Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1100 E. 2021/132 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1100 Esas
KARAR NO: 2021/132
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2018
KARAR TARİHİ : 23/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlığa dair mahkemeye sunulan ve sunulacak olan fatura ve irsaliyeler ile cari hesaptan rahatlıkla anlaşılacağa üzere davalı ile müvekkilinin sözleşme ilişkisi içerisine girdiğini ve mal satın aldığını, elektronik yolla keşide edilen faturalara süresi içinde itiraz edilmediğini, davalıya keşide edilen —– tarihli faturadan takip öncesinde tahsilat yapıldıktan sonra kalan — olarak ——— dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takip açılışından sonra borçlunun müvekkile ——banka üzerinde ödeme yaptığını ileri sürerek davanın kabulüne, davalının itirazını iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı tarafından takip sonrasında yapılan —— ödemenin infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmesini, davanın kabulüne, borçlunun takibe, faize, faiz oranına, borca ve tüm ferilerine yaptığı itirazın iptalini, takibin devamını, HMK madde 389 ve 390/2’ye istinaden ortadaki zaruri durum sebebiyle dava sonuçlanıncaya kadar davalının aktif malvarlığı üzerine davalı taraf dinlenmeden üçüncü kişilere mülkiyeti devri engelleyecek şekilde ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını, vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Dava dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmiş, davalı şirket tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibariyle İİK’nın 67. Maddesinde düzenlenen itirazın iptali talebine ilişkindir.
——- dosyası dosyamız arasına alınmış yapılan incelemesinde; davacı tarafın davalı aleyhine —- tarihinde cari hesap alacağına dayanarak —- hesap alacağının takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık — reeskont avans faizi, icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte ödenmesi amacıyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya —-tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu şirketin ——— tarihli itiraz dilekçesi ile; yetkiye, borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiği, itirazın süresinde olduğu, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Davalı taraf ödeme emrine itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz ederek yetkili icra dairesinin—-olduğunu ileri sürmüştür. İcra dairesinin yetkili olması dava şartı olduğundan bu husus dava şartı olarak değerlendirilmiş, her ne kadar davalı —- bulunmuş olsa da TBK’nın 89. Maddesinde para alacakları alacaklının ikametinin bulunduğu yerde de talep edilebileceğinden ve davacının yerleşim yeri —– olduğundan ——– yetkili olduğu anlaşılarak davalı tarafın icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın reddine karar vermek gerekmiştir. Tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip, deliller toplanmıştır.
Mahkememizce taraf ticari defterlerinin incelenmesi ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarının belirlenmesi açısından mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır.
Davalı şirketin ———-bulunduğundan mahkememizce davalı şirketin defterlerinin incelenmesi amacıyla ——— talimat yazılmış, talimat mahkemesince davalı şirkete inceleme gün ve saatini bildiren —— tarihli muhtıra gönderildiği, davalı şirketin inceleme gün ve saatinde mahkeme kaleminde hazır bulunmaması, ticari defterlerini ve dayanağı belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle davalı tarafın defterleri incelenememiştir.
