Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/820 E. 2019/646 K. 18.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/820 Esas
KARAR NO : 2019/646
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/07/2018
KARAR TARİHİ: 18/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın uluslararası taşımacılık işiyle iştigal ettiğini, davalı müvekkili firmaya ticaretini yaptığı malların taşıtılması işini verdiğini, bu doğrultuda müvekkili firma davalının mallarını taşıdığını, bu hususun fatura ile alacaklandırıldığını, davalı şirketin fatura bedelini süresinde ödemediğini, müvekkilinin başvurularını da karşılıksız bıraktığını, davalı şirkete ——.Noterliği’ni—— gün ve———- yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, ihtarname ——- tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiğini, ödemenin gerçekleşmediğini, davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu 20.İcra Müdürlüğü’nün———- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçlu şirkete 7 örnek ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrini alan borçlu şirket süresi içinde kötü niyetli bir şekilde ve tamamen borcu ödemeyi geciktirmeye yönelik itirazda bulunduğunu, %20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini, haksız ve mesnetsiz itirazın iptalini, takibin devamını, alacağını faizi ile birlikte tahsilini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket yetkilileri 30.01.2018 tarihinde mail vasıtasıyla yükleme işi üzerine anlaştıklarını, 31.01.2018 tarihinde yükleme yapılıp, navlunun 7 gün içerisinde teslim konusunda karşılıklı mutabakata vardıklarını, 31.01.2018 tarihli taşıma sözleşmesi davacı şirkete gönderildiğini, davacı şirket yetkililerince sözleşme içeriğine itirazda bulunmadıklarını, yükleme yapıldığını, sözleşmenin 7.maddesi gereğince” belirtilen transit (taşıma) sürenin aşımı halinde gelebilecek reklamasyon ve/ veya tazminat talep ve kesintilerini bu anlaşma ile taşıyan üstlenmiştir, Progreen’ in bu kalemlerle ilgili faturasını aldıktan sonra fatura bedelini en geç 7 gün içinde ödemeyi peşinen kabul eder” davacı şirketçe sözleşmeye uygun olarak navlun faturası kesildiğini, teslimat 07.02.2018 tarihinde teslim olması gerekirken 14.02.2018 tarihinde gerçekleştiğini, alıcı firmanın kaşeleyip imzaladığını, müvekkili şirket davacı şirketin geç teslimatı sebebiyle alıcı şirkete yaşanan gecikmeden ötürü 300 Euro gecikme bedeli ödediğini, söz konusu bedeli de davacı ile yapılan taşıma sözleşmesinin 7.maddesi gereğince davacı şirketten rücu etmek mecburiyetinde kaldığını, davacı şirket taahhüt etmiş olduğu zamanda teslimatı gerçekleştirmediğini, müvekkilini müşterisine karşı zor durumda bıraktığını, hem de gecikme bedeli ödemesine sebebiyet verdiğini, davacının sözleşmeye aykırı davrandığını, davanın reddini, % 20′ den az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
İstanbul Anadolu 20.İcra Müdürlüğünün———- sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine 19/03/2018 tarihli 1.200,00 Euro bedelli faturaya dayalı 1.618,71 TL asıl alacak, 159,12 TL ihtar tutarı olmak üzere toplam 1.777,83 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde borca itirazlarını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Mahkememizce bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; davacı taşıyıcının fiilen icra ettiği çekişmesiz olan uluslararası karayolu taşıma işine ilişkin 1.200,00 Euro’luk navlun ücretinden kaynaklanan “300,00 Euro’luk” bakiye alacağının karşılığını (takibe konu edilen asıl alacak miktarı 07.06.2018 Tarihli TCMB Bülten No:2018/111’deki € efektif satış kuruyla [300,-€ x 5,3957t=] 1.618,71 TL. olarak belirtilmiş ise de; takip tarihi itibariyle TCMB Bülten No:2018/118’dekı Euro efektif satış kuruyla 300,00 Euro”nun karşılığı [300,x 5,3399 t.