Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1409 E. 2023/6 K. 03.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1409 Esas
KARAR NO : 2023/6

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 26/11/2018
KARAR TARİHİ : 03/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin —- ile iştigal eden —- biri olduğunu, müvekkilinin, ———- ilçesinden —–taşınması sırasında meydana gelebilecek —- karşı teminat altına alındığını, müvekkilinin sigortalısına ait makinenin, davalı —- araca, —- sevk ve idaresinde taşınmak üzere 14.02.2018 tarihinde yüklendiğini; söz konusu emtianın, ——- seyir esnasında — sebebiyle —– çarparak hasarlandığını, trafik kaza tespit tutanağında sürücü ———, 2918 sayılı KTK m. 65/1-h hükmünde yer alan kural ihlali neticesinde kusurlu olduğunun belirlendiğini, eksperler tarafından yapılar incelemede ise —hasar tutarının belirlendiğini; net hasar tutarının ise —- olarak tespit edilerek —- şirkete ödendiğini bu ödeme sonrası müvekkilinin TTK . 1472 uyarınca sigortalısına halef olduğunu, ayrıca sigortalısının tüm hak ve alacaklarının müvekkili —– devir ve temlik ettiğini, dolayısıyla hem akdi halef hem de kanuni ——— kazanıldığını, kaza yapan araç maliki —— TTK m. 875, 879 ve Karayolları Trafik Kanunu uyarınca taşıyıcı olarak——– fiili taşıyan olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını beyan ederek haksız itirazın iptaline; haksız itiraz ile takibin durmasına sebebiyet veren borçlular/davalılar aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili —– arasında geçerli olmak üzere——anılan tarihler dahilinde nakliyesi yapılacak olan makinenin usul ve yasaya uygun şekilde sigortalandığını; makineyi her türlü zarar ve ziyana karşı sigortalattığını, bu nedenle müvekkillerinden —– zarar ve ziyan için dava dışı —-şirketine karşı dava Açtığını; sözkonusu davanın dersdet olduğunu, be sebeple öncelikle davanın — ihbar edilmesini talep ettiklerini, davacı tarafından hasar gören — yapılan ödemenin hatır-lütuf ödemesi olduğunu, dolayısıyla rücu edilmesinin hukuken mümkün olmadığını; davacı tarafın ilk olarak —-veya müvekkiline bildirimde ve başvyuruda bulunmasından sonra ödeme yapmasının gerektiğini; bu sebeple doğrudan makine sahibine ödeme yapmasının hatır ödemesi hükümlerine tabi olduğunu, yapılan poliçe kapsamında meydana gelen hasarı karşılamakla yükümlü tarafın sigorta şirketi olduğunu;— malların nakil esnasında meydana gelen hasarları teminat altına aldığını; dolayısıyla malların zararını teminat altına alan —— davada davalı taraf olması gerektiğini, TTK m.1421/1 gereğince sözleşmede aksine hüküm yoksa sigortacının sorumluluğunun primin veya ilk taksidin ödenmesi ile başladığını; dava dışı —-sorumluluğunun — ödenmesi ve sözleşmenin yapılması ile başladığını; dolayısıyla müvekkilinin meydana geten zarardan sorumlu tutulmasının hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, beyan ederek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine; davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine; yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, taşıma sırasında hasar nedeniyle davacı —- dava dışı sigortalısına ödediği bedelin, davalı taşıyıcıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptaline ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Davaya ilişkin yargılama devam ederken , davacı vekili tarafından —- tarihli dilekçe ile davalıya karşı açılmış olan davadan feragat ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin vekaletname uyarınca, açılan davadan feragat etmeye yetkilerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından 23/12/2022 tarihinde sunulan dilekçe ile davacı tarafın feragati sonucu yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı beyan edilmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. Maddesinde “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” şeklinde belirtilmiştir. Yine aynı kanunun 309. Maddesi feragat iradesinin “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır
Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.
Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. ” şeklinde açıklanabileceği ve bunun sonucunda verilen kararın kesin hüküm teşkil edeceğine dair 311. Maddesi de ” Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. ” hükümlerini içermektedir
Ayrıca davadan feragat edilmesi halinde yargılama giderlerine dair 312. maddede şu düzenleme mevcuttur; “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.”.
Sonuç olarak, 6100 sayılı HMK 307 ve devamı maddeleri gereğince feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup, hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Dilekçe ile veyahut yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilir. Feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu gibi feragat beyanında bulunan taraf davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir.
Somut olayda, davacı vekili tarafından sunulan 26/12/2022 havale tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerini bildirmiş ve davacı vekilinin vekaletnamesinde yapılan incelemede davadan feragate yetkisi olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili 23/12/2022 tarihli dilekçesi ile feragat beyanı sebebiyle davacıdan vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunmadıklarını beyan etmiştir
Davadan feragat HMK’nın 307. ve 311. maddeleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. HMK 307. maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatının mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Davadan feragat, davayı kabul veya sulh” başlıklı 22. Maddesinde “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” hükmü gereği eldeki davada ilk celsenin yapıldığı ve daha sonra feragat edildiği anlaşıldığından alınması gerekli harcın 2/3’ünün alınmasına karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE;
2-492 Sayılı Harçlar Yasası’nın 22. Maddesine göre davada ilk celse sonrasında feragat edilme durumu olması nedeniyle, ön inceleme duruşmasının yapıldığı da dikkate alınarak; davanın reddi halinde alınması gerekli maktu harcın (179,90 TL) üçte ikisi (2/3) olduğu anlaşılmakla; alınması gereken 119,93 TL harcın peşin alınan 966,20 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 846,27‬ TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin, yargılama gideri talebi olmadığı anlaşıldığından yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların talepleri doğrultusunda vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda karar verildi.