Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1327 E. 2020/518 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1327 Esas
KARAR NO: 2020/518
DAVA:İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/11/2018
KARAR TARİHİ : 08/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil tarafından arada yer alan ———— tarihli sözleşme gereğince ———— kısma denk gelen alana tekabül eden miktar davalı yana ödenmiştir. Sonrasında müvekkil tarafından aslında vekil sıfatı bulunan davalının yetkisini kötüye kullandığı sadece yüzde ——kısım için yetkili olduğu buna rağmen —— tarihli sözleşmede ——– kısmı taahhüt ettiğini anlamış, akabinde de müvekkil tarafından bağımsız bölümler karşılığı verilen tutar geri istenmiştir. Davalı yan tarafından müvekkilin alacağının geri verilmemesi sonucunda ise ——————- sayılı dosyasından alacakları için takip başlatmış ne var ki; davalı yan tarafından işbu takibe itiraz edilmiştir. Bu aşamada tarafımızdan itirazın iptali davası açma zaruriyeti hâsıl olmuştur. Davalı yan yetkisini aşmış ve müvekkilden yüzde —— kısım için tüm ödemeleri almış kötüniyetli olarak müvekkili zarara sokmuştur. Davalı yana yapılan ödemelere ilişkin imzalı belge ekte yer almaktadır. ——– tarihinde taraflar arasında devir sözleşmesi imzalanmış ve —– adlı kişi şahit olarak sözleşmeye imzasını atmıştır. İşbu belgede açıkça yazmaktadır ki; müvekkil tarafından devir karşılığında davalıya —– verilmiştir. Bu miktarın ————– nakit olarak davalıya verilmiştir. Davalı yan tarafından alınan vekillik yetkisinin çıkar elde etmek amacı ile kötüniyetli olarak kullanıldığı müvekkilin sözleşme gereğince davalıya ———ödemede bulunduğu ancak karşılığını alamadığı da göz önüne alınarak haksız itirazın ivedilikle iptaline ve icra takibinin kaldığı yerden devamına, davalının %20’den az olmamak koşulu ile icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini arz ve talep ettikleri görülmüştür.
SAVUNMA:Davalı vekili yasal süresinden sonra sunduğu beyan —- dilekçesinde özetle; ——- isimli şahsın ——–mevkiinde kain ————— numarasında kayıtlı bulunan bir arsası mevcuttur. Arsa üzerine İmar mevzuatının müsaade ettiğince biri dükkân üçü daire olmak üzere toplam — katlı bir bina inşa edilebilmektedir. Müvekkilim ———————— üzerinden kat karşılığı inşaat yapmaktadır,————–yılının başlarında mütahit olan bu iki kardeş ile görüşerek arsası ile İlgili arsa payı karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi yapmak istemiştir.——mütahit kardeşlerden arsası üzerinde yapacakları —– katlı binada kendisine bir dükkân vermelerini talep etmiştir. Toprak sahibinin talebi müvekkilim ve ağabeyi tarafından kabul edilmiş ve taraflar sözleşme şartlarında anlaşmışlardır. — kapsamda arsa payı karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesinin yapılması için——– müvekkilim—————- Yevmiye Numaralı evrakı ile vekaletname vermiştir. Müvekkilim bu vekaletnameye dayanarak ve aralarında ki iç anlaşmaya uygun olarak mütahit ————— Yetkilisi olduğu ————————–Yevmiye numaralı evrakı ile arsa payı karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi imzalamıştır. Sözleşme gereğince ve sözleşme ekinde bulunan krokiden anlaşılacağı üzere iç anlaşmaya uygun olarak giriş katta bulunan dükkân toprak sahibine ——– şirketine kalacak şekilde anlaşma akdedilmiştir. ————– inşaat bitim tarihi ruhsat alınmasından itibaren —- ay sonra olarak tespit edilmiştir. Yine sözleşmenin 9 maddesinde « Mütahit iş bu sözleşmedeki yükümlülüklerini arsa sahiplerinin muvafakatini almaksızın ortağı olduğu herhangi üçüncü bir kişiye veya şirkete devir ve ciro edebilir ama bu devirde arsa sahiplerinin hakları aynen korunur» hükmü mevcuttur. Sözleşmenin cari olduğu süreçte ——— şirketi cazip ve kapsamlı işler