Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1477 E. 2022/91 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1477 Esas
KARAR NO: 2022/91
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2018
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından verilen— havale tarihli dava dilekçesinde özetle, davacının davalı şirkette —kadar çalıştığı, bu dönemde işçi sıfatının yanında — üyeliğinde de bulunduğu, davalı şirketin —- kurulunda, —— üyesi olarak atandığı dönemde kendisine şirketin aylık net satışının yüzde —oranında aylık olarak huzur hakkı ödenmesinin kararlaştırıldığı, — yönelim kurulu üyeliğinin sona erdiği —tarihine kadar geçen süreçte, aylık olarak hak ettiği huzur hakkı ödemesini alamadığı, son huzur hakkı ödemesinin —tarihli olduğu, davacının — numaralı ihtarname ile alamadığı huzur haklarını ve diğer alacaklarının kendisine ödenmesini ihtar ettiği, ancak ödeme yapılmadığı, aylık satışın — oranında huzur hakkını kendisine ödenmesi ama ile şimdilik —tutarında talepte bulunulduğu bildirilmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili tarafından verilen —- tarihli cevap dilekçesinde özetle, davanın “belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı, davacının daval şirketin —— üyesi olarak görev yaptığı, bu dönemde kendisine verilen vekaletnameler ile çok geniş işlem yetkisi tanındığı, bütçenin tamamını kontrol eder hale geldiği, bu sebeple alacağı miktarı bilmemesinin mümkün olmayacağı, belirsiz alacak —– açılmasının mümkün olmadığı, davacının —tarihinde şirkete ihtarname gönderdiği, bunun üzerine kendisi ile ikale sözleşmesi yapıldığı, kendisine— verildiği, davacının tüm taleplerinin şirket tarafından kabul edildiği, huzur hakkı talebinin burada ileri sürülmediği,—- tarihinde imzalanan bu sözleşme ile davacının iş hukukundan kaynaklanan tüm alacaklarından vazgeçtiği, davacının ibraname ile hangi haklardan vazgeçtiği konusunda bilgi sahibi olduğu,— tarihinde yapılan ve —tarihli resmi gazetede yayınlanan genel kurul kararı ile huzur hakkı ödemelerine son verildiği, ikale —- göre davalıya yapılan ödemelerin geri alınması ihtimali bulunduğu belirtilerek davanın reddi talep edilmistir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacının davalı şirkette — ayından ——– sona erdiği, — tarihine kadar süreçte huzur hakkı ödenmediği iddiası ile açılmış huzur hakkı alacağı davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Davacının, davalı şirketten —- tarihleri arasında huzur hakkı talebinin değerlendirilmesi yönünden rapor alınması için dosyanın mahkememizce resen seçilen hesap uzmanı ve şirketler muhasebesi ve işletme alanında uzman bir mali müşavirden oluşan iki kişilik bilirkişi heyetine tevdi ile alınan —— tarihli raporda özetle;Sunulu mali kayıtlar üzerinde yapılan incelemede huzur hakkı konulu bir ödemenin saptanamadığını, ——- gerçekleştirdiği, tüm payların vekaleten temsil edilmek üzere yönetim kurulu üyesi —–tarafından açıldığı, —— getirildiği, istifa eden —- üyelerinin yerine— —–gerçek kişi —— seçildiği,—— herhangi bir ücret ödenmemesine karar verildiği, aynı toplantıda şirket sözleşmesinin de tadil edildiği ve beş kişiden oluşan yönetim kurulunun en az bir üyeden oluşacağının kararlaştırıldığı, aynı ilanın devamında şirketin tek ortaklı —-olarak devam edeceğine ilişkin yönetim kurulu kararının da ilan edildiğinin görüdüğü, söz konusu genel kurula ilişkin hazır bulunanlar cetvelinde temsilci olarak ——imzasının bulunduğu, hemen ardından —– tarafından münferiden, davacı —– ise bu kişi ile birlikte müştereken imzası temsil edeceğinin kararlaştırıldığı, bu dönemde ——- yayınlanmış bir ilan bulunmadığını, davacının dava dilekçeşi ekinde sunduğu genel kurul kararı başlıklı metnin tescil ve ilan edilmediğini, ayrıca ——incelendiğinde, —- yapılan dosya dökümünün —– tarafından yapılan numarataj işlemi sonucu şirket adresinde değişikliğin kaydedildiği, 132 vd sayfalarında ise şirketin —- tarihli yönetim kurulu kararının tescil ve ilanına ilişkin belgenin bulunduğunun