Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/333 E. 2021/999 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/333 Esas
KARAR NO: 2021/999
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ: 12/03/2018
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; olay günü olan — tarihinde, davalı — sevk ve idaresindeki — marka aracına arkadan çarptığını, olayın devamında ise müvekkili —- kasten çarpması neticesinde yaralanmasına neden olduğunu, bu kaza neticesinde müvekkilinin vücudunun çeşitli yerlerinde ve kollarında ——- plakalı aracın sigorta firması olan —- tarihinde başvuruda bulunduğunu fakat herhangi bir netice alınamadığını, olay günü müvekkilinin —- aşağı inerken karşı taraftan gelen bir aracın ters yöne girmek için hamle yapınca ani fren yapıp aracını durdurmak zorunda kaldığını, akabinde arkadan gelen davalı — tarafından süratli bir şekilde kullanılan ——— aracına arka —– vurduğunu, müvekkilinin arabadan inip aracına baktığında aracının plakasının düştüğünü ve arka —- kısmının farklı yerlerinden zarar gördüğünü görünce davalıya aracını kenara park etmesini, tutanak tutacaklarını söylediğini, fakat davalının uzlaşma yerine bir şey olmadığını iddia edip olay yerinden uzaklaşmak istediğini, sonrasında aracı ile hızlı bir şekilde sol yaparak müvekkilinin sağ ayağını ezdiğini, olayın devamında paniğe kapılan davalı tarafın daha da hızlanarak müvekkile çarptığını, çarpmanın etkisiyle müvekkilini yolun ortasına attığını ve yaralanmasına sebep olduğunu, bu sebeplerden dolayı — maddi ve çalışamadığı sürede uğradığı kazanç kaybı için ve — iş göremezlik nedeni olmak üzere toplam — maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesini, — manevi tazminatın davalılardan —- kaza tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faizi ile birlikte tahsilini, müvekkilinin hastaneye sevk edilerek çalışma gücü kaybının tespit edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tazminat taleplerine konu trafik kazasının — tarihinde vuku bulduğunu, görülmekte olan davanın ise —–içerisinde davasını açması gerekmekte olduğunu, ama davacının açtığı davanın kazanın üzerinden — yıl geçtikten sonra açıldığını, bu kapsamda davacının tazminat talebinin zaman aşımına uğradığını, bu kapsamda öne sürmekte oldukları zaman aşımı def’i çerçevesinde davanın reddini talep ettiklerini, müvekkilinin kaza öncesinde — plaka sayılı aracın satışı konusunda davalı —– vade tarihli senet verdiğini, müvekkilinin davalı — aracın satış bedelini almadığı için—- tarihine kadar aracın resmi satışını kendisine vermediğini, Ancak davalı —- itibaren aracın fiili olarak maliki konumuna geldiğini, —- vekaletnamesi ile müvekkil tarafından yetkili kılınan—- tarihli satış sözleşmesi ile aracın devri davalı—- yapıldığını, bu sebeple müvekkilin yaşanan kaza sebebiyle doğabilecek tazminat istemlerinden sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı yanın, davalı — %100 kusurlu olduğu yönündeki iddiasını kabul etmediklerini, yaşanan kazaya ilişkin tarafların kusur durumunun tespiti konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, davanın öncelikle zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmesini, aksi kanaat halinde haksız olarak açılan davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, diğer davalılar —- manevi tazminat talebinde bulunmamış olmasının, diğer bir deyişle manevi tazminatın sadece müvekkilinden talep edilmiş olması nedeniyle, müvekkili aleyhine açılan manevi tazminat davasının, davadan tefrik edilerek, ayrı bir esasa kaydedilmesi gerektiğini, aynı zamanda sadece müvekkil aleyhine açılan manevi tazminat davasına bakmakla görevli olan mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının maddi tazminat taleplerinin maddi ve çalışmadığı sürede uğradığı kazanç kaybı ile iş göremezlik nedenine dayalı olduğunu, davacının ise aylık kazancının ne olduğu bilmekte olduğundan, kazanç kaybı ile diğer maddi tazminata ilişkin taleplerini belirsiz alacak adı altında talep etmesi hukuken mümkün olmadığını, manevi tazminat isteminin, manevi yaraları sarmaktan çok maddi kazanç sağlamaya yönelik olduğunu, bu nedenle davanın, belirsiz alacak davası olarak açılamayacak olması nedeniyle, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; — plakalı aracın müvekkili şirket tarafından tanzim edilen,—- sigortalı olduğunu, kaza tespit tutanağı ve diğer delillerin taraflarına tebliğ edilmemiş olup öncelikle davacı yanın iddia ettiği kazanın meydana geldiğini ve zarar görenin de bu kazaya karıştığını ispat etmesi gerektiğini, davacı yanın kazaya ilişkin maluliyet iddialarını değerlendirmek için — sevk edilmesi gerektiğini, davaya konu olayın haksız fiil niteliğinde olduğunu, ticari iş söz konusu olmadığını, bu nedenle davacı yanın ticari faiz taleplerinin reddi gerektiğini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacının trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir.
