Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1206 E. 2021/865 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1206 Esas
KARAR NO : 2021/865

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2018
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin —– vermekte olup, sektörün öncü kuruluşlarından biri olduğunu, davalı ile müvekkili Şirket arasında düzenlenen — gereğince müvekkili şirketçe düzenlenen —- davalı şirketin kullanımına verildiğini, taraflar arasında imzalanan Sözleşme gereğince, davalı şirketin kullandığı —– şeklinde — yapılarak yüklemesi yapılan kişilerin — karşılandığını, müvekkili Şirketin Davalı Şirket ile aralarındaki ticari ilişki neticesinde — düzenleyerek davalı şirkete ——-usulüne uygun şekilde tebliğ edilen faturalara davalı şirketin herhangi bir itirazda bulunmadığını, davalı Şirketin fatura bedellerini uzun süre boyunca ödemesi üzerine, Davalı Borçlu—— dosyasıyla icra takibi başlatılmak zorunda kalındığını, ancak davalı borçlunun hukuki dayanağı olmaksızın borca itiraz ettiğini ve takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalıya yapılan — faturaların kesinleşmiş olduklarını, taraflar arasında imzalanan — sözleşmesinin 4.Maddesi uyarınca, müşterinin faturalardan birini süresinde ödemediği takdirde— bulunan bakiye alacakları ile yüklemesi yapılmış tüm sipariş bedelleri ve fatura alacaklarının herhangi bir ihtara ve hükme gerek kalmaksızın muaccel hale geleceğini, tarafların Tacir Sıfatına haiz olup, serbest iradeleri ile Hizmet Sözleşmesini imzalamış olduklarını, davalı şirketin basiretli bir tacir gibi davranmak ve ticari işletmesiyle ilgili sözleşmelerini gerekli hassasiyet ve özen içinde gerçekleştirmekle yükümlü olduğunu, dava konusu borcun taraflar arasındaki sözleşme gereği muaccel hale geldiğini ve davalının itiraz dilekçesindeki iddiasının soyut ve dayanaksız kaldığını iddia ederek, davalı borçlunun vaki itirazının İptali ile Takibin Devamına, Davalı —– mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında Davacının belirttiği borç miktarı üzerinden mutabakat yapılmamış olduğunu, dolayısıyla Davacının Müvekkili Şirketten talep ettiği tutarı kabul etmediklerini, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu da bulunmadığını, davacının, dava dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden fatura tanzim edildiğini bu faturalar ve cari hesap uyarınca 118.126,20-TL borç bakiyesi bulunduğunu iddia etmekte ise; müvekkili şirketin bahsi geçen tüm faturaları kabul etmemiş, almadığı hizmet için düzenlenen faturaları usulü dairesinde iade etmiş olduğunu, bu nedenle Müvekkili Şirketin Davacıya borcunun bulunmadığını, tutulan cari hesaplar üzerinden mutabakat sağlanamadığını önemle belirtmek istediklerini, bildirilen bu hususların Mahkemenin, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptıracağı bilirkişi incelemesi ile de ortaya çıkacağından huzurdaki davanın reddini talep ettiklerini, kesinlikle davaya konu borç tutarını kabul edildiği anlamına gelmemek kaydı ile; borcun likit ve belirlenebilir olmadığını, zira taraflar arasında borç tutarını belirten ve kabul edilen mutabakat da bulunmamakta olduğunu, bu nedenle belirlenebilir olmayan ve yargılamayı gerektiren borçlar üzerinden de icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin mümkün dolmayıp, hukuken de kabul edilemeyeceğini savunarak, davacının —- inkâr tazminatının reddine, her halde davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
—— dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine ” —– tutarındaki cari hesap ekstresi gereği ödenmeyen borç’ sebebine dayanılarak —- tahsili için takip başlatıldığı, takip dosyasında ödeme emrinin tebliği ile davalının süresinde takibe itiraz ederek borcunun bulunmadığını bildirdiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerinden —-celbedilmiştir.
