Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/599 E. 2020/219 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/599 Esas
KARAR NO : 2020/219

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Sorumluluğu -Kar Payının Tespit ve Ödenmesi)
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ : 11/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Sorumluluğu -Kar Payının Tespit ve Ödenmesi)
davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —— —.nin %30 oranında pay sahibi ortağı olduğunu, davalının ise şirketin çoğunluk ortağı ve münferit imza yetkilisi olduğunu, bu nedenle tüm banka hesaplarının davalının kontrolünde olup ortaklık payından fazla bir tutarı şahsi hesaplarına geçirdiğinin düşünüldüğünü, davalının 2016 yılından itibaren ödeme yapmadığını, sorulan sorulara cevap vermediğini, ihtarnameyle şirket mizanı, bilanço, alacak ve borç tablosu, mali kayıtlar talep edilmesine rağmen cevap vermediğini, 2016 yılı mizanına göre davalının şirkete borcu bulunduğunu, bu paranın şirketten davalının kendi hesabına aktarıldığını belirterek davalının çektiği paraların ve aynı zamanda kendi payına düşen kar payının tespitini istediklerini, davalının müdür olarak görevlerini yerine getirmediğini, belirlenen imza süresi dolmuş olmasına rağmen şirketi temsil ve ilzama devam ettiğini, genel kurulu toplamadığını, şirketi bilerek ve isteyerek zarara uğrattığını belirterek davalının şirketten haksız olarak aldığı kar payı ve diğer paraların tespiti ve bu bedelin şirkete iade edilmesi, kendisinin kar payı bedelinin belirlenerek bu tutarın da müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile TTK 644. Maddesinin yollamasıyla limited şirket yöneticileri içinde uygulanması gereken TTK 553 ve ve devamı maddelerinde düzenlenen yöneticinin sorumluluğu davasıdır. Davacı yan ayrıca kendisine ödenmesi gereken kar payının tespiti ile bu bedelinin ödemesini de talep etmiştir. Davacı yan dava dışı —– ortağı olduğunu, davalının da şirketin çoğunluk ortağı ve ————–olduğunu, tüm banka hesaplarının davalının kontrolünde olup davalının kendi şahsi hesabına para aktardığını düşündüğünü, 2016 yılından beri herhangi bir ödeme yapılmadığını, sorulara cevap vermediğini, mali kayıtları inceletmediğini, davalının şirkete borcu olduğunu, müdür olarak görevlerini yerine getirmediğini, imza süresinin dolduğunu, buna rağmen şirket adına işlem yapmaya devam ettiğini, şirket genel kurulunu toplamadığını şirketi zarara uğrattığını belirterek davalının şirketten haksız olarak aldığı kar payı ve diğer paraların tespit ve şirkete iadesini talep etmiş, kendisinin kar payının da belirlenerek bu tutarın da davalıdan tahsili ile kendisine ödenmesini istemiştir. Davalı taraf yargılama katılmamıştır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 19/09/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplandıktan sonra bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir. Davacı vekili iddia ettikleri ————– ilişkin olduğunu duruşmada ifade etmiştir.
Davacı ve davalının ortağı oldukları dava dışı —– getirtilmiş, şirketin davacı ve davalı dışında dava dışı——- ortağının daha bulunduğu, şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olanın davalı şahıs olup süresinin 16/10/2017 tarihinde dolduğu, şirketin ana sözleşme tescilinin 16/10/2012 tarihinde yapıldığı, 22/10/2012 tarihli gazetede yayınlandığı, bu tarihten sonra tescil edilmiş herhangi bir işlemin bulunmadığı, şirket idaresinin ana sözleşmesinin 8.maddesi ile 5 yıl süre ile davalıya verildiği anlaşılmıştır. Şirket ana sözleşmesinin 11.maddesi karın tespit ve dağıtımına ilişkin olup, şirket karının genel kurul kararı ile pay sahiplerine dağıtılabileceği kabul edilmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere şirket ana sözleşmesinin tescilinden sonra kar payı dağıtımına ilişkin yapılmış bir genel kurul ve dolayısıyla alınmış bir karar tescil ve ilan edilmediği gibi bu yönde bir iddia da ileri sürülmemiştir. Bu durumda davacının kar payının tespit ve kendisine ödenmesi yönündeki talebi bakımından ortada kar payı dağıtımına ilişkin alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığından mahkemeden tespit ve talep edilmesi mümkün olmadığı gibi kar payı talepli davanın şirkete yönetilmesi gerektiğinden davacının bu talebi yerinde görülmemiştir.
Davacı aynı zamanda şirket ortaklığından çıkarılması talebi ile de İstanbul Anadolu —. ATM —- esas sayılı dosyada dava açmış olup yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verildiği, kararın 10/04/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Karar ve bu dosyada alınan bilirkişi raporundan birer örnek dosyamız içine konulmuştur.
Mahkememizde açılan dava tarihinde davacı şirkete ortak olup, yöneticinin sorumluluğu gereğince davanın kabul edilmesi halinde bu tutar şirkete ödeneceğinden ve davacının çıkma haklarına etki edeceğinden davacının hukuki yararının olduğu kabul edilmiştir.
Mahkememizce atanan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda dava dışı şirketin incelenen ticari defter ve dayanak kayıtları itibariyle şirketin 2017 yılı sonu itibariyle 4.834,89 TL zarar ettiği, 2018 yılında defterlerinin boş durumda olduğu, 2017 yılı sonunda ortaklarından 156.989,10 TL alacaklı olduğu, bunun 2016 yılı sonunda da aynı olup bu alacağın 156.729,10 TL’sinin davalıya ait olduğu belirlenmiştir. Bilirkişi söz konusu alacağın dava dışı şirket ile bu ortak arasındaki cari hesap nedeniyle oluştuğunu, davalının şirkete verdiği zarar mahiyetinde olmadığını, parayı zimmetine geçirmediğini, şirket kayıtlarında gösterdiğini, işlemlerin” ortaklar cari hesabında” takip edildiğini, söz konusu alacağı talep hakkının da şirkete ait olduğunu, dolayısıyla bu tutarın şirket müdürünün sorumluluğu uyarınca, tazminat olarak talep edilmesinin mümkün olmadığını ifade etmiştir.
TTK 553 maddesinde şirket yöneticisinin sorumluluğu düzenlenmekte olup “….yöneticiler, tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” denilmiştir. Buna göre şirket yöneticisinin sorumluluğu için davacının öncelikle zararı ve bu zararın doğmasında yöneticinin kusurlu olduğunu ispatlaması zorunludur. Somut olayda davacı ortağı olduğu şirketin davalının eylemlerinden ötürü zarara uğradığını somut delillerle ortaya koyamadığı gibi, davalının kusurlu olduğu da ispatlanamamıştır. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar harcı 54,40 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.