Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/126 E. 2019/723 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/126
KARAR NO : 2019/723

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2018
KARAR TARİHİ : 03/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında geçmişe dayalı ticari ilişki bulunduğunu, bu ticaretten kalan toplam 336.752,00 TL borcun tahsili amacıyla davalı hakkında İstanbul Anadolu ———–. İcra Müdürlüğü’nün 2017/30401 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından ————– alınan kredinin teminatı olarak müvekkiline ait taşınmaz üzerine ipotek konulduğunu, ayrıca müvekkilinin davalıya kefil olduğunu, davacı adına ödemeler yapıldığını, müvekkili şirketin hesaplarında bloke olması nedeniyle müvekkili çalışanı ve şirket sahibinin oğlu olan——– tarafından müvekkili adına davacıya olan borçların ödendiğini, 2012 yılından 2017 yılına kadar davacının alacağına karşılık olmak üzere doğrudan davacıya ve davacının alacağına mahsuben davacının borçlu olduğu kuruma toplamda 244.919,30 TL ödeme yaptıklarını, davacının bakiye alacak iddiasında bulunduğu faturaların mal ve hizmet karşılığının bulunmadığını, karşılığı bulunanların ise müvekkilinin verdiği ipotek ve kefalet karşılığında davacının kullandığı kredi karşılığı olarak kuruma ödeneceğini, bu nedenle henüz muaccel hale gelmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile İİK 67 maddesine dayılı itirazın iptali davasıdır.Davacı davalı ile aralarındaki ticari ilişkiden doğan borcun ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında başlatılan takibe davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ise taraflar arasındaki ticari ilişkinin defter ve belgeler ile kayıt altında olduğunu, bunun dışında davacının ————- kullandığı kredinin teminatı olarak kendilerine ait taşınmaz üzerine ipotek konulduğunu, bunun dışında davacının kredi borcuna kefil de olduklarını, bu yüzden davacı adına ödemeler yapıldığını, bu ödemelerin hesaplarında başka ticari ilişkilerden dolayı bloke olması nedeniyle şirket çalışanı ve şirket sahibi ——— oğlu olan ———————— tarafından davalı şirket adına ve davacıya olan borcuna mahsuben yapıldığını, davacının bakiye alacak iddiasında bulunduğu fatura içeriği mal ve hizmetlerin ise karşılığı olmadığını, karşılığı bulunanların ise davacı lehine verilen ipotek ve kefaret karşılığında davacının kredi kullandığı kuruma ödeneceğini, muaccel hale gelmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı vekili dosyaya sunduğu 18/02/2019 tarihli dilekçesi ile de cevap dilekçesini ıslah yoluyla düzelterek davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istediklerini bildirmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 26/09/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanı bulunmadığınan uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşmasına geçilip deliller toplanarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün 2017/30401 sayılı takip dosyası getirtilmiş, davacının davalı hakkında 11 adet faturadan kaynaklı alacak talebiyle ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin tebliği ile davalının takibe süresinde itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu belirlenmiştir. Davalı takibe itirazında takip konusu faturalarda yazılı mal ve hizmeti almadığını, aldığı mal ve hizmet karşılığı fatura bedellerini ödediğini ileri sürmüştür.
Davacının takip tarihi itibariyle takibe konu ettiği faturalardan ötürü davalıdan alacaklı olup olmadığının tespiti bakımından 2 tarafın 2012 yılından itibaren 2018 yılı dahil tüm ticari defter ve dayanak kayıtlarında inceleme yapılmasına karar verilmiş, davacı taraf belirlenen inceleme gününde ——— yılları işletme defterleri ile 2018 yılına ait ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Davalı yan da defterlerini ibrazdan kaçınmıştır.
Davacının sunduğu defterler üzerinde inceleme yapan bilirkişi raporunda davacının takip konusu faturalar ve davalının ödemeleri neticesinde 31/12/2014 tarihi itibariyle davalıdan 27.776,20 TL alacaklı göründüğünü, ———– yıllarının defterlerinin sunulmadığını, 2017 yılı ticari defterlerinde ise davalıdan alacaklı olduğuna ilişkin bir kayıt olmadığını bildirmiştir. Davacı kendi defterleriyle takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olduğunu ortaya koyamamış mevcut delillerle davalıdan alacaklı olduğunu ispatlayamamıştır. Davacının delilleri arasında yemin delilinin de olduğu görülmekle davacı yana davalı tarafa yemin teklif etme hakkının kullanılıp kullanılmayacağı sorulmuş, davacı vekili yemin teklif etme hakkını kullanacaklarını bildirmiştir. Yemin metni davalıya tebliğ edilmiş, davalı şirket yetkilisi katıldığı duruşmadaki yeminli beyanında davacı ile yetkilisi olduğu şirket arasında 2012-2013 yıllarında ticari ilişki kurulduğunu, takibe konu fatura içeriklerini teslim alıp borcu 2015 yılında kapattıklarını, bu nedenle davacıya borçlu olmadıklarını bildirmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ile davacının davalıya mal satıp teslim ettiği, bunun davalı yanın da kabulünde olduğu, davalının fatura bedellerini ödediğini savunduğu davacının sunduğu ticari defter kayıtlarına göre de dayanak faturalar nedeniyle takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunmadığı belirlenmiş davalı şirket yetkilisi de bunu yeminli beyanı ile tekrar etmiştir. Davacının takip tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesini ıslah ile kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuştur. Tazminatın cevap / ikinci cevap dilekçesi ile istenmesi gerekmekte olup bu iki dilekçede talep edilmemesi, bundan sonra istenmesi savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olup ancak davacının açık rızası ile talep edilmesi mümkün olmakla birlikte HMK 141/2 maddesi bu konuda ıslahı saklı tutmuştur. Tazminatın ıslahla istenmesi mümkündür. Davalı süresinde sunduğu cvap dilekçesi bakımından ıslah yaparak tazminat talep edebilir. Ancak kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için davacının takipte haksız ve aynı zamanda kötü niyetli olduğunun ispatı gerekir. Takipte davacının haksız olduğu sabit olmakla birlikte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2- Davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.067,13 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.022,73 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından yapılan 27,00 TL.yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——- deki esaslara göre belirlenen 26.155,12 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı asil ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.