Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/137 E. 2020/188 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/137 Esas
KARAR NO : 2020/188

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/07/2017
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça İstanbul Anadolu —–.İcra Müdürlüğünün —— sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini, müvekkilinin icra takibinden hesaplarına konulan haciz ve blokeler ile haberdar olduğunu, bu yüzden ciddi sıkıntı yaşadığını, başlatılan takibin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup, dayanak faturanın müvekkili tarafından kabul edilmeyerek davalı firmaya iade edildiğini, davalı firmayla müvekkili arasında yapılan görüşmeler neticesinde —– konusunda uzlaşma sağlandığını ve davalı firmaya 42.795 USD ödeme yapıldığını, yazılım programının 70.800 TL.(KDV dahil)fiyatla satın alındığını, kurulumun yapıldığını, eğitim sırasında davalının işi bırakıp programı kullanılabilir hale getirmediğini, ancak davalının verdiği hizmet ve program bedelini faturalandırdığını, bu bedelin ödendiğini, buna rağmen davalının 06/04/2016 tarihli faturaya istinaden fiyat farkı faturasıdır açıklamasıyla takibe konu edilen faturayı düzenlediğini ve icra takibine konu ettiğini, söz konusu borcun icra dosyasına ödenmek zorunda kalındığını belirterek 65.068,52 TL.nin ödeme tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafça haciz baskısı altında ödeme yapıldığı iddiasını kabul etmediklerini, taraflar arasında düzenlenen sipariş formları uyarınca faturaların düzenlendiğini ve davacıya gönderildiğini, davacının ————-ödeme yaptığının doğru olmadığını, eğitimin eksik verildiği iddiasını kabul etmediklerini, müvekkili tarafından verilen eğitimler neticesinde ilgili programların davacı tarafça halen etkin bir şekilde kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile istirdat davasıdır. Davacı yan açtığı davada davalı tarafın İstanbul Anadolu —–.İcra Müdürlüğünün —– sayılı dosyası ile hakkında icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini, icra takibinden hesaplarına konulan haciz ve blokeler ile haberdar olduğunu, bu yüzden ciddi sıkıntı yaşadığını, başlatılan takibin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup, dayanak faturanın kendileri tarafından kabul edilmeyerek davalı firmaya iade edildiğini, davalı firmayla aralarında yapılan görüşmeler neticesinde—– programının alınması konusunda uzlaşma sağlandığını ve davalı firmaya —– ödeme yapıldığını, yazılım programının 70.800 TL.(KDV dahil)fiyatla satın alındığını, kurulumun yapıldığını, eğitim sırasında davalının işi bırakıp programı kullanılabilir hale getirmediğini, ancak davalının verdiği hizmet ve program bedelini faturalandırdığını, bu bedelin ödendiğini, buna rağmen davalının 06/04/2016 tarihli faturaya istinaden fiyat farkı faturasıdır açıklamasıyla takibe konu edilen faturayı düzenlediğini ve icra takibine konu ettiğini, söz konusu borcun icra dosyasına ödenmek zorunda kalındığını belirterek 65.068,52 TL.nin ödeme tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf davacının haciz baskısı altında ödeme yapıldığı iddiasını kabul etmediklerini, taraflar arasında düzenlenen sipariş formları uyarınca faturaların düzenlendiğini ve davacıya gönderildiğini, davacının —— seri no.lu faturalar karşılığı 42.795 USD ödeme yaptığının doğru olmadığını, eğitimin eksik verildiği iddiasını kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 17/07/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilip deliller toplandıktan sonra bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
İstanbul Anadolu—–. İcra Müdürlüğü—— sayılı takip dosyasında davalının davacı hakkında 13.406,96 Euro bedelli 02/11/2016 tarihli faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlattığı, davacının icra takip dosyasına 24/01/2017 tarihinde 49.231,02 TL ve 25/01/2017 tarihinde de 15.837,50 TL ödeme yaptığı uyuşmazlık konusu değildir.
Takip dayanağı fatura ——–bedelli olarak düzenlenmiştir. Fatura içeriğinde “fiyat farkı” yazılı olup açıklama kısmında ayrıca “———– nolu faturaya istinaden fiyat farkı faturasıdır”yazdığı görülmüştür. Bahsi geçen 06/04/2016 tarih ——– fatura ise 70.800,00 TL bedellidir. Fatura davalı tarafından davacı adına düzenlenmiş olup açıklama kısmında “—- ——– kullanıcı ——- Yine faturada, faturanın USD / Eur cari hesaba kaydedildiği, TL ödemelerin fiili ödeme günündeki TCMB döviz satış kuruna çevrileceği belirtilmiştir.
