Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/142 E. 2019/926 K. 24.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/142
KARAR NO : 2019/926

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/01/2018
KARAR TARİHİ : 24/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 25/05/2017 tarihinde taşıma sözleşmesi yapıldığını, müvekkili tarafından taşıma ediminin yerine getirildiğini ancak davalının borcunu ifa etmediğini, bu nedenle hakkında başlatılan takibe haksız yere itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaliyle takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 25/05/2017 tarihli taşıma sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davacının haftada en az —temin etmekle yükümlü olduğu gibi gönderici tarafından bildirilen tarih, saat ve yerde hazır bulundurmak durumunda olduğunu, aksi halde göndericinin sözleşmeyi fesih yetkisi bulunduğunu, davacının edimini yerine getirmediğini bu yüzden ihtarname gönderilerek başka bir nakliye firmasıyla taşıma işinin gerçekleştirildiği bildirilerek oluşan zararın talep edildiğini, 20/11/2017 tarihli ihtarnameyle de davacı tarafından düzenlenen 1200 Euro bedelli faturaya itiraz edildiğini, taraflar arasında taşıma sözleşmesinden doğan cari hesap ilişkisi bulunduğunu, borcun ödenmesi amacıyla 8.322,25 Euro bedelli 15/03/2018 vade tarihli senet keşide edildiğini, bu senedin davacı tarafça kabul edildiğini, ancak vade tarihi beklenmeden dava açıldığını, cari hesap borcunun senet keşide edilmek suretiyle ödendiğini, başkaca borçları bulunmadığını belirterek davanın reddiyle davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı, taraflar arasında düzenlenen 25/05/2017 tarihli taşıma sözleşmesi uyarınca edimlerini yerine getirdiğini ancak davalının borcunu ifa etmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız yere itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini taleple dava açmıştır. Davalı davacı ile aralarında 25/05/2017 tarihli taşıma sözleşmesi imzalandığını, ancak davacının sözleşmedeki edimlerine uymadığını, sözleşme uyarınca haftada en az —- temin etmek ve gönderici tarafından bildirilen tarih, saat ve yerde aracı hazır bulundurmakla yükümlü olduğu halde edimini yerine getirmediğinden işi başka bir nakliye firması ile gerçekleştirdiğini, durumun davacıya ihtarname ile bildirdiğini, oluşan zararında talep edildiğini, davacının düzenlediği 1200 Euro bedelli faturaya itiraz ettiklerini, cari hesap ilişkisinden doğan 8.322,25 Euro borcun ödenmesi için 15/03/2018 vade tarihli senet düzenlendiğini bu şekilde borç ödenmiş olmasına rağmen davacının iş bu davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davacı, davalının bildirdiği senedin takipten sonra verildiğini ve vadesinde ödenmediğini, 19/03/2018 tarihinde havale yoluyla ödeme yapıldığını, borca karşılık verilen senedin borcun yenilenmesi anlamına gelmeyeceğini, davalının dava açılmasına sebebiyet verdiğin ileri sürmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 10/07/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğünün 2017/31951 sayılı takip dosyası getirtilmiş, davacının cari hesap alacağına dayalı olarak işlemiş faiz dahil olmak üzere 9.592,69 Euro üzerinden alacağın tahsili için icra takibi başlattığı, ödeme emrinin tebliği ile davalının takibe süresinde itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı takibe itirazında borç yanı sıra icra dairesinin yetkisine de itiraz ederek yetkili icra dairelerinin ikametgahı olan Torbalı İcra Daireleri olduğunu ileri sürmüş ise de davalı tarafça akdi ilişki inkar edilmediğinden TBK 89/3 maddesi hükmü uyarınca bir miktar para alacağının tahsili amacıyla alacaklı kendi ikametgahı icra dairelerinde de takip başlatabileceğinden davalının itirazı yerinde görülmeyerek reddedilip aynı gerekçeyle davalının mahkememizin yetkisine yönelik itirazı da reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflar arasında 25/05/2017 tarihinde taşıma sözleşmesi imzalandığı uyuşmazlık konusu olmayıp, davacı edimlerini yerine getirdiğini belirterek cari hesaptan doğan alacağının tahsili istemiyle 14/12/2017 tarihinde 9.522,25 Euro cari hesap alacağı ve 70,44 Euro işlemiş faiz talebiyle takip başlatmış, davalının itirazı nedeniyle takibin durmasından ötürü de mahkememizde 25/01/2018 tarihinde dava açmıştır.
