Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/195 E. 2021/292 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/195
KARAR NO: 2021/292
DAVA : Alacak (Adi ortaklığın tespiti ve belirlenecek kar payının ödenmesi olmadığı taktirde verilen paranın iadesi)
DAVA TARİHİ: 02/02/2018
KARAR TARİHİ : 14/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak ((Adi ortaklığın tespiti ve belirlenecek kar payının ödenmesi olmadığı taktirde verilen paranın iadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı —– tutarındaki — —- kullanmak üzere aldıklarını, davalı kardeşlerin bu parayı diğer davalı olan — — kullandıklarını, ancak aradan geçen zamana rağmen müvekkilinin kâr paylarını bir türlü ödemediklerini, davalıların asgari % 100 oranında kâr edileceğini söylediklerini, —– yukarıda yazılı bedeli kısmi ödemeler halinde müvekkilinden aldığını, davalı —- istediğini ve bunun üç parti halinde ödeneceğine dair seçenek sunduğunu, müvekkilinin —— kurulması için gönderilen — dahil olduğunu, paraların havale yolu ile gönderildiğini, dekontların üzerine — tarafların eşit hisselerinin bulunduğunu, şirket yönetiminin davalı —- bırakıldığını, ancak müvekkiline bu şirket hakkında bilgi verilmediğini,—- bastırılan broşürlerin arkasında iş ortağı olarak gösterildiğini, davada talep edilen yatırım tutarının — payını içermediğini, davalı şahısların gönderilen paraları davalı —- aldıklarını ve bu şirket üzerinden geri ödemelerin yapılacağını bildirdiklerini, davalı — kurulduğunu, daha soma şirkete — katılması ile şirketin dört ortaklı hale geldiğini, müvekkilinden paralar alındıktan altı ay sonra— çıkarıldığını, bu artışların müvekkilinin göndermiş oİduğu paralara denk geldiğini, davalı —- sahiplerinden ortaklarım olarak bahsettiğini, müvekkilinin isteği üzerine davalı—— yazılı olan projelerin tamamından yatırmış olduğu para mukabilinde kârı ile beraber istediği projeyi seçme hakkına haizdir” şeklinde bir yazı düzenlediğini, ancak davalıların taahhütlerini yerine getirmediklerini, taraflar arasındaki borç ilişkisinin de davalılar tarafından reddedildiğini, yukarıda bahsi geçen yazı üzerine müvekkilinin kendisine önerilen —- projelere dahil olmayı kabul ettiğini, bu durumun şahitler huzurunda davalı—davalı— kabul edildiğini, müvekkilinin devam eden projelerden —-seçtiğini ve bu projelere ortak olunduğunu, müvekkili tarafından bu projelere ilişkin tasfiye talebinde bulunulduğunu, bahsi geçen projelerden elde edilen gelirlerin bir türlü ödenmediğini, bu konunun barışçıl yöntemlerle çözülmesi için dört farklı toplantı yapıldığım—— davalılara ihtarname gönderilerek borç durumlarının bildirildiğini ve ödeme yapılmasının istendiğini, gelen cevabi ihtarnamelerde görüşülen hususların ve ilişkinin reddedildiğini, taraflar arasındaki anlaşmanın herhangi bir senede bağlanmadığını, —- yazışmalarına ve yüz yüze görüşmelere dayandığını, paraların banka kanalı ile gönderildiğini, müvekkilinin parasının garanti altında olduğuna dair davalı — tarafından imzalı ve kaşeli bir yazı verildiğini, dava konusu adi ortaklık anlaşmasının —— kapsadığını, müvekkilinin bu projelere katılım payını yatırdığını, bu projelere ilişkin kâr payı talep edildiğini, —–göre bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesinin aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyesi de kapsadığını, dolayısıyla adi ortaklığa ilişkin olarak müvekkilinin ihtarname göndermek suretiyle yönelttiği talebin ortaklığın fesih olduğunu, bundan sonra tasfiye sürecinin başlaması gerektiğini, adi ortaklıkta ortağın alacağını isteme hakkının ortaklığın son bulduğu tarihte doğduğunu, mahkemenin — — hükümlerine göre tasfiye işleminin gerçekleştirmesi icap ettiğini, ortakların tasfiye görevlisi konusunda anlaşamaması halinde hakim tarafından atanması isteminde bulunabileceğini, müvekkilinin ilişkisinin davalı — beyanları ile sürece dahil olduğunu, ancak davalı — cevabi ihtarnamesinde ilişkiyi kabul etmemesinin müvekkilini şüpheye düşürdüğünü, yargılama safhasında — sorumluluk bağının kurulamaması halinde davalı — aldıkları bedeli faizi ile birlikte iade yükümlülüğünün