Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/662 E. 2019/99 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/662 Esas
KARAR NO : 2019/99
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 29/05/2018
KARAR TARİHİ : 22/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasında dosyanın İstanbul Anadolu 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin ——— esas —— Görevsizlik Kararı verildiği, dosyanın mahkememize ——-esasına tevzi edilmiş olduğu anlaşılmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ——— idaresindeki —– plakalı aracıyla 15/01/2015 tarihinde ——–üzeri,—- caddesi istikametine doğru giderken —- nolu trafik ışıklı kavşakta kırmızı ışıkta durmayarak yoluna devam etmeye çalıştığını, bu esnada geçiş üstünlüğüne sahip müvekkili —- idaresindeki —– plakalı araca çarparak araçta hasar meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, davalı —— kırmızı ışıkta durmadığını, asli kusurlu olduğunu, aracının sigortalı olmadığını, müvekkilinin aracında meydana gelen hasarı karşılamadığını, müvekkili tarafından kaza sonrası meydana gelen hasarın tespiti için İstanbul Anadolu 18.Sulh Hukuk Mahkemesi —– esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, söz konusu dosyanın derdest olduğunu, davalı ——– aracına ait sigorta kaydı olmadığını, müvekkiline ait aracın sigorta şirketi davalı ——– A.Ş’ne hasar tespiti dosyası açılması için —- tarihinde——–Noterliği’nin —–yevmiye numarası ile ihtarname gönderildiğini, davalı sigorta şirketi —— tarihli ihtarnameye cevap yazısında —– plakalı aracın trafik sigorta kaydı bulunmaması nedeniyle hasar dosyası açılamadığını bildirdiklerini, davacı tarafından aracın tamiri için ———— hizmet alındığını, aracın tamiri için yapılan işçilik ve araç parçaları masraflarına dair——– seri nolu faturaları dosyaya sunduklarını, davalılar – —-ve sigorta şirketi araçta meydana gelen hasarın giderilmesi için ödeme yapmadıklarını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL tazminat alacağının işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı ——— A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle;—–plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde kaza tarihini 15/01/2015 kapsayan trafik sigorta poliçesi tespit edilemediğini, bu nedenle davacı tarafın dava konusu tazminat taleplerini müvekkili şirketten talep etmesinin hatalı olduğunu, reddini talep ettiklerini, poliçeye müstenit müştereken müteselsil sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, masraf ve vekalet ücretinin sorumluluğunun bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limiti maktulen ödenecek rakam olmadığını, zorunlu trafik sigortası sorumluluk sigortası olduğunu, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanmasının amaçlandığını, sigortacı ise KTK ve Genel Şartlar mucibince poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne ve yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder böyle bir halde zorunlu trafik sigortasında sigortacının karşılamakta yükümlü olduğu zararlar işletme halinde motorlu aracın neden olduğu kazalarda üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazanın meydana gelmesi ve bu kazada araç işletenin sorumlu bulunmasının gerektiğini, KTK 86. Madde gereğince araç işletenin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü olmayacağını, Yargıtay 11.H.D 15/03/2001 tarih ve 2001/1244 esas sayılı ve 2001/1941 K.sayılı kararı bu yönde olduğunu, KTK Madde 85 hükmünce işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın kazanın meydana geldiğini ispat ederlerse sorumluluktan kurtulacağını, davacının değer kaybı ve diğer talepleri poliçe teminatı kapsamında olmadığını, bu nedenle de söz konusu taleplerinin reddinin gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı——– dava dilekçesinin tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin sunulmadığı anlaşıldı. Davalı ——- duruşmada; davayı kabul etmediğini, kusuru bulunmadığını, kaza tarihinde aracın zorunlu trafik sigortasının bulunduğunu beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, 15/01/2015 tarihinde davalı ——- sevk ve idaresindeki —–plakalı araçla, davacıya ait —– plakalı aracın çarpışması sonucu davacıya ait aracın kasko şirketi olan davalı sigorta şirketinden ve davalı —– araçta meydana gelen hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir (6502 sayılı TKHK.m.2;3/k,l:83, TTK.1401 vd.).