almış iş hacmi genişlemiştir Su kapsamda toprak sahibi —— arsasuıa inşa edilecek binanın gecikmesi ve zamanında yetişememesi durumu ortaya çıkmıştır. İş bu davanın davacısı olan ——- bu aşmada devreye girmiş müvekkillerine ——–yaptıkları sözleşmeyi makul bir bedel karşılığında kendisine devretmelerini istemiştir. Her iki taraf görüşmüş ve sözleşmede yapılacak işin ——- bedel karşılığında aynı şartlarla —- devredilmesi yada eski sözleşmenin fes edilerek aynı şartlarla —– ile yapılmasının sağlanması hususunda taraflar anlaşmıştır. Bu kapsamda müvekkilim ———- sahibi ——————- görüşmüşlerdir.—— sözleşmenin fes edilmesi ve aynı şartlar ile yenilenmesi hususunda Müvekkilim ———————– Yevmiye numaralı vekaletnamesi ile tekrar yetkilendirmiştir. Müvekkil —— vekaletnamedeki yetkisine ve eski sözleşmedeki devir yetkisine dayanarak ——-tarihinde ——– Yevmiye numaralı fesih namesi ile ———— arasında akdedilen ilk sözleşmeyi yani ———- Yevmiye numaralı evrakı ile düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesini fes etmiştir.—————-ve kendisi tarafından imzalanan devir sözleşmesi İle——– arsasına yapılacak bina işini ————- kalacak şekilde — bedelle devreden sözleşmeyi imzalamıştır.— aynı gün yani —-tarihinde——————— Yevmiye numaralı — vermiş olduğu yetkiye ve vekaletnameye dayanarak ————– Yevmiye numaralı evrakı ile düzenlenen arsa payı karşılığı İnşaat ve satış vaadi sözleşesini akdetmiştir. Bu sözleşmeye göre yine zemin kattaki 1 adet dükkân toprak sahibine kalacak üç adet daire ise inşaatı yapacak ——- kalacaktır.
———- arasında akdedilen —– tarihli Devir sözleşmesinde kat karşılığı inşaat işinin devredilmesinin bedeli olarak ———kararlaştırılmıştır. Bu bedelin—- tutarı banka yolu ile müvekkilime ödenmiştir, ———müvekkilime—-adet çek vermiştir. Ancak bu çeklerden ——- bedelli olan ———– şubesine ait —-çek numaralı çek ödenmemiş olup işin devri neticesinde müvekkilimin eline toplamda ———- para geçmiştir. Ancak müvekkilim İlk sözleşme döneminde ———— İki yıllık kira ödemesini karşılamış kendisine yaklaşık ——— kira bedeli ödemiştir. Yine müvekkil ———– ihtiyacı sebebiyle kendisine elden —para ödemiştir. Yine müvekkil ilk projede etüt ve proje masrafları olarak yaklaşık —— harcamıştır. Müvekkilim ilk sözleşmeyi fes edip Davacı——– tarihli harici devir sözleşmesini ve yine arasa sahibi adına —– tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini akdettikten sonra ilk sözleşme süresinde yaptığı —— masrafa ve kat karşılığı inşaat işini devretme alacağına karşı ———- alarak aradan çekilmiştir. ——– sözleşmenin şartlarına uyarak üstlenmiş olduğu iş yapmış ve arsa sahibinin binasını tamamlamıştır. Müvekkilim kimseyi kandırmamış kimseden hak etmediği bir parayı yada anlaşma dışında olan bir parayı almamıştır. Aksine müvekkilin yapılan anlaşmaya göre halen davacıdan tahsil edemediği —– alacağı vardır. Hal böyleyken davacı—– müvekkilim——– vekalet yetkisini aşarak haksız kazanç elde ettiğinin ileri sürüp anlaşma gereği müvekkile ödediği parayı geri almaya çalışmaktadır. Özellikle müvekkilin şehir dışına sık çıktığını bilen davacı müvekkile ——— sayılı dosyası ile ödeme emri göndermiş usulsüz—-yapılan tebliğe göre takip kesinleşmiş davacı müvekkilimin tüm malvarlığına haciz koymuştur. —————— yapmış olduğumuz vaki şikâyet neticesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ispatlamak suretiyle haksız takibi durdurabilmiş durumdayız. Dava dilekçesinde davacının toprak sahibinin müvekkili yetkilendirdiği ———— Yevmiye numaralı vekaletnamesinde müvekkile —— toprak hissesi üzerinde tasarruf hakkı verdiğini davalı—— bu yetkiyi aşarak kendisi ile sözleşme yaptığını İleri sürdüğü bu sebeple fazla para ödediğini iddia ettiği ve ödediği bedelin kendisine iade edilmesini talep