=] 1.601,97 TL. yaptığından) “1.601,97 TL. olarak” davalı taraftan talep edebileceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamından, davanın, uluslararası karayolu taşıma işinin faturaya bağlı navlun ücretinden kalan 300,00 Euro luk bakiyesinin ve ihtar masrafının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalı vekilinin, davacının üstlendiği taşıma işini gecikmeli olarak tamamlayabildiğini, 31.01.2018’de teslim aldığı yükü alıcısı emrine kararlaştırılan 7 günlük taşıma süresine göre 07.02.2018’de teslim etmesi gerektiği halde iki katı sürede ancak 14.02.2018’de teslim edebildiğini, bu gecikme yüzünden müvekkilinin yükün alıcısına 300,00 Euro gecikme bedeli ödemek zorunda kaldığını, davacı ile müvekkili arasında yapılan taşıma sözleşmesine göre transit sürenin aşılması sebebiyle davalıya yansıtılan reklamasyon ve/veya tazminat taleplerini davacı taraf üstlendiğinden müvekkilinin somut olayda ödemek zorunda kaldığı bedeli tarafların yaptıkları sözleşmenin 7. Maddesine dayanarak davacıdan rücuen talep edebileceğini, bu nedenle de davacının davalıdan dava konusu taşıma işine ilişkin olarak herhangi bir alacağı kalmadığını ileri sürdüğü, taraflar arasında uluslararası karayolu taşıma işinden kaynaklanan üst/alt taşıyıcı ilişkisi bulunduğu, bu ilişki çerçevesinde davacının alt taşıyıcı olarak 1.200,00 Euro navlun ücreti karşılığında davalıdan aldığı; “2.178 kiloluk 10 kap eşyanın ———- ———–taşınması işini———- plakalı araçla ifa edildiği ve “sevkiyat sürecinin 14.02.2018 tarihinde tamamlandığı” konularında her hangi bir çekişmenin olmadığı, davacı ile davalı arasındaki ihtilafın; taşıma belgesine (CMRye) herhangi bir meşruhat konulmadan alıcısı emrine 14.02.2018 tarihinde teslim edilen (54 sayılı —–kapsamındaki) yük için, davalı şirketin; “dava dışı gönderen Airmarco’nun 03.04.2018 tarihinde gecikmeyle ilgili olduğu için keşide ettiğini” öne sürdüğü 300,-Euro luk (“fark faturası” açıklamasıyla; karşılığının tahsil edildiğine karine teşkil edecek şekilde, kapalı olarak düzenlenen ——— tarih——— sayılı) faturaya dayanarak, davacının fiilen icra ettiği uluslararası karayolu taşıma işinin 1.200,-Euro olarak kararlaştırılan navlun ücretinden, “taşıma işinin öngörülen sürede tamamlanamadığını gerekçe gösterip” kesinti yapıp yapamayacağı; “300,00 Euro’luk farkı dava konusu olayda üst (ya da akdi) taşıyıcı konumunda olan davalının alt taşıyıcısı konumundaki davacıya yansıtıp yansıtamayacağı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Uluslararası karayolu taşıma işinin tabi olduğu ——Konvansiyonunun uygulanması bakımından; taşıyıcı, çalıştırdığı kişilerin ve taşımanın yapılması için hizmetlerinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri sırasında hareket ve ihmallerinden (——-md.3); keza taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtlardan, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut ta çalışanlarının hata ve/veya ihmallerinden dolayı (——-md.17/3) sanki bu hareket ve ihmalleri kendisi yapmış gibi sorumludur. Ayrıca taşıyıcı {ister belli bir ücret karşılığında yükü kendi taşısın, ister alt taşıyıcıya taşıtsın); Konvansiyonda öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıdığı (ya da ait taşıyıcıya taşıttığı) eşyayı varma yerinde “teslim aldığı haliyle” alıcısı emrine veya onun temsilcisine teslim borcunu üstlendiği gibi yükün güzergâh üzerinde yaptığı aktarmalar dâhil olmak üzere taşıma süresi içerisinde eşyayı gözetim sorumluluğunun da altındadır ve kural olarak yükleme yerinden varış mahalline kadar taşıdığı eşyaya gelecek zararlardan mesuldür (——–md.17/1).