Davacı vekili duruşmadaki beyanında; davalı sigorta şirketinin müvekkiline ait aracın kaskocusu olduğunu beyan etmiştir.
Araç ruhsatının incelenmesinde, hususi amaçla kullanılmak üzere trafiğe tescil edildiği, aracın davacı adına kayıtlı olduğu, aracın trafik tescil kayıt bilgilerine göre aracın hususi araç olduğu, yapılan bu tescilin niteliğine göre taraflar arasındaki kasko sigorta poliçesinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Sigorta sözleşmesi, TTK m. 1401 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme uyarınca; sigorta sözleşmesi sigortacının bir prim karşılığında kişinin parayla ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya bir kaç kişinin hayat süreleri sebebi ile ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi ya da diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği bir sözleşmedir. Yapılan bu düzenlemeden açıkça anlaşılacağı üzere; tüketici işlemi niteliğinde olan hususi araçla ilgili yapılan kaska sigorta poliçesi uyarınca, poliçe koşullarına uygun şekilde rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacı gerçekleşen hasar bedelini ödemeyi taahhüt etmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yapılan düzenlemerele göre, tüketici; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade eder. mal veya hizmet fiyasalarında kamu tüzel kişileri de tahil olmak üzere ticari ve meselik amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan taşıma, eser, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder(TKHK.m.3/l.; mülga 4077 sayılı TKHK 3/h).
6502 sayılı TKHK.m.2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, tüketici kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici sözleşmenin karşı tarafı gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatcı, italatcı, hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyal bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişilidir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK. anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur, önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır. Sözleşmenin yapıldığı veya olayın gerçekleştiği tarihin mülga 4077 sayılı TKHK döneminde gerçekleşmesinin herhangi bir önemi yoktur. Mülga TKHK ‘nın yürürlükte olduğu dönemde yüksek Yargıtay tüketici işlemi ile ilgili olmak üzere bazı sözleşmelerin tüketici işlemi sayılamayacağını kabul etmişti. Ancak 6502 sayılı TKHK 2, 3/l, 73, 83 maddelerinde yapılan açık düzenleme ile bu sınırlamaların tamamı ortadan kaldırılmıştır.
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK. 4,5 madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın mutlak ticari dava olması veya sözleşmenin TTK. da yada başka kanunlarda düzenlenmesinin herhangi bir önemi yoktur. (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi (maliki tüketici olan hususi araçlar için yapılan kasko), taşıma sözleşmesi veya eser sözleşmesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir örnemi yoktur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla belirlenir (HMK m.1), kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle; yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Somut olayda; davacı taraf, maliki olduğu hususi araçla ilgili kasko sigorta poliçesi satın almıştır. Poliçe hükümleri uyarınca; rizikonun gerçekleşmesi durumunda sigorta şirketi, oluşan zararı poliçe limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Meydana gelen kaza sigortacının sorumlu olduğu dönemde, yani poliçe süresi içerisinde gerçekleşmiştir. Taraflar arasındaki temel ilişki hususi araç için yapılan kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklandığından, tüketici işlemi niteliğindedir. Tüketici işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, tüketici mahkemesi veya tüketici hakem heyetleri görevlidir. Dava konusu edilen otopark ücreti ve motorlu taşıtlar vergisinin sigortacının temerrütünden kaynaklandığının tespit edilmesi halinde sorumlu olacağı açıktır. Bu nedenle taraflar arasında kurulan kasko sigorta poliçesinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu anlaşıldığından, bu tür uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemeleri görevli ve yetkilidir. Her ne kadar karşı araç sürücüsü de davalı olup davalıya karşı açılacak dava haksız fiil niteliğinde olup Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olsa da Tüketici Mahkemelerinin Asliye Hukuk Mahkemelerine göre daha özel mahkeme niteliğinde olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine, süresinde ve istek halinde dosyanın HMK 1, 20 maddeleri uyarınca, görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair davacı vekili ve davalı ——— yüzüne karşı, davalı sigorta şirketinin yokluğundan kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/01/2019