Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1454 E. 2022/809 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1454 Esas
KARAR NO : 2022/809

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/12/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 01/10/2018 tarihinde —– plakalı motosiklet ile ——plakalı otomobilin karıştığı çift taraflı yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre kazanın oluşmasında —— plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının dava konusu kazada ——plakalı araçta sürücü konumunda olduğunu ve kaza dolayısıyla yaralanarak —— kırığının meydana geldiğini, Bu olay neticesinde soruşturma başlatıldığını, kazaya sebebiyet veren ——plakalı aracın davalı —– numaralı ——trafik) sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalı —– karşılanması amacıyla doğrudan doğruya davalı ——- yazılı başvuruda bulunulduğu ancak davacının maluliyet oranını bildirir engelli sağlık kurulu raporunun kaza tarihinden itibaren 1 yılın dolmamış olması nedeniyle temin edilme imkanı bulunmadığından davalı ——- şirketine teslim edilemediğini, bu nedenle başvuru dilekçesi ekinde sunulu maluliyet beyanı ile sigorta şirketinden medikal inceleme neticesinde sakatlık oranın tespit edilmesinin talep edildiğini, ancak davalı şirketçe talep için olumlu bir dönüş olmadığını, kazanın 01/10/2018 tarihinde gerçekleşmiş olduğundan engelli sağlık kurulu raporunun alınabilmesi için gereken sürenin henüz dolmadığını, söz konusu süreyi beklemenin davacı için sadece hak kaybına yol açacağını, ayrıca söz konusu süre geçene kadar davacı tarafın hak kaybına uğrayacağını ve maluliyetinin artarak devam edeceğini, davacının kaza tarihi itibariyle 34 yaşında olduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile; 3.500,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) ve 100 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 3.600,00 TL tazminatının davalı——-şirketine başvuru tarihi olan 15.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Kaza tarihinden önce 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesinin değiştirildiğini, trafik kazasından doğan tazminat talepleri için dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvurunun dava şartı haline getirildiğini, Davacı yanca davalı şirkete yapılan başvuruya istinaden şirket nezdinde hasar dosyası açılmış ise de; sağlık kurulu raporunun eksik olması nedeniyle yeterli değerlendirme yapılamadığını, dolayısıyla yapılan başvurunun KTK md 97 gereği geçerli bir başvuru sayılmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, Dava konusu kazaya karışan —–plakalı aracın davalı ——nezdinde trafik sigorta poliçesi ile 01/08/2018-2019 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, Davalı şirketin ——- sigortası gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zararı nispetinde olduğunu, Poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluğunun poliçe limitiyle sınır olmakla birlikte vekalet ücreti ve masrafın bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, Poliçe limiti üzerindeki zararlardan davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacı vekili davalı ——- daimi sakatlığının bulunduğu iddiası ile müvekkil şirketten sakatlık tazminatı talep edildiğini, ancak; Dava konusu kaza 01.10.2018 tarihinde meydana geldiğini ve kaza tarihi üzerinden henüz 12 ay geçmediğinden davacı vekilinin daimi sakatlık iddialarının reddinin gerektiğini, meydana gelen kaza nedeniyle davacının talep ettiği geçici iş görememezlik giderinden davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını, zira bu hususta sorumluluk—– ait olduğunu, —— yapılan prim aktarımı neticesinde davalı—— şirketinin geçici iş göremezlik ve tedavi giderine ilişkin sorumluluğu sona erdiğini, dolayısıyla davacı yanın bu husustaki talebinin reddinin gerektiğini, Davacının herhangi bir —— bağlı olup olmadığının mükerrer ödemeden imtina amacıyla araştırılmasının gerektiğini, davacı yanın gelir durumunun somut belgelerle ispat edilmesinin gerektiğini, davalı şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü dava tarihinde muaccel hale geldiğini, faiz yükletilmesi durumunda işletilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu, davacı tarafça davalı şirkete geçerli bir başvuru yapılmadığından başvuru şartının yerine getirilmediğinden davalı şirketin