Her ne kadar davalı —- görev itirazında bulunmuşsa da haksız fiil nedeniyle meydana gelen zarar taleplerinde —- ile birlikte diğer davalılara karşı açılan davalarda ticaret mahkemesi görevli olduğundan görev itirazının reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı —- alacak davası açılamayacağını ileri sürmüşse de davacının ne kadar maluliyetinin bulunduğu, kusur oranları, zarar hesabının yapılması davanın başlangıcında belirsiz olduğundan buna yönelik itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı —- vekili süresinde yetki ilk itirazında bulunmuş olsa da davanın haksız fiilden kaynaklı olduğu, zarar gören davacıların —ikamet ettikleri HMK’nın 16. Maddesi uyarınca zarar görenin yerleşim yeri de yetkili olduğundan yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı— husumet itirazında bulunduğu, husumet itirazının esasla birlikte değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Davalı ——— zamanaşımı itirazında bulunduğu görülmüşse de kazanın —tarihinde meydana geldiği, davanın — tarihinde açıldığı, —-yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı defi’nin reddine karar verilmiştir.
Tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Mahkememizce davaya konu aracın trafik kayıtları, sigorta poliçesi ve hasar dosyası, davacının kaza nedeniyle gördüğü tedavi evrakları, kazaya ilişkin ceza dosyası celbedilmiş; —- müzekkere yazılarak davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş; kolluk vasıtasıyla davacının ve davalıların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmış; —-maluliyet raporları alınmış; dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilerek hesap raporu alınmıştır.
—- getirtilmiş, yapılan incelemesinde; davalı sürücü — kasten yaralama suçunun olası kastla islenmesi sebebiyle — hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür.
—hazırlanan — tarihli raporda özetle; davacının — tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle meydana gelen yaralanmasının, ——-süresinin kaza tarihinden itibaren —-aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
— tarihli——-Raporunda özetle; davacının —- tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının ——- bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, İyileşme — süresinin kaza tarihinden itibaren—- kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Hesap bilirkişisi —- tarihli raporunda özetle; davacının belirlenen– — devresindeki geçici iş göremezlik zararının —olarak hesaplandığı, bu zarar kalemiyle mükerrerlik teşkil eden indirim nedeni varlığının bulunmadığı belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; —- seyri sırasında, olay yerine geldiğinde, davacının yönetimindeki ——plakalı araca arkadan çarpması sonucu, araçtan inmesinden sonra davalının davacının üzerine aracı sürerek ayağının üzerinden geçmesi sonucu yaralanmasıyla sonuçlanan kazada davacının yaralandığı,—-iptal kararından sonraki — kararında da belirttiği üzere maluliyetin tespitinde kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre belirlenmesi gerektiği, her ne kadar — kararları uyarınca —uyarınca rapor alınmasına yönelik yeniden rapor alınmışsa da — kaza tarihi itibariyle geçerli olan yönetmelik uyarınca maluliyet raporu alınması gerektiği belirtildiği, somut olayda kaza tarihi olan —– esaslarına göre alınmış raporun hükme esas alındığı, bu rapora göre davacının geçici işgöremezlik süresinin — ay olduğu, alınan hesap raporu ile davacının — aylık geçici iş göremezlik zararının — olarak hesaplandığı, her ne kadar davacı vekili müvekkilinin müteahhit olup aylık gelirinin — olduğunu ileri sürmüşse de mahkememizce yapılan emsal araştırma ve davacının gelirinin araştırılması sonucu yapılan araştırmada davacının gelirinin asgari ücretten daha yüksek olduğuna ilişkin bir veri elde edilemediği, bu nedenle asgari ücret düzeyinde yapılan hesaplamaya itibar edildiği,
Ceza dosyasında kazanın davalı sürücü— kasten yaralama suçunu olası kastla işlediği kanaatiyle karar verildiği, —- inceleme tutanağında da anlatıldığı şekilde meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü — % 100 kusurlu olduğu, davacı sürücünün kusursuz olduğu, mahkememizce kusur raporu alınmasına gerek görülmediği, söz konusu zarardan davalı sürücü — sorumlu olduğu,
