Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/381 E. 2018/869 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/381 Esas
KARAR NO : 2018/869

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2018
KARAR TARİHİ : 23/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile yapılan 09.12.2105 tarihli eser sözleşmesindeki edimin yerine getirilmediğini, ifanın bu aşamadan sonra yararsız olması nedeniyle sözleşmenin feshi ve menfi müspet tüm zararlarımızın ödenmesini, tüm zararların hesaplanması yargılamayı gerektireceğinden ileride artırılmak ve azaltılmak üzere şimdilik davalıya ödenen toplam 20.647 TL dahil olmak üzere 21.000 TL’nin tazminine ilişkin olduğunu, sözleşmenin feshini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada yetkili mahkemenin İstanbul Adliyesi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, taraflarca akdedilen 09.02.2015 tarihli “Eğitim Portalı İnternet Sitesi Ve Sosyal Medya Sözleşmesi” nin madde 12. “Taraflar iş bu sözleşmenin tatbik ve tefsirinden doğacak uyuşmazlıkları önce kendi aralarında sulhen halletmeye gayret ederler. Sulhen halledilemeyen uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Çağlayan Mahkeme ve İcra Daireleri Yetkilidir.” ifadesi uyarınca itilaf vukuunda çözüm yeri olarak İstanbul Çağlayan Adliyesi taraflarca yetkili kılındığını, iş bu nedenle huzurdaki davada yetkili mercinin İstanbul Adliyesi Asliye Ticaret mahkemeleri olduğunu, bu nedenle hukuka aykırı ve usulen yetkisi olmayan bir mahkemede açılmış olan davanın usulden reddi gerektiğini, haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın reddini, yargılama gideri ve avukatlık vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin feshi, menfi ve müspet zararların tazmini talebine ilişkindir.
Davacının ve davalının gerçek kişi olması nedeniyle Mahkememizce tarafların tacir olup olmadığı araştırılmasına gidilmiş ve gelen yazı cevaplarından davalının bilanço hesabına göre defter tuttuğu, ticaret sicil kaydının bulunduğu, dolayısıyla davalının tacir olduğu, ancak davacının 31/12/2016 tarihi itibariyle vergi kaydının kapatıldığı, ticaret sicil kaydının bulunmadığı, esnaf kaydının bulunmadığı, dolayısıyla davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5.maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması Asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda, davacı tacir olmadığından TTK’nın 4.maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde bulunmayan uyuşmazlığın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 2.maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay ———– Hukuk Dairesi’nin 03/10/2016 tarihli 2016/6760 Esas ve 2016/8201 sayılı kararı, Yargıtay ——. Hukuk Dairesi’nin 03/11/2016 tarihli 2016/9773 Esas 2016/9963 sayılı kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 12/04/2017 tarihli 2017/194 Esas, 2017/262 Sayılı kararı)
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına ( ihtar edildi)
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.