Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1310 E. 2022/250 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1310 Esas
KARAR NO: 2022/250
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/11/2018
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı tarafın ——üreticisi olduğunu, davalının bayisi olan müvekkilinin davalının ürettiği kapıları inşaat işiyle uğraşanlara satlığını, son dönemde davalının ürettiği ürünlerin ayıplı çıktığını, bu durumun müvekkilini zarara uğrattığını, davalı ürünlerinin ayıplı çıkması üzerine müvekkilinin almış olduğu birçok siparişin iptal edildiğini ve ürünlerin iade edildiğini, müşterilerinin kendileri ile çalışmayı bıraktıklarını, —- kişilerin zararına katlanmak zorunda kaldığını, müvekkilinin cirosunun düştüğünü, gelecekteki karından mahrum kaldığını, davalının kusurlu davranışları sonucu, cirosu düşen müvekkilinin —– olarak kullandığı ve tabela değeri yüksek nitelikteki —— adresinde bulunan işyerinin kirasını karşılayamaz hale geldiğini, önceki işyerine nazaran ticari cazibesi ve getirisi çok daha düşük olan iş yerinde çalışıyor olması müvekkilinin cirosunu daha da düşürdüğünü, müvekkilinin davalı tarafa avans olarak vermiş olduğu çekleri müvekkiline haber vermeksizin kullandığını, müvekkilinin ciro kaybı yanında ticari itibarının zedelenmesi de eklenince müvekkilinin — şubesinde bulunan kredisini yapılandırmak zorunda kaldığını, davalının kusurlu davranışlarının bir başka yansımasının müvekkilinin —- şubesinde onaylanmış bulunan—– iptal edilmesi olduğunu, ayrıca müvekkilinin davalının bayisi olmasına rağmen davalının piyasaya müvekkile verilen bedelden daha düşük bedelle ürün tedarik ettiğini, bu tutum karşısında müvekkilinin müşterisi olan kişilerin bayi yerine davalıdan alışveriş yaptıklarını, davalının müvekkilinden siparişlere karşılık peşin ödemeler bulunmasına rağmen siparişleri tedarik günündeki fiyat artışlarını bahane göstererek fazladan ödeme aldığını, davalı tarafın müvekkilinin mahrum kalmış olduğu kardan değil, bu karın elde edilmemesinden dolayı elde edilemeyen gelirler ve zarardan da mesul olduğunu, bu sebeplerden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davanın kabulü ile şimdilik —- zararın dava larihinden itibaren başlayacak ticari faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Dava dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmiş, davalı şirket tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davalı şirkete çıkarılan ön inceleme davetiyesinin iade olduğu, davalı şirketin —– adresinin istenilmesi için müzekkere yazıldığı, müzekkere cevabında sicil adresi ile tebligat adresi aynı adres olduğundan ön inceleme duruşma davetiye tutanağı davalı şirkete Tebligat Kanunu 35. Maddesi uyarınca tebliğ edilmiştir.
Davalı vekilinin taraflarına yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürdüğü, mahkememizce dava dilekçesinin davalı şirketin eski adresi olan— adresine —- tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirketin sicil adresinin sorulduğu, — cevabınıda; davalı şirketin son adresinin — olup, bu adresin —tarihinde tescil ettirdiği, eski adresin —-olduğu, yeni adresinin tescil tarihinin —— olduğu gözetilerek mahkememizce yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu anlaşıldı. Bu nedenle davalı vekilinin daha sonra sunduğu cevap dilekçesinin süresinde olmadığına karar verildi. Ancak mahkememizce tahkikat duruşma gününün davalının eski adresine Tebligat Kanunu madde 35’e göre tebliğ edildiği, yapılan bu tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla, mahkememiz ön inceleme duruşma zaptı davalı vekiline tebliğ edilerek açık yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekili — tarihli süresinde olmayan cevap/beyan dilekçesinde; usulsüz tebligat yapıldığını, —– bulunmayan yanlış adrese dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilerek müvekkili şirketin savunma hakkının