görüldüğü, —- yar alan bilgilerin son tarihli işlemlere ilişkin bilgiler ilk sayfalarda öncekiler son sayfalarda yer alacak şekilde tarandığı, dolayısıyla—-içinde yer alan üst paragraf ve alt paragrafta belirtilen yazılar arasında, davacı tarafından sunulan —- tarihli —– ilişkin bilgiye rastlanmadığı, —– yayınlanan ilanda davalı şirketin —– incelenmesinde, —- seçildikleri,—–ödenmemesinin kararlaştırıldığı, aynı sayılı gazetede ilan edilen —tarihli yönetim kurulu kararında ise şirketin —- tarafından münferiden, davalı —– diğer yönetim kurulu üyesi ile birlikte temsil edilmesinin kararlaştırıldığının görüldüğünü, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde bulunan ve davalı şirkete ait olduğu ileri sürülen —– tarihli genel kurul tutanağında huzur hakkının kararlaştırıldığı bildirildiği, ancak söz konusu genel kurul tutanağının ——–bildirilmediği, —— tarafından gönderilen dosya örneği içinde yer almadığının anlaşıldığı, kararın alındığı tarihte —— durumunda olan davacının, söz konusu kararın —– bildirilmesi gerektiği yönünde bilgisi olamamasının mümkün olmadığı, bir çok genel kurul toplantı tutanağının tescilinin ve bazı yönetim kurulu kararlarının tescil ve ilanının doğrudan davacı imzası ile ——– bildirildiğinin görüldüğü, bu durumda davacı tarafından sunulan genel kurul kararının varlığının belirsiz hale geldiği, huzur hakkının dayanağını oluşturan genel kurul kararının şüpheli hale gelmesi, huzurdaki davanın ispatına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemiş olması anlamına geldiğini, davalıya yapılan ödemelere ilişkin banka dökümü incelendiğinde, huzur hakkı ibaresinin bulunmadığı, burada ciro primi ibaresinin bulunduğunun görüldüğü, huzur hakkı, ancak esas sözleşme veya genel kurul kararı ile kararlaştırılabileceğini, uygulama ile huzur hakkı ödemesi yapılması halinde, alınan bedellerin hukuka aykırı olduğunun kabul edildiği, kaldı ki davacıya yapılan ödemelerin ciro primi olarak adlandırıldığının, huzur hakkına ilişkin bir diğer husus, bunun niteliği olup huzur hakkı, yönetim kurulu üyelerinin her toplantı başına aldığı ücret olup bu toplantıya katılmalarının karşılığında öngörüldüğü, şirketin cirosu dikkate alınarak yönetim kurulu üyelerine ödenmesi kararlaştırılacak miktarın huzur hakkı olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, huzur hakkının niteliğinin, toplantılara katılma sebebiyle iş kaybına uğrayan yönetim kurulu üyelerinin zararlarının azaltılması olduğu, belirtilen ciro priminin ücret olarak değerlendirilmesinin de mümkün görünmediğini, zira uygulamada ücrete ilişkin belirlemelere, yıllık veya aylık maktu bir miktar üzerinden gerçekleştirdiği, şirketin cirosu ve dolayısıyla kazancı üzerinden alınan mali hakların “kazanç payı” olarak isimlendirildiği, kazanç payı açısından pay sahiplerinin kar payına müdahale eden yapısı dikkate anıldığında, bunun ancak esas sözleşmede hüküm bulunmak kaydıyla ödenmesinin kararlaştırılabileceği, (TTK md. 339, 2, f bendi) .esasen bu yönde bir düzenlemeye de rastlanmadığı, sonuç olarak davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu ve huzur hakkına dayanak oluşturan genel kurul kararının——- bulunmadığı, şirket kayıtlarında huzur hakkı ödemesine ilişkin bir bilgiye rastlanmadığı, şirketin cirosuna göre belirlenecek primin kazanç payı niteliğinde olduğu, kazanç payı ödenmesine yönelik bir düzenleme bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı asil —- tarihli celsede, —- yılında toplanan— —- dava açtıktan sonra öğrendiğini, bu dava vesilesi ile toplantı da huzur hakkının kaldırıldığını öğrendiğini, ilgili genel kurulda sanki kendisi varmış ve başkanlık yapmış gibi hatta mali tabloları onaylatmış gibi adının—– kararında geçirildiğini, iddiası olan ve dava konusu yaptığı huzur hakkı ödemesinin şirketin bütçe ve mali tablolarında yer aldığını, bunun tespitinin istendiği bilirkişi raporunda bu konu ile ilgili hiçbir bilgi olmadığını, sadece tarafınca dosyaya sunulan banka dökümünün incelenerek işlem açıklaması