Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/122 E. 2018/912 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/122 Esas
KARAR NO : 2018/912
DAVA : Menfi Tespit ( İİK.nun 89/3 maddesine dayalı)
DAVA TARİHİ : 19/01/2018
KARAR TARİHİ : 11/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit ( İİK.nun 89/3 maddesine dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekiline davalı tarafça G.Antep İcra Müdürlüğü dosyasından İİK.nun 89.maddesi uyarınca gönderilen 1.ve 2.haciz ihbarnamelerine usulsüz olarak tebliğ edildiğinden itiraz edilemediğini, 3.haciz ihbarnamesinin tebliği üzerine bu davayı açtıklarını, takip dosyasında borçlu olan ——müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığı gibi, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki de olmadığını, dosya borçlusunun bir dönem davacı şirkette çalıştığını, ——- tarihinde istifa ederek ayrıldığını, herhangi bir alacağı bulunmadığını belirterek müvekkilinin, davalıya ve dava dışı takip borçlusuna borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın maktu harca tabi olduğunu, 1. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarihte takip borçlusunun davacıdan alacaklı olup olmadığının tespiti bakımından iş yeri sicil dosyası ile —- sicil dosyasının istenilerek araştırma yapılması gerektiğini, araştırma neticesinde davacının takip borçlusuna borçlu olduğunun tespiti halinde davanın reddi gerektiğini, davacının kendi kusuruyla 1.ve 2.haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyip dava açılmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 89/3 maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı, mahkememizde açtığı menfi tespit davasında G.Antep İcra Müdürlüğü dosyasından İİK.nun 89.maddesi uyarınca gönderilen 1.ve 2.haciz ihbarnamelerine itiraz edilemediğini, 3.haciz ihbarnamesinin tebliği ile bu davayı açtığını, takip dosyasında borçlu olan ——— herhangi bir borcu bulunmadığını, davalı ile de ticari ilişkisinin olmadığını, takip borçlusunun bir dönem şirkette çalıştığını ancak —- tarihinde istifa etmek suretiyle ayrıldığını belirterek borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
İİK’nın 89/3. maddesine göre açılan bu dava, davacı takipte haciz ihbarnamelerinin gönderildiği 3. kişinin, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğu özel bir menfi tespit davasıdır. Davanın koşulları İcra İflas Kanunu’nun 89/3. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre takip borçlusunun, alacaklı olduğu bildirilen 3. şahsa 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderilip, itiraz edilmemesi üzerine 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde, 3. şahıs tarafından bu davanın açılması gerekir. Aksi takdirde, takip alacaklısı ile 3. kişi arasında bir icra takibi varmış, bu takip kesinleşmiş ve 3. kişi bu icra takibinin borçlusu olmuş gibi bir hukuki durum doğmuş olur. Başka bir anlatımla, borç 3. kişinin zimmetinde sayılır.
Gerçekten İİK’nın 89/3. maddesi gereği açılan menfi tespit davasında maddenin yer aldığı İcra ve İflas Kanunu’nda, yine aynı yasada düzenlenen iflas ve iflas erteleme davalarının aksine (m.154., ve179,.,) özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olup genel kurallara göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1. fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Yine 2. maddenin 2. fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
-Göreve ilişkin bu genel düzenlemeler yanında bazı kanunlarda belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belli bir çeşit uyuşmazlıklara bakmak üzere kurulmuş özel olarak görevli mahkemeler de belirlenmiştir. Bu anlamda uyuşmazlıkla ilgili olması bakımından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği düzenlenmiştir.
-6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
-Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
-Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
-Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
– Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır.
-Asıl olan bir davanın genel mahkemelerde görülmesidir. Yani bir özel mahkemede bakılacağına dair özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava genel mahkemelerde görülür. Özel mahkemeler istisnai niteliktedir. Bu anlamda davanın özel mahkemenin (ticaret mahkemesi) görevine girip girmediğinin bu kanun düzenlemesine göre belirlenmesi gerekmektedir.
-Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava konusu takip dosyasında, davalı-takip alacaklısı tarafından dava dışı takip borçlusu hakkında kambiyo senedinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibinde, dava dışı takip borçlusunun davacı-3. kişideki alacağını haczeden icra dairesince davacıya 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderilmiş, bu ihbarnamelerin her birini 7 gün içinde itiraz edilmemiş olması sebebiyle borcun davacı 3. kişinin zimmetinde sayıldığı kabul edilerek icra dairesince bu kez 3. haciz ihbarnamesi tebliğ edilmiş, davacı, 3. kişi tarafından takip borçlusunun haciz ihbarnamesine konu böyle bir alacağı bulunmadığını ispatlamak, 2. haciz ihbarnamesi ile zimmetinde sayılan bu borcu ödemekten kurtulmak için eldeki özel menfi tespit davası açılmıştır. Şu halde, bu davanın tarafları, davacısı takip dosyasında haciz ihbarnamelerinin gönderildiği 3. şahıs, davalısı ise, takip alacaklısıdır. Davanın tarafları arasında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmadığı kuşkusuzdur.
-İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan özel menfi tespit davalarında davacı 3. şahıs ile davalı-takip alacaklısı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığından, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğini haiz değildir. Bu durumda dava 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2- Dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemede karara bağlanmasına,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/12/2018