Mali müşavir bilirkişiye her iki tarafın ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmış, raporlar dosya içine konulmuştur. Davalı yanın ticari defter ve dayanak kayıtlarında yapılan inceleme ile davalının takip tarihi itibariyle davacıya 8.322,25 Euro borçlu olduğu bu borca karşılık 15/03/2018 vade tarihli senedin verildiği ve 19/03/2018 tarihinde nakden ödeme ile borcun kapatıldığı belirlenmiştir. Davacının ticari defter ve dayanak kayıtlarında ise davalıdan olan alacağı 9.522,25 Euro olarak kayıtlı olup aradaki farkın 1.200 Euro olduğu, bu farkın davalının düzenleyip gönderdiği 03/11/2017 tarihli 1.200 Euro bedelli navlun farkları içerikli faturasının iadesi için davacı tarafça düzenlenen iade faturasının davalı kayıtlarında olmamasından kaynaklandığı belirlenmiştir.
Mahkememizce 05/03/2019 günlü duruşmada ilk olarak davalı tarafın davacı adına düzenlediği navlun farkları içerikli faturayı sunmak, fatura içeriğini açıklayıp belgelerini ibraz etmek üzere davalı vekiline kesin süre verilmiş, davalı vekili 15/03/2019 tarihli dilekçesinde dayanak sözleşme ile davacının müvekkili şirkete 6 tır temin etme yükümlülüğünün olduğunu, bu yükümlülük altında müvekkili şirketin de 3.450 Euro ödemeyi taahhüt ettiğini, davacının 6 tır temin etme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu yüzden başka şirketler ile anlaşma yapmak zorunda kaldığını, diğer şirket ile yapılan anlaşma uyarınca 3.650 Euro ödeme taahhüdünde bulunulduğunu, böylelikle daha fazla bedel ödendiğini, her tır için fazladan 200 Euro ödeme yapıldığını bu yüzden 1200 Euro tutarın müvekkilinin ticari defterlerine kaydedildiğini belirtmiştir.
Davalı, davacıya 03/11/2017 tarihli ——-no.lu navlun farkları içerikli faturayı düzenleyip göndermiş, davacı bu faturayı kabul etmemiş ve 13/11/2017 tarihli iade faturasını düzenleyip göndermiştir. İşte taraflar arasında ki 1.200 Euro tutarlı uyuşmazlığın konusu da bu faturadır.
Somut olayı bir kez daha tekrarlamak gerekirse davacı taşıma sözleşmesinden doğan cari hesap alacağının tahsili için icra takibi başlatmış, davalı takibe borçlu olmadığını belirterek itiraz etmiş; davacının edimlerini yerine getirmediğini bu yüzden başka nakliye firmasıyla iş yaptığını, doğan zararını da davacıya bildirdiğini ileri sürmüştür. Davalının iddiası davacının sözleşme gereği haftada en az 3 tır temin etmekle yükümlü olduğu halde yerine getirmediği ve gönderici tarafından belirlenen yer ve zamanda tırları hazır bulundurmadığıdır. Dayanak sözleşme incelendiğinde davacının sözleşmedeki yükümlülüğü “Taşıyıcı göndericiye haftada en az 3 tır temin etmekle yükümlüdür. Bunun dışında göndericinin fazla talebi söz konusu olur ve taşıyıcı da temin edebilirse bu rakam artabilir. Gönderici taşınacak ürünün yerini, araç sayısını yükleme tarihinden en az bir gün önce olmak üzere taşıyıcıya bildirecektir. Taşıyıcı gönderici tarafından bildirilmiş olan tarih, saat ve yerde aracı hazır bulundurmak zorundadır. Aksi durumda gönderici sözleşmeyi fesih hakkına sahiptir.”şeklinde düzenlenmiştir.