oluşması gerekeceğini, böyle bir halde ödenen paranın faizi ile birlikte — —iadesi taleplerinin bulunduğunu, ancak bunun için yargılama aşamasının tamamlanarak davalı —- sorumlu olup olmadığının tespitinin gerektiğini belirterek öncelikle gönderilen para kadar davalıların mal ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasına, müvekkili tarafından gönderilen yatırım bedeline karşılık ödenmesi gereken tutarın şimdilik — birlikte müvekkiline ödenmesine, davalı— olmadığının yargılama neticesinde anlaşılması halinde ise başkaca hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden alınan — ödeme tarihinden itibaren işletilecek —— bankalarınca verilen en yüksek mevduat faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalı—– müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı — cevap dilekçesinde özetle; davacının ——oranında teminat yatırması gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında hiç bir ticari ilişki olmadığını, davacı taraftan müvekkiline para gönderilmediğini, aralarında sözleşme yapılmadığını, sermaye artırımında davacının parasının kullanılmadığını, davacının daha önce noter kanalı ile talepte bulunduğunu, müvekkilinin—– ihtarnamesi ile cevap vererek davacının herhangi bir alacağının olmadığını ihtar ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı şahıslar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin kardeş olduklarını, yaklaşık —- tanıştıklarını, davacının — giderek piyasayı araştırdığını, müvekkillerine güvenerek —— durduğunu, bu arada davacı ile başkaca işler de yapıldığını, davacıya her zaman yardım edildiğini, —– daire alan davacının iyi bir kârlılıkla burayı başka bir yabancıya sattığını, bu işi devam ettirmek istediğini, kendisine bir şirket kurmasının daha uygun olacağının söylediğini, — sermayesinin yarısının — diğer yarısının da davacıya ait olduğunu, aksi karar alınıncaya kadar şirket yönetiminin müvekkilleri tarafından üstlenildiğini, — yatırım yapılacak projeler araştırıldığını, davalı—-projelerinin incelendiğini, —- sözleşmelerinin davacıya verildiğini, davacının — almak istediğini, müvekkilleri ile davalı —arasında herhangi bir ilişkinin bulunmadığını, bu aşamada dava dışı— ile —- tamamlandığında ise satış bedelinin— peşin ödeme indirimi ile— ortaklarına henüz satılmamış olanlardan beğendikleri dairelerin devredileceğini, söz konusu sözleşme imzalandıktan sonra davacının müvekkili —— para göndermeye devam ettiğini, daha önce de davacının —-kuruluşu ve ileri ki yatırımlar için para gönderdiğini, bu paraların doğrudan veya dolaylı olarak —hesabına üçüncü kişilere —– yapıldığını, bu paraların bir kısmının da — ve işletilmesi için harcandığını, davacının iddia ettiği gibi bir adi ortaklığın bulunmadığını, davacı ile müvekkili —-adına satın alınması ve ——yılında başlayan bu ilişkinin davacı tarafından daha da ileriye götürülmek istendiğini, projeleri kendi — davacının olumlu dönüşler aldığını, —- senesinin başlarında müvekkillerini arayarak başka projelerin de araştırılmasını istediğini, davacının —- senesinin sonlarına gelindiğinde — artıştan ve gayrimenkul sektöründeki krizden ötürü davacının taşınmazları almaktan vazgeçtiğini ve gönderdiği paranın —-kendisine iade edilmesini haksız bir şekilde talep ettiğini, müvekkillerinin ise davacının bilgisi dahilinde parayı —– ödediğini, bir kısmının da şirketin giderleri için kullanıldığını, zaten projelerin tamamlanmak üzere olduğunu, taşınmazların seçilmesi halinde —- adına tescil edilebileceğini, hatta dilerse kendi adına da tescilinin talep edilebileceğini davacıya bildirdiklerini, davacının danışman olarak gönderdiği kişilerin müvekkillerini tehdit ettiklerini, davacının ihtarnameler göndermeye başladığını, işin özünün —–düşüş sebebiyle yatırdığı paranın —– alamayacağını düşünen davacının parasını geri istemesinden kaynaklandığını, davacıya hiçbir zaman % 100 oranında kârlılık taahhüt edilmediğini, davacıdan borç alınmadığını, — içeriğinin doğru olmadığını, tarihinde de saptırma yapıldığını, mevcut olmayan adi ortaklığın tasfiyesinin de talep edilemeyeceğini, —- mizanından da görüleceği üzere