Tüm dosya kapsamının ve tarafların — defter ve dayanak kayıtlarının incenelerek takip sebebi cari hesabı oluşturan faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, —– ile ilgili faturaların vergi dairesine bildirilip bildirilmediği, davalı tarafça iade edilen faturaların olup olmadığı ve her bir faturaya konu malların teslim hususunun ayrı ayrı değerlendirilerek davacının takip tarihi itibariyle alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti için rapor hazırlanmak üzere mahkememizce resen seçilen mali müşavir ve hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan —- tarihinde müşterek kaşe ve imza tatbik etmek suretiyle akdedilmiş“—- yazılı sözleşmeye dayalı bir ticari ilişki bulunduğu, işbu sözleşme kapsamında, davacı şirketçe davalı şirkete — içinde olan üye iş yerleri aracılığıyla ve —- —- —- yaparak davalı şirket adına bu satışlara ilişkin — faturalarını düzenlediği ve davacı şirketin elektronik ortamda davalı şirkete tebliğ ettiği işbu faturaları ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydetmiş bulunduğu, buna ——- ilişkin olarak davalı şirketçe davacı şirkete muhtelif tarih ve tutarlarda banka kredi kartı ödemeleri gerçekleştirildiği, raporda yer verilen hesap ekstresinden görüleceği üzere, taraflar arasında — ayından başlayarak —- kadar süre gelen ticari ilişkide, davalı şirketin haziran/2018 tarihine kadar olan —- yüklemelerine ait davacı şirketçe adına düzenlenmiş olan sözleşme kapsamındaki faturalarına ilişkin bedelleri sözleşmede belirlenen sürelerde ödemiş olup, ancak davacı şirketçe davalı—- devri olmak üzere toplam tutarı —- borç bakiyesi oluşturan —- davalı — ödenmediği ve sonucunda, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları itibarıyla; davacı şirketin davalı şirketten —– kaldığı tespit edildiği, davalı şirketçe ödenmediği tespit ——- bedeli faturalarının, davalı—— herhangi bir yasal nitelikli itiraza konu edilmeksizin ve benimsenerek ticari defterlere kaydedildikleri ve bu kayıtların bir sonucu —– —-ile davacı şirketten —-alımı olarak beyan edilmiş olması karşısında, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere, alacağın dayanağı olduğu tespit olunan işbu faturaların münderecatları itibarıyla kesinleştikleri, netice itibarıyla, davacının usul ve yasaya uygun tutulduğu ve lehine delil niteliği taşıdığı belirlenen ticari defter kayıtlarında izlediği miktar üzerinden işbu davanın dayandığı icra takibine konu ettiği; “münderecatı itibariyle kesinleşmiş”—- alacağının “takip tarihi itibariyle talep edilebilir durumda ve miktarının da doğru” olduğu belirtilmiştir.
Davalı——-, HMK. 169. ve devamı maddeleri uyarınca, mahkememizin —– duruşmaya gelip isticvap davetiyesi ekinde gönderilen 26/05/2014 tarihli sözleşme ile ve bu sözleşmede şirket kaşesi üzerine atılı imza hakkında beyanda bulunmak üzere duruşmada hazır bulunması gerektiği aksi takdirde sözleşme içeriği ile imzayı kabul etmiş sayılacağı hususu ihtar olunarak düzenlenen istivap davetiyesi davalı tarafa tebliğ olmuş olup şirket yetkilisi isticvap davetiyesinde belirtilen celseye katılmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; Dava, cari hesap alacağına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde, davalı tarafa tebliğ edilen isticvap davetiyesine rağmen davalı taraf duruşmaya katılmadığından, davacı tarafça dosyaya — imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğu ve taraflar arasında yazılı sözleşme ve ticari ilişki olduğu mahkememizce kabul edilmiş olup, davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süreye rağmen defterlerini ibraz etmemesi ile davacının yasaya ve usule uygun tutulan ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğu mahkememizce kabul edilmiş olup, davacının defterlerinin incelenmesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporu mahkememizce gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte görüldüğünden hükme esas alınmış olup bilirkişi raporunda davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğunun ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtları itibarıyla; davacı şirketin davalı şirketten — kaldığının tespit edildiği ayrıca — davalı şirketçe — formu ile davacı şirketten mal/hizmet alımı olarak beyan edilmiş olması karşısında, davacının davaya konu cari hesaba ilişkin alacağının varlığı ispatlanmış olduğu mahkememizce kabul edilmiş olup, davalı vekilince cevap dilekçesinde davaya konu cari hesabı oluşturan faturaların iade edildiği iddia edilse de faturaların davacı tarafa iade edildiğine dair dosyaya delil sunulmadığından itibar edilmemiş olup, davalı tarafça davaya konu faturaların ödendiğine dair iddiası ve delil de dosyada bulunmadığından davanın kabulüne karar verilerek, davalının— dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 118.126,20 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan 118.126,20 TL nin %20 si oranında inkar tazminatını davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 118.126,20 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 118.126,20 TL nin %20 si oranında inkar tazminatını davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı8.069,20TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.426,68TL harcın mahsubu ile bakiye 6.642,52TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.426,68TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90TLilk masraf, 269,00 TL tebligat gideri ve müzekkere gideri, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.904,90 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli — belirlenen 15.171,99TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
HMK 345. Maddesi hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.