Davacı tarafın defterlerinin incelenmesi amacıyla —— tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle:
davacı şirketin ticari defterlerinin usule uygun olduğu, davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenmiş fatura tutarı olan —- davalı şirkete borç kayıt edildiği, davalıdan banka aracılığı gelen havale ——— davalı şirkete alacak kayıt edildiği, bu işlemler neticesinde davacı şirketin icra takip tarihi olan—- tarihi itibariyle davalı şirketten —- alacaklı duruma geldiği, icra takip tarihinden sonraki tarihlerde; —- tarihinde havale yoluyla — tarihinde —– tarihinde nakit olarak ———– davalı şirkete alacak kayıt edildiği, icra dosyası harici yapılmış olan tahsilatlarla davacı şirketin davalı şirketten alacağı kalmadığı cari hesabın sıfırlanmış olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesinde; davalı şirketin takipten sonra yaptığı ödemelerin öncelikle faiz, icra masraf ve ferilerinden mahsup edilmesi gerektiğini ve bu ödemelerin icra müdürlüğünce dikkate alınması gerektiğini beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı şirket vekili tarafından —-sayılı dosyasıyla —- cari hesap alacağına dayanarak davalı borçlu şirket aleyhinde başlatılan icra takibinde ———- cari hesap alacağının tahsilinin talep edildiği, davalı şirketin itirazı sonucu takibin durduğu, davacı şirket tarafından — numaralı—– plakalı aracın hasar onarım işçilik faturası—- açıklaması ile —- tutarlı faturanın davalı şirket adına düzenlendiği ve icra takibine dayanak gösterildiği, davalı tarafın davaya cevap vermediği, davacının faturaya konu işi işin yapılıp davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerektiği, esasen davalı şirket ticari defterlerinin incelenmesi için——- talimat yazıldığı, talimat mahkemesi tarafından davalı şirkete çıkarılan muhtıranın tebliğ edildiği, davalı şirkete HMK 222. Maddesi ihtaratı yapılmasına rağmen defterlerini ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır.Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki —– kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. ———
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; talimat mahkemesince davalı tarafa ticari defterlerini sunmaları için inceleme gün ve saati belirlenmiş olup davalı tarafından defterlerin ibraz edilmediği, mahkememizce davacı tarafın defterlerinin incelendiği, belirlenen günde davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen asıl alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığı ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğu mahkememizce kabul edilmiş, davacı takip talebinde —- adet faturadan bakiye —-alacağı olduğunu beyan ederek bu alacağını talep ettiği, ancak kendi defterlerinde —- bedelli faturaya karşılık davalıdan banka aracılığı gelen havale — toplamı olan —– davalı şirkete alacak kayıt edildiği, bu işlemler neticesinde davacı şirketin icra takip tarihi olan — tarihi itibariyle davalı şirketten —- alacaklı duruma geldiği anlaşılarak davacının davalıdan icra icra takip tarihinde ——- alacaklı olduğu, her iki tarafın tacir olması nedeniyle alacağa avans faiz işletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından icra takip tarihi olan —- tarihinden sonra dava tarihinden önceki tarihlerde davacı şirkete; — tarihinde havale yoluyla ———- tarihinde nakit olarak ———- ödendiği, davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; davalı tarafından icra takip tarihinden sonra yapılan kısmi ödemelerin 6098 sayılı TBK’nın 100. Maddesi gereğince öncelikle faiz, masraf ve ferilerinden mahsup edilmesi gerektiğini, bu kapsamda davalı tarafından yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasını talep ettikleri görülmüştür.
Uyuşmazlık esas itibariyle icra takibinden sonra ancak itirazın iptali davası açılmadan önce yapılmış olan ödemeler nedeniyle ödenen kısım yönünden davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı dönemde, borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür, bunu engelleyen herhangi bir yasa maddesi bulunmamaktadır. Takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle, icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Yani, takipten sonra, ancak davadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır.———– Bu itibarla, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalının icra takibinden sonra, ancak davadan önce yapmış olduğu ödemeler nazara alınarak davacının 6098 sayılı TBK’nın 100. maddesi uyarınca ne miktar bakımından hukuki yararının bulunduğu tartışılıp, değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar vermek gerekir. ———–
Bu kapsamda öncelikle, takip tarihi itibariyle tesbit edilen alacak tutarına, takip tarihinden sonra, takip ile birlikte temerrüdün başladığı kabul edildiğine göre, ödeme tarihine kadar işleyen faiz tutarı, icra vekalet ücreti, icra masrafları eklenmek suretiyle bulunacak toplam alacaktan, TBK.nun 100 maddesi gereği kısmi ödemelerin öncelikle fer’i alacaklardan düşülerek, davacının itirazın iptali davası açmakta ne miktar bakımından hukuki yararının bulunduğunun tespiti gerekecektir.