kuruluşundan bu yana — olduğunu, bunun yarısından davacının sorumlu tutulması gerektiğini, iyi niyetli müvekkilinin —- davacıya devretmeye çalıştığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, HMK 111 maddesine dayalı olarak terditli şekilde açılmış yatırım bedeline karşılık ödenmesi gereken bedelin tüm davalılardan tahsili, davalı —- olmadığının kabulü halinde ise davalılar — hileli davranışlarla aldatarak menfaat elde etmesi sonucu davacıdan alınan paranın—müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Davacının —arasında toplamda kendisinden aldıkları paranın — edileceğine ilişkin —- gönderdiği, ödeme dekontlarında — açıklamasının bulunduğu, —- basılan broşülerde iş ortağı olarak gösterildiği, bu durumun — aldıklarını ve geri ödemelerinde bu şirket üzerinden yapılacağını beyan ettikleri, sözkonusu şirketin gönderilen paraya yakın tutarda sermaye artışına gitmiş olmasınında bunun göstergesi olduğu, davacının yaptığı yatırım karşılığında %100 fazlasıyla geri ödeme taahhüdünde bulunulduğundan yatırımın teyidinin şahıs davalılardan talep edilmesi üzerine — — yazının davalı —- davacıya iletildiği, davacının bu yazıda yer —–dahil olmayı kabul ettiği ve bu durumun davalılarca da kabul edildiği, ancak projelerden elde edilen gelirlerin ödenmediği ve bu yüzden toplantıların yapıldığı, sonuç alınamadığı, ihtarname gönderildiği, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, davacının—– payına ilişkin olup, gönderilen ihtarname ile ortaklığın feshedildiğinin bildirildiği, mahkemece ortaklığın tasfiyesine karar verilerek tasfiye sonrası kalan tutardan davacıya katılım payı oranında pay verilmesine ilişkindir. Bu talep tüm davalılara yönetilmiştir. Davacı yanın —- ise taraflar arasında herhangi bir ortaklık olmadığının tespiti halinde davalılar —-ödenen paradan müşterek ve müteselsilen sorumluluğuna ilişkindir. Davacı bu paranın hileli ve aldatıcı davranışlar neticesi alındığını belirterek sorumlu olan —- ödeme tarihinden itibaren işlemiş faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davacı ilk talebi yönünden belirsiz alacak davası açtıklarını belirterek —-üzerinden harç yatırmış, terdit talebi yönünden ise harç yatırmadığı anlaşıldığından eksik peşin harç tamamlattırılmıştır.
Davalı — —olmadığını, davacı tarafından yapılmış para —- bulunmadığını, davacının dayandığı —–yazıyı ve imzayı kabul etmediklerini, aralarında adi ortaklık ilişkisi kurulmadığını savunmuştur.
Şahıs davalılar ise, davacı ile tanışmalarından sonra davacının —- yapmak istediğini beyan ederek yardım talebinde bulunduğunu, —- gelip gittiğini, bu süreçte —- bir taşınmaz satın aldığını ve taşınmazların —- adına kayıtlı olduğunu, davacının üzerine almadığını, yine davacının ve yakınlarının başkaca taleplerininde olduğunu, bunların yerine getirildiğini, ödemelerinin davacının gönderdiği paralarla yapıldığını, bu arada yatırımların yönlendirmeleri, masrafların gider olarak gösterilmesi için —– davalı şirket arasında peşin ödemeli —– imzalandığını, davacı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını, aksine — kurularak davacının da isteği ile taşınmazların —- üzerinden alınıp aynı şekilde satılarak şirketlere özgü vergi avantajlarından yararlanmak amacında olduklarını, %100 karlılık taahhüdünde bulunulmadığını, davacıdan borçta alınmadığını, sadece davacıya para yatırımı yapma imkanı sağlandığını, davacının dayandığı —– yazışmasının ödemeler ve tarihlerle ilgili olmayıp sunulan tercüme içeriğininde doğru olmadığını, tercümenin hatalı olduğunu, yazışmanın paranın gönderildiği tarihte değil —- yılında yapıldığını, davacının yeni taşınmaz almak istemesi nedeniyle yapıldığını, davacının —- ıslak imzalı tahhüdün e-mail ile kendisine gönderildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, böyle bir—-bulunmadığı gibi yazı üzerindeki imzanın da —- edilmediğini, davacının bedel iadesi talebinin de yerinde olmadığını, —- davacı ile birlikte, davacı adına taşınmaz alım satımı yapılması amacıyla kurulmuş bir firma olduğunu, paranın bir kısmının şirket için bir kısmının da davacı için kullanıldığını savunmuştur.
