Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/489 E. 2018/760 K. 16.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/489
KARAR NO : 2018/760

DAVA : Manevi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/04/2016
KARAR TARİHİ : 16/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Manevi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, … ile imzaladığı imtiyaz sözleşmesi kapsamında abonelerine mobil elektronik haberleşme hizmeti sunduğunu ve …. markası ile tanındığını, kurulduğu günden bu yana toplumsal sorumluluk bilinci ile kültür, sanat ve spor gibi farklı alanlarda bir çok projeye destek veren şirketin, çocukların eğitimini desteklemek amacı ile de bugüne dek pek çok projenin önemli destekçilerinden biri olduğunu, müvekkili şirketin gençlere ve eğitime verdiği desteğin, son dönemlerde gündemde yer alan …… ait olduğu söylenen yurtlarda vuku bulan tecavüz skandalı nedeni ile ciddi biçimde çarpıtılarak, sosyal medyada adeta müvekkili …… adına bir karalama kampanyasına dönüştürüldüğünü, davalı …’un ….. tarihinde … adlı kişisel……. hesabından müvekkili şirket hakkında … …… Reklamlarınızda………” şeklinde paylaşımda bulunduğunu, bu paylaşımla davalının, müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu ve kişilik haklarının zedelendiğini, davacı şirketin 24.03.2016 tarihinde bu konuda kamuoyuna açıklamada bulunduğunu ve haksız karalama kampanyasına cevap verdiğini, kullanılan kelimelerin son derece ağır, tahkir edici ve aşağılayıcı olduğunu beyanla, kişilik haklarının ve ticari itibarının ağır biçimde ihlal edilmesi nedeni ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin yerleşim yeri itibarı ile İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava dilekçesinin sonuç kısmındaki isteme göre, TTK.nin 55. Maddesindeki haksız rekabet olgusuna dayanıldığını, bu nedenle davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, öncelikle görev ve yetki nedeni ile davanın usulden reddi gerektiğini, aksi düşünülür ise, müvekkilinin yazdığı yazı içeriği ile davacı yana hakaret etme kastı olmadığını, eleştirel sınırlar içerisinde bulunduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :Dava, hukuki niteliği itibariyle haksız rekabet nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava, İstanbul Anadolu ……..Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, yapılan yargılama neticesinde davanın reddine dair verilen karar davacı tarafça istinaf yoluna müracaat edilmesi neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….Hukuk Dairesinin 15/06/2017 tarihli kararıyla kaldırılmıştır. Dosya mahkemesine gelmekle görevsizlik kararı verilmiş verilen karar 16/04/2018 tarihinde kesinleşerek süresinde talep ile mahkememize gönderilmiştir.
Davacı taraf davalının …. hesabından paylaştığı … ….. Reklamlarınızda …….?” şeklinde paylaşımın kişilik haklarını ihlal ettiğini ticari itibarını zedelediğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş, davalı taraf dava konusu twiten atıldığı ileri sürülen hesabı ve paylaşımı inkar etmemiş, twitteki ifadenin eleştiri sınırları içinde kaldığını, hakaret etme, küçük düşürme kastı bulunmadığını bildirmiştir.
Uyuşmazlık,davalı tarafından kişisel …. hesabından……… Reklamlarınızda …. şeklinde sarfedilen ifadelerin davacı şirketin kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/01/2016 tarih ve ….. Esas, … Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; ”Tüzel kişilerin manevi tazminat talep edip edemeyeceği tartışmalı olmakla birlikte hukuk düzeninin tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, kişisel varlıklara yapılan saldırı nedeniyle elem ve ızdırap duymayacaklarından söz edilerek tüzel kişilerin manevî tazminat adı ile bir paranın ödetilmesi davası açamayacaklarını kabul etmek yasa koyucunun amacına aykırı düşecektir. Gerek Medenî Kanun ve gerekse Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. Günümüzde doktrin ve Yargıtay tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında olgu isnadı ile değer yargısı arasındaki farklara dikkat çekmiştir. Olguların varlığı kanıtlanabilirken, değer yargılarının doğruluğu ispata açık değildir. Bir değer yargısının doğruluğunun kanıtlanması şartını yerine getirmek mümkün olmayıp, bu durum 10. madde tarafından güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkının temel bir parçasını oluşturan düşünce özgürlüğünü bizzat ihlal etmektedir. Ancak mahkeme, bir beyanın değer yargısı teşkil ettiği hallerde dahi, bir müdahalenin orantılılığının, söz konusu beyana dair yeterli bir olgusal dayanak bulunup bulunmadığına bağlı olabileceğini, zira destekleyeci nitelikte olgusal bir dayanağı bulunmayan bir değer yargısının dahi aşırı olabileceği haller bulunduğunu da hatırlatmaktadır. (…….) AİHM kararlarında internet yayınlarının da basın özgürlüğü kapsamında olduğu kabul edilmektedir.
Yargıtay ……… Hukuk Dairesinin emsal pek çok kararında belirtildiği üzere, Türk Borçlar Kanunu 58. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler, yüksek mahkeme kararları ve …. kararları ışığında dava konusu olaya baktığımızda, kamuoyuna yansıyan adli olayın gerçekleştiği . …….kapsamında bazı öğrencilere destek bursu sağladığını belirten davacı şirketin olayla doğrudan ilişkilendirilemeyeceği, toplumda infial yaratan olay ile bağlantılı olarak davacı şirket hakkında paylaşımda yer alan ifadelerin küçük düşürücü nitelikte ağır ve rencide edici olduğu, eleştiri sınırlarında kaldığının kabul edilemeyeceği, AİHM kararlarında belirtildiği üzere davacı şirkete haksız olgu isnadı mahiyetinde olup kişisel değer yargısı olarak değerlendirilemeyeceği bu nedenle basın özgürlüğü kapsamında kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmakla TBK’nın 58 maddesi anlamında manevi tazminat koşullarının oluştuğu ve davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, haksız fiilin ağırlığı, tarafların tespit olunan sosyal ve ekonomik durumları ile ….in basın özgürlüğü yönünden uyguladığı caydırıcılık ilkesi gözetilerek davacının davasının kısmen kabulü ile takdiren 1.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazla talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
Fazla talebin reddine,
2-Karar harcı 68,31 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 102,47 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 68,31 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 34,25 TL ilk masraf, 228,30 TL tebligat ve müzekkere gideri, olmak üzere toplam 262,55 TL yargılama giderin den davadaki haklılık oranına göre (%10) 26,25 TL.nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ……….. 10. maddesi uyarınca belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …. deki esaslara göre belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.