Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1267 E. 2021/4 K. 06.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1267
KARAR NO : 2021/4
DAVA :Yöneticinin Sorumluluğu
DAVA TARİHİ : 26/10/2018
KARAR TARİHİ : 06/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak Yöneticinin Sorumluluğu davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ——— kararıyla 674 sayılı KHK.nin 13 ve 19.maddeleri CMK 133/1 maddesi kapsamında —– kayyım olarak tayin edildiğini, şirketin hali hazırda fonun gözetiminde fonun ilişkili olduğu —— atadığı yöneticiler tarafından yönetildiğini, 6758 sayılı Kanun’un 19.maddesinin 690 sayılı KHK.nun 73.maddesiyle eklenen 6.fıkrası uyarınca müvekkili şirketin açtığı davada harçtan muaf olduğunu, müvekkili şirket kayıtlarında —- tarihinden sonra araştırma yapıldığını ve şirket mizanında yer alan ——- tutarlı senetler olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin davalının sorumluluğundan kaynaklanan toplam —– zararının bulunduğunun tespit edildiğini, TTK 553 maddesi uyarınca davalının bu zarardan sorumlu olduğunu belirterek ——— tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın zaman aşımına uğradığını, ——– tarafından şirket devralınırken şirketin bütün aktiflerinin fiili olarak kontrol edilip devralındığını, oluşan zararda müvekkilinin bir kusuru bulunmadığını, davacı şirketin de bir zararı olmadığını, müvekkili tarafından davacı lehine düzenlenmiş bir senet bulunmadığını, dava konusu senetlerin ne zaman düzenlendiği ve ne zaman muhasebe kayıtlarının oluşturulduğunun bilinmediğini, —- bedelli senetin dava —- adına kayıt edildiğini, bu kişinin şirketin önceki %50 hissedarı olduğunu, zarara konu olduğu iddia edilen senet tutarlarının ——– hisselerini satın alınması aşamasında verilen çek tutarları ile uyumlu olduğunu, söz konusu çek bedellerinin ödenmediğini ve hisse satışının iptal edildiğini, dolayısıyla davacının zararı olmadığını, senetler karşılığında müvekkiline davacı firma tarafından para çıkışı olmadığını, TTK 553 maddesi hükmü gereği zarar olmadığından alacak talebinde bulunulamayacağını, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle talep edilen faiz oranının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile;TTK 553 ve devamı maddelerinde düzenlenen yöneticinin sorumluluğu davasıdır. Davacı, şirketin—– gözetiminde ilgili bakanın atadığı yöneticiler tarafından yönetiminin sürdürüldüğünü, —— tarihinden sonra şirket kayıtlarında yapılan araştırma neticesinde tutulan ———–tutarında senetlerin mevcut olmadığının belirlendiğini, TTK 553.maddesi uyarınca kurucuların yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin Kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal etmeleri halinde doğan zarardan sorumlu olduklarını, davalının yol açtığı——-tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yan cevap dilekçesinde, öncelikle zaman aşımı itirazında bulunarak ——– tarihli ön tespit tutanağı ile mizanda olduğu belirtilen ancak gerçekte olmadığı tespit edilen senetlere ilişkin dava hakkının zaman aşımına uğradığını, —— tarihinde şirketi devralan kayyım heyetinin şirkette fiili olarak hakimiyet kurduğunu, kasa, nakit, çek, senet ve tüm hesapları şirket organlarından devraldığını, bu konuda teslim tesellüm belgeleri düzenlendiğini, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla şirket kayıtlarında varolduğu iddia edilen senet ve sorumlulardan en geç —— yönetiminin haberdar olduğunun tartışmasız olduğunu,——– tarafından şirket devralınır alınmaz şirket kayıtları ve fiili varlıkların kontrol edildiğini, dosyaya——- tarihli tutanak sunulmuş ise de bu tarihin zaman aşımından kaçınmak için sonradan konulduğunu, ——- atadığı yönetimin devir esnasında şirketin bütün aktiflerini fiilen kontrol ederek devraldığını, dolayısıyla en geç —– tarihinde şirket kayıtlarında senetlerin fiilen bulunmadığının tespit edildiğini, nitekim davacı yanın ——– tarihi itibariyle zararın faizi