kısıtlandığını, dava dilekçesinden, tensip zaptına, duruşma tutanaklarına kadar hiçbir belgenin taraflarına usulüne uygun tebliğ edilmediği göz önüne alınarak, usule aykırı şekilde devam eden davada cevap haklarının ancak doğmuş olduğu göz önüne alınmasını ve işbu cevap dilekçelerinin kabulünü, davacı tarafın müvekkili şirket ile ticari alım satım konusu malların ayıplı olduğunu iddia ederek işbu davayı açtığını, ancak ayıplı mallara ilişkin dosya kapsamında görüldüğü üzere açılmış, davacı lehine sonuçlanmış herhangi bir dava, itiraz vs olmadığını, ayrıca hiçbir tespit kararı, mahkeme ilamı, —-gibi dayanak belgelerin de bulunmadığını, müvekkilinin davacıdan alacaklı olup işbu durumun icra takiplerinden ve ticari defter kayıtlarından tespit edileceğini, söz konusu takip dosyalarındaki evrak asılları celp edildiğinde, davacının iddia ettiği gibi avans çeki olarak verilen evraklar olmadığının görüleceğini, davacının iddialarının tamamının soyut iddialar olup, bilirkişi raporunda görüldüğü üzere dosyaya hiçbir delil, belge sunulmadığını, davacının icra dosya borçları dolayısı veya bozuk ticari sicili dolayısı ile kredi taleplerinin reddedilmesinin müvekkili şirket ile hiçbir bağlantısının olmadığını, ayrıca — başvurusunun da müvekkili ile alakasının bulunmadığını, delil olarak —–sayılı dosyalarının celbini, davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından davacı şirkete satılan kapıların ayıplı çıktığından bahisle maddi zarar talebine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Davalı şirketin —- sayın Mahkemeye gönderilen — tarihinde tescil edildiği, —– olduğu ve —- münferiden temsile yetkili —- olduğu , faaliyet alanının—– olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin —- oluğundan Mahkememizce davalı şirketin ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla incelenerek rapor düzenlenmesi için —talimat yazılmıştır.
Mali müşavir —– tarihli talimat raporunda; dava dilekçesinde davacı tarafından, davalı şirketin ne kadar zarara uğradığı, taraflar arasındaki cari hesap, hangi faturalardan alınan malların ayıplı olarak iade edildiği, faturalara karşılık hangi ödemelerin yapıldığı, —— değişikliğine ait kayıtlara ilişkin somut delil ve belgeler mahkemeye sunulmadığından davacı şirketin maddi zararları hususunda bir tespit yapılamadığı, netice itibariyle bir sonuca varılamadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili ——– tarihli talimat bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda davacı şirketin defter ve kayıtlarını ibraz etmediği gerekçesi ile bir hesaplama yapılamadığı belirtilmişse de mahkeme talimatında davalı şirket ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinin istendiğini, ancak davalının ticari defterlerini ibraz etmediğinden müvekkili şirket ticari defter kayıtlarının incelenmesi ile bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce davalı tarafın —- yılları ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın önceki bilirkişiye verilerek ek rapor düzenlemesi için talimat yazılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi — raporunda; davalı tarafın — yıllara ilişkin e-defterlerin incelendiği — davacı tarafın davalı satıcıya iade ettiği malların faturaları ile — yılları dökümünün yapıldığı, davalı satıcının davalı tarafa yaptığı satışların ve iadelerin; — yılında toplam satışın—-iade edilen malların —iadenin ciroya oranının — olduğu, — iadenin ciroya oranının —olduğu, —, iade edilen malların — olduğu, iadelerinin satışlarına oranının çok makul olduğu, davacının gelirini etkileyecek düzeyde olmadığı, — tarihi itibariyle davacının davalıya ödeyemediği senet ve çekler dolayısıyla davacının, satıcı davalı şirkete borcunun —- ulaşması sonucu taraflar arasındaki ticari faaliyetin sona erdiği, davacı şirketin borç bakiyesi düşüldükten sonra —-vereceği siparişler için avans çeki verdiği, ancak ——— tarihli bu çeklerin karşılıksız çıktığı belirtilmiştir.
