Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/751 E. 2021/698 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/751 Esas
KARAR NO : 2021/698

DAVA : Sigorta (Yangın Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/06/2018
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Yangın Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——adresinde bulunan—– alanında mevcut —- yangının, ——- —————- hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, olayla ilgili düzenlenen yangın raporu ve —– nezdinde düzenlenen bilirkişi raporu ile; “…—– ——– mevcut — maddelerin ———- girmesi nedeniyle başladığı, ——- göre —– maddelerin ——– alınmaması gerektiği, —- malzemelerin yerleştirilmesi ve muhafazasında gerekli özenin gösterilmediği.——– belirtildiğini, ——–% 90 kusurlu bulunduğunu, davalı şirketin, ————— sigortacısı olduğunu, ekte; —– nolu —– poliçesinin sunulduğunu, TTK. 7. maddesi çerçevesinde— davalı sigortanın oluşan hasardan müteselsilen sorumlu olduğunu, davanın davalının sigortalısı —–gerektiğini, aynı —— —– poliçelerinden ödenen tazminatın rücusu için—-karşı açılan ——— karara çıktığını, —– dosyası ile icraya konduğunu, ancak davalı —- hiçbir mal varlığının olmadığını, dosyanın tahsil kabiliyeti bulunmadığını, davalı şirket ile uzlaşmaya çalışıldığını, ancak bugüne kadar bir ödeme yapılmadığını, ————davanın müşterek müteselsil borçlu —— ihbar edildiğini, bu borçlu hakkında da zamanaşımının kesildiğini, yangında zarar görenlerin—– hepsinin tacir olduğunu, TTK. 7. maddesi çerçevesinde davalı ——müşterek ve müteselsilen müvekkili şirkete karşı sorumlu olduğunu, açıklanan nedenlerle; 127.037,27 TL rücuen tazminatın; ——- tarihinden itibaren işleyecek ticari (avans) faiziyle birlikte, fazlaya ve değişecek kusura göre hakları saklı kalmak üzere davalıdan teminat ve ——– sınırlı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsiline, —- dava için ayrılan —– açmadığı ve ihbar etmediği için alacaklarının zaman aşımı dolan alacaklıların da payının değerlendirilerek belirlenmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunmuş ——-cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu—- tarihinde meydana geldiğini, davanın ——— üzerinden —– dosyasında davanın müvekkili şirkete—- müvekkili şirket yönünden zamanaşımını kesmeyeceğini, müvekkili şirketin —- dosyasında taraf olmaması nedeniyle dava dışı sigortalı——- davanın bu davada kesin delil niteliği bulunmadığını, davacı şirketin yaptığı ödemenin poliçe teminatı kapsamında olup olmadığının ve sigortalısının kusurunun tespiti gerektiğini, davacı şirketin, dava dışı —– yaptığını iddia ettiğini, sigorta sözleşmelerinde sigortacı tarafından,——alan teminat kapsamı dahilinde olan —– yapıldığını——— şirketinin teminata girmeyen ya da teminat kapsamında olup olmadığı —- ödemenin ise ——ödemesi niteliğindeki ödemeler yönünden —– dayanarak müvekkili şirkete rücu edilmesinin mümkün olmadığını, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun dava dışı sigortalısı —— dava konusu yangının tamamen dava dışı —— dava —— ait ———- bulunan deposundaki —– —– başladığını, —- önleminin söz konusu yangını önleme imkanının bulunmadığını,—— dosyasındaki—– gösterdiğini, —– kendisinden izinsiz ve gizli olarak —- kabul ettiğini ve bina yöneticisi ve ——– sorumlusunun tuttuğu ve imzaladığı tutanaklarla da varlığının kesinlikle ispat edildiğini, müvekkili şirketin dava dışı sigortalısı ———- sıradan ——— ve kurumların kontrolü ile alınan emtiaların saklanması için——verdiğini,—— bulunan malların alınması, saklanması,——– olmadığını, bu nedenle sorumluluğun tamamen müvekkili—— sigortalısı—–dava dışı sigortalı ———-gelen —– oluşan zararın, poliçe teminatı dışında kaldığını, ————bulunmaması şartı ile teminat verilmiş olup, bu sebeple meydana gelecek hasarlar teminat haricidir…” notunun bulunduğunu, açıklanan nedenlerle; haksız davasının reddine karar verilmesini talep edilmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davacı sigorta şirketinin —–meydana gelen yangında davalının sigortalısı dava dış—- kusurlu olduğundan bahisle davacının davadışı sigortalısı —– ödenen zarar bedelinin rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Davacı —- dosyası, davalı —– hasar dosyası, —- dosya fotokopisi,—- sayılı ve —— esas sayılı dosyaları ve tarafların delilleri dosyamız arasındadır.
Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 11/01/2021 tarihli raporda özetle; “Raporumuzun ——– davacı/sigortacının sigortalısının mallarının zarar görmesine yol açan yangının meydana gelmesine; —— sigortalısı durumunda olan dava dışı/——- kusuru ile sebebiyet vermiştir. Bu nedenle, dava dışı—— —— davacı/sigortacının sigortalısının mallarının zarar görmesinden haksız fiil hükümleri uyarınca, diğer sorumlularla birlikte müteselsilen sorumludur (eski BK.md.50). Dolayısıyla davacı/sigortacı, sigortalısına (zarar görene) ödemiş olduğu sigorta tazminatı tutarının tamamını, davalı———– davadışı—— (haksız fiil failinden) talep etme hakkına sahiptir. Ancak davacı/sigortacının, yangının çıkmasında %10 müterafik kusuru bulunduğundan, davacının tazminat alacağından %10 indirim yapılması gerekmektedir (eski BK.md.52). Bu indirim yapıldığında, davacının rücun tahsilini talep edebileceği tazminat alacağının tutarı——. Ancak davacı/sigortacının sigortalısına yapmış olduğu sigorta tazminatı ödemesinin, sigorta hukuku kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığı (davalının iddia ettiği gibi lütuf ödemesi olup olmadığı) ———-dışında olduğundan, bu hususta bir değerlendirme yapılamamıştır. Fakat şu hususu belirtelim ki; —— sayılı dosyasında görülmüş olan dava sonucunda verilmiş olan ———– kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından ve o davada Mahkeme, söz konusu ödemenin —-tespit etmemiş olduğundan (böyle bir sonuca varılmamış olduğundan), davacı/sigortacının sigortalısına yapmış olduğu sigorta tazminatı ödemesinin —- olmadığı, —-uygun bir ödeme olduğu hususunun söz konusu Mahkeme kararı ile kesinleştiğinin kabul edilmesi gerektiği düşünmekteyiz. Yukarıda belirttiğimiz gibi, kanaatimizce davacı/sigortacı, sigortalısına (zarar görene) ödemiş olduğu sigorta tazminatı tutarının tamamını, davalı/—dava dışı—– (haksız fiil failinden) talep etme hakkına sahiptir.——— tazminatı davalı — talep etme hakkına sahip olup olmadığı, yani işbu tazminat alacağından davalı/——- sigortacı olarak sorumluluğu bulunup bulanmadığı (bu tazminat alacağının, davalı/—- —– düzenlemiş olduğu sigorta poliçesi kapsamından olup olmadığı) hususu kurulumuzun uzmanlığı dışında olduğundan bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır.—- uzmanlığına girmektedir.” şeklinde olduğu görülmüştür.