ile birlikte ödenmesini talep etmesinin de sorumluların bu tarih itibariyle bilindiğinin göstergesi olduğunu, kendisinin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurlu olması ve aynı zamanda zarar doğması gerektiğini, —- tarihinde tutuklandığını, bu tarih itibariyle şirketle fiili bağı kalmadığını, davacı firma lehine düzenlediği bir senette olmadığını, dava konusu edilen senetlerden bir tanesinin dava dışı —– muhasebeleştirilmesi karşısında davanın bu şahsa ihbarı gerektiğini, —– şirket ortağı ve münferit imza yetkilisi olduğunu, — tarihinde davacı şirket ortakları olarak kendisi ve ———elinde bulunan davacı şirket hisselerinin satın alınması için ileri tarihli bir kısım çekin bu firmaya teslim edildiğini, şirkete ait olan bu çeklerin ortaklar hesabına alacak, çek hesabına borç kaydedildiğini, devrin sağlanması amacıyla çeklerin karşılığı davacı firma tarafından ödenmediğinden para çıkışının da olmadığını, sonrasında hisse devir sözleşmesinin 686 sayılı KHK.nun 4.maddesi uyarınca iptali edildiğini, dava konusu senet tutarlarının —- sırasında verilen çek bedelleriyle uyumlu olduğunu, senetlerin —— verilen çeklere istinaden düzenlenmiş olup, çek bedelleri ödenmediğinden ve hisse satışı da iptal edildiğinden davacı şirketin zararının doğmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin —– günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp, bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
TTK 553 maddesi kurucular, yönetim kurulu üyeleri, ———- kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri halinde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumlu olduklarını düzenlemiştir. TTK 555 maddesi şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibinin talep edebileceğini kabul etmiştir. Öte yandan şirketin yöneticinin sorumluluğu davası açması için genel kurulun bu yönde karar alması zorunlu ise de davacı şirketin 7805 sayılı Kanunun 7.maddesi kapsamında kaldığı, 7/1 maddesi uyarınca CMK 133 maddesi gereği kayyım atanan şirketlerin kayyım atanmasından önceki sahipleri, ortakları, yönetim kurulu üyeleri, müdürleri ve diğer sorumlu yetkilileri aleyhine açılacak şahsi sorumluluk davalarında ilgili tüzel kişiliğin genel kurul veya yetkili kurulunun kararının aranmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizdeki dava —- tarihinde açılmış olup davacı yan —- tarihli tutanağa dayanmıştır. Bu tutanakta davacı şirketin ——- tarihli ön tespit tutanağından sonra yapılan araştırmalar neticesinde davaya konu edilen senetlerin mizanda olmasına rağmen gerçekte olmadığının belirtildiği görülmüştür. Davalı vekili davacı şirkete —– tarihinde kayyım atandığını ve şirketin tüm aktif ve pasifiyle yönetiminin — atanan kayyımlara geçtiğini, — tarihli ön tespit tutanağından sonra talep ve dava hakkının —— tarihide son bulduğunu ileri sürmüştür. TTK 560 maddesi sorumlulara ilişkin tazminat talep etme hakkının davacının zararı ve sorumluya öğrendiği tarihten itibaren — herhalde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren—- içinde zaman aşımına uğrayacağını ve fiil cezayı gerektirip —– daha uzun bir dava zamanaşımına tabi ise tazminat davasında da bu zaman aşımının uygulanacağını düzenlemiştir. Davacı şirkete kayyım atanmasından sonra yapılan incelemeler neticesinde davaya konu senetlerin kayıp olduğunun——– tarihli tutanakla tespit edilmiş olduğu, bu durumun daha önce tespit edildiğine ilişkin sunulmuş bir delil bulunmadığı zamanaşımının zararın ve failin öğrenilmesinden itibaren —– olup dava tarihi itibariyle zaman aşımının dolmadığı anlaşıldığından davalı yanın zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı şirketin —— incelenmesinden davalı ile dava dışı ——-derecede imza yetkilileri olarak şirketi münferiden temsile yetkili oldukları anlaşılmıştır. Davalı vekili davanın diğer yönetici —— ihbarını talep ettiğinden talebi yerine getirilmiş ancak—– beyanda bulunmamış, yargılamaya katılmamıştır.