Davacı yan davalı ile aralarında —– programı için anlaşma yapıldığını, 70.800,00 TL karşılığı anlaşma sağlandığını ve davalının —–nolu faturayı düzenlediğini, bundan sonra 02/11/2016 tarihinde fiyat farkı olarak tekrar fatura düzenlenmiş olmasının anlaşılamadığını, davalı ile aralarında sözlü mutabakat yapılmasını müteakip davalının hesabına 42.795 USD avans gönderildiğini, ödeme tarihi itibariyle de 130.000,00 TL’ye tekabül ettiğini, davalının gönderdiği 70.800,00 TL bedelli faturayı bu ödemeden mahsup ettiğini, 70.800,00 TL bedelli faturayı defterlerine de kaydettiğini beyan etmektedir. Davalı ise takip ve dava konusu faturanın fiyat farkı faturası olmayıp 57516 nolu faturanın bakiyesi olduğunu, davacı ile aralarında 26/10/2015 tarihli sipariş formu içeriği hakkında sözlü anlaşma olup bedelin 35.400 Euro olarak kararlaştırıldığını, bu sipariş formunun davacıya mail olarak gönderildiğini, davacının istemi üzerine —– destek alacağı için 70.800,00 TL bedelli faturanın 21.993,04 Euro karşılığı düzenlendiğini, sonra da bakiye kısım için davaya konu faturanın düzenlenmiş olduğunu ileri sürmektedir. Davacı taraf ise imzasının bulunmadığ——– bedelli sipariş formunu kabul etmediklerini sadece ilk fatura tutarı kadar aralarında anlaşma yaptıklarını belirtmektedir.
Davalı taraf cevap dilekçesi ekinde davacının da imzasını taşıyan ——tarihli sipariş formları ile bu formlara istinaden düzenlediği ————– İstanbul Anadolu—- ATM —– esas sayılı dosyada devam ettiği, getirtilip incelenen dosyadan anlaşılmıştır. Davacı sunduğu bu —— formu uyarınca oluşan ——— sipariş formuna verilen onay neticesinde sipariş formundaki hizmetin verildiğini ve —— nolu faturanın düzenlendiğini ancak bu faturanın da tahsili ile ilgili olarak —- ——-Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——sayılı dosyasında dava açtıklarını, bakiye tutar için mahkememizdeki davaya konu faturanın düzenlendiğini beyan etmiştir.
Dava konusu ——- nolu faturanın davalı tarafından davacıya gönderildiği ve davacının da noter ihtarnamesi ekinde faturayı (diğer faturalarla birlikte) iade ettiği dosyaya sunulan ihtarnameler ile bellidir.
—————-nolu fatura için davacı ödeme iddiasının dayanağı olarak——– adet çek sunmuştur. Davalı taraf sunduğu 12/06/2018 tarihli dilekçesinde bu çek ödemelerinin davacının cari hesabından mahsup edilerek İstanbul Anadolu —-. ATM ———- esas sayılı dosyasında görülen davaya konu İStanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı takip dosyasını açtıklarını, davacının karışıklık yaratmaya çalıştığını belirtmiştir. İstanbul Anadolu —. ATM —–esas sayılı dosyasının konusunun farklı sipariş formları uyarınca düzenlenen faturalara dayalı oluşu, Diyarbakır —-. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——- esas sayılı dosyasına konu fatura mahkememiz dosyasına konu fatura ile bağlantılı olmakla birlikte esasen fatura içeriğinin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayıp davacının ilgili dosyada ödeme savunmasına dayanıyor olması birlikte değerlendirildiğinde davalı yanın Diyarbakır —–. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılması yönündeki talebi mahkememizce yerinde görülmemiş, çek ödemelerinin de mahkememiz dosyasına konu fatura ile bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde ———–kanalıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup alınan 15/10/2018 tarihli raporda —– nolu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu buna karşılık davaya konu —– bedelli faturanın davacı defterlerinde kaydının olmadığı tespit edilmiştir.
Davalı tarafın ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde mahkememizce de inceleme yaptırılmış, bilirkişi tarafından dava konusu faturada atıf yapılan——-yazılım içerikli faturanın 06/04/2016 tarihli olduğu, bu faturaya istinaden düzenlenen faturanın ise —– nolu faturanın KDV dahil 70.800,00 TL tutarlı olmasına rağmen fiyat farkı faturasının 13.406,96 Euro olarak düzenlendiği, asıl faturanın TL, 8 ay sonra buna ek olarak düzenlenen faturanın ise Euro olarak düzenlenmesi, davacı tarafça kabul edilmeyerek iade edilmesi, davalının fiyat farkı faturası düzenlemesini gerektirecek hiç bir delil sunmaması karşısında davalının davacıdan bu fatura nedeniyle talepte bulunamayacağı belirtilmiştir.
