Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/98 E. 2019/239 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/98
KARAR NO : 2019/239

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/01/2018
KARAR TARİHİ : 12/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 04/09/2014 tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesi uyarınca müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin davalının 27/09/2017 tarihli azilnameyle sözleşmeyi feshine kadar poliçe ve sair ürünlerin satışının arzu edilen seviyeye getirilmesi için büyük bir emek ve çaba sarfettiğini, sözleşmenin feshiyle ticari beklentilerinin boşa çıktığını, elde etmeyi planladığı menfaatlerden mahrum kalarak maddi ve manevi zarar gördüğünü, sözleşme süresince davalı için müşteri çevresi yarattığını, sözleşmenin feshinden sonra da davalının büyüyen ve güçlendirilen bir müşteri portföyü ile doğrudan yahut yeni acentesi vasıtasıyla ilişkilerini sürdürebileceğini, müvekkilinin davalıya sağladığı bu menfaat karşılığının denkleştirme bedeli olarak hesaplanıp davalıdan tahsilini talep ettiklerini, ayrıca müvekkilinin haksız fesih nedeniyle ticari itibar kaybına uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000 TL.maddi tazminat ve 1.000 TL.manevi tazminatın haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında 04/09/2014 ve 01/07/2016 tarihli acentelik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 9.2 maddesi uyarınca haklı sebeplerle feshedildiğini, bu madde de acentenin üretim yetersizliği, haksız rekabet teşkil eden eylemleri, teknik zarar ve mutabakatsızlığın süreklilik arzetmesi hususlarının fesih nedeni olarak sayıldığını, davacı acentenin üretim performansının yetersiz olması nedeniyle müvekkili tarafından yazılı bildirimlerde bulunulduğunu ancak üretim hedeflerinin istenilen düzeye çıkartılamadığını, hedeflerin çok altında kaldığını, davacının tekliflerin yüksek verildiği, komisyon oranlarının tek taraflı düşürüldüğü iddialarını kabul etmediklerini, acenteye özel komisyon oranı indirimi yapılmadığını, ayrıca davacının müvekkilinden onay almadan başka sigorta şirketlerine de acentelik yaptığını, sözleşmenin 3.2 maddesine aykırı davrandığını, sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğini, bu nedenle denkleştirme tazminatı talep edilemeyeceğini, acentelik sözleşmesinin 10.3 maddesi uyarınca acentenin tazminat talep etme süresinin 30 gün olarak kararlaştırıldığını, davacının bu süreyi geçirdiğini, sözleşme ilişkisi sonrasında davacıdan ötürü önemli menfaatler elde edilmesinin de söz konusu olmadığını, manevi tazminat talebini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak TTK 122.maddesinde düzenlenen denkleştirme tazminatı talebi ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 11/09/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma faaliyetinden sonuç alınamadığından uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesi dosya içine konulmuş, davalının davacıya gönderdiği Beşiktaş ——.Noterliğinin 27/09/2017 tarih 14132 yevmiye no.lu azilnamesiyle taraflar arasındaki acentelik sözleşmesini feshettiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Davacı, davalı tarafça acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, davalının poliçe ve ürünlerinin satışını temin için büyük çaba sarfettiğini, davalı için bir müşteri çevresi yarattığını, davalının markasına bağlı kaldığını, varolan müşteri çevresiyle olan ilişkilerini güçlendirdiğini, fesih ile davalının yaratılan yahut büyütülen bu müşteri portföyünün doğrudan yahut yeni acentesi vasıtasıyla kullanıp menfaat ilişkisini sürdüreceğini ileri sürerek denkleştirme tazminatı talebinde bulunmaktadır. Davacının taleplerinin değerlendirilmesi bakımından davacı ve davalı şirkete ait ticari defter ve dayanak kayıtlar üzerinde bilirkişi incelmesi yapılmasına karar verilmiş, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan raporda davacının denkleştirme tazminatı talebinin dayanağı olgularının davacı ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinden anlaşılamadığı bilirkişi tarafından ifade edilmiştir.
Davalı yanın ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde de aynı yönde inceleme yapılmasına karar verilmiş, verilen kesin süreye rağmen davacı tarafça bilirkişi ücretinin yatırılmadığı görülmüştür.
TTK 122.maddesi uyarınca taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra davacı acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde davalının bu müşterilerden önemli menfaat elde etmesi, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak davacı tarafından işletmeye kazandırılan müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etseydi elde edeceği ücret isteme hakkını kaybetmesi ve her somut olayın özelliği ve şartları değerlendirildiğinde tazminatın ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesi hallerinde denkleştirme tazminatı ödenmesi mümkündür. Ancak, acentenin kusuru sebebiyle sözleşme haklı sebeple feshedilmiş ise denkleştirme tazminatı talep edilemeyecektir. Davalı taraf sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini, davacı taraf ise feshin haksız olduğunu ileri sürmektedir. Davalı tarafın ileri sürdüğü fesih sebeplerinin denetlenmesi, feshin haklılığının tartışılabilmesi ve denkleştirme tazminatının koşullarının varlığı ancak davalı yanın ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde yapılacak incelemeyle ortaya çıkacak hususlar olup bu hususlarda yapılacak bilirkişi incelemesi için davacı vekiline sonuçları da hatırlatılmak suretiyle verilen kesin süre içinde ücret yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yapılamamıştır. Ara kararı uyarınca davacı taraf davalı yanın ticari defter ve dayanak kayıtları dayanmaktan ve bu defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması talebinden vazgeçmiş sayıldığından dosyada mevcut deliller itibariyle ispatlanamayan maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 444,02 TL harçtan mahsubu ile bakiye 399,62 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —— deki esaslara göre maddi tazminat istemi yönünden belirlenen 3.000,00 TL nin, ve manevi tazminat istemi yönünden belirlenen 2.725,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 14,00 TL.yargılama giderinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
8-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.