ettiği görülmektedir. Vekaletname içeriği incelendiğinde arsa sahibinin müvekkilim———– toprak hakkına göre kat sözleşmesi yapması yönünde bir talebinin olmadığı görülmektedir. Vekaletname içeriği İncelendiğinde vekalet veren arsa sahibinin vekaletin satış yetkisini içeren kısmında — ———–mevkiinde vaki ve kain tapunun ——- taşınmazdaki———– hisse uhdemde kalması şartı ile ———–tamamının veya bir kısmını dilediği bedel ve koşullarla toptan veya parça parça, hisseli veya hissesîz, ipotekli veya ipoteksiz olarak dilediği gerçek ve tüzel kişilere satmaya, diyerek müvekkilime arsanın ——– hissesini dilediği şekilde doğrudan satma hakkını verdiği ve yine vekaletnamenin İfraz ve tevhit kısmında kendisinde kalacak kısım üzerinde müvekkile dilediği şekilde, dilediği biçimde, dilediği kişilerle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapma yetkisi verdiği görülmektedir.
——–sahibi dış İlişkide üçüncü şahıslara karşı geçerli olacak bu geniş yetkili vekaletnameyi vermesine rağmen iç ilişkide müvekkilimden ilk sözleşmeye uygun olarak dükkân kendisinde kalacak şekilde bir arsa payı karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşme yapmasını istemiştir. İlk kat karşılığı inşaat sözleşmesinden önce verilen vekaletname, ilk kat karşılığı İnşaat sözleşmesi, ilk sözleşmenin feshine dair fesih sözleşmesi ve — yapılan sözleşme için verilen vekaletnamenin içeriğinin birlikte incelenmesinde müvekkilin yetkisi kesinlikle aşmadığı verilen yetkiye göre hareket etiği görülmektedir. ——— sahibinin de yaklaşık — yıldır devam eden sözleşme sürecinde müvekkilin yetkisini aştığına dair kendisini uyardığı yada ihtar ettiği tek bir hadise yoktur. Kaldı ki davacı kendisi ile yapılan sözleşmeye göre hareket etmek hakkına ve yükümlülüğüne sahiptir Müvekkilin yetkisini aşması durumunda hesap vereceği kişi toprak sahibi ————-olup davacı —– değildir. Neticede yukarıda arz ve izah ettiğimiz konular dikkate alındığında davacının ——-tarihli devir sözleşmesi ile işin devir bedeli olarak ödemeyi kabul ettiği bîr bedeli sudan bahaneler ileri sürerek haksız bir şekilde müvekkilden geri almaya çalıştığı görülmektedir, Davacının talebi haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bir taleptir, Bu sebeple davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesi gerekir davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Davacının ve davalının gerçek kişi olması sebebiyle mahkememizce tarafların tacir olup olmadığının araştırılmasına gidilmiş ———– yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda davacı —– gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunduğu, davalı —– gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiştir. ———— müzekkereye verilen cevabi yazıda davalı —- vergiye tabi kazanç elde etmeyen potansiyel mükellefiyet kaydının bulunduğu bildirlmiş olup ———– yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda davalının esnaf kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5.maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında ——- Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması Asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda, davalı tacir olmadığından TTK’nın 4.maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde bulunmayan uyuşmazlığın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 2.maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ————
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemeninin ——— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ———– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine belirtilen süre içerisininde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına ( ihtar edildi)
4-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/10/2020