Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1287 E. 2021/682 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1287
KARAR NO: 2021/682
DAVA: Alacak (Adi Ortaklık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/11/2018
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Adi Ortaklık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının — hakkında ortaklık ilişkisi kurduklarını,— davalı tarafından hurdaya verildiğini, —başka şirkete satıldığını, ——davalı tarafından işletildiğini, bu ortaklık ilişkisinden doğan ancak davalının hukuka aykırı eylemleri nedeniyle müvekkilinin mahrum kaldığı tutarın —-olduğunu, müvekkili tarafından davalıya gönderilen ihtarnameler ile —– kaynaklanan haklarının ödenmesinin istendiğini, ancak davalının eylemlerine son vermediğini, —- üçüncü kişilere sattığını, müvekkili ve davalı ile dava dışı diğer ortakların birlikte yürüttükleri yatırımların muhasebe kısmıyla davalının ilgilendiğini, davalının gemi hesaplarını şeffaf tutmaması, gelirlere ilişkin olarak ortaklara gereği gibi açıklama yapmaması nedeniyle müvekkili ve diğer ortaklar için durumun çekilmeyecek bir hal aldığını, davalının ortaklığın gereklerini yerine getirmediği kanaatine varıldığını, — ayında ortaklık ilişkisinin sonlandırılmasına karar verildiğini ve — ortaklığın sonlandırılmasına ilişkin protokol imzalandığını, —- çıkarılarak müvekkilinin — alacağı olduğu hususunda anlaşmaya varıldığını, protokolün davalı ve davalının hissedarı olduğu —imzalandığını, protokoldeki hesabın o günkü hurda değeri üzerinden yapıldığını, müvekkilinin ortaklıktan kurtulabilmek adına düşük değerden yapılan hesaplamayı kabul ettiğini, —–piyasa değeri esas alındığında müvekkiline ödenmesi gereken toplam tutarın — olduğunu, söz konusu ——- anlamında bir senet olduğunu, davalının protokol uyarınca anılan gemiler üzerinde mülkiyet hakkını tek başına kullandığını ve bu iktisabının bedeli olan tutarı ödemediğini, taraflar arasındaki protokolde borcun sebebinin açıkça gösterildiğini, ancak —-yakın bir süredir ifa edilmediğinden başkaca zararlarının da doğduğunu, davalının ise gemilerden ciddi gelir elde ettiğini, müvekkilinin bu gelirlerden de mahrum kaldığını, denkleştirici —– uğranılan bu ilave zararların da bilirkişi marifetiyle tespit edilerek davalının kendisi lehine sebepsiz zenginleştiği tutarın denkleştirilmesi gerektiğini, ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek mahkemenin ortaklığın devam ettiği kanaatinde olması halinde — mahrum kalınan karlar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —– işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkemenin ortaklığın protokol ile son bulduğu kanaatinde olması durumunda, müvekkiline ödenmeyen tutar ve buna ilişkin zararlar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik — işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taleplerde —- yargılama yetkisi bulunmadığını, görevli mahkemenin —- olduğunu, davacı tarafça müvekkiline bir kusur izafe edilmediğini, müvekkilinin şahsen sorumlu tutulmasını gerektirecek bir eylem tanımlaması yapılmadığını, davacının tüzel kişiliklere yönelik taleplerinin tüzel kişiye yöneltilmesi gerektiğini belirterek husumet itirazında bulunduğu, müvekkilinin yaptığı armatörlük işi yanında acentelik hizmetleri ve ortak olduğu şirketlerle tersane işlerinde ticari faaliyetlerde bulunduğunu, — işlerinde müvekkilinin hâkim ortak olduğu ortaklıklar oluşturulduğunu, müvekkilinin bu işte de sahibi olduğu şirketlere davacıyı ortak ettiğini, ortaklık ilişkileri bu şekilde devam ederken —- sonuna doğru davacı ve davacı ile birlikte hareket eden şahısların suç teşkil eden eylemleri neticesinde —— hisselerinin müvekkilinin elinden alındığını, bu olaydan sonra davacının armatörlük yapan şirketlerde var olan ortaklığın giderilmesi için müvekkilline baskı yaptığını ve davacının talebi üzerine yapılan toplantılarda şirketlere ait gemilerin değerleri belirlenerek şirketlerin borçları da yazılmak suretiyle ortakların şirketlerdeki tüm hak ve borçlarının tespit edilerek tutanağa geçirilerek imzalandığını, bu şekilde ortaklık ilişkisinin sona erdirildiğini, davacının —– borcunu üstlenmek kaydıyla —- almayı taahhüt etmesine rağmen taahhüdünü yerine getirmediğini, davacının dosyaya sunduğu protokole ayrı bir ek yapıldığını, davacıya satış için şartların belirlendiğini, ilk sayfada ortaklık ilişkisinin sona erdirildiği belirtilmiş olmasına rağmen ikinci sayfada davacı ortakmış gibi hesap yapıldığını, bu maddi hata düzeltildiğinde ve taraflar arasındaki anlaşma uyarınca — davacıya satışından müvekkiline —- yapması ve banka kredi borcunun tamamının da davacı tarafından üzerine alınması gerekirken bunların yapılmadığını, müvekkilinin geminin davacıya devri için beklediğini, davacının taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin ek kredi kullanarak banka ve piyasa borçlarını ödemek zorunda kaldığını, devri için beklenilen geminin bakım ve süre sonunda yeniden hareket ettirmek için tamir ve onarımı için de yüzbinlerce dolar harcama yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin bu yüzden zarara uğradığını, davacının sözleşmenin tamamını dosyaya sunmaktan kaçındığını, davacı hakkında — soruşturmanın devam ettiği, davacının eylemleri nedeniyle —– dava açtıklarını, bu yargılama neticesinde gerçek durumun ortaya çıkacağını, taraflar arasında devam eden dava ve soruşturma dosyası neticesinde borç alacak