Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/765 E. 2020/220 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/765 Esas
KARAR NO : 2020/220

DAVA : Menfi Tespit ( Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2018
KARAR TARİHİ : 11/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı —– firmasıyla müvekkili Şirket arasında yapılan sözleşme uyarınca edimlerin ifa edildiğini, bu sözleşmenin toplam bedelinin 1.550.000 USD.olup sözleşmenin 4.maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %40’ı tutarında 620.000 USD.bedelli avans teminat mektubu karşılığı peşin ödeme ve sözleşme bedelinin %10’u tutarında 155.000 USD.bedelli teminat mektubu verilmesinin kararlaştırıldığını, dava dışı firmanın ortağı olduğu ——-direk muhabiri olan bankanın —— olduğu bildirilerek teminat mektuplarının bu bankadan alınmasının istendiğini, talep üzerine ——— müracaat edildiğini ve ihracat bedellerinin davalı banka üzerinden yapılması kaydıyla komisyonsuz olarak teminat mektuplarının alındığını, avans teminat mektubunun geçerlilik süresinin 07/01/2013 tarihi olduğunu, sözleşmenin ifasından sonrasına ilişkin olarak 12 aylık bir nevi tekeffül için alınan ——- bankasına gönderildiğini, bu teminat mektubunun da 20/12/2013 tarihine kadar geçerli olduğunu, imalat kalemlerinin ihracının gerçekleşmesi üzerine—— tarihinde hesaplarına 875.000 USD.nin dava dışı firma tarafından gönderildiğini ve avans teminat mektubunun fonksiyonunun sona erdiğini, ihracatın gerçekleşmesi ve sözleşme bedelinin kısmen ödenmesi nedeniyle teminat mektubunun ——- istenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine davalının iki kez iade için talepte bulunduğunu, bu arada ——–iç savaş çıkmasına rağmen sözleşme gereğinin tamamen yerine getirildiğini ve sözleşme bedelinin de süreç içinde dava dışı firma tarafından ödendiğini, bu aşamada sözleşmenin esasıyla ilgisiz bir konuda dava dışı firma tarafından niza çıkarılarak teminat mektuplarının iadesine engel olunduğunu, uyuşmazlığa ilişkin olarak tahkim yargılamasının sürdüğünü, davalı tarafından 04/05/2015 tarihli ihtarname gönderilerek avans teminat mektubu için komisyon talep edildiğini, bu ihtarnameye söz konusu teminat mektubunun süresinin dolduğu, dava dışı firma tarafından paranın gönderildiği bu yüzden işlevsiz kaldığı, tahsilinin mümkün olmadığı ve komisyonsuz olarak düzenlendiği belirtilmek suretiyle cevap verildiğini, bu arada davalı bankanın iflasına karar verildiğini ve iflas idaresi tarafından bu kez hesabın kat edildiği belirtilerek 27/04/2018 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, 620.000 USD bedelli vadeli avans teminat mektubu için riskin yani işin yapılmadığına dair kayıt içeren bir ödeme talebinde bulunulmadığı gibi açılmış bir davada olmadığını, öte yandan süresinin dolduğunu, bu nedenle teminat mektubu bedelinin ödenmesi yükümlülüğünün sona erdiğini, davalının bu teminat mektubu için talepte bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, 155.000 USD.tutarlı teminat mektubunun ise montaj ve kesin kabul sonrası geçerliliğini yitireceğinin teminat mektubunda belirtildiğini, süresinin dolmasıyla otomatik olarak geçersiz sayıldığını, tahkim süreci nedeniyle davalı bankanın ısrarı üzerine bu mektup yönünden birkaç kez uzatma yapıldığını, ancak davalının da teminat mektubunun niteliği ve süresinin dolmuş olması nedeniyle ödeme yükümlülüğü kalmadığını bildiğini, her iki teminat mektubunun karşılığının ödenmesini istemek için hiçbir hukuki neden bulunmadığını belirterek teminat mektuplarının hükümsüzlüğüne ve bu teminat mektupları nedeniyle kat ihtarıyla ödenmesi istenen tutardan ötürü davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; teminat mektuplarının hükümsüzlüğü için müvekkili aleyhine dava açılamayacağını, 155.000 USD.bedelli teminat mektubunun süresinin davacının talebi üzerine 20/12/2016 tarihine kadar uzatıldığını, mektup vadesi içinde muhatap tarafından gönderilen 05/12/2016 tarihli mesaj ile davacının sorumluluğunu yerine getirmediğinden bahisle mektup bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, aynı zamanda lehtar tarafından mektup vadesinin 20/12/2017 tarihine kadar uzatılması halinde tazmin talebinin geri çekileceğinin de bildirildiğini, —- gönderilen cevap ile bankanın faaliyet izni kaldırıldığından tazmin talebinin yerine getirilemeyeceğinin bildirildiğini, bu yüzden ödeme yapılamadığını, 155.000 USD.tutarlı teminat