- davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —- vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-7155 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A maddesinin 13.fıkrası ve yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca hazine tarafından karşılanan —– ücretinin davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/06/2021