Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/580 E. 2018/747 K. 09.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/580 Esas
KARAR NO : 2018/747

DAVA : Menfi Tespit Haksız Fiilden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 10/05/2018
KARAR TARİHİ : 09/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/11/2016 tarihinde davalının sigortalısı …………. ……. sevk ve idaresindeki….. plakalı aracın, …………. plaka sayılı park halindeki araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, ilgili kaza nedeniyle meydana gelen zararın davalı sigorta şirketi tarafından tazmin edildiğini, bahsi geçen trafik kazasının yol üzerindeki çalışma sebebiyle meydana geldiğini ve müvekkil idarenin kazada sorumlu olduğunu iddia ederek bu bedelin rücuen tazmini sebebiyle müvekkil kurum aleyhine İstanbul Anadolu ……. İcra Müdürlüğünün 2017/7600 esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlattığını, takibin dayanağı trafik kazasında müvekkili idarenin sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu kaza yeri ana arter niteliğinde olup bahsi geçen yerdeki yol çalışmalarının ilçe belediyesi olan müvekkili idarenin sorumluluk alanında bulunmadığını, bu kapsamda 23/07/2004 tarihli 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu 7/g maddesi ile cadde üzerindeki bakım, onarım işlerinin ….. Belediyesinin alanına girdiğini, bu nedenle müvekili aleyhine başlatılan takibin haksız olduğunu,müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle icra takibine konu edilen faiz tutarının kabul edilemeyeceğini, davalı yanın İİK72/5 maddesi gereği tazminata mahkum edilmesini talep ettiğini belirterek müvekkilinin borcun dayanağı trafik kazası nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ……numaralı kasko sigorta poliçesi ile …………. ait aracı sigortaladığını,….. plakalı araç sürücüsünün 02/11/2016 tarihinde yeterli işaretlemeler yapılmadığı için yolda çalışma olduğunu geç fark ederek, park halindeki …. plakalı araca çarparak maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, hazırlanan kaza tespit tutanağında belediyenin kural ihlali olduğu kanaatine varıldığını, davacı idarenin menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığını,davacı idare aleyhine başlatılan icra takibinin tutarının gerçek ve yerinde olduğunu, icra takibi kapsamında talep edilen faiz oranının yerinde olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; menfi tespit davasındır. Davacı, davalının kendisi hakkında başlattığı İstanbul Anadolu …………..İcra Müdürlüğü 2017/7600 sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir.
Getirtilen İstanbul Anadolu …….İcra Müdürlüğü 2017/7600 sayılı takip dosyasında davalının davacı hakkında 02/11/2016 tarihli trafik kazası nedeniyle dava dışı sigortalısına yaptığı ödeme belgesine dayanarak ödediği tutarın rü’cuen tahsili için takip başlattığı görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 09/10/2018 günlü duruşmasında dava şartlarının incelenmesine geçilmiştir.
HMK.nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 26.06.2012 tarihli 6335 sayılı Yasanın 2.maddesiyle değiştirilen TTK.5.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi, davanın ticari niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
Ticari davalar TTK.4.maddesinde sayılmıştır. Buna göre her iki tarafın tacir olması halinde davanın konusuna bakılmaksızın dava nispi ticari dava olarak mahkememizin görevi alanında olacaktır. TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılamayacağından davacı belediyenin tacir olarak kabulü de mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, tacirin işlerinin ticari olması ilkesi de burada işlevsiz hale gelmiştir, dolayısıyla davacı tacir olmadığından nispi ticari dava söz konusu değildir.
Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava söz konusu olup mahkememizin görev alanı içinde kalacaktır. Olayımıza konu uyuşmazlık davalı sigortacının sigortalısına ödediği tutarın rü’cuen tahsili istemiyle davacı hakkında başlattığı takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. TTK.4.maddesinde ya da başka bir yasada davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair bir hüküm yoktur. Bu durumda davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir. Bu itibarla davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemede karara bağlanmasına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.