Hal böyle olmakla birlikte, ister üst taşıyıcı (somut olay bakımından davalı) taşıma sorumluğunu üstlendiği eşyayı kendi taşısın, ister alt taşıyıcıya (olayımızda davacıya) taşıtsın, taşınan eşyada “ziya ve hasar” oluşmasından doğan sorumluluk ile “taşımanın geç yapılmasından” kaynaklanan sorumluluk birbirinden farklı kavramlar olduğundan; bu sorumluluklar (tam metni dava dosyasına sunulan) ——-Konvansiyonu nun ayrı maddelerinde açıklanmış ve hüküm altına alınmıştır; dolayısıyla da somut olayda Konvansiyon’un, “taşıyıcının gecikmesi halinde üzerine düşen mesuliyeti düzenleyen hükümlerinin” (özellikle de ——- md.19, —–md.23/5 ve ——-md.30/3’deki düzenlemelerin) gözetilmesi yerinde olacaktır.
Bu bağlamda -Konvansiyonu’nun 19. Maddesi “Yük kararlaştırılan zaman limiti içinde teslim edilmemiş ise veya kararlaştırılmış zaman limiti olmadığı hallerde, taşımanın normal süresi ve özellikle parçalı yüklerde tüm yükü bir araya getirmek için gerekli zaman, gayretli bir taşımacıya gerekli zamanı geçiyorsa teslimde gecikme var demektir.” şeklinde düzenlenmiş olup; 23/5.maddesi de “gecikmenin zarara neden olması halinde taşıyanın navlun ücretiyle sınırlı olarak sorumlu bulunduğunu” hükme bağlamıştır. ——–sisteminde (taşımacılar, alt/üst taşıyıcı olarak ——-Md.40 hükmüne göre kendi aralarında bağlayıcı bir takım şartlan serbestçe kararlaştırabilseler de) gönderen ile taşıyıcının (olayımızda davalı üst taşıyıcı ile dava dışı gönderen Airmarco’nun) kendi aralarında gecikmeye yönelik ayrıca bir cezai şartı kararlaştırmış olması ve bu şarta göre navlun ücretinden kesinti yapılması ise (somut olayda davalı ile Airmarco arasında bu yönde bir anlaşma bulunmamakla birlikte; olsa bile) “tarafların borçlarının ağırlaştırılamayacağı ilkesine ters düşeceğinden” ——-Konvansiyonu’nun 41.maddesi hükmü nazarından geçersizlik yaptırımı ile karşılaşır.
—–Konvansiyonuna bağlı uluslararası karayolu taşımalarında, taşıma işi gecikmeli de olsa gerçekleştirilmiş ise (ki somut olayda gerçekleştirilmiş olduğu çekişmesizdir) navlun ücretinden kesinti yapılamayacak; “gecikmenin zarara sebep olduğunun kanıtlanmış olması şartına bağlı olarak” (taşıyıcının ——-md.29’a göre mesuliyetine sınırlama getiren haklardan istifade edemeyecek seviyede ağır kusurlu olmadığı durumlarda ki olayımızda davacının ağır kusurlu olduğuna dair bir iddia öne sürülmüş değildir) taşıyıcının navlun ücretini geçmemesi kaydıyla ——md.23/5 hükmüne göre “tazminat ödemesi” gündeme gelebilecektir. —-Konvansiyonunda, taşıyıcının gecikme halinde, hak sahibinin zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlaması şartına bağlı olarak taşıma ücretiyle sınırlı kalmak kaydıyla sorumlu tutulabileceği zararın niteliği ve niceliği özel olarak düzenlenmediğinden, gecikmeden doğan fiili zarar tespitinin; “şayet gecikme olmasaydı hak sahibinin malvarlığının bulunacağı durum ile geç teslim sonrasında bulunduğu durum arasındaki negatif farkın” baz alınarak yapılması mümkündür.
Ancak, taşımanın kararlaştırılan (veya güzergâh için makul sayıiabiien) sürede tamamlanamaması halinde dahi (somut olayda davacının davalıya “tasıma isini hangi şartlarda teyit ettiğini bildirdiği” 30.01.2018 tarihli anlaşma metninde “süre olmadığı” gibi taşıma süresinin aşılması durumunda reklamasyon bedeli veya tazminat taleplerini davacının üstlenmeyi kabul ettiğine dair bir kayıt da mevcut olmamakla birlikte; ————– arası karayolu sevkiyatı için mevsim, hava ve yol şartlarına, güzergâh trafiğine ve gümrük geçişlerindeki yoğunluklara bağlı olarak benzer türdeki yüklerin taşıma işinin 6-8 gün civarındaki makul transit süresinde tamamlanamamasına bağlı) gecikmenin “tazminatı doğuracak türde bir zarara sebep olduğunun” soyut iddialarla (veya somut olay bakımından 14.02.2018’de alıcısına çekincesiz teslim edilen yük için gönderenin davalı üst taşıyıcıya 03.04.2018 tarihinde “fark faturası” açıklamasıyla keşide ettiği faturanın miktarına göre) değil denetime elverişli verilerle kanıtlanması ve gecikmenin “zarara sebep olduğu ile ilgili olarak taşıyana 21 gün içinde yazılı bildirimde bulunulması” gerekir. Aksi takdirde (“Yük alıcının kullanımına verildiği tarihten sonraki 21 gün içinde durum yazılı olarak taşımacıya bildirilmemiş ise, teslimdeki gecikmeler için tazminat ödenmez.” hükmünü havi) —md.30/3’e göre taşıyıcıdan gecikmeye bağlı zarar için tazminat talep hakkı ortadan kalkar.