Davacı ise taraflar arasıda —- taşınmaz alınacağına dair bir sözleşme bulunmadığını, paranın şirket kurulmadan önce gönderildiğini, şirkette kullanılmak üzere para göndermediğini, davalıların şahsi hesaplarına gönderilen paranın — üzerinden değerlendirilmek üzere gönderildiği iddiasının davalı tarafça ispatı gerektiğini, —–sözleşmeden de haberi olmadığını ileri sürmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin —– günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmiştir.
HMK 114/1-ğ maddesi uyarınca davacının teminat yatırması gerekip gerekmediği noktasında değerlendirme yapılmış, — yayımlanan ikili anlaşmanın — teminattan muaf oldukları anlaşılmıştır.
Davalı şirket ve dava dışı —- tarihinde tescil edilerek kurulduğu,—– münferiden temsile yetkili oldukları anlaşılmıştır.
Davacının gönderdiği paraya ilişkin dekontlar da getirtilmiş, davacının —- davanın konusu olmadığı, tüm paranın davalı—— sermaye payı olarak gönderilen para olup dava konusu edilmediği anlaşılmıştır. İncelenen —– ödeme kayıtlarında dava konusu tutarların karşılığında ——-yazdığı görülmüştür.
Davacı —— varlığı ve davalı şahısların taahhüdlerine ilişkin olarak tanık dinletme talebinde bulunmuş, davalı yan muvafakatı bulunmadığını bildirmiştir. Davacı yan adi ortaklık ilişkisinin varlığı konusunda dosyaya — yazışmasını sunmuş, davalı yan bu —- yazışmasının varlığını kabul etmekle birlikte yazışmanın paranın gönderildiği tarihte değil —— yıllarında yapıldığını ve davacının iddia ettiği bir taahhüdde ait olmadığını savunmuştur. Gerek davacı gerekse davalı yanın sunduğu —- ilişkin tercümeler incelendiğinde taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğuna ilişkin bir açıklık olmadığı, yazışma tarihinin bulunmadığı görülmüştür. Davacının —- varlığına dair delil olarak dayandığı —-yazının aslının da sunulamadığı, davacının bu yazının kendisine—- tarafından e-posta ile gönderildiğini iddia ettiğ ancak davalı —- gönderdiği yönündeki iddiayı kabul etmediği, —- delil olarak sunulmadığı, — dayanılmadığı, yazıda kaşe ve imzası yer alan —– olduğunun savunulduğu ancak yazı aslı olmadığından bu konuda da inceleme yapmanın mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
—– kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. —–ilişkisinin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak uyuşmazlık çıktığında adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispat yükü iddia edene ait olup iddianın HMK 200 maddesi gereğince kesin delille ispatı gerekir. Karşı tarafın açık muvafakati var ise tanık dinlenebilecektir. Somut olayda davalı taraf muvafakati olmadığını bildirmiştir. Bunun dışında senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursada tanık dinlenebileceği HMK 202/1 maddesinde kabul edilmiştir. —— yazışması bu anlamda delil başlangıcı sayılabilir ise de yazışma içeriğinin tarihi belli olmadığı gibi, yazışmanın yapıldığı—- sunulmamıştır. Öte yandan yazışma metni hukuki işlemi muhtemel gösteren bir içeriğede sahip olmadığından davacının tanık dinletme talebi yerinde görülmemiştir. Davacının iddiasını kesin delille ispat etmesi gerektiği, dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı görülmekle taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu ve paranın bu nedenle gönderildiği iddiası için yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı vekili yemin teklif etme hakkını kullanmıştır. Davalılar——davacı ile tarafım ve diğer davalı —- ilişkisi kurulmamıştır. Dolayısıyla adi ortaklık içerisinde davacı tarafından katılım payı karşılığı olarak tarafımıza —- gönderilmemiştir. Tekrar ediyorum davacı ile aramızda davacının belirli bir miktar yatırım tutarını bize göndermesi, bizim bu tutar ile inşaat işine girmemiz ve inşaatten elde edilen kardan davacının payına düşen kısmın ana parası ile birlikte davacıya ödenmesi yönünde adi ortaklık ilişkimiz yoktur. Davacı ile adi ortaklık kurma şeklinde bir amaç ile hareket etmemiz söz konusu değildir”demiş, davalı —- beyanında”..davacı ile tarafım ve diğer davalı —— kurulmamıştır. Dolayısıyla adi ortaklık içerisinde davacı tarafından katılım payı karşılığı olarak tarafımıza —- tutarında para gönderilmemiştir. Tekrar ediyorum davacı ile aramızda davacının belirli bir