Bu sözleşme kapsamında devam eden ticari ilişkide tarafların cari hesabı 1.200 Euro bedelli fatura dışında mutabıktır. Davalı, davacının edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek takibe itiraz etmiş ise de davacının faturalarına itiraz etmeyip defterlerine kaydetmiş ve takipten sonra düzenlediği 21/12/2107 düzenleme tarihli senedi borcunu ödemek üzere davacıya vermiştir. Bu durumda hem fatura bedelini ödeyip hem de hizmetin eksik olduğunu ileri sürmesi mahkememizce yerinde görülmemiştir. Davalı borcun ödenmesi amacıyla senet verdiğini, davacının vade tarihini beklemeden dava açtığını, cari hesabın senet keşide edilerek ödendiğini ileri sürmüştür. Senedin vadesi 15/03/2018 olup dava 25/01/2018 tarihinde açılmıştır. Dava tarihi itibariyle senedin ödenip ödenmeyeceği henüz belli değildir. Nitekim senet davalı tarafından vadesinden sonra 19/03/2018 tarihinde havale yoluyla ödenmiştir. Bu nedenle davalının dava açılmasına sebebiyet vermedikleri yönündeki beyanı yerinde görülmemiştir.
Uyuşmazlık konusu olan 1.200 Euro.luk borç ilişkisi ise davalının davacı adına düzenleyip gönderdiği 03/11/2017 tarihli(navlun farkları)faturası ve davacının bu faturayı kabul etmeyip davalı adına 13/11/2017 tarihli olarak düzenlediği iade faturasından kaynaklıdır.
Davalı kendisinin düzenlediği navlun farkları faturasını, davacının sözleşme gereği kendisine 6 tır temin etme yükümlülüğünde olduğu halde temin etmediği için başka şirketle anlaşma yapıp her tır için fazladan 200 Euro ödediği, 6×200 Euro = 1.200 Euro navlun farkı doğduğu şeklinde açıklamaktadır. Dayanak sözleşmeye dönüldüğünde davacının her hafta en az 3 tır temin etme yükümlülüğünün olup, bunun dışında göndericinin fazla talepte bulunması halinde taşıyıcının temin edebilmesi durumunda rakamın artabileceği kabul edilmiştir. Yani sözleşme de davacıya 6 tır temin etme yükümlülüğü yüklenmemiştir. Bu durumda davacının 6 tır temin etmemesinden dolayı zarar talebiyle navlun farkları adı altında fatura düzenleyip talepte bulunulması da mahkememizce mümkün görülmemiştir.
Davacı icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmuş takip tarihinden itibaren de asıl alacağa %9,75 yıllık ticari faiz uygulanmasını talep etmiştir. Sunduğu cevaba cevap dilekçesinde asıl alacağa uygulanacak %16,80 yıllık 6183 sayılı yasa gereği değişecek oranlar üzerinden gecikme zammı, iş bu gecikme faizi tutarına işleyecek %18 KDV ile birlikte takibin devamına karar verilmesini istediklerini bildirmiştir. Eldeki dava itirazın iptali davası olup takip talebiyle sıkı sıkıya bağlı bir davadır. Öncelikle takipte talep edilmeyen bir hususun itirazın iptali davasında talep edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra dava konusu alacağın 6183 sayılı Kanun ile bir ilgisi de bulunmadığından davacının bu talebi yerinde görülmemiştir.
