Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/16 E. 2020/122 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/16
KARAR NO : 2020/122

DAVA : RücuenTazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2018
KARAR TARİHİ : 11/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Rücuen Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete nakliyat sigorta poliçesiyle sigortalı ——.ünvanlı kardeş firması tarafından dava dışı —– satılmış olan alüminyum —– arasında taşıma işinin gerçekleştiği sırada 2 paket emtianın 11/01/2017 tarihinde hasara uğradığını, hasarın —– belgesine şerh düşüldüğünü, taşımanın davalı tarafça üstlenildiğini, malların hasarlı teslim edilmesi nedeniyle oluşan hasardan davalının sorumlu olduğunu, hasar ihbarını müteakip yapılan eksper incelemesi neticesinde oluşan 2.697,60 Euro’nun sigortalıya 04/12/2017 tarihinde ödendiğini, bu şekilde sigortalının haklarına halef olunduğunu, davalıya 29/12/2017 tarihli rücu yazısıyla durumun bildirildiğini, ancak cevap alınamadığını belirterek 12.577,29 TL.nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı tarafın aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, abonman sigorta sözleşmesiyle halefiyet iddiasında bulunulmuş ise de dava konusu taşımayı kapsayan, teminat altına alan —-sigorta poliçesi bulunmadığını, iddia edilen hasarın —– teminat altında olduğunun, sigortalıya lütuf ödemesi yapılıp yapılmadığının, dava dışı sigortalının emtia üzerinde devam eden bir menfaatinin olup olmadığının kanıtlanması gerektiğini, olayda uygulanması gereken CMR Konvansiyonu 30.maddesi uyarınca müvekkiline usulüne uygun bildirim yapılmadığını, meydana gelen hasarda müvekkilinin kusur ve sorumluluğu olmadığını, iddia edilen ürünlerin gerçek değerinin hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davacı … şirketi nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı—– firmaya satılmış olan alüminyum levha —- arasında taşıma işinin gerçekleştiği sırada 2 paket emtianın 11/01/2017 tarihinde hasara uğradığını, hasarın 04/01/2017 tarihli — şerh düşüldüğünü, taşımanın davalı tarafça üstlenildiğini, malların hasarlı teslim edilmesi nedeniyle oluşan hasardan davalının sorumlu olduğunu, hasar ihbarını müteakip yapılan eksper incelemesi neticesinde oluşan——–tarihinde ödendiğini, bu şekilde sigortalının haklarına halef olunduğunu, davalıya 29/12/2017 tarihli rücu yazısıyla durumun bildirildiğini, ancak cevap alınamadığını belirterek 12.577,29 TL.nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf öncelikle davacının aktif husumetinin bulunmadığını, abonman sigorta sözleşmesiyle halefiyet iddiasında bulunulmuş ise de dava konusu taşımayı kapsayan teminat altına alan——, iddia edilen hasarın —– teminat altında olduğunun, sigortalıya lütuf ödemesi yapılıp yapılmadığının, dava dışı sigortalının emtia üzerinde devam eden bir menfaatinin olup olmadığının kanıtlanması gerektiğini, olayda uygulanması gereken CMR Konvansiyonu 30.maddesi uyarınca kendisine usulüne uygun bildirim yapılmadığını, meydana gelen hasarda kusur ve sorumluluğu olmadığını, iddia edilen ürünlerin gerçek değerinin hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 03/04/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Davacı, dava dışı sigortalısı için—- tarihleri arasında geçerli olmak üzere——— no.lu nakliyat abonman sözleşmesini düzenlemiş olup, —- vasıtalarıyla yapılacak taşımalara ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacı ayrıca bu poliçeye istinaden nakliyat sigorta poliçesi —- düzenlemiştir. Bu poliçenin nakliyat abonman poliçesine istinaden düzenlendiği de belirtilmiş olup sigortalının ——– sevkiyatları için düzenlendiği poliçede açıklanmıştır.
Davacı … şirketi tarafından nakliyat sigortalı olan dava dışı sigortalı—– ait emtianın sigortalının ——- götürülmek üzere —– plakalı tıra yüklenerek —- —-sevk edildiği, emtianın varma yerine ulaştığında gönderilen 7 palet emtiadan 2 paletteki malzemenin hasarlandığının tespit edildiği, bu hususun davalıya ait 04/01/2017 tarihli CMR belgesine not edildiği de belirlenmiştir.
