Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/344 E. 2020/475 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/325 Esas
KARAR NO : 2020/476

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2018
KARAR TARİHİ : 01/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilini ——– parsel de bulunan taşınmaz üzerindeki —— lehine aldığı yada alacağı ticari emitalardan kaynaklanan borç için yıllık %75 vade farkı ile 12.000 TL teminat ipoteği tesis edildiğini, bugüne kadar bu ipotek alacağı ödenmemekle, ipotek veren —— vefat ettiğinden borcun halen ödenmediğini, bu halde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla—— varisleri aleyhine takip başlatıldığını, iş bu takibe tüm borçlular tarafından itiraz edildiğini, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan etmiş, Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün——sayılı dosyadaki davalıların itirazların tümden iptaline ve takibin devamına karar verilmesini, davalıların %10 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf süresince cevap dilekçesi sunmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
İstanbul Anadolu —–.İcra Müdürlüğünün —–sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine 12.000,00 TL ipotek alacağı ve 148,487,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 160,487,67 TL alacağın tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalıların süresinde takibe itiraz ederek murisleri —- alacağa dayanak yapılan ipotek belgesinden dolayı 12.000,00 TL borçları bulunmadığını, 5.700 TL borçlarının bulunduğunu, 6.300,00 TL’lik kısmının ödendiğini bildirdikleri, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu, takibe dayanak ipotek belgesinin davalıların murisi —- şirketten aldığı yada alacağı ticari emtialardan davacının doğmuş, doğacak borçları ile cari hesap alacaklarının teminatı olmak üzere düzenlenmiş olup, 12.000 TL bedelli üst sınır ipoteği olduğu görülmüştür. İpotek akit tablosu incelendiğinde —-üzerine tesis edildiği, taşınmaz üzerinde davacı lehine 12.000 TL bedelli birinci derecede %75 faizle teminat ipoteği tesis edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf tacir olduğundan ve davalılardan alacağının olup olmadığının tespiti için ticari defterler üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ise de davacı tarafın ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, davacı vekilinin, gerek mülga 6762 Sayılı Kanun’un 68. maddesi gerek 6102 Sayılı Kanun’un 82. maddesi tacirlerin defter saklama süresini 10 yıl olarak belirlendiğini, davacı/alacaklı şirketin davalı/borçlulardan ipotek ile teminat altına alınmış 2000-2001 yıllarında farklı tarihlerde muaccel hale gelmiş alacağının, işbu alacağın kaydedildiği defterlerin belirtilen madde hükümleri uyarınca saklama süresinin 17 yıl gibi uzun bir süre geçtiği, saklama süresinin geçmesi sebebiyle şirketin ilgili defterleri muhafaza etmediğinden mahkemeye ibraz edilemediğini beyan etmiştir.
Davacı vekili ipoteğin kesin borç ipoteği olduğunu, davalılar vekili ise ipoteğin üst sınır ipoteği olduğunu savunmuştur. Güvence miktarının belirleniş tarzına göre ipotek, anapara ipoteği ve üst sınır ipoteği olmak üzere ikiye ayrılır. İpoteğin kurulması anında güvence altına alınmak istenen alacak, mevcut ve miktar itibarıyla belirli ise,———– edilir. Bu durumda, bir anapara ipoteği veya sabit ipotek söz konusu olur.Üst sınır ipoteği, genellikle rehnin kurulduğu anda miktarı bilinmeyen ve ilerde doğacağı zamanda da miktarının ne olacağı tahmin edilemeyen alacaklar için kurulur. Tarafların iradelerinin açık olmaması hâlinde ipoteğin çeşidi güvence altına alınan alacağın miktarının belirli olup olmamasından hareketle belirlenmelidir. (HGK —- —.)