Mahkememizce davacı tarafın defterlerinin incelenmesi, davacı tarafın taleplerinin değerlendirilmesi, bu kapsamda davalı tarafın defter incelemesine yönelik raporun da değerlendirilmesine, davacı defterlerinin incelenmesi yanı sıra ayrıca — davalının ticari defterlerinin usulüne uygun olup olmadığı hususunun belirlenmediği, ancak rapor ekinde defter onay bilgilerinin mevcut olduğu görülmekle, davalı defterlerinin açılış kapanış onaylarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunun değerlendirilmesi amacıyla mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bilirkişi —- tarihli bilirkişi raporunda özetle: davacı taraf tutulması zorunlu olan envanter defterlerini ibraz etmemiştir, ibraz ettiği —- yılları yevmiye ve kebir defterlerinin noter açılışları ile yevmiye defterlerinin noter kapanış onamalarının sürelerinde yaptırılmış olduğu, —–yevmiye ve kebir defterlerinin noter açılış onamalarının sürelerinde yaptırılmış olduğu, ancak yevmiye defterinin noter kapanış onamasının ise bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı taraf — defterlerini ibraz etmediğinden ticari defterlerinin birbirini teyit ettiği söylenemeyecektir. Davalı tarafın ilgili—— tuttuğu, ilgili yıllar yevmiye ve kebir e-defterlerinin açılış ve kapanış—– sürelerinde yaptırılmış olduğu, ancak envanter defter bilgilerinin bulunmadığı, davacının sattığı mallardan— yılında iade almadığı, — iade aldığı,— tutarında mal iadesi aldığı, davacının —yıllık brüt satışının toplamının —olduğu, buna mukabil aynı yıllarda müşterilerinden aldığı iadelerinin toplamının ise — olduğu, yapılan satışa karşılık yapılan iadelerin satışa oranının —- çok düşük bir oranda olduğu, bu veriden davacının aldığı iadelerin kendisini ekonomik sıkıntıya sokamayacağı, davacının tarafıma sunduğu —– olduğu, davacının tamamı ödenmiş kayıtlı sermayesinin —olduğu anlaşıldığından — kayıtlı sermayeye nazaran yüksek olduğu, dolayısıyla davacının işletmesinin bankalar nezdinde kredisinin —-olması gerektiğinin açık olduğu, ancak davacı taraf —- mevcut kredisini durduğunu iddia ettiği, bankaların senedi protesto olan ve çeki karşılıksız çıkan işletmeleri kendi ifadeleri ile kara listeye aldıkları, davacının kredilerinin durdurulması durumunun çeklerinin karşılıksız çıkmasından kaynaklanmış olabileceği, davacının—- kredisinin iptal edilmesinin dava ile ilgisinin kurulamadığı belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı vekili, davalı şirketin bayisi olduklarını ve davalı şirketin ürettiği kapıları satın alan müvekkili davacının, ürünlerin ayıplı çıkması nedeniyle almış olduğu birçok siparişin iptal edildiğini ve ürünlerin iade edildiğini, müşterilerinin kendileri ile çalışmayı bıraktıklarını, —-zararına katlanmak zorunda kaldığını, müvekkilinin cirosunun düştüğünü, gelecekteki karından mahrum kaldığını, davalının kusurlu davranışları sonucu, cirosu düşen müvekkilinin— olarak kullandığı ve tabela değeri yüksek nitelikteki —— bulunan işyerinin kirasını karşılayamaz hale geldiğini, önceki işyerine nazaran ticari cazibesi ve getirişi çok daha düşük olan işyerinde çalışıyor olması müvekkilinin cirosunu daha da düşürdüğünü, davalının, müvekkilinin davalı tarafa avans olarak vermiş olduğu çekleri müvekkiline haber vermeksizin kullandığını, müvekkilinin ciro kaybı yanında ticari itibarının zedelenmesi de eklenince müvekkilinin—- bulunan kredisini yapılandırmak zorunda kaldığını, müvekkilinin—- şubesinde onaylanmış bulunan —- iptal edilmesi olduğunu, Ayrıca müvekkilinin davalının bayisi olmasına rağmen davalının piyasaya müvekkile verilen bedelden daha düşük bedelle ürün tedarik ettiğini, bu tutum karşısında müvekkilinin müşterisi olan kişilerin bayi yerine davalıdan alışveriş yaptıklarını, davalının müvekkilinden siparişlere karşılık peşin ödemeler bulunmasına rağmen siparişleri tedarik günündeki fiyat artışlarını bahane göstererek fazladan ödeme aldığını, davalı tarafın müvekkilinin mahrum kalmış olduğu kardan değil, bu karın elde edilmemesinden dolayı elde edilemeyen gelirler ve zarardan da mesul olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik —- zararın dava tarihinden itibaren başlayacak ticari faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep ettiği,
