Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1207 E. 2020/528 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1207 Esas
KARAR NO : 2020/528
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2018
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı ——- aasında imzalanan sözleşmeler uyarınca kredi kullandırıldığını, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredilerin geri ödenmemesi üzerine davalılara ———– yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, toplam —- borcun ödenmemesi üzerine ———— sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların takibe haksız ve kötü niyetle itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu belirterek davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, davalıların itiraz olunan kısmın en az %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; takip dayanağı yapılan kredi sözleşmesinin—- kapsamında imzalandığını, —– dava dışı şirketin imzaladığı kredi sözleşmesine bankaya geri ödeme taahhüdünde bulunarak kefil olduğunu, kullandırılan kredinin %80’ine kefil olduğundan icra takip tutarının asıl borçlusunun —– olduğunu, müvekkillerinin bir sorumluluğu bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuş, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile İİK 67. Maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı bankanın ——-şubesi ile dava dışı —— arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca bu şirkete kredi kullandırıldığını, davalıların da sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiğini ve ihtarname gönderildiğini, sonuç alınamadığını, bu yüzden davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız yere itiraz ettiklerini belirterek davalıların itirazının iptaliyle takibin devamına ve davalıların %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar kredi sözleşmesinin—— kapsamında hazine desteği ile düzenlenmiş bir sözleşme olduğunu, —– kullandırılan krediye %80 oranında kefil olması nedeniyle takip tutarının asıl borçlusunun da —— olduğunu, bu durumun davacı tarafça da bilindiğini, buna rağmen kendileri aleyhine icra takibi başlatılmasında davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddi ile davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur. Davacı —-destekli kredilerde amacın geri ödemesiz olarak —- krediden kaynaklanan borcu ödemesi olmadığını, —– ödediği tutarın sorumlularca geri ödenmesi sağlanana kadar kredi veren kuruluşun —– adına takip ve tahsilat işlerini sürdüreceğinin yasal mevzuat ile düzenlendiğini, söz konusu kredi yönünden—– tarafından yapılmış bir ödeme de bulunmadığını ileri sürmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin—– günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
———- sayılı takip dosyası getirtilmiş, davacının davalılar hakkında ilamsız icra takibi başlattığı, takip dosyasında ödeme emrinin davalılardan —— tebliğ edildiği, diğerlerine tebligat yapılamadığı ancak tüm davalıların birlikte itiraz dilekçesi sundukları, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan delillerden davacı banka ile dava dışı———- arasında —– limitli genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların ——- tarihinde sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, davalılardan —– ayrıca —-tarihinde ——— limit arttırım sözleşmesini imzaladığı anlaşılmıştır.
Dayanak genel kredi sözleşmesinin davalı yanlarca imza tarihi —— olup bu tarih itibariyle TBK 583.maddesindeki şekil koşullarını taşıdığı, TBK 584 maddesine 3.fıkra eklenmeden önce düzenlendiği için davalıların eş rızalarının da alındığı görülmüştür. Davalı——tarihinde limit arttırım sözleşmesinin imzaladığında aynı zamanda asıl borçlu şirketin yetkilisi olduğundan, TBK 584/3 maddesi uyarınca eş rızasına tabi olmadığı belirlenmiştir.
Dosyaya sunulan —— davacı banka arasında imzalanan kefalet protokolü uyarınca dava dışı asıl borçlu şirkete —– kefaletine atfen kredi kullandırıldığı da anlaşılmıştır.
Davacı yan kredi borcunun ödenmediğini belirterek—— ihtarnamesini asıl borçlu şirket yanı sıra davalılara göndermiş, hesap kat ihtarının davalılara tebliğ edilemeden iade olduğu anlaşılmıştır. Bankanın hesabı kat tarihi ise ——–tarihidir.