durumunun belirleneceğini, bu davaların sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır. Davacı, davalı ile — ortaklık ilişkisi kurduklarını, bu ortaklık ilişkisinden kaynaklı olarak doğan —- davalının hukuka aykırı eylemlerinden ötürü mahrum kaldığını, davalıya gönderdiği ihtarnameler ile gemilerden kaynaklanan haklarının ödenmesinin istendiğini, ancak davalının eylemlerine son vermediğini, durumun çekilmeyecek bir hal aldığını, davalının ortaklığın gereklerini yerine getirmediği kanaatine varıldığını, — ayında ortaklık ilişkisinin sonlandırılmasına karar verildiğini —tarihli ortaklığın sonlandırılmasına ilişkin protokol imzalandığını, gemilerin hesaplarının çıkarılarak kendisinin —- alacağı olduğu hususunda anlaşmaya varıldığını, protokolün davalı ve davalının hissedarı olduğu—- tarafından imzalandığını, söz konusu protokolün HMK 200 maddesi anlamında bir senet olduğunu, davalının protokol uyarınca anılan gemiler üzerinde mülkiyet hakkını tek başına kullandığını ve bu iktisabının bedeli olan tutarı ödemediğini, taraflar arasındaki protokolde borcun sebebinin açıkça gösterildiğini, ancak — süredir ifa edilmediğinden başkaca zararlarının da doğduğunu, davalının ise —– ciddi gelir elde ettiğini, kendisinin bu gelirlerden de mahrum kaldığını, —– uğranılan bu ilave zararların da bilirkişi marifetiyle tespit edilerek davalının kendisi lehine sebepsiz zenginleştiği tutarın denkleştirilmesini istediğini belirterek mahkemenin ortaklığın devam ettiği kanaatinde olması halinde gemilere ilişkin mahrum kalınan karlar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik—- işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkemenin ortaklığın protokol ile son bulduğu kanaatinde olması durumunda, kendisine ödenmeyen tutar ve buna ilişkin zararlar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı cevap dilekçesiyle, davacının talebi üzerine yapılan toplantılarda şirketlere ait gemilerin değerleri belirlenerek şirketlerin borçları da yazılmak suretiyle ortakların şirketlerdeki tüm hak ve borçlarının tespit edilip tutanağa geçirilerek imzalandığını, bu şekilde ortaklık ilişkisinin sona erdirildiğini, davacının — borcunu üstlenmek kaydıyla —-satın almayı taahhüt etmesine rağmen taahhüdünü yerine getirmediğini, davacının dosyaya sunduğu protokole ayrı bir ek yapıldığını, davacıya satış için şartların belirlendiğini, ilk sayfada ortaklık ilişkisinin sona erdirildiği belirtilmiş olmasına rağmen ikinci sayfada davacı ortakmış gibi hesap yapıldığını, bu maddi hata düzeltildiğinde ve taraflar arasındaki anlaşma uyarınca — davacıya satışından kendisine —- ve banka —- tamamının da davacı tarafından üzerine alınması gerekirken bunların yapılmadığını, geminin davacıya devri için beklediğini, davacının taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle ek kredi kullanarak banka ve piyasa borçlarını ödemek zorunda kaldığını, devri için beklenilen geminin bakım ve süre sonunda yeniden hareket ettirmek için tamir ve onarımı için de yüzbinlerce dolar harcama yapmak zorunda kaldığını, bu yüzden zarara uğradığını, davacının sözleşmenin tamamını dosyaya sunmaktan kaçındığını, davacı hakkında —devam ettiğini, eylemleri nedeniyle—-dava açtıklarını, bu yargılama neticesinde gerçek durumun ortaya çıkacağını, taraflar arasında devam eden dava ve soruşturma dosyası neticesinde borç alacak durumunun belirleneceğini, bu davaların sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin — inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar yönünden inceleme yapılmış açılan davanın —- bir hususa ilişkin olmadığı anlaşılmakla davalının —- görevli olduğu yönündeki itirazı reddedilmiştir.
Mahkememizce yargılama yapılmak suretiyle bilirkişi raporu alınmış, taraflar arasındaki uyuşmazlığın adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı ve adi ortaklığın tasfiye edilmesi gerektiği yönünde rapor sunulduğu görülmüştür.
Davalı vekili ıslah dilekçesini sunarak cevap dilekçesini ıslah ettiklerini belirtip, açılan davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili rapora karşı beyan dilekçesiyle rapora itirazlarını kabul edilmemesi halinde açılan dava ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsadığından bu doğrultuda inceleme yapılmasını istediklerini bildirmiştir.
HMK.nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır.
HMK.nun 114/1-c maddesinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. — — uyarınca, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
—– maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın — diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. —– ikinci fıkrası gereğince, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir.—- kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
Somut olayda davacı ve davalı gerçek kişiler olup aralarında adi ortaklık ilişkisi mevcuttur. —- düzenlenmiş olup uyuşmazlığın çözümünde —-tartışılması gereklidir. —– getirilen kayıtlara göre davacı ve davalının gerçek kişi tacir kayıtlarının bulunmadığı, yalnızca şirket ortaklıklarının bulunduğu, söz konusu şirketlerin bu davada taraf olmadıkları, şirket ortağı ve yetkilisi olmanın taraflara otomatik olarak tacir sıfatı kazandırmayacağı kabul edilerek açılan davada mahkememizin görevsiz olduğu, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılıp davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde —– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2021