Kesin borç ipoteğinde temel ilişkiden(borç ilişkisinden) doğan bir alacak teminat altına alınmaktadır. Temel borç ilişkisinin geçersiz olması sebebiyle alacak doğmamışsa yapılan tescil görünürde alacaklı lehine bir rehin hakkı doğurmaz. Rehin sözleşmesinde temel borç ilişkisinin gösterilmesi geçerlilik şartı olmamakla beraber hangi alacak için rehin kurulduğunun ispatını kolaylaştırır. Paraya çevirme anında geçerli bir alacağın varlığı rehin hakkının kullanılması için zorunludur. Alacak mevcut değilse, tescil edilmiş ipotek alacaklı için güvence oluşturmaz. Bu halde hakkın kullanılmasında ipoteğin alacağa bağlılığı mutlaktır. Üst sınır ipoteği, ileride doğacak veya doğması muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği için bu belirsizliğin ileride getireceği sorunları önlemek amacıyla taşınmazın bu belirsiz borca azami ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda bir limitle belirlenir. İşte bu nedenledir ki ileride vücut bulacak ana borç ile buna eklenecek faiz, icra takip giderleri ile yanlarca kararlaştırılan diğer ferileri, yani TMK.nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan toplam borç miktarı, bu tür ipotekte tarafların ipotek tesis edilirken rızaları ile tespit edilen bu limiti aşması mümkün değildir. Bu özellik üst sınır ipoteğini kesin borç ipoteğinden ayıran önemli bir unsur olmaktadır. Zira, kesin borç ipoteğinde ipotek akit tablosunda belirtilen ana alacaktan başka TMK.nun 875. maddesi uyarınca takip giderleri ile faiz ve diğer fer`ileri de teminat kapsamına girmektedir. Üst sınır ipoteğindeki bu ana ilke başlangıçta belirli olmayan bir borca giren ve taşınmazında alacaklı lehine ipotek tesis ettiren borçlu veya borçlu lehine ipotek veren üçüncü kişiler bakımından önem taşıdığı gibi ——— kayıtlı ipotek limitine itibar ederek aynı taşınmazda alacakları için ipotek tesis ettirecek üçüncü kişiler yönünden de tapu sicilindeki kayda itibar edilmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır.—
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, davalı borçlu tarafça ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu, borcun bir kısmının ödendiği ve faizin yasal olmadığından bahisle itirazda bulunulduğu görülmüştür. Davacının, davalılardan alacağının bulunup bulunmadığı, varsa anapara ve faiz miktarının belirlenmesi için dosyada bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ise de davacı vekilinin ticari defterlerini incelemeye sunmaması, dosya kapsamında cari hesap ekstresinin bulunmaması, davalılara gönderilmiş herhangi bir ihtarname bulunmaması, dosyada borç miktarını belli eden bir belge olmaması, ipotek belgesinden de anlaşılacağı üzere ipoteğin doğmuş ve doğacak alacakların teminatı için verilen üst sınır ipoteği olması nedeniyle davalıların murisinin davacı şirkete borcunun bulunup bulunmadığının şirkete ait ticari defter kayıtlarının incelenmesi ile anlaşılabileceği, davacı vekilinin defterlerin saklama süresinin dolduğundan ibraz edilemediği savunmasının kabul edilemeyeceği, davacının alacağının varlığını ortaya koyma yükümlülüğünde olduğu, ancak borcun bulunduğunun tespit edilmesi halinde davalıların borcunu ödeyip ödemediklerinin tartışılabileceği, davacının alacaklı olduğu tespit edilen tutar kadar davalıların murisinin ipotek verdiği taşınmazın teminat teşkil edeceği, alacak tutarının ipotek akit tablosunda gösterilen limitle sınırlanabileceğinden TMK madde 875 de belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, gecikme faizi, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan borcun toplam miktarının 12.000,00 TL’lik bu limiti aşmamak kaydı ile davalıların sorumlu olacakları, ipotek belgesinin tek başına alacağın varlığını kanıtlamadığı, mevcut hali ile davacının davalılardan olan alacağını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
1-Karar harcı 54,40 TL’nin davacı tarafça yatırılan (427,14 TL peşin+1.511,15 TL tamamlama harcı)1.938,29 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.883,89 TL’nin karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli — esaslara göre belirlenen 19.196,33 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.