Her ne kadar davalı—- vekili, aracın kaza tarihinde müvekkili adına kayıtlı olsa da gerçekte aracın mülkiyetinin davalı —– karşılığında — sattığını, —- senet verdiğini, aracın zilyetliğinin devir edildiğini bu nedenle zarardan sorumlu olmadığını ileri sürdüğü, davalının bu savunmalarının değerlendirilmesi açısından tanık — dinlenildiği, söz konusu tanığın davalı —savunmasını destekler beyanda bulunduğu, ancak davalı —-savunmasını destekler tanık beyanı dışında başka bir delil bulunmadığı, kaza tarihinde aracın davalı — adına kayıtlı olduğu, davalı —savunmasını ispat edemediği, bu kapsamda işletenlik sıfatının sona erdiği ispatlanamadığından zarardan davalı —de sorumlu olduğu,
Davalı sigorta şirket vekili olayın kasten işlenmesi nedeniyle zararın teminat dışı olduğunu ileri sürmüşse de;—– sayılan mücbir sebep, zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklanmamış, aracın İşletilme halinde olması, zarar verici fiil, zarar ve uygun illiyet bağt sorumluluk için aranan şartların mevcut olduğu, davalı araç sürücüsünün kasıtlı eylemi teminat dışı hallerde düzenlenmeyip rücuya tabi hallerde düzenlenmiş olmasına göre; işletenin sorumluluğu ortadan kalkmayacağından davalı araç isleteninin zarardan sorumlu olduğu ve zarar teminat dışı olmamasına göre davalı — poliçe limiti ile sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmiş olması isabetli olmadığının” vurgulandığı; söz konusu zarardan sigorta şirketinin de sorumlu olduğu, rücu ilişkisinin iç ilişki kapsamında olması gerektiği,
Davacıların hesaplanan hesaplanan —- geçici iş göremezlik talebinden müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır.
Manevi tazminat açısından ise; —- göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. ——– takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.—–
Somut olayın özelliklerine göre; meydana gelen trafik kazası sonucunda davacının yaralandığı, yaralanmanın olası kastla işlendiği, geçici iş göremezlik süresi, davacının yaralanması nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmende olsa giderilmesi gerektiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarih ve paranın alım gücü göz önünde bulundurularak, davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde kaza tarihinden itibaren yasal faiz işleyeceği de dikkate alınarak —- manevi tazminata hükmetmek gerekmiş, manevi tazminat yalnızca davalı sürücü —talep edildiğinden manevi tazminattan yalnızca davalı —– tutulmuş, söz konusu olayın haksız fiil olması nedeniyle sürücü yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faize hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1—- geçici iş göremezlik zararının davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan — tarihinden, diğer davalılar — yönünden kaza tarihi olan —- tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2— manevi tazminatın kaza tarihi olan — tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı —- tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine,
3-a)Maddi tazminat yönünden alınması gerekli karar harcı 372,36 TL harç, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 375,71 TL peşin harç ve 60,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 435,71 TL harçtan karşılandığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
b)Manevi tazminat yönünden alınması gerekli karar harcı 341,55 TL harçtan — harcın mahsubu ile bakiye 278,20 TL harcın davalılar — müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 375,71 TL peşin harç ve 60,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 471,61 TL’nin davalılar —– müştereken ve müteselsilen tahsili davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 386,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 300,00 TL bilirkişi masrafı, — tarafından düzenlenen 562,00 TL bedelli ve 562,00 TL bedelli — olmak üzere toplam 1.810,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları gözetilerek 743,45 TL’sinin davalılar —- tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı —tarafından yapılan 99,45 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar — şirketi tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Maddi tazminat yönünden;
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Manevi tazminat yönünden;
a)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen kabul edilen miktarı geçmemek üzere 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalı — alınarak davacılara verilmesine,
b)Davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen ve kabul edilen miktar üzerinden takdir edilen vekalet ücretini geçmemek üzere belirlenen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——verilmesine,
10-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,