Davacı —- tarihinde—–mevcut ——- —- muhtelif emtianın hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, davalı —— deposundaki—— ilamı ile davalı—–%90 kusurlu bulunduğu, aynı yangın ile ilgili —– —— poliçelerinden ödenen tazminatın rücusu için —– – ——— kabulle karara çıktığını,——- sayılı davanın müşterek müteselsil borçlusu —– ancak bugüne kadar bir ödeme yapılmadığını belirterek; 127.037,27 TL rücuen tazminatın; 50.949,00 TL’lik kısmı için 03.06.2008 tarihinden,———— faiziyle birlikte, tüm hakları saklı kalmak üzere davalıdan teminat ve ———— olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili ise; Müvekkili şirketin ———-sayılı davada taraf olmadığını, dava dışı sigortalı ———- karşı ikame edilen davanın, iş bu davada kesin delil niteliği bulunmadığını,—- niteliğindeki ödemeler yönünden—– hükümlerine dayanarak müvekkili şirkete rücu edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu yangının tamamen dava dışı ———- dava dışı—– ile aynı yerde bulunan—— kullandığı——- başladığını, müvekkili şirketin dava dışı sigortalısı—– alabileceği ———— söz konusu yangını önleme imkanının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
———- sayılı dosyası incelendiğinde; davacının; ——-. tarafından davalılar; —– —– rücuen tazminat davasında; davacıya ait sigortalıların toplam 141.157,00 TL’lik zararlarının oluştuğu, hasar bedelinin davacı tarafça sigortalılara ödendiği, davacının olayda % 10 kusurlu olduğu, yangının çıkmasında ve oluşan zararda —– sahibinin % 90 kusurlu olduğu, diğer davalıya izafe edilecek herhangi bir kusur bulunmadığı belirtilerek; “…-Davanın kısmen kabulü ile, 127.037,27 TL’nin davalı —- tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, davalı ——hakkındaki davanın reddine…” karar verildiği görülmüştür.
—–dosyası incelendiğinde; davacının; ——– verilen kararında; davalı ———-ve zararın miktarının; 734.119,00 TL olduğu belirtilerek; “…-Davacının davalı ——- olduğu davanın reddine, davacının davalı —— açmış olduğu davanın kabulü ile; 734.119,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verildiği görülmüştür.
Davacı —- davadışı sigortalısına ait olan ve davacı —————- sigortalanmış olan—– sonucunda tamamen hasarlanmışlar ve davacı/sigortacı tarafından sigortalısına—— sigorta tazminatı ödenmiştir.
Sigortalısına sigorta tazminatı ödemiş olan davacı sigortacı TTK’nın ilgili hükmü gereği sigortalısının haklarına halef olmuştur. Yani sigortalısının zarar verene (sorumluya) karşı sahip olduğu alacak hakkı ve dava hakkı kanun gereği davacı/sigortacıya geçmiştir.
Davacı sigortacı, sigortacısının ———- kullanıcısı veya kiracısı) ile davalı/—— sayılı dosyasında görülmüş olan davayı açmış ve bu davada; “sigortacısına ödemiş olduğu toplam————- tazminatı tutarının rücuen tahsiline” karar verilmesini talep ettiği, davanın 11.03.2016 tarihinde karara bağlandığı ve mahkemenin ———— davacı/——- sigortalısının mallarının hasarlanmasında davalı/—— %90 kusurlu olduğu, davacı sigortacının %10 kusurlu olduğu, ——- tazminatın tutarının %90’ına ——– tazminat tutarının davalı —- tarafından, dava tarihinden itibaren işleyecek ——– ile birlikte davacı sigortacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı 24.08.2017 tarihinde, davalı —- aleyhine,—- dosyası ile ilamlı icra takibi başlatmış ve bu takipte; “Mahkeme kararında hükmedilmiş olan 127.037,27 TL’lik asıl alacak ve ferilerinin tahsilini” talep ettiği, davalı ——hiçbir malvarlığı bulunmadığından takip konusu alacağın tahsil edilebilme ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle davacı ———alacağın tahsili– —–sigortacısı durumunda olan, mahkememize konu davanın davalısı—–aleyhine işbu davayı açtığı ve “—– Şirketinden tahsiline” karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile; zamanaşımı savunmasında bulunduğu için öncelikle davacının talep ve dava hakkının zamanaşımına uğramış olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 141 – 148. maddelerinde; müteselsil borçlara yer verilmiş olup 141. maddede, alacaklıya karşı, her biri borcun tümünden sorumlu olma yükümü altına girdiklerini beyan eden birden çok borçlu arasında teselsül bulunduğu, böyle bir beyanın yokluğunda teselsülün ancak kanunun belirlediği durumlarda olacağı, 142. maddede, alacaklının, müteselsil borçluların tümünden veya birinden borcun tamamen veya kısmen ödenmesini istemekte serbest olduğu, borç tamamen ödeninceye dek borçluların tümünün sorumluluklarının devam edeceği, 145. maddede, yaptığı ödeme veya takas ile borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmiş olan müteselsil borçlulardan birinin, sona eren borç oranında diğer borçluları borçtan kurtarmış olacağı, 146. maddede, borcun niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ödemeden birbirine eşit birer payı üzerine almak zorunda olduğu ve payından çok ödeme yapanın, fazla tutar yönünden diğer borçlulara rücu hakkının bulunduğu, 147. maddede, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin, ödediği tutar oranında alacaklının haklarına halef olacağı bildirilmiştir.