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı tarafın bayisi olduğunu iddia ettiği, ancak dosya içeriğinde ve davacı delilleri arasında dava tarafları arasında akdedilmiş yazılı bir bayilik sözleşmesi bulunmadığı, ancak taraflar arasında—– tarihine kadar devam eden bir alım satım ilişkisi olduğu, davacı tarafın davalı taraftan aldığı malların ayıplı çıktığını, bu durumun müvekkilini zarara soktuğunu ileri sürdüğü, mahkememizce davacı vekiline kapıların hali hazırda nerede olduğu ve üzerinde inceleme yapılabilecek durumda beyanda bulunması için süre verildiği, davacı tarafça bu hususta beyanda bulunmalarına rağmen ayıp hususunun mahkememizce değerlendirilmediği ileri sürülmüş olsa da davanın ayıplı mallar nedeniyle bedel iadesi olmadığı, ayıplı çıkan mallar nedeniyle davacının dava dilekçesinde ve az yukarıda belirtilen sebeplerde zarara uğradığı iddiasına dayalı olduğu, bu hususta taraf defterleri incelenmek suretiyle değerlendirme yapıldığı, dosya içeriğinde davacı tarafından malların ayıplı olduğuna ilişkin yaptırılmış bir delil tespiti bulunmadığı, —-göre; ‘Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür” şeklinde olduğu, dosyada hatalı ürünlere ilişkin tutanak ya da belge bulunmadığı, dosyada davacı tarafından davalıya bu yönde gönderilmiş ayıp ihbarının bulunmadığı, buna yönelik herhangi bir delil ibraz etmediği, kaldı ki davacı tarafça davalıdan satın alınan mallara karşılık yapılan iade tutarlarının davacı şirketi ekonomik krize sokabilecek miktarlarda olmadığı, bu nedenle ayıplı olduğu ileri sürülen mallar üzerinde inceleme yapılmasına gerek görülmediği, zira zaten incelenmesi gereken hususunun defterlerin incelenmesiyle anlaşıldığı,
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı satıcıdan aldığı ürünlerin ayıplı çıkması üzerine birçok siparişin iplal edildiğini ve ürünlerin müşterileri tarafından iade edildiğini iddia ettiği, bu iddiaya ilişkin olarak delilleri arasına —–tarafından yazılan bir metni dosyaya sunduğu, ancak bu yazı metni tam olarak okunamamakla birlikte bu kişinin satın aldığı ürünlerin hatalı çıktığını ancak bir sonuç alınamadığını bildirdiği anlaşılmışsa da yazıda ürün iadesi yapıldığına ilişkin bir bilgi bulunmadığı, kaldı ki davacı tarafın kendisine yapılan mal iadelerine ait somut bir delil, yani iade faturalarını dosyaya sunmadığı, bu nedenle bu hususun da ispatlanamadığı,
Davacının bilirkişiye sunduğu—- bulunduğu, — kayıtlı sermayesine nazaran yeterli derecede olduğu, ayrıca davacı taraf işyeri —- değişmesi nedeniyle ciro düşüklüğü yaşadıklarını ileri sürmüşse de davacı tarafın davalı taraftan kaynaklanan ciro düşüklüğünü belgeleyen somut bir belge bulunmadığı,
Davacı vekili; müvekkilinin ciro kaybı yanında ticari itibarının zedelenmesi de eklenince müvekkilinin —- şubesinde bulunan kredisini yapılandırmak zorunda kaldığını, müvekkilinin —şubesinde onaylanmış bulunan —- iptal edildiğini ileri sürmüşse de mahkememizce — müzekkere yazılarak davacı şirketin —-itibaren kredi kullanıp kullanmadığı, kredibilitesinin ne olduğu, eğer düşük ise bunun sebebinin hangi hususlardan kaynaklandığı hususunun sorulduğu, gelen yazı cevaplarında davacının—- yılından itibaren kredi kullanmadığını belirttikleri, kaldı ki kredilerin durdurulması gibi bir durum olsa bile; davacı tarafından davalıya verilen —- çeklerin karşılıksız çıktığı, bankalar senedi protesto olan ve çeki karşılıksız çıkan işletmeleri kendi ifadeleri ile kara listeye aldıkları, kredilerin durdurulması hususunun da bu nedenden kaynaklanabileceği, davacı şirketin nakit sıkıntısının davalı tarafa verdiği ileri vadeli çek ve senetleri ödeyememesinden kaynaklandığı, kosgeb kredi iptalinin bu ticari faaliyete bağlanamayacağı,
Ayrıca davacı taraf; davalının bayisi olmasına rağmen davalının piyasaya müvekkile verilen bedelden daha düşük bedelle ürün tedarik ettiğini, bu tutum karşısında müvekkilinin müşterisi olan kişilerin bayi yerine davalıdan alışveriş yaptıklarını, davalının müvekkilinden siparişlere karşılık peşin ödemeler bulunmasına rağmen siparişleri tedarik günündeki fiyat artışlarını bahane göstererek fazladan ödeme aldığını ileri sürmüş olsa da bu hususta da herhangi somut bir veri ibraz etmediği, sonuç olarak davacının açıklanan nedenlerle davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik 44,80 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2022