Davalının bu taşıma işi için dava dışı sigortalı adına 05/01/2017 tarihli e fatura karşılığı navlun ücreti olarak 839,66 Euro ve varış yerinde gümrükleme ücreti olarak da 60.00 Euro talep ettiği dosyaya sunulan belgelerle tespit edilmiştir.
Oluşan hasar nedeniyle davacı tarafından eksper incelemesi yaptırıldığı, eksper raporunda belirtilen —- tarafından dava dışı sigortalısına 04/12/2017 tarihinde ödendiği ve davalıya 29/12/2017 tarihli rücu yazısının gönderildiği, sonuçsuz kalması üzerine mahkememizde dava açıldığı sabittir.
İleri sürülen iddia ve savunmalar uyarınca değerlendirme yapılıp davacının davalıdan rücuen talep edebileceği bir tutar olup olmadığının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılıp kök ve taraf itirazlarını karşılayan ek raporlar alınmıştır.
Yapılan yargılama toplanan deliller ve alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporları bir arada değerlendirildiğinde davacının dava dışı sigortalısı için ——- tarihlerini kapsayan nakliyat abonman sigorta sözleşmesini düzenlediği, bu poliçeye istinaden davaya konu taşınmazı içine alır şekilde ayrıca —- taşımalarını kapsayan —— poliçesini de düzenlemiş olduğu, meydana gelen hasar nedeniyle bu poliçe kapsamında ödeme yaparak sigortalasının haklarına halef olduğu dolayısıyla aktif husumetinin bulunduğu kabul edilmiştir.
Dava dışı —– ait olan alüminyum alaşımından levha malzemelerin —– olarak sigortalı firmasının — tarihinde davalının tırına yüklendiği ve emtianın varma yerine ulaşması ile 2 palet emtianın hasarlı olduğunun tespit edilerek—–not edildiği, bu haliyle taşıma işi için davalı ile anlaşma yapıldığı ve davalının da bu taşıma işi için navlun faturası düzenlediği,— davalı adına olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Bilirkişi raporunda dosyada mevcut transit refakat belgesinden davalıya ait dava konusu emtiaların da taşındığı — plakalı araçta parsiyel taşımacılık yapıldığı belirlenmiştir. Bu noktaya kadar davalı yanın itirazları, dava konusu hasarın kendilerine usulüne uygun şekilde ihbar edilmeyerek — 30.maddesine aykırı davranıldığı, oluşan hasarda kendilerinin bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davacının hatır ödemesi yaptığının kabulü gerektiği yönündedir.
Dava konusu taşıma uluslararası karayolu taşıması olduğu için 2 tarafta uyuşmazlık çözümünde CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağı konusunda hem fikirdir. CMR 17/1 maddesi “Taşımacı yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasarından ve teslimindeki gecikmeden sorumludur.”düzenlemesini getirmektedir. Davalı yan hasarın istifleme ve ambalajlama yetersizliğinden kaynaklandığını CMR Konvansiyonu 17/4-c maddesinin bu konuyu düzenlediğini, gönderenin sorumluluğunda olan ambalajlama işlemindeki eksiklik için kendisine kusur yüklenemeyeceğini savunmaktadır.
CMR 17/4 maddesinde CMR 18/2 ve 18/5 maddeleri saklı kalmak kaydıyla taşımacının hangi özel risklerin varlığı halinde sorumluluktan kurtulacağı düzenlenmiş olup davalının dayandığı 17/4-c maddesi “eşyanın gönderici, alıcı veya bunları temsilen hareket eden kişiler tarafından elden geçirilmesi, yüklenmesi, istiflenmesi veya boşaltılması”nı sorumluluktan kurtulma nedeni olarak saymıştır. Bilirkişi heyeti bu konuda her iki ek raporda da değerlendirme yapmış ve taşımaya konu emtiaların ağırlıkları ve palet boyutundan daha geniş yapıları ile —- karayolu taşıması sürecinde aracın hareketine bağlı salınım yaparak ahşap paletlerin kırılmasına neden olduklarını dolayısıyla yer ile temaslarının artarak hasarlanmanın oluştuğunu, ürünlerin istiflenmesi veya ambalaj hatasının söz konusu olmadığını, TTK ve CMR(m10)kapsamında ambalajlama ve isitifleme gibi faaliyetler her ne kadar gönderenin sorumluluğunda olsa da taşıyıcının da ürünü teslim aldığı süreçte ürünün ambalajının dışarıdan kontrolünü yapıp varsa gördüğü eksiklikleri taşıma senedine şerh düşmesinin mevzuat gereği olduğunu, somut olayda böyle bir belirleme yapılmadığını, yükleme yapıldıktan sonra taşıtın kontrolünün taşıyıcı da olup, dosyaya sunulan görseller ve eksper raporu ile hasarın, doğrudan aracın hareketi, hızı, yaptığı manevralara bağlı olarak ahşap paletin kırılması sonucunda meydana geldiğinin anlaşıldığını, istiflemeden kaynaklı bir dengesizlik durumunun da bulunmadığını, sorumluluğun davalıya ait olduğunu açıklamışlardır. Bilirkişi heyetinin gerekçeli ve denetlenebilir nitelikteki bu tespitleri mahkememizce de yerinde görülmüş, davalı yönünden CMR 17/4 maddesindeki koşulların oluşmadığı kabul edilmiştir.
