Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1376 E. 2021/833 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1376 Esas
KARAR NO : 2021/833

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2018
KARAR TARİHİ : 09/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının—– bilâ tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkil banka ile asıl borçlu —- imzalandığı, davalının da bu sözleşmenin adi kefili olduğu, borçluya sözleşmelere istinaden ticari kredi kullandırıldığı, borcun ödenmemesi üzerine 31.08.2016 tarihinde borçlu ve kefilin sözleşme adreslerine muacceliyet ihtarnamesi gönderildiği, ihtarnameye bir itirazda bulunmayan, borcunu da ödenmeyen borçluya karşı—— Mahkemesindeki iflas erteleme dosyası üzerinden itiraz ettiği, ancak bu itirazın takibin rehin takibi olması ve mahkeme kararında rehin takiplerinin tedbir dışında tutulması nedeniyle reddedildiği, rehin takibine konu aracın 19.06.2018 tarihinde satıldığı, fakat satış fiyatının alacak miktarını karşılamadığı, dolayısıyla —- ilamsız icra takibine geçildiği, bu takibe davalının itiraz etmesi sebebiyle durduğu, bu itirazın iptalinin gerektiği, dava konusu borcun ticari olduğu dolayısıyla ticari işlere uygulanan hükümlerin kefile de uygulanması gerektiği, borcun tahsili için adi kefil aleyhine takip yapılabileceği görüşünde oldukları, rehne konu aracın satılması sebebiyle hakkında iflas erteleme kararı bulunan asıl borçluya başvurulabilecek bütün yolların tükenmiş olduğu, davalının — ilişkin olarak yetki itirazının mesnetsiz olduğu,— Mahkeme ve İcra Müdürlükleri gösterilmemiş dahi olsa takibe yapılan itirazda yetkili ——— gerektiği, davalının alacağa ve ferrilerine itirazlarının da geçersiz olduğu, zira Sözleşmelerde davalı imzalarının bulunduğu, ödemede gecikme halinde kredi şartlarında yazılı olan orandan gecikme faizi ödemeyi kabul etmiş olduğu, müvekkilin belirlenen faizi borçluya gönderdiği ödeme emrinde sözleşme ve kanuna uygun olarak talep ettiği, davalıların bu duruma itiraz etmesini hukuksal bir geçerliliği olmadığı, borçlunun ihtarnameye süresi içinde itiraz etmediğinden ve ödeme de yapmadığından maddi olarak ortada vaki bir borç olmasından ötürü temerrüde düşmüş olduğu, bu sebeple takibe yapılan kötü niyetli itirazın kaldırılarak —– üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi talep edilmektedir.
SAVUNMA:
Davalı tarafın dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, dava dışı banka ile dava dışı —-imzalanan ticari kredi sözleşmesi ve taşıt rehin sözleşmesini adi kefil olarak imzaladığı iddia olunan davalıdan, bakiye kalan kredi alacağının tahsili amacı ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davası olduğu anlaşıldı.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
—– incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine 34.243,13TL asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile borçlular vekilinin süresinde takibe itiraz ederek müvekkillerinin borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Bankacı bilirkişi ve nitelikli hesap uzmanı bilirkişisinden alınan 23.06.2021 tarihli raporda ” Davalı tarafından kefalet limiti ve adi kefalete ilişkin —— tarihine ilişkin kefilin el yazısı ile yapılan kayıt bulunmadığı, bu sebeple davalının kefaletten dolayı sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilemeyeceği, bu yönde bir savunmanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu benimsenirse, davacı———— sözleşmesi —— davalının ise bu Sözleşmede adi kefil olduğu, asıl borçlu şirketin,—— ve sonraki taksitleri ödediğinin—–, davacının —- tarihinde üst üste ödenmeyen dördüncü,—— borcun tamamının muaccel hale geleceğini ihtar eden —– düşerek bakiye borcunun muaccel hale geldiği, Davacının —– davalı ve asıl borçlu şirket aleyhine takip başlatıldığı, bu takip neticesinde —– ihale ile satıldığı ve bu tarih itibariyle davalının davacıya 29.598,28 TL borcu kaldığı, davacının bakiye kalan alacağı için ——— tarihinde başlattığı icra takibinin davalı itirazı sebebiyle durdurulduğu, huzurdaki dava bu takibe davalı tarafından yapılan itirazın kaldırılması ——davacının ——— dolayısıyla toplam alacağının —– olduğu görüş ve kanaatine varılabilmektedir.”denilerek görüş belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamına göre;Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Dosya incelendiğinde —- dava dışı ———. İle —, sözleşmenin konusunun dava dışı şirkete, —- satın alınması için —açılan krediye ilişkin olduğu ve —- ve vade sonunda — şekilde tahsis edildiği, kredinin—- ödenecek şekilde aylık 1.596,87 TL tutarlı taksitlerle ödeneceği ve buna uygun bir ödeme planına bağlanmış olduğu da anlaşılmaktadır.