temerrütünün söz konusu olmadığını, faiz hükmedilmesi halinde faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, bu nedenle davanın reddini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava; 01/10/2018 tarihinde davacı —–idaresindeki —– plakalı motosiklet ile dava dışı —– sevk ve idaresindeki ——-plakalı aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle sürekli-geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğu görüldü.Mahkememiz dosyasının 16/07/2019 tarihli ara karar ile; maluliyet raporunun “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik”gereğince düzenlenmesi için dosyanın —— kuruluna tevdinin sağlandığı, —–ihtisas kurulunun 03/12/2019 tarihli raporu kişinin —– kliniğine sevki ile bir takım eksikliklerin tamamlanması talebi ile dosyanın yeniden mahkememize gönderildiği; Eksiklikler tamamlandıktan sonra 05/03/2020 tarihli yazı ile dosyanın yeniden ——- tevdinin talep edildiği ancak; Mahkememiz 17/12/2020 tarihli duruşma ara kararı ile; —–alınan maluliyet raporunun “özürlülük ölçütü sınıflandırılması.” yönetmeliğine göre rapor hazırlanmasının istenmesine mukabil maluliyet raporu——tarafından hazırlanmış olsada Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli——karar sayılı iptal kararı uyarınca özürlülük ölçütü ——- Yönetmeliğnin uygulanma imkanı kalmadığından, kaza tarihi 01/10/2018 olması sebebiyle maluliyet raporunun “maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliği” hükümleri uyarınca hazırlanması gereksede ilgili yönetmelik gereği sadece beden çalışma gücünün %60 ‘ın kaybedip kaybetmediğine ilişkin değerlendirme yapılabileceği anlaşıldığından “çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri ” yönetmeliği uyarınca davacının geçici maluliyet süresi ve sürekli iş gücü kaybı oranını tespit edilerek maluliyet raporu hazırlanması amacıyla dosyanın maluliyet raporu alınmak üzere yeniden gönderilmesine karar verilmiş olup; 08/07/2020 tarihli ——- raporu ile özetle; Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %5 (yüzdebeş) olduğu; iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğini beyan ettikleri anlaşılmıştır.07/04/2021 tarihli —— rapor ile özetle; Mevcut belgelere göre; ——oğlu 1984 doğumlu —— 01/10/2018 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak:% 5 olacağı ve —–cetveline göre %4.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme ( iş görememezlik ) süresinin kaza tarihinden itibaren dokuz aya kadar uzayabileceğinin beyan ve mütalaa edildiği anlaşılmıştır.14/10/2022 Tarihli ara karar ile; tarafların kusur oranlarının tespiti için dosyanın——- dairesine tevdine karar verilmiş olup, 02/03/2022 tarihli rapor ile; A) Sürücü —— idaresindeki araç ile yolun sağını takiben seyirle olay mahalline gelip mahalde istikametine hitap eden u dönüşü yasak işaret levhasının varlığına rağmen nizamlara aykırı şekilde u dönüşü yapmak üzere geriden gelen trafiği kontrol etmeden manevra yaptığı, kendisiyle aynı istikametten geriden gelen motosikletin istikametini kapattığı ve bu aracın seyir dengesini bozduğu, yol üzerindeki trafik akışını tehlikeye düşürdüğü, doğrultu değiştirme manevralarını hatalı şekilde yaptığı anlaşılmış olup, meydana gelen kazada asli kusurludur. B) Davacı sürücü——- idaresindeki motosiklet ile seyri sırasında hızını aracının teknik özelikleri, yol ve mahal şartlarına göre ayarlamadığı, mahalle geldiğinde kendisiyle aynı istikamette sağ ön ilerisinde seyreden ve sola manevra ile istikametini kapatan araca karşı yol ile uyum sağlayacak şekilde tedbir alması gerekirken bu hususlara özen göstermemesi neticesinde direksiyon hakimiyetini kaybedip aracın devrilmesi ile meydana gelen kazada tali kusurludur. Şeklinde beyan ve mütaala da bulunulmuştur.Mahkememiz 16/06/2022 tarihli ara kararı ile;davacının sürekli iş görememezlik ve geçici iş görememezlik zararının 08/07/2020 tarihli rapora göre hesaplanması bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup; 14/10/2021 tarihli bilirkişi raporu ile özetle;—— sayı ve 02.03.2022 tarihli Raporunda; olayda; ——75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu, Davacı Sürücü ——, %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu, olduğu kanaatine varıldığı, ——. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen —— sayı, 26.06.2020 tarih ve ——- Karar nolu Raporunda; 1984 doğumlu, ——- 01.10.