Davacının takipten önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin hiçbir delil sunulmadığından davalının takipte işlemiş faize yönelik itirazının yerinde olduğu kabul edilmiş, her ne kadar takipte asıl alacak için ticari faiz talebinde bulunulmuş ise de takip konusu alacağın Euro para cinsinden olduğu, bu durumda 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca faize hükmedilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı takipte 9.522,25 Euro asıl alacak talebinde bulunmuş olup, 8.322,25 Euro’su 19/03/2018 tarihinde takip ve davadan sonra ödenmekle bilirkişi tarafından, yapılan ödeme dikkate alınarak hesaplama yapılmış 9.522,25 Euro için takip tarihinden ödeme tarihine kadar 178,31 Euro işlemiş faiz talep edilebileceği hesaplanmış, bu tutar ödenen paradan öncelikle mahsup edilerek asıl alacaktan mahsubu gereken miktarın 8.143,94 Euro olduğu belirlenmiş, buna göre davacının bakiye alacağının 19/03/2018 ödeme tarihi itibariyle 1.408,31 Euro olduğu raporda açıklanmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 9.522,25 Euro alacaklı olduğu, davalının borcu karşılığı dava sonrasında 8.322,25 Euro ödemede bulunduğu bu nedenle söz konusu miktar yönünden davanın konusunun kalmadığı ancak ödeme dava sonrasında yapılmış olmakla davalı dava açılmasına sebebiyet verdiğinden bu miktar da göz önünde bulundurularak inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği, davalının yaptığı ödemenin mahsubu ile davacının 19/03/2018 ödeme tarihi itibariyle davalıdan 1.408,31 Euro için talepte bulunabileceği, takibin bu tutar yönünden devamının uygun olduğu, öte yandan takip öncesinde davalı temerrüde düşürülmediğinden davalının takipte istenen işlemiş faize yönelik itirazın iptali talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu ——.İcra Müdürlüğü 2017/31951 sayılı takip dosyasına konu edilen cari hesap alacağı ve işlemiş faiz toplamı 9.562,60 Euro yönünden açılan itirazın iptali davasında davalı tarafça 19/03/2018 tarihinde 8.322,25 Euro ödeme yapılmış olmakla bu tutar yönünden davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davalının takipte talep edilen işlemiş faize yönelik itirazının iptali yönündeki istemin reddine, takibin ödeme göz önünde bulundurularak 1.408,31 Euro asıl alacak üzerinden devamına, bu tutar asıl alacağa 19/03/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/A maddesi uyarınca faiz yürütülmesine, alacak likit olup davalı itirazında haksız olduğundan hükmedilen tutarın %20’si oranında 8.614,77 TL.inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, İstanbul Anadolu —–.İcra Müdürlüğü 2017/31951 sayılı takip dosyasına konu edilen cari hesap alacağı ve işlemiş faiz toplamı 9.562,60 Euro yönünden açılan itirazın iptali davasında davalı tarafça 19/03/2018 tarihinde 8.322,25 Euro ödeme yapılmış olmakla bu tutar yönünden davanın konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davalının takipte talep edilen işlemiş faize yönelik itirazının iptali yönündeki istemin REDDİNE,
Takibin ödeme göz önünde bulundurularak 1.408,31 Euro asıl alacak üzerinden DEVAMINA, Bu tutar asıl alacağa 19/03/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/A maddesi uyarınca faiz yürütülmesine,
Hükmedilen tutarın %20’si oranında 8.614,77 TL.inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Karar harcı 445,41 TL peşin olarak alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafça fazla yatırılan 96,36 TL.harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 445,41 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk masraf, 195,00 TL tebligat, müzekkere ve talimat gideri, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.536,10 TL yargılama giderinin davadaki haklılık oranına göre (%99) takdiren tamamının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 23,00 TL.yargılama giderinin takdiren üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —- deki esaslara göre belirlenen 5.200,41 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —– deki esaslara göre davanın reddedilen kısmına göre belirlenen 326,18 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.