mektubuyla ilgili olarak davacının müflis bankaya borçlu olduğunun kabulü gerektiğini,—- tarafından gönderilen iki ayrı mesajla 620.000 USD.bedelli mektupla ilgili teslim edilen mallar nedeniyle davacının edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediğini, bu yüzden uyuşmazlığın tahkime taşındığını belirterek mektuba ilişkin ibra verilmeyeceğinin bildirildiğini, bu yüzden risk çıkışı yapılamadığını, vade bitimi nedeniyle risk çıkışı yapılıp yapılamayacağının tartışmalı olduğunu, öte yandan teminat mektubunun ——-durumun belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davacılardan —— firması arasında yapılan sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirdiğini, bu sözleşmenin toplam bedelinin 1.550.000 USD.olup sözleşmenin 4.maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %40’ı tutarında 620.000 USD.bedelli avans teminat mektubu karşılığı peşin ödeme ve sözleşme bedelinin %10’u tutarında 155.000 USD.bedelli teminat mektubu verilmesinin kararlaştırıldığını, dava dışı firmanın ortağı olduğu ———– direk muhabiri olan bankanın —– olduğu bildirilerek teminat mektuplarının bu bankadan alınmasının istendiğini, talep üzerine —— müracaat edildiğini ve ihracat bedellerinin davalı banka üzerinden yapılması kaydıyla komisyonsuz olarak teminat mektuplarının alındığını, avans teminat mektubunun geçerlilik süresinin 07/01/2013 tarihi olduğunu, sözleşmenin ifasından sonrasına ilişkin olarak 12 aylık bir nevi tekeffül için alınan 155.000 USD.bedelli teminat mektubunun da ——– gönderildiğini, bu teminat mektubunun da 20/12/2013 tarihine kadar geçerli olduğunu, imalat kalemlerinin ihracının gerçekleşmesi üzerine 02/01/2013 tarihinde hesaplarına 875.000 USD.nin dava dışı firma tarafından gönderildiğini ve avans teminat mektubunun fonksiyonunun sona erdiğini, ihracatın gerçekleşmesi ve sözleşme bedelinin kısmen ödenmesi nedeniyle teminat mektubunun ———— istenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine davalının iki kez iade için talepte bulunduğunu, bu arada —– çıkmasına rağmen sözleşme gereğinin tamamen yerine getirildiğini ve sözleşme bedelinin de süreç içinde dava dışı firma tarafından ödendiğini, bu aşamada sözleşmenin esasıyla ilgisiz bir konuda dava dışı firma tarafından niza çıkarılarak teminat mektuplarının iadesine engel olunduğunu, uyuşmazlığa ilişkin olarak tahkim yargılamasının sürdüğünü, davalı tarafından 04/05/2015 tarihli ihtarname gönderilerek avans teminat mektubu için komisyon talep edildiğini, bu ihtarnameye söz konusu teminat mektubunun süresinin dolduğu, dava dışı firma tarafından paranın gönderildiği bu yüzden işlevsiz kaldığı, tahsilinin mümkün olmadığı ve komisyonsuz olarak düzenlendiği belirtilmek suretiyle cevap verildiğini, bu arada davalı bankanın iflasına karar verildiğini ve iflas idaresi tarafından bu kez hesabın kat edildiği belirtilerek 27/04/2018 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, 620.000 USD bedelli vadeli avans teminat mektubu için riskin yani işin yapılmadığına dair kayıt içeren bir ödeme talebinde bulunulmadığı gibi açılmış bir davada olmadığını, öte yandan süresinin dolduğunu, bu nedenle teminat mektubu bedelinin ödenmesi yükümlülüğünün sona erdiğini, davalının bu teminat mektubu için talepte bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, 155.000 USD.tutarlı teminat mektubunun ise montaj ve kesin kabul sonrası geçerliliğini yitireceğinin teminat mektubunda belirtildiğini, süresinin dolmasıyla otomatik olarak geçersiz sayıldığını, tahkim süreci nedeniyle davalı bankanın ısrarı üzerine bu mektup yönünden birkaç kez uzatma yapıldığını, ancak davalının da teminat mektubunun niteliği ve süresinin dolmuş olması nedeniyle ödeme yükümlülüğü kalmadığını bildiğini, her iki teminat mektubunun karşılığının ödenmesini istemek için hiçbir hukuki neden bulunmadığını belirterek teminat mektuplarının hükümsüzlüğüne ve bu teminat mektupları nedeniyle kat ihtarıyla ödenmesi istenen tutardan ötürü davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı iflas idaresi teminat mektubunun hükümsüzlüğünün kendilerine karşı ileri sürdürmeyeceğini, 155.000,00 USD bedelli teminat mektubunun süresinin davacının talebi üzerine 20/12/2016 tarihine kadar uzatıldığını, mektup vadesi içinde muhatap tarafından gönderilen 05/12/2016 tarihli mesaj ile davacının sorumluluğunu yerine getirmediğinden bahisle mektup bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, aynı