Dava dışı —-tarihli alacak temlik sözleşmesi uyarınca davacı—- temlik etmiştir.
Davalı, kredi sözleşmesini akdeden dava dışı —- yetkilisi olup şirket borçlarından sorumluluğu bulunmasa da, kredi sözleşmesini adi kefil olarak imzalaması sebebiyle kefalet hükümlerine dayanılarak sorumluluğu davacı tarafından ileri sürülmüştür.
6098 sayılı TBK’nın 583.maddesinde; kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu düzenlemesi yer almaktadır.
Dosyaya sunulu bulunan sözleşme incelendiğinde yedi sayfalık sözleşme ve ekinde davalı —- yetkilisi olduğuna ilişkin imza sirkülerinin yer aldığı görülmektedir. Söz konusu sözleşmenin— davalının şirket adına ve— imzası bulunmaktadır. Sözleşmenin altıncı sayfası incelendiğinde — yazdığı anlaşılmaktadır. Kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve adi kefalet açıklaması — kefalet sorumluluğunun düzenlendiği 6. sayfasında gerekse sözleşmenin diğer sayfalarında bulunmamaktadır. TBK md.583’de kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı düzenlemesinde, kefalet sözleşmesi için kanunda öngörülen şekil kuralı geçerlilik şekli olup öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz. Somut olayda kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmış olup kefilin el yazısı ile kefilin sorumlu olacağı azami miktar yazılı olsa da davalı kefilin el yazısı ile kefalet tarihinin bulunmadığı görülmekle davalının kefalete ilişkin sorumluluğunun şeklen oluşmadığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı vekili kefalet sözleşmesinde kefalet tarihinin bulunmaması sebebiyle şekle aykırılığın ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağını daha önce ileri sürmeyip bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir—– dilekçede davalının yetkilisi olduğu dava dışı şirket ile imzalanan sözleşmede geri ödeme planı bulunmakta olduğunu ve bu sözleşme ile tarafların hangi yükümlülükler altına girdiğinin açıkça anlaşıldığını belirterek sözleşmenin genel kredi sözleşmesi niteliğinde olmayıp—- sözleşme ve geri ödeme planı incelendiğinde sözleşme tarihi ve hatta sözleşmenin imzalandığı saatinin dahi yazılı olduğunu—– edilmesi gerektiği aksi durumun kabulünün hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup TMK 2. Maddesine aykırı olacağı ileri sürülmüştür.
Dava konusu kredi ilişkisinde kredi kullandıran———– TTK’nın 22. maddesi uyarınca —- davranma yükümlülüğü bulunmaktadır.Zira kredi kullandırıp kullandırmama tamamen —–. Dolayısıyla davalının kefaletinin geçerliliğinin kanundaki düzenleme çerçevesinde— bilecek durumdadır. Davalı — sözleşmesinin geçersizliği ileri sürülmese de kefalet sözleşmesinin şekli kanunda düzenlenmiş —- dikkate alınması gerektiğinden somut olayda kefalet sözleşmesinin şekli mahkememizce resen incelenmiş olup sözleşmede kefalet tarihinin davalının el yazısı ile yazılı olmadığı anlaşılmış olduğundan kanundaki geçerlilik şartı somut olayda bulunmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 372,47 TL harçtan mahsubu ile bakiye 313,17 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.