Davacının takip tarihi itibariyle davalılardan talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı ve varsa miktarının tespiti hususunda bankacılık konularında uzman bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişi banka kayıtlarında yaptığı inceleme neticesinde dava dışı şirketin ——– tutarında ——– vadeli taksitli ticari işletme kredisi kullandığını ancak kredinin hiç bir taksitini ödemediğini belirtmiş, davalılara kat ihtarının tebliğ edilememesi karşısında kefil durumundaki davalılar yönünden temerrüdün takip tarihinde oluşacağını, bu durumda davacı banka kat tarihi ile takip tarihi arasında temerrüt faizi isteyemez ise de, bu aralık için akdi faiz talep edebileceğini belirterek davacının takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak tutarını açıklamıştır. Bilirkişi aynı zamanda—- yönünden de değerlendirme yapmış, —- tarafından davadan sonra —- tarihinde davacı bankaya —- tazminat ödemesi yapıldığını ancak davacı bankanın kefalet protokolünün ilgili hükümleri uyarınca —– kefaletinden dolayı kendisine ödediği bedelin icra takibi ve süreçlerinden sözleşmesel olarak sorumlu olduğunu, borcun tamamı —–tarafından ödense bile davacının bu bedeli davalılardan tahsil etmeye yetkili ve yükümlü olduğunu belirtmiştir.
Bilirkişi kök raporuna her iki tarafça itiraz edildiğinden, bilirkişiden —– tarihli ek rapor alınmış, bilirkişi bu raporda taraf itirazlarını da değerlendirerek, sözleşmenin 10.5 maddesinde temerrüd faizi ve oranının düzenlendiği, maddede ” … alacağın muaccel hale gelmesi halinde, müşteri borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredi vadesine bakılmaksızın, alacağın muaccel hak geldiği tarihten itibaren, bankaca borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder” denildiğini, sözleşmede herhangi bir akdi faiz oranı yazılı olmadığını, davacının ——- tarihli ara karar uyarınca —– cari hesaplara olası temerrüd ve takip tarihi itibariyle fiilen uygulanan en yüksek faiz oranlarını gösteren emsal kredi hesabı ekstrelerini sunduğunu, buna göre —— uygulanan akdi faiz oranının —-olup, sözleşmenin —maddesine göre temerrüd faiz oranının belirlenmesi gerektiğini, iki katının —- olup ödeme emrinde de ——oranında temerrüd faizi istendiğini, kök raporu bu şekilde revize ettiğini, bunun dışında davalılar takip tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayıldıklarından hesaplamada bir değişiklik yapılmadığını belirtmiş, davacı ve davalı yanın diğer itirazları da ek raporda karşılanmıştır. Bunun dışında genel kredi sözleşmesi —- bedelli olup davalılar yönünden imzalanan aynı tutarlı kefalet limiti kapsamında kalan borç sözkonusu olduğundan —– bedelli ek kredi sözleşmesinin dikkate alınmasının gerekli olmadığı da bilirkişi tarafından açıklanmış olup, yapılan yargılama ve toplanan deliller uyarınca davacı banka tarafından dava dışı şirket ile aralarında imzalanan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediden ötürü borcun olduğu, davalıların sözleşmeyi geçerli şekilde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamaları nedeniyle kefalet limitleriyle sınırlı olarak sorumlu oldukları, davalılara takip öncesinde gönderilen hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilemediğinden davalıların temerrüdünün ancak takip tarihi itibariyle oluştuğu, takipte talep edilen akdi ve temerrüd faiz oranlarının sözleşme hükümlerine de uygun olduğu, —- kefaletiyle kullandırılan kredi borcuna karşılık — tarafından davacı bankaya —— ödeme yapılmış ise de, kefalet protokolü kapsamında tazmin edilen bu bedelin davalılardan tahsilinde sözleşmesel olarak davacının yetkili ve yükümlü olduğu anlaşılmış, bilirkişi ek raporundaki hesaplama mahkememizce hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü ile alacak likid ve davalılar itirazlarında haksız olduğundan hükmedilen tutarın %20’si oranında inkar tazminatının davalılardan tahsiline, reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyetli olduğu tespit edilmediğinden davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalıların —- takip dosyasında itirazlarının;
—– asıl alacak,
——- işlemiş akdi faiz,
—-
—- masraf olmak üzere toplam
—— üzerinden iptaline, takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —– oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve —– uygulanmasına,
Fazla talebin reddine,
2- Hükmedilen tutarın %20’si oranında —— inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
3- Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Karar harcı 337.322,31 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 62.369,30 TL harç ile icra dosyasına yatırılan 25.820,45 harcın mahsubu ile bakiye 249.132,56 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 62.369,30 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 41.10 TL ilk masraf,198,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam1.239,10 TL yargılama giderinden davadaki hakkılık oranına göre(% 96) 1.189,53 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 138.006,10 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 24.268,55 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
9- Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020