Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1488 E. 2023/277 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1488 Esas
KARAR NO : 2023/277

DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani ZararSebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/07/2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 04/01/2017 tarihinde, sürücü —- sevk ve idaresindeki davalı —– şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı —– plakalı aracın tek taraflı kaza yapması neticesinde araç içerisinde yolcu konumunda bulunan ve aynı zamanda sürücünün eşi olan müvekkili davacı—— yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00TL sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Mahkememizin davaya bakmakta yetkisiz olduğunu, yetkili Mahkeme’nin müvekkili şirketin yerleşim yeri olan —— Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, tazminatın belirlenebilmesi için tüm delillerin toplanmasını ve tazminata mahkum edilmesi halinde müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında açılan Çalışma Gücünün Azalmasından veya Yitirmesinden Doğan (Malüliyet) Maddi Tazminat davasıdır.
Mahkememiz dosyasının ilk olarak —–Asliye ticaret mahkemesi’nin —— sayılı dosyası ile incelemeye alındığı ancak; 08/10/2018 tarihli karar ile; trafik kazasının —–gerçekleştiği, davalının merkezinin —– bulunduğu, davacının yerleşim yeri adresinin —– olduğu ve davaya konu poliçenin —– düzenlendiği konusunda bir uyuşmazlık olmadığı, Davanın açıldığı tarihte —- Asliye Ticaret Mahkemesi, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde belirtilen, şirket merkezi-şube-acente veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemelerinden biri olmadığından bahisle, yetkisizlik kararı verilerek mahkememize tevzi edilmiş yukarıdaki esas sıra kaydına kaydedilerek incelemeye alınmıştır.Dilekçeler aşaması tamamlanmış, ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenerek tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenmiş, tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmıştır. Davacı tarafından sunulan 05/04/2023 tarihli dilekçe ile dava konusu maddi tazminat taleplerinin ve ferileri yönünden davalı .—– ile sulh olunduğunu, davalı ile yapılan sulh sözleşmesi gereğince tüm talep ve alacak kalemleri ile vekalet ücreti talepleri yönünden anlaşıldığını, herhangi bir alacak, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, bu nedenle davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini ve beyan ve talepleri doğrultusunda gereğinin yapılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı —— şirketi tarafından sunulan 04/10/2023 tarihli dilekçe ile davacı taraf ile yapılan sulh anlaşması ve ödemeye ilişkin beyanlarını içerir dilekçe sundukları, yargılama gideri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan ve mütalaa etmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 315. maddesinde sulhun davayı sona erdireceği, kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı düzenlenmiş olup, yine aynı maddede “Mahkeme taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmü yer almaktadır.Sulh ise kanunun 313. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargılaması devam eden bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapılmış olan sözleşme sulh olarak tanımlanabilir. Sulh sadece davacı ve davalının üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalar açısından söz konusudur. Feragat ve kabulden farklı olarak sulh şarta bağlı olarak da yapılabilir. Dava konusu dışında kalan hususların da sulhun kapsamına dahil edilmesi mümkündür. Sulh aynı zamanda davayı sona erdiren ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuran bir taraf işlemidir. Hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Mahkeme tarafların talebi doğrultusunda sulh sözleşmesine göre karar verebileceği gibi taraflar sulhe göre karar verilmesini istemezler ise karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verir. Zira sulh, davaya son veren bir sözleşme olduğundan, şarta bağlı sulh ile dava kendiliğinden sona erecek ve mahkeme de sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığını tespit ile yargılamayı sona erdirecektir.Somut olayda; davalı vekilinin, 04/01/2023 tarihli sulh olunduğuna dair beyanını içeren dilekçeden, davacı vekilinin 05/04/2023 tarihli beyan dilekçesi ile sulh olunduğuna ve davanın konusuz kaldığına ve ayrıca vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığına yönelik beyanları doğrultusunda tarafların sulh oldukları ve böylece sulh nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden hüküm kurulmamıştır.492 sayılı Harçlar Kanununun “Davadan feragat, davayı kabul veya sulh” başlıklı 22. Maddesinde “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” hükmü gereği eldeki davada ilk celsenin yapıldığı ve daha sonra feragat edildiği anlaşıldığından alınması gerekli harcın 2/3’ünün alınmasına karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların sulh olduğu anlaşılmakla 22.11.2022 tarihli sulh protokolünce HMK m. 315 gereğince KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA ,
2-492 Sayılı Harçlar Yasası’nın 22. Maddesine göre davada ön inceleme sonrasında sulh olma durumu bulunması nedeniyle, davanın reddi halinde alınması gerekli maktu harcın (179,90 TL) üçte ikisi (2/3) olduğu anlaşılmakla; alınması gerekli 119,93 TL harçtan, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerine bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı anlaşılmakla, bu hususta ara karar kurulmasına yer olmadığına,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 345. maddesi uyarınca 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer eş değer Mahkemesine verilecek usulüne uygun istinaf dilekçesi ile —- Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Yasa Yoluna başvurabileceği belirtilerek verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..