Davacı şirketin ticari defter ve dayanak kayıtları bilirkişiler tarafından incelenmiş, şirketin —portföydeki alacak senetleri içinde davalıdan —-tutarında senetlerin alındığı, aynı şekilde ihbar olunan yönetici — senetlerin alınmış olduğu, toplam ——- davalı ve dava dışı yönetici adına borç kaydının yapıldığı belirlenmiş, ancak senetlere ilişkin herhangi bir belge sunulmadığından senetlerin kimin elinde olduğunun, ödenip ödenmediğinin belli olmadığı ifade edilmiştir. Raporda yine davacı şirketin davalı adına keşide ettiği —– çekler sıralanmış, sonuç itibariyle açılan davanın yöneticinin sorumluluğuna ilişkin olduğu, şirket kayıtlarında mevcut bonoların şirkette bulunmamasından ötürü şirket malvarlığında azalma olarak değerlendirilebileceği, şirket kayıtlarında mevcut bir malvarlığı değerinin muhafazasının şirket yöneticisinin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir.
Davalı tarafca, davaya konu senetlerin düzenlendiği inkar edilmemekte, bu senetlerin davalı ve dava dışı yönetici ——- tarafından şirketin keşidecisi olduğu çekler karşılığı düzenlendiği ileri sürülmektedir. Davalı savunması, davalı ve dava dışı yöneticinin yine dava dışı ——- satın almak üzere davacı şirketin keşidecesi olduğu çekleri kullandıkları, çeklerin dava dışı ——- verildiği, bu çekler karşılığında kendilerinin de davaya konu senetleri düzenledikleri ve senetlerin davacı şirket kayıtlarına alındığı, ancak hisse satışı iptal olduğundan çeklerin tahsil edilmediği dolayısıyla zarar oluşmadığı yönündedir. Söz konusu senetler davalı ve diğer yönetici adına ———— arasında borç kaydedilmiştir. Yine şirket kayıtlarında davalı ve diğer yöneticiye çok sayıda çek verildiği, bu çeklerin bir kısmının ödendiği, bir kısmında ibraz olmadığı ve bir kısmının da iade olduğu gelen banka yazı cevaplarıyla sabittir. Davalı yan—— satın alması için davacı şirketten aldığı çeklerin listesini vermiş ise de şirket kayıtlarında buna ilişkin herhangi bir kayda rastlanmamıştır. Dava dışı ———- ticari defter ve dayanak kayıtları da incelenememiştir. Bu durumda davalının savunmasını ispatlayan hiçbir delil mevcut olmadığı gibi davacı şirketin kayıtlarında yer alan keşidecisi davalı ve diğer yönetici olan senetler kayıp durumdadır. Davalı yönetici sıfatıyla şirket malvarlığını korumakla yükümlü olup yükümlülüğünü ihlal etmiş ve şirket malvarlığında azalmaya yol açmıştır. Bu yüzden davalının yönetici sıfatıyla zarardan sorumlu olduğunun kabulü ile davanın kabulüne, ——— dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE, —— dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine,
2- Başvuru harcı 59,30 TL. İle karar harcı 394.490,25 TL ‘nin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan 350,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.850,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 146.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/01/2021