Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/238 E. 2018/397 K. 08.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/238
KARAR NO : 2018/397

DAVA : Tahliye Taahhüdünün Hükümsüz Olduğunun Tespiti
KARAR TARİHİ : 08/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tahliye Taahhüdünün Hükümsüz Olduğunun Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01.03.2013 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile, davalıya ait ……, İstanbul” adresinde bulunan mecurda kiracı olarak oturduğunu, kira sözleşmesinin …… tarihinde bittiğini, davalının, müvekkiline keşide ettiği Beykoz ….. Noterliğinin ….. tarih ve ….. yevmiye sayılı ihtarnamesi ile müvekkilinin, halen merkezi ve işyeri olarak kullandığı bu taşınmazı 28.02.2018 tarihinde tahliye etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini ileri sürerek tahliyesini talep ettiğini, davalının, kira sözleşmesi imzalanırken, müvekkili şirket temsilcisine, aynı tarihte ve “formalite gereği” imzalatıldığı ifade edilen ve şirket temsilcisi tarafından unutulan ve üzerine tanzim tarihi olarak muvazaalı şekilde …. tarihi atılan, tahliye tarihi olarak da sözleşmede yazılı 5 yıllık süre bitmeden, taşınmazın 28.02.2018 tarihinde tahliye edileceğinin ifade edildiği bir taahhütname olduğunu tespit ettiklerini, gerek kira sözleşmesinin ve gerekse tahliye taahhütnamesinin aynı gün imzalandığını, müvekkilinin ticari merkez olarak kullanacağı bir yeri 5 yıl için kiralamış iken üstelik bu kira sözleşmesini tapuya da şerh ettirme hakkı da sözleşmede düzenlenmiş iken, sözleşme imzalandıktan 25 gün sonra böyle bir taahhütname verilmesinin, üstelik bu taahhütname ile de 5 yıllık kira sözleşmesi bitmeden mecuru tahliye etmeyi taahhüt etmesinin akıl ve mantıkla bağdaşmadığı gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, taahhütnamenin muvaazalı ve geçersiz olduğunu, davalı tarafın söz konusu ihtarnameyi gönderdikten sonra, müvekkili şirket yetkililerini sürekli telefonla arayarak, halen net 27.910 TL olan kirayı üç katı oranında arttırarak net 75.000 TL ye çıkarılmasını, aksi durumda tahliye taahhüdüne bağlı olarak işlem yapacağı hususunda da baskı yaptığını, fahiş bir kira artış talebinde bulunduğunu iddia ederek davalının haksız kazanç temini amacıyla, tamamen muvaazalı olarak hazırladığı ve sözleşme içeriği ile bağdaşmayan taahhütnameyi kullanmaya çalıştığını, mevcut sözleşme şartları ve hukukun genel ilkeleri uyarınca, söz konusu taahhütnamenin hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK.’nun 4. maddesinin a bendinde; “….. kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar…. Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevi içerisindedir” dendiğini, TBK.’nun 352/1. maddesi; ” Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği…” TBK.’nun 352/1. maddesi; ” Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği…” hükmüne uygun olarak davacı kiracı tarafından tanzim ve imza edilen tahliye taahhütnamesinin, haksız ve yasal dayanaktan yoksun iddialarla hükümsüzlüğünün tespiti talep edilmiş olup, dava konusu edilen uyuşmazlığın kira ilişkisinden doğduğunun ihtilafsız olduğunu, davanın TBK 39.maddesi uyarınca süre yönünden de dinlenme kabiliyetinin olmadığını, davacının 10 yıldan bu yana taşınmazda kiracı olarak bulunduğunu, davacı tarafın dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı davrandığını, tahliye taahhütnamesindeki imzanın yetkili kişiye ait olduğunu, davacının, müvekkilinin tahliye talep ve dava hakkını sürümcemede bırakmak istediğini, açılan davanın maddi ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın usulden ve hak düşürücü süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesi uyarınca düzenlenen 25/03/2013 tarihli tahliye taahhüdünün hükümlüğünün tespiti istemine ilişkindir.
Dilekçelerin teatisi tamamlanmış olmakla HMK.nun 137 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelenmiştir.
HMK.nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. HMK.nun 4/1-a maddesi uyarınca kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalara bakma görevi Sulh Hukuku Mahkemesine aittir. Olayımızda davacı, davalı ile aralarındaki kira sözleşmesi uyarınca düzenlenen yazılı tahliye taahhüdünün hükümsüzlüğünün tespiti talep etmektedir. Bu nedenle uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı açıktır.
Dava şartları ön inceleme aşamasında denetlenip, dava şartının bulunmaması halinde HMK.nun 138.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilmesi mümkündür. HMKnun 4/1-a maddesi uyarınca davaya bakma görevi sulh hukuk mahkemesine ait olduğundan HMK.nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK.nun 4/1-a, 114/1-c maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde görevli Nöbetçi İstanbul Anadolu Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, HMK 345. maddesi hükmü uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.