Diğer taraftan Kanunun haksız eylem yönünden müteselsil sorumluluğa ilişkin 50. maddesinde, birden çok kimseler birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri takdirde, önayak olan —— olanların, ayırım gözetilmeksizin müteselsilen sorumlu olacakları,—— bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve gerektiğinde bu rücunun kapsamının derecesini saptayacağı belirtilmiş, çeşitli nedenlerin birleşmesi bakımından müteselsil sorumluluğa dair 51. maddesinde, birden çok kimseler çeşitli nedenlere (haksız eylem, sözleşme, kanun) dayanarak sorumlu oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarara sebebiyet veren kimselere ilişkin hükümlere göre işlem yapılacağı, kural olarak haksız bir eylemi ile zarara sebebiyet vermiş olan kimsenin en önce, tarafından hata gerçekleşmemiş ve üzerine borç alınmamış olmasına karşın yasal olarak sorumlu olan kimsenin de en sonra, zarar ile yükümlü tutulacağı açıklanmıştır.
Müteselsil borç, birden çok borçlunun alacaklıya karşı borcun tümünden sorumlu olduğu, alacaklının tamamen veya kısmen ——— tamamen yerine getirilinceye —— borçluların sorumluluklarının süregeldiği, her borçlunun iç ilişkideki payına bakılmaksızın borcun tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, borçlulardan birinin borcu ödemesi durumunda diğerlerinin de alacaklıya karşı borçtan kurtulduğu, borcun, her bir borçlu yönünden —- nitelik taşıdığı, alacaklı karşısında birden çok borç ve borçlunun bulunduğu borç ilişkisidir. Bu ilişkide ifa, asıl alacağı ortadan kaldırmayıp alacak hakkı, ödeme yapmak suretiyle rücu hakkını kazanan borçluya geçtiğinden, anılan borçlu, alacaklının halefi olarak diğerlerine rücu edebilmektedir.
——–kararlarında, borçların aynı sebepten doğması durumuna “—- maddenin bunu karşıladığı ifade edilmekte, borçların farklı nedenlerden (kanun, sözleşme, haksız eylem) doğması halinde ise “——- söz edilerek 51. maddenin de bunu tanımladığı kabul edilmektedir. 50. maddede, aynı zarardan dolayı birden çok kişinin birlikte müteselsilen sorumlu tutulmaları, birden çok kişinin ortak kusurlarıyla zarara birlikte sebebiyet vermiş olmaları koşuluna bağlanmıştır. 51. maddede ise, müteselsil sorumluluk, ortak kusur yerine farklı hukuksal nedenlere bağlanmıştır ve bunlar kanun, sözleşme veya haksız eylemdir. Birden çok kişi, kanun, sözleşme veya haksız eylem nedeniyle aynı zarar için, zarara uğrayana karşı sorumlu iseler, bunlar arasında, bir zarara ortaklaşa sebep olanlar hakkındaki dönmeye (rücu) ilişkin kurallar uygulanmakta, kural olarak ilk önce, haksız eylemiyle zarara yol açan sorumlu tutulmakta, en son olarak da kusuru olmaksızın ve sözleşme gereği sorumluluğu olmadığı halde kanun hükmü gereğince sorumlu tutulan kişiye başvurulmaktadır. —- —– görüşlere yer verilmiştir.