CMR Konvansiyonu 30. m ile birlikte davalının usulüne uygun ihbar yapılmadığı yönündeki itirazı da değerlendirilmiş madde de “Alıcı, taşımacı ile beraber durumlarını kontrol etmeden veya ziyan ve hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden 7 gün içinde durumu kendisine bildirmeden malı tesellüm ederse, bu husus onun yükü sevk mektubunda belirtilen şekilde aldığına kanıt oluşturur.”hükmü yer almaktadır. Somut olayda CMR belgesinde “paletler uyumlu olmadığından PES 2 palet reddedilmiştir.”ifadesi yer almakta olup davalının imza ve kaşesi de mevcuttur. Dolayısıyla ürünlerin beyan edildiği gibi teslim alınmadığı, teslim anında hasarın tespit edilerek CMR senedi üzerine şerh düşüldüğü ve dolayısıyla davalı taşıyıcının hasardan haberdar olduğu, bu durumda ayrıca ihbar şartının aranmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalı yanın bir diğer itirazı ise hasar bedeline ilişkin olup bu konuda bilirkişi heyeti tarafından CMR Konvansiyona 23 m.de değerlendirilerek hesaplama yapıldığı talep edilen tutarın sınırlı sorumluluk üst limitinin altında kaldığı davalının 2.697,60 Euro karşılığı 10.041,01 TL.den sorumlu olduğu, aynı hesaplamanın karar tarihinde de yapılması gerektiği, davacının CMR 27 m.gereği dava tarihinden itibaren yıllık %5 faiz talep edebileceği açıklanmıştır. Bu hesaplama biçimine 2 tarafta itiraz etmiş olup davacı vekilinin itirazı sigortalıya ödemenin Euro olarak yapıldığı, TBK 99 maddesindeki seçimlik hakkın kullanılmış olup, açılan dava ile fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden TL.olarak talepte bulunulduğu, yabancı para cinsinden talepte bulunulmadığından CMR 27/1 maddesinin uygulanmayacağı, CMR 27/2 maddesi uyarınca ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi gerektiği yönündedir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan her iki ek raporda da , tazmin edilmesi gereken zarar miktarı 2.697,60 Euro olarak hesaplanmış olup davacının ödediği tutara karşılık gelmektedir. Yapılan hasar değerlendirmesi mahkememizce yerinde görülmekle birlikte davacının ileri sürdüğü itirazların ayrıca değerlendirilmesi gerekmiştir. Davacının dosyaya sunduğu banka dekontu uyarınca sigortalısına 2.697,60 Euro ödeme yaptığı ödeme tarihinin 04/12/2017 tarihi olup öncelikle bu tarih itibariyle 1 Euro’nun efektif satış kuru karşılığının 4.6626 TL.olduğu, bilirkişi heyetinin ise 1 Euro karşılığını 3.7222 TL.alarak hesap yaptığı görülmüştür. 1 Euro = 4.6626 TL.den 2.697,60 Euro x 4.6626 TL. = 12.577,29 TL.ye tekabül etmekte olup davacının talebi de bu rakama karkşılık gelmektedir. Davacı aynı zamanda ödeme tarihinden itibaren avans faizi isteminde bulunmuştur. TBK 99 maddesindeki seçimlik hakkını kullanmıştır.
CMR Konvansiyonu 27.maddesinde öngörülen %5 faiz oranı ancak tazminatın yabancı para üzerinden hüküm altına alındığı hallerde uygulanabilecek olup (Yargıtay —— kararı uyarınca)davacının talebi bu nednenle yerinde görülmüş, CMR Konvansiyonu 23.maddesindeki üst sınırın karar tarihi itibariyle de aşılmadığı (———– ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE,
12.577,29 TL.nin 04/12/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Karar harcı 859,15 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 214,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 644,36 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 214,79 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk masraf, 182,20 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.423,30 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli———esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşıverilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.