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının 65 (yüzde beş) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğine oy birliği ile mütalaa olunduğu, Davacı——- 01.10.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrası; 9 aylık geçici iş göremezlik dönem gelirine, sürücünün *675 kusur oranının yansıtılmasıyla zararının 13.397,80 TL, 96 5 maluliyet dönemi için sürekli iş göremezlik- efor kaybına ilişkin gelirine si % 75 kusur oranının yansıtılmasıyla zararının 96.282,85 TL olmak üzere davacının toplam maddi zararının 109.680,65 TL olabileceği,——– tarafından ödenen tutarın rücuya tabi olma ihtimaline binaen davacının hesaplanan maddi zarardan tenzili yapılmış olup, davacının Bakiye Maddi Zararı; 107.334,05 TL olacağı;—— plakalı araç, davalı ——- tarafından, Karayolları Trafik —— tanzim edildiği ve sigorta poliçesinde davalı——- tarafından verilen üst limitin kişi başı ölüm ve sürekli sakatlık teminatı 360.000,00 TL olduğu, Davacı vekilinin başvuru dilekçesinin tebliğ edildiği tarihten sonraki 8 iş günü 27.11.2018 tarih olduğunu beyan ve mütalaa etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Bir Bütün Halinde Değerlendirildiğinde;
Dava, yaralanmalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
——soruşturma ——- karar sayılı dosyası incelendiğinde taksirle yaralama suçunun uzlaşma hükümleri kapsamında kaldığı, dosyanın bir örneğinin uzlaştırmacı listesinden görevlendirilen —— tevdii edildiği, uzlaştırmacının uzlaştırma raporunu süresi içerisinde Cumhuriyet Savcılığına ibraz ettiği, uzlaştırma raporuna göre tarafların uzlaştıkları ve bu suretle uzlaşma sağlandığından CMK 253 maddesi uyarınca atılı suç için şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, mahkememiz dosyasının davacısı ile dava dışı ——uzlaştırılması sonucu hazırlanan uzlaştırma raporu incelendiğinde; tarafların sulh olduğu, davacı ——– “16.Uzlaşmanın sağlanması halinde mağdur, soruşturma/kovuşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açamaz, açılmış bir dava varsa feragat etmiş sayılır.” hükmünü içeren uzlaştırma teklif formunu 25.11.2018 tarihinde imzaladığı, dava dışı —— aynı uzlaştırma teklif formunu 24.11.2018 tarihinde imzaladığı ve sonuç olarak tarafların birbirlerinden karşılıklı olarak cezai ve hukuki her türlü davadan feragat ettiklerinin kabul ve beyan ettikleri,——- sigortasından kaynaklı tazminat haklarını veya ilgili başka bir haklarını saklı tutmadıkları anlaşılmıştır.KTK’nın 111.maddesinde, “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir.
Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” denilmiştir.Diğer taraftan TCK’nın 73/7 maddesi gereğince; Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.CMK’nın 253.maddesinde uzlaşma düzenlenmiş, 253/19. Fıkrasında ise, “.Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü bulunmaktadır.Şu halde, CMK’nın 253/19. maddesindeki hüküm, KTK’nın 111 ve TCK’nın 73/7 maddesindeki hükümlerden bağımsız, uzlaşmaya özel ve öncelikle uygulanması gereken bir hüküm niteliğindedir. Bir başka anlatımla soruşturma sırasında, müşteki ve şüphelinin anlaşarak uzlaşması ve takipsizlik kararı verilmesinden sonra KTK’nın 111 maddesi gereğince, bu anlaşmanın ya da uzlaşmanın iptali istenemez.Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; davalı sigortacı tarafından ——poliçesi ile sigortalı aracın sebebiyet verdiği trafik kazasında davacının yaralandığı, davacının bedensel zararlarından davalının poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğu, ancak ——- karar sayılı dosyasında müştekinin taksirle yaralama suçu nedeni ile uzlaşmayı kabul ederek sulh olduğu, tarafların birbirlerinden karşılıklı olarak cezai ve hukuki her türlü davadan feragat ettiklerini kabul ve beyan ettikleri, tazminat haklarını saklı tutmadıkları, bu hususa ilişkin herhangi bir ibare yer almadığı, —— soruşturma ——- karar sayılı dosyasında, soruşturmanın uzlaşma ile sonuçlanmış olması sebebiyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, uzlaşmanın usulüne uygun şekilde yapıldığı, CMK’nın 253/19.maddesi gereğince tazminat davası açılamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur——–
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacı taraftan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —— esaslara göre belirlenen ——vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.