Davalı vekili rapora itiraz etmiş, 26/10/2015 sipariş formundaki tüm hizmetlerin verildiğini, istirdat davasınında ispat yükünün davacıda olduğunu, sipariş formuna konu işlemin yapıldığına ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmasını istediklerini beyan etmiştir. Dosyada toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkide düzenlenen sipariş formları uyarınca davalının davacıya fatura düzenlediği, 26/10/2015 tarihli sipariş formuna kadar ki tüm formların davacı imzasını taşıdığı, 26/10/2015 tarihli sipariş formunda ise davacının imzasının bulunmadığı, davacının bu sipariş formunu kabul etmeyip, davalı ile sözlü mutabakat yaptıklarını ve 70.800,00 TL bedel üzerinde anlaştıklarını, davalının da bu tutarda fatura düzenlediğini ileri sürdüğü, davalının ise söz konusu sipariş formunun mail ile davacıya gönderildiğini, bedelin 35.400 Euro olduğunu savunduğu görülmüştür. 26/10/2015 tarihli sipariş formunun davacı tarafça kabul edildiğine onaylandığına ilişkin davalı tarafça herhangi bir delil sunulmamıştır. Davacı yanın da kabulünde olan —- —- bedelli fatura konusu işler taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayıp esasen bu fatura davacının ticari defterlerinde de kayıtlıdır. Dava konusu 02/11/2016 tarihli —– bedelli fatura ise davalı tarafça —— nolu faturanın fiyat farkı faturası şeklinde düzenlenmiş ancak açılan davada bu faturanın bakiye iş bedeli için düzenlediği ifade edilmiştir. Davacı bu faturayı her iki halde de kabul etmemektedir. Taraflar arasında fiyat farkı faturası düzenleneceğine ilişkin bir sözleşme hükmü olmadığı gibi, teamül haline gelmiş, bir uygulama da tespit edilmemiştir. Tek taraflı olarak düzenlenen fiyat farkı faturası tek başına sonuç doğurmayacaktır. Öte yandan az önce de belirtildiği gibi davalı bu faturanın bakiye iş bedeli için düzenlendiğini savunmaktadır. Bakiye iş bedeli için 8 ay sonra ve fiyat farkı adı altında fatura düzenlenmesi hayatın olağan akışına ve muhasebe tekniğine uygun olmadığı gibi davalının asıl faturayı TL olarak düzenlerken bu faturayı esas olarak düzenlediği faturayı ise Euro para birimi ile düzenlemesi de makul görülmemiştir. Bu nedenle davalının yapılan işlerin tespiti bakımından teknik inceleme yapılması yönündeki talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Dosyada ileri sürülen iddia ve savunmalar değerlendirildiğinde dava konusu fatura nedeniyle alacaklı olduğunu ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu kabul edilerek davalının davacı tarafça imzalanmayan, kabul edilmeyen 26/10/2015 tarihli sipariş formu uyarınca taraflar arasında 35.400 Euro bedel üzerinden sözlü anlaşma sağlandığı, bu davaya konu 02/11/2016 tarihli ——–bedelli faturanın da söz konusu sipariş formu uyarınca bu formda belirtilen bedelin bakiyesi için düzenlendiği, söz konusu fatura içeriği hangi hizmetin verildiği ve bu yüzden faturadan kaynaklı olarak alacaklı olduğu hususlarında yemin teklif etme hakkını kullanıp kullanmayacağı sorulmuş, davalı taraf bu hakkını kullanmamıştır. Davalı taraf icra takibine konu ettiği ——– nolu fatura nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu yasal delillerle ispat edemediğinden davacının davasında haklı olduğunun kabulüyle davanın kabulüne, davacının İstanbul Anadolu —-İcra Müdürlüğü —- sayılı takip dosyasında hakkında yürütülen icra takibi nedeniyle——- tarihinde yaptığı 15.837,50 TL.tutarlı ödemeler toplamı 65.068,52 TL.nin belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE, davacının İstanbul Anadolu —–İcra Müdürlüğü —–sayılı takip dosyasında hakkında yürütülen icra takibi nedeniyle —–.tutarlı ödemeler toplamı 65.068,52 TL.nin belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Karar harcı 4.444,83 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.111,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.333,62 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.111,21 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 36,00 TL ilk masraf, 127,25 TL tebligat gideri, 6,50 TL müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 567,00 TL talimat gideri olmak üzere toplam 1.536,75 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —– esaslara göre belirlenen 9.258,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.