zamanda lehtar tarafından mektup vadesinin 20/12/2017 tarihine kadar uzatılması halinde tazmin talebinin geri çekileceğinin de bildirildiğini, —– gönderilen cevap ile bankanın faaliyet izni kaldırıldığından tazmin talebinin yerine getirilemeyeceğinin bildirildiğini, bu yüzden ödeme yapılamadığını, 155.000 USD.tutarlı teminat mektubuyla ilgili olarak davacının müflis bankaya borçlu olduğunun kabul gerektiğini, —– tarafından gönderilen iki ayrı mesajla 620.000 USD.bedelli mektupla ilgili teslim edilen mallar nedeniyle davacının edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediğini, bu yüzden uyuşmazlığın tahkime taşındığını belirterek mektuba ilişkin ibra verilmeyeceğinin bildirildiğini, bu yüzden risk çıkışı yapılamadığını, vade bitimi nedeniyle risk çıkışı yapılıp yapılamayacağının tartışmalı olduğunu, öte yandan teminat mektubunun —–tabi olması nedeniyle —- Hukuku’ndaki durumun belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf davalı banka iflas idaresi tarafından gönderilen hesabın kat edildiğine ilişkin 27/04/2018 tarihli ihtarname ile talep edilen tutardan ötürü davalı iflas idaresine borçlu olmadığını tespiti ve teminat mektuplarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmektedir.
—— tarihli kararları doğrultusunda —- kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107.maddesi uyarınca faaliyet izninin kaldırıldığı ve bu kararın 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı, Fon Kurulu’nun 22/12/2016 tarihli kararı ile 5411 sayılı Yasanın 106/3 maddesi uyarınca bankanın doğrudan iflasının mahkemeden talep edilmesine karar verildiği ve İstanbul —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —–esas sırasında açılan davada ——-Karar sayılı karar ile 5411 sayılı Yasanın 106.maddesi uyarınca —- ——.—– iflasına karar verildiği anlaşılmıştır.
5411 sayılı Yasanın 106/5 maddesinde “Fon bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İİK’nun 166,218,219,234,236,249,251,254 maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplantısı, iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder.” hükmü yer almaktadır.
Diğer yandan “—————– taşıyan —– uyarınca iflasına karar verilen bankaların iflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. 5411 sayılı Yasanın 110.maddesinin yollaması ile 106/5 maddesi gereğince 1.Alacaklılar toplantısı yerine kaim olmak üzere ilgili Yönetmeliğinin 20.maddesi gereğince iflas tasfiyesinin yürütülmesi bakımından —- tarihli —- sayılı kararı ile müflis bankanın iflas idare memuru adaylarının isimlerinin belirlendiği, İstanbul —–. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ——– karar sayılı kararı ve İstanbul ——. İcra Hukuk Mahkemesi’nin —– karar sayılı kararı ile, Fon tarafından önerilen 3kişinin iflas idare memuru olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere iflas idare memurlarının tamamı —–gösterdiği adaylardan oluşmaktadır. Müflis ———iflas tasfiyesi 5411 sayılı Yasanın 106.maddesi ve ilgili Yönetmelik çerçevesinde — tarafından yürütülmekte olup, ——— Bankacılık Kanunu 106/5 maddede tanınan yetkiye istinaden atadığı iflas idare memurları tarafından alınan tüm kararların —— Bankacılık Kanunu uyarınca kanundan aldığı kamusal yetki ve görev kapsamında kamu gücüne dayanarak tesis ettiği idari nitelikte bir işlem olduğu kabul edilmelidir.
Uyuşmazlık Mahkemesinin —– karar sayılı kararında —–düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin ———- tarihli kararında ise idare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerin, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların çözümünün idari yargının görev alanında bulunduğu, 5411 sayılı Kanunun 111.maddesinden de anlaşılacağı üzere —–, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiğine yer verilerek, 5411 sayılı Kanunun 111.maddesi göz önünde tutulduğunda, —- işlemlerine karşı açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır. Açıklanan gerekçelerle davanın idari işleme karşı açılan bir dava olduğu, davaya bakmaya idari yargının görevli olduğu sonucuna varıldığından HMK 114/1-b maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolu caiz olmadığından idari yargı görevli olduğundan dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Karar harcı 54,40 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 62.379,71 TL harçtan mahsubu ile bakiye 62.325,31 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.