miktar yatırım tutarını bize göndermesi, bizim bu tutar ile inşaat işine girmemiz ve inşaatten elde edilen kardan davacının payına düşen kısmın ana parası ile birlikte davacıya ödenmesi yönünde adi ortaklık ilişkimiz yoktur. Davacı ile adi ortaklık kurma şeklinde bir amaç ile hareket etmemiz söz konusu değildir.”demiştir. Bu durumda davacının tüm davalılar ile arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğuna yönelik iddiasını ispat edemediğinin kabulü ile terditli talebi yönünden inceleme yapılmasına geçilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi tarafından sunulan — tarihli raporda, davacının — hesabına para gönderdiği, akabinde bu paranın — aktarıldığı,—– havalesi ile ödeme yapıldığı belirlenmiştir. Esasen paranın bu şekilde aktarımının yapıldığı davalı şahısların da kabulünde olup, davacı tarafından gönderilen para ile —- tarihli peşin ödemeli konut satış sözleşmesi kapsamında —- yatırım yapıldığı, projenin tamamlandığı ancak davacının daire devralmak yerine para talep ettiği ileri sürülmektedir. Davacı ise — sözleşmeden haberdar olmadığını, icazeti bulunmadığını, parayı —-göndermediğini, tüm ödemelerin şirket kurulmadan önce yapıldığını belirtmektedir. Az önce de belirtildiği gibi herkes iddiasını ispatla mükellef olup davalı yanda davacıdan aldığı para ile — yatırım yapılacağı ve bu amaçla —- tarihli sözleşme imzalandığını, tüm işlemlerin davacının bilgi ve onayıyla yapılmış olduğunu ispatla yükümlü olup davalı yanın dosya kapsamında bu savunmasını ispata yarayan hiçbir delili bulunmamaktadır. Davacının parası ile yatırım yapılmadığı, paranın önce —- aktarıldığı, hali hazırda —- alacağının çıkması halinde bu paranın —edileceğinin davalı —tarafından dosyamızda beyan edildiği, davalı—–davacının parasını amacına uygun kullanmadığı, davacının ödediği paranın iadesini talep etme hakkı bulunduğu, davacı tarafça paranın iadesi talebinin davalılar — yöneltilmiş olduğu, ancak paranın –gönderildiği ve onun tarafından — aktarımının yapıldığı dolayısıyla —- sorumluluğuna gidilemeyeceği anlaşıldığından, davacının —– olan davalılar ile arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu iddiasına dayalı olarak tüm davalılar aleyhine açtığı davanın reddine, davacının —- talebi olan ödediği tutarın iadesine ilişkin istemin davalı —- dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ve —- dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine, davalı —– açılan davanın reddine karar verilmiş, terditli davalarda terditli taleplerden reddedilen talep için ayrıca harç alınmayacağı, vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmeyeceği gözetilmiş, ancak davalılardan —- yalnızca ilk talep yönünden dava açıldığından lehine vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalılar ile arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu iddiasına dayalı olarak açtığı davanın reddine,
2- Davacının terdit talebi olan ödediği tutarın iadesine ilişkin istemin davalı —sayılı yasanın —- dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine,
3- Davalı —– açılan davanın reddine,
4-Karar harcı 533.006,37 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 85,39 TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 133.059,48 TL.harcın mahsubu ile bakiye 399.861,50 TL harcın davalı —– tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 133.144,87 TL harcın davalı —– tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk masraf, 47,90 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.089,00 TL yargılama giderinin davalı —- tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, davacının davalılar —-yönünden yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 166.652,57 TL vekalet ücretinin davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-Davalı —- vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 166.652,57 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
10-Davalı —yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
11- Davalı —- yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
12-Davalı —-tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
13-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı şahıslar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/04/2021