adı altında ciro pirimi ödemenin yapıldığına dair tespitte bulunulduğunu, davalı şirketin defter ve kayıtlarında bu ödemenin yapılıp yapılmadığı yada ne ad altında yapıldığına dair her hangi bir inceleme yapılmadığını bildirerek beyan ve itirazda bulunmuştur. Aynı celse davalı vekili, davacının her ne kadar —–tarihli olağan genel kurulda bulunmadığını iddia ediyor olsa da mahkemeye elden sunduğumuz —- tarihinde yapılan —-yıllarına ilişkin —–isim ve imzasının bulunduğunu, ilgili listeyi mahkeme dosyasına sunarak, aynı şekilde —- tarihli yönetim kurulu kararında da kendi imzasının bulunduğunu, ilgili kararın — yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı ödenip ödenmeyeceği hususunun tespitine ilişkin olduğunu, ardından —yönetim kurulu kararında da yönetim kurulu üyeliği ve görevine atandığını, kendisi —- katılmamış olsa bile genel kurul kararı zaten geçerli olup ortada buna ilişkin esas sözleşme maddesi olmadığını beyan etmiş olup aynı celse davacı asilin gelecek duruşmada ilgili belgelerdeki imzalar hususunda beyanı alınmak üzere isticvabı yapılacağından hazır bulunması gerektiği hususunda uyarılarak, gelecek celse duruşmaya katılmadığı takdirde ilgili belgeler altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiş sayılacağı hususunda uyarılarak ihtar edilmiş olup, —- celseye davacı asil katılmamakla davalı vekilince dosyaya sunulan belgeler altındaki imzaların davacı asilin eli ürünü olduğunu kabul etmiş sayıldığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Davalı şirketin —– yıllarına ilişkin ticari defter ve dayanak kayıtlarının ve tarafların kök rapora karşı itirazları ve tüm dosya kapsamının incelenerek ek rapor hazırlanması için bilirkişi heyetine dosyanın tevdi ile hazırlanan —– tarihli ek raporda özetle;Tekrar yapılan incelemeler neticesinde heyetimizin kök raporundaki huzur hakkının ne şekilde atınacağı görüşünde bir değişiklik olmamıştır. Ancak, iş bu ek raporumuzun sonuçtan önceki kısmında arz ettiğimiz üzere, şirket ortağı olmayan kişiye yönetim kurulu üyeliği görevinden ötürü huzur hakkı ödenmemesinin angarya olarak nitelendirilmesi durumunda, davacının önceki sayfanın sonunda belirtilen dönem için huzur hakkının karşılığının, konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle hesaplanarak ödenmesi gerekeceği belirtilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;Dava — tarihleri arasında davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan davacının — — dönemine ilişkin huzur hakkı talebinden kaynaklanmaktadır.
Huzur hakkı genel kurul tarafından kararlaştırılan bir ödeme türüdür. Davacı—-ayındarı itibaren huzur hakkı alacaklarının ödenmesini talep etmiştir. Davacı aynı zamanda davalı şirket bünyesinde —- tarihine kadar sigortalı olarak da çalışmıştır. İşçi olarak çalışmasının karşılığı aldığı ücretler bu davanın konusu değildir. Davacı —-huzur hakkı ödenmesini talep etmektedir. Davalı şirketin; —– oy birliğiyle karar verilmiştir. —-tarihinde yapılan —— üyelerine herhangi bir ücret ödenmemesine” oy birliğiyle karar verilmiştir.—– senelerine ilişkin olağan genel kurul toplantısında —— oy birliğiyle karar verilmiştir. —- ilişkin olağan genel kurul toplantısında “yönetim kurulu üyelerine herhangi bir huzur hakkı ödenmemesine” oy birliğiyle karar verilmiştir. Davalı şirketin —- tarihli genel kurul toplantısında da; —- sona erdiği kabul edilerek, karar—- yayımlanmıstır. Davacı —– tarihleri arasında davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış olup davalı şirketin ——-ilişkin——– herhangi bir huzur hakkı ödenmemesine” oy birliğiyle karar verilmiş olup davacının huzur hakkı talebi de alınan bu karardan sonraki döneme—–olması karşısında mahkememizce davacının huzur hakkı alacağı bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik 44,80 TL harcın davacı taraftan alınarak hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’ deki esaslara göre belirlenen dava miktarını geçmemek üzere 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2022