Bilirkişi hesaplamasında TBK 100 gereği kısmi ödemelere dair hesaplama yapılmamış ise de bu kısımdaki hesaplamaya ilişkin eksiklik mahkememizce hesaplama yapılarak —— tamamlanmış kısmi ödemelerin ferileri karşıladığı tesbit edilmiştir. —- alacak için icra vekalet ücreti —–icra karar harcı ——- masrafı bulunduğu görülmüştür. Borçlu tarafından takipten sonra yapılan ilk ödeme —– Davacının takip tarihindeki alacak miktarı olan —– temerrüt tarihi olan —-tarihi ile ödeme tarihi olan —- tarihi arasında hesaplanan avans faiz miktarı —– hesaplanan bedellerin hepsinin toplanarak davalı tarafından yapılan ödemeden düşülmesi ve ilk ödeme tarihindeki davacının alacağı belirlenip kalan miktara — ödeme tarihine kadar faiz işletilmesi gerekmektedir.—— Davalı tarafından yapılan kısmi ödeme TBK 100 gereğince yapılan hesaplama sonucu icra harç, faiz, vekalet ücreti ve giderlerini karşılamaya yettiğinden davacının bu davayı açmakta kısmen hukuki yararının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafından yapılan ilk ödeme olan —– icra harç ve masrafları düşüldükten sonra bakiye —– kalmıştır. Bu miktar davacının alacak miktarı olan —— düşülmeli ve kalan miktara ilk ödeme tarihi olan —– ödeme tarihi olan ——- tarihi arası avans faiz işletilerek faiz hesaplanmalı ve bu faiz de alacağa dahil edilerek yapılan —- ödeme, bu miktardan düşülmelidir.—— Ödeme tarihi arası avans faiz hesabı ——– hesaplanan bu alacaktan düşüldüğünde davacının ———- alacağının kaldığı, dolayısıyla davalının takibe yönelik itirazının kısmen iptali ile takibin ——-asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa kısmi ödeme tarihi olan —– tarihinden itibaren yıllık -/—– oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği, hukuki yararın varlığı dava tarihi itibariyle hesaplanması gerektiğinden; bu hususta mahkememizce resen hesaplama yapıldığı, dava tarihinin —–olup alacak miktarı dava tarihi itibariyle hesaplanması gerektiği,—- ödeme tarihi olan —— olan alacağa——–dava tarihi arası avans faiz işletilmek suretiyle davacının dava tarihi itibariyle alacağının tespit edilebileceği —— dava tarihi itibariyle davacının alacağının —– olduğu, davacının takip tarihindeki alacak miktarı olan ——-dava tarihindeki alacağı düşüldüğünde—— yönünden davacının bu miktar yönünden davanın hukuki yararının bulunmadığı, bakiye ———- yönünden ise davanın esastan reddinin gerektiği, bu kısmın kısa kararda bakiye talebin reddi şeklinde hükme bağlandığı, gerekçeli kararda açıklamasının ise bu şekilde yapılması gerektiği, sonuç olarak davalının ——– dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibe ——asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa kısmi ödeme tarihi olan —- tarihinden itibaren ——-oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine karar vermek gerektiği, alacak faturaya dayanmakla likit olduğu kabul edilerek davacı lehine hüküm altına alınan ——– alacağın takdiren yüzde yirmisi oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği ve bakiye talebin reddine karar verildiği, dava tarihinden sonra ———- ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.——
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının——– Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibe —– asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa kısmi ödeme tarihi olan — tarihinden itibaren —- oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine,
Dava tarihinden sonra—- tarihinde yapılan —— ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına, bakiye talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla, hüküm altına alınan—- % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı —- davacı tarafça peşin olarak yatırılan — harcın mahsubu ile bakiye —- harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 571,75 TL peşin harç olmak üzere toplam 607,65 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 266,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 866,00 TL yargılama giderinin kabul-red oranları gözetilerek 359,77 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının kararın tebliği için gerekli masraflar ayrıldıktan sonra davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın taraflara tebliğinden 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/02/2021