Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/336 E. 2018/629 K. 18.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/336
KARAR NO : 2018/629

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
KARAR TARİHİ : 18/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …… ortağı ve azınlık hissedarı olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana kar payı almadığını, mali tablolardan haberdar olmadığını, bilgi alma hakkı, kar payı vs. gibi temel haklarının çoğunluk hissedarlar tarafından ihlal edildiğini, ortaklığın müvekkili için ekonomik yönü kalmadığını, müvekkili ile diğer ortakları arasında husumet olduğunu, şirketin sürekli zarar ettiğini ve müvekkilinin borçlu konuma düştüğünü, TTK 531.maddesindeki koşulların oluştuğunu ileri sürerek dava sonuna kadar şirketin tüm taşınır taşınmaz malları ve banka mevduatlarına ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava süresince davalı ……..’ye kayyum atanmasına, şirketin feshine, mahkemenin taktir yetkisini kullanması halinde müvekkiline pay bedeli ödenerek şirketten çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının fesih davası açmak için TTK 531.maddesinde aranan şartları taşımadığını, şirketteki pay oranı itibariyle davacının bu davayı açabilmek için yeterli pay oranına sahip olmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, genel kurul kararlarının iptali davası açmak yerine kararların ortaklığı çekilmez hale getirdiğini beyan etmesinin kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, müvekkillerinden ………’nin kar dağıtma zorunluluğu olmadığını, TTK 509/2 md. gereği şirketin net dönem karından ve serbest yedek akçelerden kar payı dağıtılabileceğini, genel kurullardan 15 gün önce şirkete ait mali tabloların şirket merkezinde hazır edildiğini, pay sahiplerine bilgi alma hakkının açık şekilde kullanmasına olanak sağlandığını, ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiği iddiasıyla şirketin feshine karar verilmesinin talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile 6102 sayılı TTK’nun 531 maddesine dayalı olarak açılmış Anonim Şirketin haklı sebeple feshi yahut mahkemenin takdir yetkisini kullanarak davacının pay bedeli ödenmek suretiyle davalı şirketten çıkarılması talebine ilişkindir.
Davalı taraf davacının davalı şirketteki sermaye payı oranının %4 olup fesih davası açmak için yeterli paya sahip olmadığını, bu yüzden dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini ileri sürmüş, esasa dair cevaplarını da ibraz etmiştir. Davacı vekili ise taleplerinin terditli olduğunu, TTK. 638/2 maddesinin gözönünde bulundurulması gerektiğini, şirketin feshi olmadığı takdirde ortaklıktan çıkma yönünde talepte bulunduklarını açıklamıştır.
Davalı şirkete ait sicil dosyası getirtilmiş, şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırları içinde kaldığı mahkememizin davaya bakmaya yetkili olduğu belirlenmiştir.
HMK 114/1 maddesinde dava şartları düzenlenmiş olup, Kanunun 114/2 maddesi ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğunu kabul etmiştir.
6102 sayılı TTK.nun 531.maddesi ise Anonim Şirketlerde haklı sebeple feshi düzenlenmiştir. Madde “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.”hükmünü haizdir. Anonim şirketlerin haklı sebeple feshi söz konusu düzenleme ile yeni bir sona erme hali olarak hukuk sistemimize girmiştir. Bilindiği üzere anonim şirketlerde ortakların şirketten çıkma hakkı bulunmaz. Bu nokta da anonim şirketin haklı sebeple feshi, ortaklık ilişkisi çekilmez hale gelen anonim şirketler için büyük önem taşımaktadır. Ancak bu madde uyarınca haklı sebeplerin varlığını iddia ederek dava açma hakkı sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahiplerine tanınmıştır. Kanun koyucu bu dava hakkını bir tür azlık hakkı olarak değerlendirmiş ve belli bir oran öngörerek bu oranın altında pay sahibi olan ortağa/ortaklara bu hakkı tanımamıştır. TTK.531.maddesi uyarınca haklı sebeple fesih davası açma hakkı sermayenin en az ondabirini temsil eden pay sahiplerine tanınmış(halka açık şirketlerde yirmide bir)olup somut olayda davacı pay sahibi davalı şirkette %10 oranında sermaye payına sahip değildir. Davacı vekili her ne kadar taleplerinin terditli olduğunu, fesih talebi uygun görülmez ise ortaklıktan çıkarılma kararı verilmesini istediklerini beyan ile TTK 638/2 maddesinin uygulanmasını talep etmiş ise de söz konusu madde limited şirketlerde her ortağın haklı sebeplerin varlığı halinde şirketten çıkarılmak için dava açabileceğini düzenlemektedir. Anonim şirketlerde ortağın şirketten çıkma davası açmasını sağlayan bir düzenleme yoktur. Dolayısıyla limited şirket için getirilen bu düzenlemenin AŞ.ye uygulanması da mümkün değildir. TTK 531 maddesinin 2.cümlesi mahkemeye takdir hakkı vermiş olup, dava açmaları için yeterli orana sahip paydaş/paydaşlar tarafından açılan davada mahkemenin fesih yerine diğer çözümlere karar verilebileceğine ilişkindir. Yargıtay ……….Hukuk Dairesinin 2016/527 esas 2017/3549 karar sayılı kararında da bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Açıklanan nedenlerle HMK 114/2 maddesi kapsamında davacının TTK 531 maddesinde kabul edilen oranda sermaye payına sahip olmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.