Önemle ——– yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda eksik ve tam teselsül ayırımına son verilmiş, 61. maddede, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin uygulanacağı, 62. maddede, tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğunun göz önünde tutulacağı, tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişinin, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olacağı bildirilmiştir.
—– karar sayılı kararında belirtildiği üzere; “—– özelliği; alacaklıya karşı borçlulardan her birinin; edimin tamamından sorumlu olması, başka bir ifade ile, alacaklının borçlulardan hepsini birden takip ya da dava edebileceği gibi bunların içinden dilediği birini veya birkaçını dava ya da takip edebilmesi ise de; bu özellik, —— borçların nispi bağımsızlığını ortadan kaldırır nitelik taşımamaktadır. Müteselsil borçların nispi bağımsızlığı ilkesinin zamanaşımı yönünden sonuçları ise; müteselsil borçlulukta, zamanaşımının borçlulardan biri bakımından durmasının diğer borçlulara —– etmemesi; ——- birinin ileri sürdüğü zamanaşımı def’inden bunu ileri sürmemiş olanların yararlanmalarının mümkün bulunmamasıdır. Her ne kadar Borçlar Kanunu’nun 134/1. maddesi hükmü, zamanaşımının borçlulardan birine karşı kesilmesi halinde, bundan diğer borçluların etkileneceği esasını içermekte ise de; yukarıda açıklandığı üzere, müteselsil borçlulukta her bir borçlunun borcunun diğerlerinkinden belli ölçüde bağımsız olduğu, bu bağlamda, zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, her borçlunun borcu bakımından ayrı ayrı incelenmesi gereği gözetildiğinde, anılan hükmün, istisnai nitelikte bir hüküm olması itibariyle —— kararında da ifade edildiği gibi, sözü edilen kural sadece—— durumunda uygulanmalıdır.”
Davacı sigortacı, dava dışı sigortalısının haklarına halef olduğundan, davacı sigortacının talep ve dava hakkı, dava dışı —— karşı sahip olduğu talep ve dava hakkı ile aynı zamanaşımına tabi olduğu,
TTK’nun 1420., 1478., maddeleri ile birlikte rücu davalarına yönelik TTK’nun 1481. ve 1482. maddelerinde gereğince sigortacıya yöneltilecek tazminat istemlerinin sigorta konusu olaydan itibaren on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, bu maddeler ve 6098 sayılı TBK’nun 146 vd. maddeleri gereğince davacının davalı —– davasının —– ilamı), her ne kadar davacı taraf, davacı sigortacı tarafından, davalı —— sayılı dosyasında görülmüş olan—– açılmasıyla—— kesildiğini ileri sürmüşse de davalı —— Esas sayılı dosyasında taraf olmadığı, söz konusu davada yalnızca—————. sayılı davada verilen karar sonucu davacı ——– tarihinde davalı ——- aleyhine icra takibi talebinde bulunduğu, ancak davalı —–hakkında herhangi bir işlem yapmadığı, her ne kadar dava ve takip açılmasıyla birlikte dava dışı ——–zamanaşımı süresi kesilmişse de davalı sigorta şirketi——- söz konusu borçluların farklı hukuki müesseselerden dolayı zarardan müteselsil olarak sorumlu olmaları nedeniyle eksik teselsül bulunduğu, eksik teselsül durumunda borçlulardan biri hakkında zamanaşımı kesilmesinin diğer borçluyu etkilemeyeceği ve zamanaşımı süresinin işlemeye devam——-meydana geldiği, davacı tarafından sigortalısına —– ödeme yapıldığı, mahkememize—– tarihinde açıldığı, dolayısıyla 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.169,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.110,18 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde —– 13/4 maddesi uyarınca —– davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı,—— yokluğnda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.