Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/484 E. 2019/12 K. 10.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/484 Esas
KARAR NO : 2019/12
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2018
KARAR TARİHİ : 10/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
İstanbul 1. İş Mahkemesinde ————– E sayı ile————– tarafından müvekkili idare ve davalı ——————aleyhine işçilik alacaklarının tahsili amacıyla dava açılıdğını ve yargılama sonucunda davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, yargılama sonucunda hüküm altına alınan miktar olan——–L’nin ödendiğini, davalı şirket ile idare arasında imzalanan ————-özleşmesi gereği yüklenici, çalışan asistanların mali, sosyal, hukuki ve her türlü özlük haklarından sorumlu olduğunu, bu itibarla, adı geçen şirket aleyhine İş Mahkemesi kararı sonrasında İstanbul 25. İcra Müdürlüğü’ne ödenen miktarın rücuen tahsili için Beykoz İcra Müdürlüğü’nde ———-E sayı ile icra takibi yapıldığını, ancak davalı takibe itiraz ettiğini, işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu beyan ederek, borçlunun Beykoz İcra Müdürlüğü’nün ——- E sayılı dosyası ile yapılan icra takibine yaptığı itirazın iptaline, icranın devamına, ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla alacağının takip konusu borca işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafı ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Öncelikle davacının dava hakkı zamanaşımına uğramış olduğundan davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen işçinin ————— tarihleri arasında çalışmış olduğunu, iş akdi iş davalarında da beyan edildiği üzere davacı kurumun bizzat işçileri kendisinin işe aldığnıı, yine sözleşme döneminin bitmesinden sonra yeni dönemde sonraki alt işveren döneminde ise başlatılmamaları sebebiyle işten çıkarılığını, çıkarma iradesinin davacıya ait olmasından davacıdan kaynaklanan iş bu fesih sebebiyle müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini beyan ederek, haksız davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasını istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Davacı idare, davalı şirket ile birbirini takip eden yıllarda imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında davalı şirket nezdinde çalışan dava dışı işçi Nahit Erencan tarafından tarafından İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesi’nde işçilik alacağının tahsili için açılan dava sonucu verilen karara istinaden İstanbul Anadolu 25. İcra Müdürlüğü’nün —————Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi nedeniyle 10.918,00 TL ödeme yapıldığını, ödenen bedelin davalı şirketin sorumluluğunda olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava dışı işçiye ödenen toplamda ——— TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan sorumlulukları oranında rücuen tahsiline ….. İtirrazın iptali karar verilmesini istemiştir.
Tüm dosya kapsamından, davacı idare, davalı ile hizmet alım sözleşmesi imzalandığı ileri sürmüş olup, eldeki davada dava dışı işçilere ödediği bedelin davalılardan tahsilini istemektedir. 5521 sayılı Kanun uyarınca, bir davanın İş Mahkemesinde görülebilmesi için, işçi sayılan kişilerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlığın bulunması gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin Borçlar Kanunu kapsamında hizmet sözleşmesine ilişkin olduğu, böylece taraflar arasında 4857 sayılı yasa bağlamında işçi işveren ilişkisi bulunmadığı, işçinin işverene bağımlılık unsurunun gerçekleşmediği, dolayısıyla iş akdinden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan davacı idare tacir olmadığı gibi, yargılamaya konu olan davada Ticaret Kanununda belirtilen mutlak ticari dava niteliğinde değildir. Bu itibarla, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler kapsamında oluşan uyuşmazlığın çözümünde de genel mahkemelerin görevli olduğunun kabulü gerekir. Böylece Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu anlaşılmakla Mahkememizi görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle DAVANIN DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemede karara bağlanmasına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2019