Bu bağlamda, dava konusu yükün, taşıma belgesine herhangi bir meşruhat konulmadan alıcısı emrine çekincesiz olarak teslim edildiği 14.02.2018 tarihinden sonraki 21 gün içerisinde yani 08.03.2018 tarihine kadar taşınan malın gecikmeli olarak teslim edilmesi yüzünden (somut olayda mutat taşıma süresi aşılmış ve nakliye süreci gecikmeli olarak tamamlanabilmiş ise de; “geciken süreye” bağlı olduğu için) tazmini gereken zarar oluştuğuna dair, dava dosyasında; “üst taşıyıcı olarak davacıya ya da alt taşıyıcısı konumundaki davalıya —md.30/3’de öngörülen ihbarın yapıldığını tevsik eden” denetime elverişli herhangi bir bilgi/belge olmadığı gibi, dava dışı gönderen Airmarco tarafından, davalı üst taşıyıcıya “teslimattaki gecikme için” keşide edildiği öne sürülen ve 03.04.2018 tarihinde (yani dava konusu yükün alıcısı emrine çekincesiz olarak teslim edildiği 14.02.2018’den 48 gün sonra) “fark faturası” açıklamasıyla düzenlenen fatura tutarı olan 300,-Euro nun, “taşıma süresindeki gecikmenin yarattığı ne tür zararla” ilgili olduğu da belli değildir.
Bu bilgiler ışığında CMR Konvansiyonunun 19, 23 ve 30. maddelerindeki düzenlemelere göre, davalının; “fark faturası” açıklamasıyla “dava dışı gönderenin” yansıttığı bir bedele dayanarak, “davacının ifa ettiği ve gecikmeli de olsa çekincesiz olarak tamamladığı” uluslararası karayolu taşıma işinin navlun ücretinden, 300,00 Euro tutarında kesinti yapamayacak olması nedeniyle davacının bakiye navlun alacağını davalıdan talep edebileceği, bilirkişi tarafından yapılan Euro hesabının ———– verilerine uygun olması nedeniyle davacının takip tarihi itibariyle 300,00 Euro karşılığı 1.601,97 TL alacağının bulunduğu, yine davacı taraf davalıya göndermiş olduğu ihtarnameye ilişkin 159,12 TL’lik makbuzu sunduğundan bu bedeli de davalıdan talep edebileceği, davacı tarafın icra takibinde Euro olarak talep de bulunmadığı, takip tarihindeki kura göre alacağını TL olarak talep ettiğinden taleple bağlı kalınarak TL üzerinden karar verilmesi gerektiği, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu 20.İcra Müdürlüğünün ———- esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 1.601,97 TL asıl alacak, 159,12 TL ihtar tutarı olmak üzere 1.761,09 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren davacının talebi doğrultusunda yasal faiz işletilmesine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın inkar tazminat talebinin reddine, davacı takip başlatmakta haksız olmadığından şartları oluşmayan davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının İstanbul Anadolu 20.İcra Müdürlüğünün ———— esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 1.601,97 TL asıl alacak, 159,12 TL ihtar tutarı olmak üzere 1.761,09 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, bakiye talebin reddine,
2-Alacak yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminat talebinin reddine,
3-Davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine,
4-Karar harcı 120,31 TL davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 84,41 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 71,80 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 83,00 tebligat ve müzekkere gideri, 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 483,00 TL yargılama giderinin kabul-red oranları gözetilerek 478,46 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.761,09 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Reddedilen kısım miktar itibariyle çok düşük olduğundan takdiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/06/2019